CELÂLÎ, Ahmed

(d. 1267/1850 - ö. 1334/1915)
Tekke Şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Bayburtlu Celâlî, 1850 yılında Bayburt ilinin Pulur (yeni adıyla Demirözü) bucağına bağlı Tahsını (bugünkü adıyla Ozansu) köyünde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ahmet’tir (Kurnaz ve Tatcı 1998: XVII). Bununla birlikte Celâlî’nin doğum tarihi ile ilgili tartışmalar literatürde mevcuttur. Bilindiği kadarıyla babası Nasuhoğulları sülalesine mensup Abuş’tur (Yanbeğ 1963: 12-13). Annesi ise Bayburt’un yerlilerinden Kerimoğulları sülalesindendir. Celâlî iki kardeş olup, kardeşinin adı Kadir’dir. Şiir söylemeye başladığı küçük yaşlarında ümmi olduğu bilinen âşığın, daha sonraki yıllarda Bayburt iline bağlı Sünür köyünde medrese tahsili gördüğü kaynaklarca bildirilmektedir (Haşlak 1963: 10). İlk evliliğini kendi köyünden yapmış olduğu hanımını 19 yaşındayken kaybetmiştir. Bu evliliğinden olma bir erkek evladı vardır. Kundaktaki evladını kayınvalidesine emanet ederek, Erzincan, Erzurum, Elazığ gibi Bayburt’a yakın civar illerde âşıklık icra eylemiştir. Narmanlı Sümmanî ile yakın arkadaş oldukları bilinmektedir. Bayburt’a döndüğünde Hindi köyünden Leyla Hanım ile ikinci evliliğini yapan âşığın, Bahri isminde bir oğlu dünyaya gelmiştir. Bayburtlu Celâlî’nin, 1915 yılının temmuz ayında köyünde, ani bir hastalık sebebiyle vefat ettiği kaydedilmektedir (Haşlak 1963: 10; Yanbeğ 1963: 68).

Celâlî hakkında müstakil kitaplar (Haşlak 1963; Yanbeğ 1963; Doğan 1999; Kurnaz ve Tatcı 2000; Kurnaz ve Tatcı 1998; Güleç 1987), makalelerin (Özden 1984; Dizdaroğlu 1972) yanı sıra yüksek lisans seviyesinde hazırlanmış tezler de literatürde mevcuttur. Celâlî’nin koşma, destan, mersiye, nazire vb. tür ve şekil özelliklerinde sınıflandırılabilecek şiirlerinin derli toplu olarak yazılı olduğu bir divanının olduğu fakat I. Dünya Savaşı sırasında kaybolduğu Kurnaz ve Tatcı (1998: XXIV) haber verilmektedir. Ekseriyetle, 1916-1918 yılları arasında Bayburt muhacereti sebebiyle şiirlerinin çoğunun kaybolduğu bilinmektedir.

