BEYÂNÎ, Enfî Ahmed Efendi

(d. ?/? - ö. 1075/1664/1665)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Ahmed’dir. Sultan IV. Murâd devri âlimlerinden ve kadılarından Şuhutlu Enfî Abdurrahman Efendi’nin oğludur. Beyânî Ahmed Efendi ve Enfî Ahmed Efendi olarak tanındı. Günümüzde Afyonkarahisar’a bağlı bir ilçe, o dönemde Germiyan vilayetine bağlı bir kasaba olan Şuhut’ta doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. İlköğrenimine Şuhut’ta başladı, Bursa’da medreseye devam etti ve bir süre Bursa’da kaldı. Sonra bilgisini arttırmak için İstanbul’a gitti ve İstanbul medreselerinden mülazım oldu. Kırk akçelik medreseden mezûl iken Şevval 1038/Mayıs-Haziran 1629’da Hüsrev Paşa İmamî Hacib Efendi yerine Tûtî Latîf, Zilkâde 1040/Haziran 1631’de Perlepelizâde Ahmed Efendi yerine Beşiktaş Sinan Paşa, Rebiyülevvel 1042/Eylül-Ekim 1632’de Osmanzâde Mehmed Efendi yerine Dâvud Paşa, Zilhicce 1042/Haziran-Temmuz 1633’te Hamdi Mehmed Efendi yerine Hâdım Hüseyin Paşa, Şaban 1045/Ocak-Şubat 1636’da Süleyman Efendi yerine Murâd Paşa-yı Atîk, Muharrem 1049/Mayıs-Haziran 1639’da Beyazî Hasan Efendi yerine Sahn, Şevval 1049/Ocak-Şubat 1640’ta Piyadezâde Mehmed Efendi yerine Gazi Hudavendigâr, Cemâziyelevvel 1050/Ağustos-Eylül 1640’ta Sadreddinzâde Feyzullah Efendi yerine Mahmûd Paşa, Safer 1054/Nisan-Mayıs 1644’te Şeyhîzâde Şerif Mehmed Efendi yerine Hâsekî Sultan, Rebiyülâhır 1056/Mayıs-Haziran 1646’da Takiyüddin Efendi yerine Ayasofya-yı Kadim medreselerine müderris oldu. Şaban 1057/Eylül 1647’de Musa Efendi yerine Yenişehir, Zilhicce 1057/Aralık 1647-Ocak 1648’de Sarı Alizâde Mehmed Efendi yerine Bursa kadısı oldu ve Recep 1058/Temmuz-Ağustos 1648’de görevden alındı. Şaban 1059/Ağustos-Eylül 1649’da Ürke Mustafa Efendi yerine Ebû Eyyûb Ensarî kadısı oldu ve Recep 1060/Haziran-Temmuz 1650’de azledildi. Ramazan 1062/Ağustos-Eylül 1652’de Abdulkerim Efendi yerine Üsküdar kazası arpalık olarak verildi ve Şevval 1063/Ağustos-Eylül 1653’te görevden alındı. Zilkâde 1066/ Ağustos-Eylül 1656’da Mahmûd Efendi mansıbı olan Birgî kazası arpalık olarak verildi. Şevval 1070/Haziran-Temmuz 1660’ta Birgî arpalığı Tatarpazarcık arpalığı ile değiştirildi. 1075/1664-1665’te öldü. Edirnekapı dışında defnedildi (Özcan 1989: 312-313; TDEA 1997: 412). Fatih Başpınar (2008: 4), Beyânî’nin bir gazelinde kullandığı ibareden hareketle şairin Rebiyülevvel 1048/Temmuz 1638’de Bursa’da müderris olduğunu belirttikten sonra Sahn Medreseleri ve Gazi Hüdavendigâr Medresesi’nde müderrislik yaptığı tarihlerde düzeltme yapılması gerektiğini belirtmektedir. Beyânî’nin herhangi bir hamisi olup olmadığını söylemek güçtür. Şiirlerinden saltanatına şahit olduğu Osmanlı padişahlarından yalnız Sultan İbrahim, Vezir Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Ebû Sa‘îd Efendi’ye kasideler sunduğu anlaşılmaktadır (Başpınar 2008: 6-8). Karşılığında ihsan görüp görmediği ise bilinmemektedir. Beyânî; dindar, temiz kalpli, derviş tabiatlı, itikadı sağlam, kanaatkâr, âlim, mert, alçakgönüllü ve hayırsever bir kimseydi. Tâcizâde mescidini camie dönüştürdü (Özcan 1989: 313; Akbayar 1996: 159-160; Sarı 2002: 252). Güftî tezkiresinde (Yılmaz 2001: 105-107), her ne kadar şiirinden övgüyle bahsetse de burnunu alay konusu etmiştir. Eserleri:

Divan: İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki İbnülemin Bölümü 2556 numaraya kayıtlıdır. Divan’da 9 kaside, 850 Türkçe ve 110 Farsça gazel, 2 Farsça kıt‘a bulunmaktadır. Divan üzerine bir yüksek lisans çalışması (Başpınar 2008) yapılmıştır. Divan’ın mürettep (Abdulkadiroğlu 1999: 35) olduğu söylense de Başpınar (2008: 132), mürettep olmadığını belirtmektedir. Şairin, Divan’ı haricinde başka bir eser sahibi olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Beyânî, klasik şiir geleneğinde yetişen bir şairdir. Geleneğin klişe ve mecazlarını şiirinde başarıyla kullanmıştır. Şiirleri nazım tekniği bakımından -bazı kusurları barındırsa da- genelde sağlamdır. Akıcı bir üsluba sahip olan şair, anlatımını yer yer deyimlerle, günlük dilden gelen unsurlarla desteklemiş, söz ve ses tekrarlarıyla da ifadeye güzellik ve zenginlik katmıştır. Bazı gazellerinde rahat bir söyleyişi yakalamış, duygularını karşılıklı konuşma edasıyla dile getirmiştir. Şairin dili, bu yüzyılın başından itibaren klasik şiiri etkisi altına alan Sebk-i Hindî’nin bazı dil özelliklerini de yansıtmaktadır. Buna göre Beyânî’nin şiirlerinde dörtlü Farsça tamlamalar görmek mümkündür. Hatta bazı mısraların tamamının Farsça tamlamalardan oluştuğu gözlemlenmektedir. 

Kaynakça

Abdülkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdetü’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay. 35-36.

Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ ,Sicill-i Osmanî, C. 1. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. 159-160.

Başpınar, Fatih (2008). 17. Yüzyıl Şairlerinden Beyânî’nin Divan’ı, İnceleme-Tenkitli Metin. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

İpekten, Halûk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu, T. Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 76.

Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. I-II. Ankara: Bizim Büro Yay. 114.

Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakaik-ı Nu’mâniye ve Zeyilleri, Vekâyiü’l-Fudalâ. İstanbul: Çağrı Yay. 312-313.

Sarı, Mehmet (2002). “Beyânî”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 2. Ankara: AKM Yay. 252.

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1977). “Beyânî, Ahmed”. C. 1. İstanbul: Dergâh Yay. 412.

Yılmaz, Kâşif (hzl.) (2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-Şu‘arâsı. Ankara: AKM Yay. 105-107.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİK
Yayın Tarihi: 26.02.2014
Güncelleme Tarihi: 24.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Vezîr Defterdâr Mehmed Paşaya Verilmişdür

