ALİ RIZA/KOCA KARTAL, Ali Rıza Ezgi

(d. 1949 / ö. -)
?
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Ali Rıza Ezgi olan âşık, 1949'da Kars ili sınırları içinde “hangi taşını kaldırsanız altından âşık çıkar” denilen Arpaçay ilçesine bağlı Taşdere köyünde doğmuştur. Babası İsmihan Bey ve annesi Bahar Hanım’ın beşinci çocuğu olarak dünyaya gelir. İlkokul eğitimi sırasında âşıklık geleneğiyle tanışır ve askerlik vakti gelinceye kadar yaşamını Kars’ta devam ettirir. Ankara ve Edirne'de tamamladığı askerlik görevi sonrasında Güldane Hanım’la evlenir ve bu evlilikten beş çocuğu olur. Evliliği sonrasında İzmir’e yerleşen âşık yaşamına burada devam etmektedir (Akbal 2011: 48).

Âşıklık geleneğinin canlı olarak yaşadığı bir coğrafyada yaşamanın getirdiği kültürel birikim ile ilkokul yıllarında karşılaştığı bir olay âşığın hayatını şekillendirir. Rüyasında pir elinden altın tepside sunulan sazı aldığını babasına anlatmasının ardından, babası İsmihan Bey, kendisini dönemin gelenek açısından önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen İlhami Demir’in yanına çırak olarak verir. Bu olay âşığın bundan sonraki tüm yaşamının şekilleneceği ve ilerleyen süreçte kültürün yaşatıcısı olacak Ali Rıza Ezgi’nin hayatının dönüm noktasını oluşturur. İlhami Demir’in yanında çıraklığa başlamasıyla birlikte yaklaşık 12 yıl sürecek usta çırak ilişkisi başlar. Dinleme ve özümseme dönemi olarak adlandırılacak bu dönemde İlhami Demir başta olmak üzere, Gülistan, Mehmet Hicrani ve Musa’dan dersler alır. Gelenek taşıyıcısı konumundaki Mehmet Hicrani’den hikâye anlatma konusunda önemli bilgiler edinir. Aile efradı içerisinde geleneğin canlı olarak yaşaması, dönemin sosyokültürel yapısı, âşıklık geleneği açısından en önemli coğrafyalardan biri olan Kars ili içerisinde bulunması ve gelenek taşıyıcılığı açısından usta isimlerin yanında bulunması âşığın kendini geliştirebilecek tüm imkânlara sahip olmasını sağlar. Geleneğe ve sanatına duyduğu ilgi kendini geliştirmesinde önemli bir rol oynar: “Usta Âşık İlhami Demir’e çırak olduktan sonra kendi evimden çok onun evinde kalmaya, ustamın ailesi ile oturup kalkmaya, onun çocukları ile büyümeye başladım” cümlesi bu anlamda gelenekle ne derece iç içe yaşadığını gösterir. Usta çırak ilişkisi içerisinde saz çalmayı İlhami Demir’den öğrenen âşık, uzun süren çıraklık dönemine bağlı olarak irticalen şiir söyleme yeteneğini geliştirir. Belki de bu süreçten dolayı, âşık olmasına neden olan rüyaya karşın kendini badeli âşık olarak tanımlamaz. Şiir söyleme yeteneğinin gelişmesi ve çeşitli meclislerde irticalen söylemeye başlamasıyla kendi adını mahlas olarak tapşırmaya başlayan âşık, aynı zamanda Koca Kartal mahlasını da kullanır. Bu mahlası kullanmasında ustası İlhami Demir’in ve özellikle ona irticalinin gücünden dolayı verilen “Kara Şeytan” adının etkisi olduğunu belirtir.