Kurnaz ve Tatcı (1998: XVIII) malum çalışmalarında, Celâlî’nin 14 yaşında iken, Akkoyunlu Ferahşah Bey tarafından yaptırılan Sünür Medresesinde öğrenim gördüğünü haber vermektedirler. Yine aynı çalışmada, âşığın medrese tahsili gördüğü yıllarda hocasının Hacı Hoca namıyla meşhur bir müderris olduğu bildirilmektedir. Celâlî, Nakşibendi tarikatına mensup bir âşık olmakla birlikte, Nakşibendi şeyhi Muhammed Beşir Erzincanî’ye bizatihi tabii olmuştur (Dizdaroğlu 1972: 6298; Haşlak 1963: 61). Âşığın, 14 yaşında çobanlık yapmaktayken gördüğü rüyada erenlerin kendisine bilezik taktığı, uyandığında ise irticalen şiir söyleme yeteneğini haiz olduğu bilinmektedir (Haşlak 1963: 11-12; Yanbeğ 1963: 13-14; Günay 1992: 120-121; Kurnaz ve Tatcı 1998: XXI). Bir diğer görüşte ise, Celâlî uykusunda kırk dervişten ders almış ve sevgilisini ibrişimden halı dokurken görmüştür (Özden 1944: 4-5). Bade içtikten sonra Celâlî mahlasıyla şiirler söylemeye başlayan âşığın, saz çalmayı bilmediği, buna karşılık irticalen söylemek hususunda ziyadesiyle yetenekli olduğu bilinmektedir (Haşlak 1963: 11; Kurnaz ve Tatcı 1998: XXII). Saz çalmayı bilmemesi konusunda Kurnaz ve Tatcı (1998: XXII), âşığın hem medrese tahsili almış olmasının, hem de Nakşibendi tarikatına bağlı oluşunun etkili olduğu görüşündedirler. Bu minvalden olarak, Celâlî’nin, tahsil görmenin âşıklık sanatına katkısı hususunda söylediği şu sözler kayda değerdir: ‘‘tahsilsiz bir şair, yavan pilava benzer’’ (Özden 1944: 4). Buna karşılık saz çalmayı bilen ve âşığın şiirlerini besteleyerek söyleyen Mahmut isminde arkadaşının çoğu zaman âşıkla birlikte seyahat ettiği bilinmektedir (Kurnaz ve Tatcı 1998: XXII). Bilindiği kadarıyla, Bayburtlu Celâlî’nin şöhretinin yayılarak, halk içinde muteber bir âşık olarak tanınmasında Mahmut isimli arkadaşının Celâlî’ye ait deyişleri bestelemesinin katkısı çoktur. Celâlî’nin de bizatihi yazdığı kimi şiirleri Mahmut’a hitaben yazmış olması bu durumun kuvvetli delillerinden biri olarak görülmektedir. Bu türden bir şiirinde Bayburtlu Celâlî, Mahmut’a şöyle seslenmektedir: "Zulumat elinden pus aldı dağlar/Mahmut bizim yerler kış mıdır şimdi/Ölen öldü sen haber ver sağlardan/Bilmem hayâl midir düş müdür şimdi" (Kurnaz ve Tatcı 1998: XXIII). Bayburtlu Celâlî’nin hem aruz hem de hece vezni ile söylenmiş çok sayıda şiiri mevcuttur. Narmanlı Sümmanî, Âşık Hicrânî gibi kimi âşıkların Celâlî’ye hitaben nazireler yazdıkları bilinmektedir. Bayburtlu Celâlî’nin şiirlerinde işlemiş olduğu temalar incelendiğinde aşk, ayrılık, kahramanlık, gurbet gibi temaların yanı sıra tasavvufi temaları da ustalıkla şiirlerinde kullandığı görülmektedir. Diğer yandan mizah temalı şiirlerinin de edebî açıdan kuvvetli ve başarılı olduğu bilinmektedir.
 

Kaynakça


Dizdaroğlu, Hikmet (1972). ‘‘Celâlî Ne Alevîdir, Ne Bektaşîdir’’, Türk Folklor Araştırmaları. 274: 6297-6299.

Doğan, Ahmet (1999). Bayburtlu Celâlî Baba Hayatı, Edebi Şahsiyeti ve Şiirleri. Ankara: Başer Matbaası.

Güleç, Hamdi (1987). Bayburtlu Celali Hayatı Sanatı ve Şiirleri. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi.

Günay, Umay (1992). Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. Ankara: Akçağ Yay.

Haşlak, Salim (1963). Halk Ozanı Bayburtlu Celâlî. Ankara: Dernek Yay.

Kurnaz, Cemal, Mustafa Tatcı (2000). Bayburtlu Celâlî ve Şiir Dünyası. Ankara: MEB Yay.

Kurnaz, Cemal, Mustafa Tatcı (1998). Aşk Çağlayanı Bayburtlu Celâli. Ankara: Reyhan Basımevi.

Özden, Şinasi (1944). ‘‘Celâlî’’, Ülkü Dergisi, 62: 4-5.

Yanbeğ, Mahmut Kemal (1963). Bayburtlu Celâlî Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: Baha Basımevi.
 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. HİCRAN KARATAŞ
Yayın Tarihi: 28.02.2015
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Bir peri aşkından divâne oldum

Çağladı gözyaşım akıyor hoca.

Erenler Şâhından bir nâme aldım,

Dilim ezber etmiş okuyor hoca.

 

Pîr destinden nûş eyledim bu âbı

Anda açılmıştı aşkın kitâbı

Yegân yegân sor ki verem cevabı,

Bu gün gam kervanım kalıkıyor hoca

 

Bir yere cem olmuş Kırklar Erenler,

Her bakışta arş-ü kürsi görenler,

Devâsız dertlere derman vereler,

Her biri bir derse bakıyor hoca.

 

Taktı Celâlîyi bu aşkın narı,

Sağ başta durmuştu Kırkların pîri,

İçlerinde gördüm Horasan eri,

Hû çekende canlar yakıyor hoca. 