Lutf-ı sabâdan açıldı gül-i gülzârlar

Bülbüli mest eyledi sâgar-ı zer-kârlar

Mu‘tedil oldı hevâ esdi nesîm-i seher

 Mazhar-ı feyz oldılar gonça-i bîdârlar

Erdi dem-i nev-bahâr oldı müzeyyen yine

Zînet-i ezhâr-ıla ferş-i çemenzârlar

Ceyb-i gülistân pür dirhem-i ezhâr-ıla

Sünbül ü lâleyle hem dâmen-i kuhsârlar

Kuhl-nümâyı sabâ çekdügi dem açdılar

Hâb-ı ‘ademden gözin nergis-i bîmârlar

Berg ü şükûfeyle her şâhı murassa‘olup

Sidre-misâl oldılar nahl-i direm-dârlar

 Zînet-i gülzârı seyr etmege ‘azm etdiler

Cilve-künân nâz-ıla şâhid-i bâzârlar 

Ol kadar a‘lâlıgı var harem-i gülşenün

Nakş-ı gül ile münakkaş der ü dîvârlar

 Perdeler asdı der-i kasr-ı gülistâna gül

Yer yerin etrâfına çekdi sabâ zârlar 

Hazret-i destûr-ı ekrem gele şâyed deyü

Turma düşer reh-güzâra gül-i bî-hârlar

Şimdi odur hâfız-ı kişver-i şâhenşehî

Çâker-i ‘unvânıdur hâme-i zer-kârlar

Kıble-i ikbâl-i erkân-ı sa‘âdet odur 

Efser-i iclâle zîbi dür-i şehvârlar

Mezra‘a-i dîn ü İslâmun odur hâfızı

Re’yi cerâd-ı ‘adû leşkerine sârlar 

Gâzîlere okudur sûre-i Enfâl′i ol

Feth-i memâlik eder göndere ser-dârlar

Melce’-i ashâb-ı hâcât u murâdât odur

Bende-i dergâhıdur cümle recâvârlar 

Dergehi dârü’ş-şifâ mürdeler ihyâ eder

Şerbet-i lutfın umarlar kamu bîmârlar

Câ’ize-bahş-ı ekâbirdür o kân-ı kerem

Sâ’il-i keffi anun bahr-ı güher-bârlar 

Eyle Beyânî du‘â-y-ıla senâsın tamâm

Fâtiha-i hayr ola hâtime-i kârlar

Şi‘rini ehl-i suhan ede Süreyyâ-misâl

Söylene medhinde tâ nazm-ı dürer-bârlar 

Dâ’ire-i devleti ola muhît-i cihân

Sâbit ola nite kim nokta-i pergârlar

Mihr ü meh ü kevkeb-i sâbit ü seyyâreler

Devlet ü iclâline ola nigeh-dârlar

(Başpınar, Fatih (2008). 17. Yüzyıl Şairlerinden Beyânî’nin Divan’ı, İnceleme-Tenkitli Metin. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.166-167.)

Gazel

Harâb olur bu kasr ey dil binâsından eser kalmaz

Yanar düpdüz bu nahlistân-ı mihnet huşk ü ter kalmaz 

 Zücâc-ı dil gibi bir gün sınur bu sâgar-ı minâ

Dökilür bâdesi kânûn-ı bezminde şerer kalmaz

Bu bezmün bozılur tertîbi erbâbı gider bir bir

Şikest olur surâhîsi tolu peymâneler kalmaz 

Bu mey-hâne olur hâk-ile yeksân bir gün ey sâki

Perişân olur ehl-i ‘işret ana bir keder kalmaz

 Cem-i devrân isen de dehre zinhâr i‘timâd etme

Gurûrı ko sakın şâhâ elünde câm-ı zer kalmaz 

Hemân def‘-i mevâni‘ eyle ‘azm et kûy-ı dil-dâra

Bilürsin yol erine bir tarîk-ıla sefer kalmaz

Beyânî yıkılur bir gün bu deyr-i dîr-pâ ol gün

Ser-â-ser mâsivâ fâni olur cinn ü beşer kalmaz

(Başpınar, Fatih (2008). 17. Yüzyıl Şairlerinden Beyânî’nin Divan’ı, İnceleme-Tenkitli Metin. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 337-338.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Ali Ulaş Akalınd. 23 Ocak 1980 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986Doğum YeriGörüntüle
3FEVZÎ, Afyonkarahisarlıd. ? - ö. 1835Doğum YeriGörüntüle
4Ali Ulaş Akalınd. 23 Ocak 1980 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986Doğum YılıGörüntüle
6FEVZÎ, Afyonkarahisarlıd. ? - ö. 1835Doğum YılıGörüntüle
7Ali Ulaş Akalınd. 23 Ocak 1980 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986Ölüm YılıGörüntüle
9FEVZÎ, Afyonkarahisarlıd. ? - ö. 1835Ölüm YılıGörüntüle
10Ali Ulaş Akalınd. 23 Ocak 1980 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986MeslekGörüntüle
12FEVZÎ, Afyonkarahisarlıd. ? - ö. 1835MeslekGörüntüle
13Ali Ulaş Akalınd. 23 Ocak 1980 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15FEVZÎ, Afyonkarahisarlıd. ? - ö. 1835Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Ali Ulaş Akalınd. 23 Ocak 1980 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986Madde AdıGörüntüle
18FEVZÎ, Afyonkarahisarlıd. ? - ö. 1835Madde AdıGörüntüle