ÂSIM/ÂSIMÎ, Seyrek-zâde Seyyid Mehmed Âsım Efendi

(d. ?/? - ö. 15 Şaban 1086/4 Kasım 1675)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Doğum tarihi kaynaklarda geçmemektedir. Doğum yeri, İstanbul olarak gösterilmektedir. Bazı tezkireler ise Bursalı olduğunu iddia eder.(Çapan 2005: 386). Adı Mehmed mahlası Âsım’dır. Bazı kaynaklarda mahlası Âsımî olarak da geçmektedir. (Coşkun 1985: 22) Mehmed Âsım’ın künyesinden bahseden kaynakların ifadelerinde bir birlik görülmekle birlikte sadece iki kaynakta “Zeyrek” şeklinde yazılmıştır. (Gündoğdu 2005: 227b-derkenar-; Bağdatlı İsmail Paşa 1945-1947: I/516). Kaynakların verdiği bilgilerden Seyrek-zâde Mehmed Âsım’ın babasının Rumeli kazaskerlerinden es-Seyyid Abdurrahman, dedesinin adının ise Seyrek-zâde Ahmed olduğu bilinmektedir. (Coşkun 1985: 22)

Seyrek-zâde Mehmed Âsım, tahsilini İstanbul’da Bayezidiyye Medresesi’nde tamamlamıştır. Şeyhülislam Esirî Mehmed Efendi’den mülazım olmuştur. (Müstakim-zade 1978: 69-70). İstanbul’un dışına çıkmamıştır. Bu konuda kaynakların verdikleri bilgilerde ittifak vardır. (Coşkun 1985: 36). İstanbul’un çeşitli medreselerinde özellikle Siyavuş Paşa Medresesi'nde müderrislik yaptı. Siyavuş Paşa müderrisi iken 1086/1675-76 yılında İstan­bul'da vebadan öldü. (Coşkun 1985: 36). Kaynaklarda vefatı hakkındaki bilgiler çelişkilidir. Bazı kaynaklar 1068/1657-58 yılında vefat ettiğini belirtmektedir. (Mehmet Süreyya 1308-15/ 1890-97: III/315). Fakat Seyrek-zâde Mehmed Âsım’ın vefat tarihi 15 Şaban 1086/4 Kasım 1675’tir. (Gündoğdu 2005: 229b; Abdulkadiroğlu 1999: 256; Şeyhî : 487; Müstakim-zade 2000: 308b; Kurnaz-Tatçı 2001: I/886, Coşkun 1985: 29). Mustafa Safâyî ise ölüm yılını 1077/1666-67 yılını verir. (Çapan 2005: 386). Mezarı, Edirnekapısı dışında Emir Buharî Hazretlerinin tekkesi karşısındadır. Safer 1062/ 13 Ocak 1652 (Cumartesi) günü vefat eden Seyrek-zâde Yunus Efendi (Mehmed Âsım'ın amcası)'nin mezarının yanında medfundur.(Coşkun 1985: 30)

Uşşâkî-zâde İbrahim Hasib Efendi Şakayık Zeyli'nde “Âsârından Âsımî mahlası ile Türkî müretteb Dîvân-ı belâgat-unvânı vardır.” denmektedir. (Müstakim-zade 2000: III/308b; Şeyhî : 486-87; Gündoğdu 2005: 228b). Safâyî'deki örnek beyitte, mahlası Âsımî şeklinde geçmektedir. (Çapan 2005: 336) Bir kısım kaynaklarda da mahlasının Âsım şeklinde yazıldığı dikkat çekmektedir. (Abdulkadiroğlu 1999: 256; Ergun 1936-1945: 115, Coşkun 1985: 22)

Dîvân: Mürettep divanı olduğu bazı kaynak­larda söylense de ele geçmemiştir. Şiir mecmualarında şiirleri olmasına rağ­men başarılı bir şair değildir. Daha çok tezkiresiyle tanınır.

Zeyl-i Zübdetü’l-Eş’âr: Elde bulunan en önemli eseri Zeyl-i Zübdetü’l-Eş’âr’ıdır. Zeyl-i Zübdetü’l-Eş’ar tezkire olmakla birlikte antoloji özelliği taşır. Kâf-zâde Fâizî'nin Zübdetü'l-Eş'âr adlı eserine zeyldir. Bu esere Fâizî’nin bıraktığı 1030/1620 tarihinden 1086/1675 yılına kadar yetişen şairleri dahil etmiştir. Yani 55 yıl içindeki şairleri toplamıştır. Âsım alfabe sırasına göre verdiği 123 şairden sonra, eserini Kâf-zâde Fâizî'ye zeyl olarak yazdığını ve Zeyl-i Zübdetü'l-Eşâr olarak adlandırdığını kendisi söylemiştir (Coşkun 1985: 36). Vefat tarihleri Âsım’ın ölümünden sonra olan 15 şairin eserde olmasının bunların yazarın vefatından sonra bir başkası tarafından esere dahil edildiğini göstermektedir (Coşkun 1985: 36; İsen 1997: 47-54). Antoloji niteliğindeki tezkireler için­de en az bilgi veren ve en çok örnek gös­teren Âsım Tezkiresi'dir. En tanınmış şairler hakkında bile verdiği bilgi iki üç satırı geçmez. Pek çok şairin de yalnızca adını anmış ve haklarında hiç bir bilgi vermemiştir.