              Haşlak, Salim (1963). Halk Ozanı Bayburtlu Celâlî. Ankara: Dernek Yay. 11-12


 

Tortum Destanı

Cilvesi tükenmez perverdigârın,

Yahşi günlerimiz yaman gitti.

Çekti Kûh-i Kaf’tan Tortum damarın,

Yüzaltmış nüfusla kaç hane gitti.

 

Kûh-i cebel destûr aldı pîrinden,

Kudret tığı değdi kotu yerinden,

Bilmem cân-ı cânan hep birbirinden,

Ayrı düştü, yoksa yan yana gitti.

 

Sefer etti bize cebeli billâh,

Okudu kâmiller fazl-ı Bismillâh,

Halaik çığrışır el’aman Allah,

Sanki Nuh devridir tufana gitti.

 

Cuma’dan çıkınca kavim kardaşlar,

Horasan döşeli binalar taşlar,

Kuzu büryaniyle baharlı aşlar,

Bir anda hâk’ile yeksana gitti.

 

Medrese mescitler Beyt-i binalar,

Nice serv-i kamet meleksimalar,

Davûdi sedalar şirin edalar,

Herbiri bellisiz bir yana gitti.

 

Yıkıldı Hınzörük toprağı kanlı,

Aradık bulmadık bir tane canlı,

Nevreste gelinler taze nişanlı,

Kanlı duvağiyle divâna gitti.

 

Celâlî bu dertten ziyâdemiz var,

Ehl-i aşk olana ifademiz var,

Yirmidört nefer de piyademiz var,

Bilmeyiz onlarda ne yana gitti. 

              Haşlak, Salim (1963). Halk Ozanı Bayburtlu Celâlî. Ankara: Dernek Yay.40.


              Âşık Mücmeri’ye Nazîre

              Ârifler dilinde harf-i Bismillah,

              Senk-i hâre değse gül anber eyler.

              Her kime yetişse “Nasrun minallah”

              “Lentebur” sırrına ol mazhar eyler.

               Bülbül intizarına gül dîdarına

               Can telef etmede aşkın narına,

              “Velekad kerremma” zülfü sarıma,

               Binbir makam gören bendi ser eyler.

               Oldunsa Celâli bir ehl-i perde,

               Sır verme Huda’da gayri bir ferde,

              “Men Rabbüke” hitabı okunan yerde,

                Er odur o şehri Kandahar eyler 

                Haşlak, Salim (1963). Halk Ozanı Bayburtlu Celâlî. Ankara: Dernek Yay. 40.

 

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1BÜYÜK İRŞÂDÎ BABA, Bayburtlud. 1790? - ö. 1865Doğum YeriGörüntüle
2ZİHNÎ, Bayburtlud. 1797 - ö. 1859Doğum YeriGörüntüle
3ZA’ÎFÎ, Muhammedd. 1650 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4MUKİMÎd. 1850 - ö. 1903Doğum YılıGörüntüle
5Şemsettin Samid. 1 Haziran 1850 - ö. 18 Haziran 1904Doğum YılıGörüntüle
6LELEOĞLU/MİSKİNOĞLU, Allahverdi Miskin Oğlud. 1850\\\'ler - ö. 1960Doğum YılıGörüntüle
7AHMED BEHÇETd. 1859 - ö. 1915Ölüm YılıGörüntüle
8FERDÎ, Muammer Ferdîd. 1891 - ö. 1915Ölüm YılıGörüntüle
9KUL HALİLd. 1840-1850? - ö. 1905-1915?Ölüm YılıGörüntüle
10MEKNÛNÎ, Niğdelid. ? - ö. 1879/1882?MeslekGörüntüle
11İRFÂNÎ, Süleymand. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
12RİF’AT, Halîl Rif'at Efendid. 1829 - ö. 1893MeslekGörüntüle
13İRŞÂDÎ, Ahmedd. 1819-1820 - ö. 1880-1881Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14RUHÎ KEMTERd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15DERVİŞ ESAD (ESAD BABA)d. 1755? - ö. 1825Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16ŞEMSÎ, Mehmed Şemseddin Ulusoyd. 1867 - ö. 1936Madde AdıGörüntüle
17ZÎVER, Ahmed Sâdık Zîver Paşad. 1793 - ö. 1862Madde AdıGörüntüle
18SELMÂN/İLÂHÎ, Seyyid Selmân Çelebid. ? - ö. 1571-72Madde AdıGörüntüle