Kars ve çevresinin 20. yüzyılın ikinci yarsısından itibaren âşıklık geleneği açısından yeniden güçlenmeye başladığı bir süreçte geleneğin içinde doğup büyüyen âşık, çıraklığı boyunca özellikle dönemin kültürel yaşamı içerisinde önemli bir yerde bulunan düğün ortamlarında sanatlarını icra eden âşıkların ve dinleyici kitlesinin içerisindedir. Günümüzde dahi bölgede özellikle köy düğünlerine davet edilen âşıkların sanatlarını icra etme fırsatının olduğu bir coğrafyada, geleneğin canlı olarak yaşadığı süreçte âşıklığı öğrenmesi âşığın sanatının şekillenmesinde önemlidir. Hakkında oldukça az sayıda çalışma bulunan ancak bir dönemin özellikle hikâyeci âşıklık bakımından en önemli isimleri arasında görülebilecek, geleneğin en önemli aktarıcılarından biri olan Mehmet Hicrani’nin yanında bulunması, onun sanatının gelişmesindeki ikinci önemli unsurdur. Bu koşullarda geleneği öğrenen âşığın şiirleri çoğunlukla 7’li, 8’li, 11’li, 14’lü ve 15’li hece vezniyle oluşturulur. Yarım, tam ve zengin kafiyenin baskınlığı, Kars ağız özelliklerinin yoğunluğu şiirlerinde kendini hissettirir. Bu anlamda Azerbaycan âşıklık geleneğinin etkisiyle şiirlerinde cıgalı tecnisleri görmek mümkündür. Kars ağzının baskınlığına karşın, uzun yıllar İzmir’de bulunmasının etkisiyle sade ve anlaşılır bir Türkçeyle ürünler vermeye gayret eder. Şiirlerinin neredeyse tamamında şiirlerindeki ayaklara bağlı olarak başlıklar kullandığı görülür. Zamane insanından yakınma, geçim derdi, kardeşlik, yaratıcıya karşı duyduğu sevgi, vefasızlık, gurbet gibi duygular şiirlerinde yoğun olarak işlediği temalardandır. Şiirlerinin dörtlük sayısı ise genellikle üç dörtlükten oluşur. Hikâye anlatma gücü yüksek olan âşık, özellikle Mehmet Hicrani’den öğrendiğini ifade ettiği Latif Şah, Selman Bey, Sevdekar ve Köroğlu’nun kollarının yanı sıra geniş bir hikâye literatürüne sahiptir. Köroğlu’nun yedi ayrı kolunu bilen âşık bu anlamda Köroğlu hikâyelerinin anlatıcılığı konusunda önemli isimlerden biri olarak kabul edilir (Ekici 1997: 236). Kendisinin tasnif ettiği Güldane ve Bayram adlı bir hikâye mevcuttur. Bu özelliği ile âşık, adı 20. yüzyılda şiirleri ve hikâyeleriyle tanınan âşıklardan Nihanî, Cananî, Rüstem Alyansoğlu, Murat Çobanoğlu, Bayram Köroğlu, Nevruz Ali Çiçek gibi isimlerin arasında yaşayan Karslı âşıklardandır (Saçkesen 2003: 19).

Ali Rıza, âşıklık sanatıyla ilgili çeşitli yarışma, panel ve diğer etkinliklere katılır, Konya ve Kars gibi illerde düzenlenen yarışmalarda onlarca ödül alır ve ayrıca yaşına ve sanatına duyulan saygıdan dolayı bu tür etkinliklerde jüri olarak da görev yapar. Yerel ve ulusal bazda olmak üzere çeşitli televizyon programlarına katılan âşık, yaşayan âşıklar içerisinde bilgisine ve tecrübesine başvurulan ve onlarca eserde adı anılan güçlü âşıklardan biridir. Nevruz Ali Çiçek, İrfan Erdağı, Murat Ozanoğlu ve Metin Bulutlu’ya ustalık yapar ancak bu âşıkların dışında pek çok aşığı da etkiler.

Yüzyılın önemli âşıklarından biri olarak kabul edilen Ali Rıza, Almanya’da katıldığı âşıklar şenliğinde Cumhuriyet ödülü kazanır ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi seçilir. Âşık, İzmir’de yaşaması dolaysıyla özellikle Ege Üniversitesinde görev yapan akademisyenlerle yakın ilişki içinde olur ve hayatı, sanatı ve şiirleri pek çok çalışmada yer alır.

Kaynakça

Akbal, Volkan (2011). Âşık Ali Rıza Ezgi Hayatı, Sanatı, Şiirleri, Karslı Âşıkların Hayatları, Sanatları ve Şiirlerinden Örnekler. Ed. Kürşat Öncül, Kars: Kafkas Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yay.

Ekici, Metin (1997). “Anadolu Sahası Köroğlu Kollarının İsim Ve Tasnif Meselesi”. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi  2: 235-240.

Saçkesen, Ahmet (2003). İzmir’de Yaşayan Âşıklardan Derlenen Halk Hikâyeleri Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. KÜRŞAT ÖNCÜL
Yayın Tarihi: 27.12.2018
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Metin Kocad. 1953 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2KALOĞLAN EMRAH OĞLU KASIMOVd. 1930 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3CELALÎ/VELİ, Veli Göncüd. 1931 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4SEREN, Salih Cand. 02.03.1949 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Lütfiye Aydınd. 8 Ağustos 1949 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Mustafa Yazıcıd. 12 Mayıs 1949 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7MAHMUTOĞLU/NİHAT/OZAN NİHAT, Nihat Sönmezd. 14.10.1950 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
8DEMİRTAŞ/İBRAHİM, İbrahim Demirtaşd. 10.10.1956 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
9İZZET VURALd. 1940 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
10MEHMED, Mehmet Gökçed. 1957 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
11KENAN, Kenan Ülgerd. 1948 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
12SAYATOĞLU, Yusuf Yıldızd. 1958 - ö. ?Madde AdıGörüntüle