 

Kaynakça

Abdülkadiroğlu Abdülkerim (hzl.)(1999). İsmail Belîğ Nuhbetü'l-Âsâr li-Zeyl-i Zübdeti'l-Eşâr. Ankara: AKM Yay..

Bağdadlı İsmail Paşa (1945-1947). Keşfü'z-Zünûn Zeyli I-II. İstanbul: MEB Yay.

Banarlı, Nihat Sami (1948, 1971-79, 1987). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. C. I-II.  İstanbul: MEB Yay.

Coşkun, Ali Osman (hzl.) (1985). Seyrekzâde Mehmet Âsım. Zeyl-i Zübdetül-Eş'âr. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.

Ergun, Saadettin Nüzhet (1936-1945). Türk Şairleri I-IV. C. İstanbul: Bozkurt Matbaası.

Gündoğdu, Raşit (hzl.) (2005). Uşşâkizâde Tarihi. Uşşâkizâde es-Seyyid İbrahim. İstanbul: Çamlıca Basım Yayın.

İsen, Mustafa (1997). "Türk Tezkireciliğinde Antoloji Tipi Örnekler." Ötelerden Bir Ses: Divan Edebiyatı ve Balkanlar'da Türk Edebiyatı Üzerine Makaleler. Ankara: Akçağ Yay.  47-54.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mehmed Süreyya (1308-15/ 1890-97). Sicill-i Osmânî . C. I-IV. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Müstakîm-zâde Süleymân Sadeddin (1978). Devhatü’l-Meşayıh: Osmanlı Şeyhülislâmlarının Biyografileri. İstanbul: Çağrı Yay..

Müstakim-zade Süleyman Sadeddin (2000). Mecelletü’n-Nisâb fi’n-Nisbi ve’l-Künâ ve’l-Elkâb. (Tıpkı Basım). Ankara: KB Yay.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekayiü’l-Fuzalâ. C.5. İstanbul: Çağrı Yay.

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1977-1986). İstanbul: Dergâh Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 22.01.2014
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Eşk-i çeşmim ki ser-i kûçe-i cânâne akar

Cûy-ı dil-cûdur o kim tarf-ı gülistâne bakar

Hâr u haşâk şekîbimde karâr olsun mı

Bu gönül su gibi her serv-i hırâmâne akar

Eşk-i ter evvel-i hecründe akardı ammâ

Şimdi görsen gözümüzden hele cânâ ne akar

Ser-be-nâm içre siyeh ayır diyü tahrîk itme

Tîg-i gamzen saf-fezâ-yı şûh dil ü cânâ akar

Âsım ol hoy ki düşer zülfüne ruhsârından

Jâle gülden süzilüp sünbül ü reyhâna akar 

(Coşkun, Ali Osman  (hzl.)(1985). Seyrekzâde Mehmet Âsım. Zeyl-i Zübdetül-Eş'âr. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 35)

***

Nola zahm-ı cevrini sînemde saklarsam

Bana bir gonca-i nev-bâvedir ol yârdan geldi

***

Kazâ te’sîri vardur tîg-i ‘âlem-gîr-i âbımda

Sana bin cevher itmişler gibi şemşîr-i âbımda

***

Gel olma meclîs-i agyârdan sebû ülfet

Ayagı çek beni öldürdi âh bu ülfet

Hat-ı siyâhîdür yohsa yüz bulup çıkdı

O şâh azline ber-leşker-i guluvv ülfet

***

Âsımî gördükde bu cây-ı latîfi âh idüp

Geldi üstâdım Gafûrî hâtır-ı çâlâkime

Âb-ı rûy-ı evliyâ dirsem sözümde yok hilâf

Rûhuna bir fâtiha geldi dil-i gamnâkime

***

Bâ’is-i derd-i cünûn-ı câvidândur benlerün

İllet-i bed-nâmî-i dîvânegândur benlerün

Ol saçı leylâya mecnûn oldığum bilme ‘aceb

Zâhidâ Kays-ı dile âfet-resândur benlerün

(Coşkun, Ali Osman (hzl.)(1985). Seyrekzâde Mehmet Âsım. Zeyl-i Zübdetül-Eş'âr. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 36)

Zeyl-i Zübdetül-Eş'âr'dan

Nâdiri Efendi: Mükemmel Divanı vardur. Bu eşâr Divanı'ndan intihab olındı. Ganizade Nâdirî Azmizade birâderi. Ganizade Nâdîri Efendi.

Bezm-i fânîden çeküp âhir Gânî-zâde ayak

Kaldı bâkî neş’e-i sahbâ-yı nazm-ı fâhiri

Didi târîh-i vefâtın sâkî-i bezm-i ezel

Göçdi dünyâdan mey ilmiyle asrun Nâdirî

Şem-i zâtun olmasa dönmezdi fânûs-ı felek

Bunca eşkâl-ı suver kandan olurdı âşikâr

Âsmânı âstânın zann idüp bekler Mesîh

Ümmetünden olmaga çekmekde dâim intizâr

Yâ Resulallâh gulâm-ı kemteründür Nâdirî

Gerçi cürmü çokdur ammâ lutfuna yokdur şumâr

Salup ferr-i şehinşâhı idince iki şakk mâhı

Olup zerrîn nikâbın itdi bâng-ı şevketin ilâ

Cüdâ oldı kenâr-ı sidrede cibrîl o hazretden

Gülinden ayrı bülbül gibi kaldı hüzn ile tenhâ

Vegâda Erdel’ün üstine nokta koymaz iken

Meyân-ı marekede erzel itdi zahm-ı hadeng

Haylî dillense gülistânda aceb mi sûsen

Her zemân tîg ile yollarda turur reh-zenvâr

Sanma berfi çözilüp mihr ile destârını çözdi kûhsâr

Pençe-i mihr ile destârını çözdi kuhsâr

Bâg-ı fazl içre olur mîve-i dil-keş peydâ

Şâh-ı engüşte kaça kim kalem işler hâme

Cân virüp itdüm harâbâta vasiyyet varumı

Es-salâ ey bâde-nûşân-ı mahabbet es-salâ

Nâdirîyâ bu tab ile sana virildi Rûm'da

Nâdirî-sencî-i Acem nükte-tırâzî-i Arab

Mey ü ney olmayacak meclise gelmez revnak

Hüsn-i bâga şeref-i âb u hevâdur bâis

Zâl-i gerdûna niyâz itdükçe cevrin arturur

Eyleme ey Nâdirî nâ-merde arz-ı ihtiyâc

Buldı revnak nitekim arsa-i Kâgıd-hâne

Âb-ı eşârun ile Nâdirî her kâgız

Dil-i sûzânı ol şûh-ı kemândârum nişân eyler

Semenderdür hadengi âteş içre âşiyân eyler

Hattın ohşar eliyle dil-rübâ ey Nâdirî gûyâ

Kalem parmakları levh-i ruhunda imtihân eyler

Şâh-ı aks-i yâre çeşmüm hayme müjgânum tınâb

Hûn-ı eşk ol haymeye bir ergavânî perdedür

(Coşkun, Ali Osman (hzl.)(1985). Seyrekzâde Mehmet Âsım. Zeyl-i Zübdetül-Eş'âr. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.156-159.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MEYLÎ, Ebussuûd-zâde Mehmed Çelebid. 1524-25 - ö. 1563-64Doğum YeriGörüntüle
2HAKKI/FEVZÎ, Hüseyin Hakkı Efendid. 1832 - ö. 1891Doğum YeriGörüntüle
3KÂTİB ÇELEBİd. 1609 - ö. 1657Doğum YeriGörüntüle
4MEYLÎ, Ebussuûd-zâde Mehmed Çelebid. 1524-25 - ö. 1563-64Doğum YılıGörüntüle
5HAKKI/FEVZÎ, Hüseyin Hakkı Efendid. 1832 - ö. 1891Doğum YılıGörüntüle
6KÂTİB ÇELEBİd. 1609 - ö. 1657Doğum YılıGörüntüle
7MEYLÎ, Ebussuûd-zâde Mehmed Çelebid. 1524-25 - ö. 1563-64Ölüm YılıGörüntüle
8HAKKI/FEVZÎ, Hüseyin Hakkı Efendid. 1832 - ö. 1891Ölüm YılıGörüntüle
9KÂTİB ÇELEBİd. 1609 - ö. 1657Ölüm YılıGörüntüle
10MEYLÎ, Ebussuûd-zâde Mehmed Çelebid. 1524-25 - ö. 1563-64MeslekGörüntüle
11HAKKI/FEVZÎ, Hüseyin Hakkı Efendid. 1832 - ö. 1891MeslekGörüntüle
12KÂTİB ÇELEBİd. 1609 - ö. 1657MeslekGörüntüle
13MEYLÎ, Ebussuûd-zâde Mehmed Çelebid. 1524-25 - ö. 1563-64Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14HAKKI/FEVZÎ, Hüseyin Hakkı Efendid. 1832 - ö. 1891Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15KÂTİB ÇELEBİd. 1609 - ö. 1657Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16MEYLÎ, Ebussuûd-zâde Mehmed Çelebid. 1524-25 - ö. 1563-64Madde AdıGörüntüle
17HAKKI/FEVZÎ, Hüseyin Hakkı Efendid. 1832 - ö. 1891Madde AdıGörüntüle
18KÂTİB ÇELEBİd. 1609 - ö. 1657Madde AdıGörüntüle