ÇENGÎ, Yûsuf Dede

(d. 1014/1605 - ö. 1080/1669)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

 17. yüzyıl şairi olup Konyalı’dır. 1014/1605’de doğmuştur. Dînî eğitimi sırasında hâfız olup o dönemde Konya Mevlevîhanesi şeyhi olan Bostan Dede’ye intisab etmiştir. Bostan Efendi’den feyz alıp bir süre sonra Konya’dan ayrılarak İstanbul’a gelmiş ve Galata Mevlevihanesi’nde Âdem Dede’nin sohbetlerine katılmıştır. Âdem Dede’ye kapılanıp Arapça ve Farsça dersleri almaya başlamış ve bunun yanı sıra mûsîkîde bir hayli ilerleyerek neyzenbaşılık makamına yükselmiştir. İstavroz Bahçesi denilen yerde gerçekleşen bir musiki toplantısında IV. Murad, Yûsuf Dede’nin neydeki maharetini beğenmiş ve onu saraya almıştır. Ayrıca Yûsuf Dede, IV.Murâd’ın musâhib-i şehriyârîsi olmuştur. Atrâbu'l-Âsâr adlı eserin müellifi ve ünlü bestekâr Şeyhülislam Es’ad Efendi ile bu dönemde tanışma fırsatı bulmuştur. Enderûn’da Hâssa zümresine katılmıştır. IV. Murad’ın 1639’da ölünce yerine Şehzâde İbrahim geçmiştir. Yûsuf Dede, saray hizmetinde kalmayı istemez ve padişahtan çerağ izni alarak saraydan ayrılmıştır. Onunla beraber Evliyâ Çelebi de saraydan ayrılır. Ayrılırken tüm eşyalarını Enderûn’daki dostlarına dağıttığı anlatılmaktadır. Bu tarihten itibaren 30 yıl yaşadığı kayıtlıdır. IV.Mehmed, İbrahim Han, Köprülü Mehmed Paşa ile oğlu Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa dönemlerini görmüştür. İbrahim Han kendisine 28 akçe maaş bağlanmak istemiştir. Ancak o bu miktarın 20 akçesini kabul ederek Beşiktaş Mevlevîhânesi’nde çileye girmiştir. Beşiktaş Mevlevîhânesi şeyhi Hasan Dede’nin kızıyla evlenmiştir. Hasan Dede’nin ölümü üzerine bir süreliğine bu dergâhın şeyhliğini yapmıştır. Sonra Nâcî Ahmed Dede’nin posta oturması üzerine Galata Mevlevîhânesi şeyhi olmuştur. Bu mevlevîhâneden ayrılıp tekrar Beşiktaş Mevlevîhânesi şeyhliği görevine dönmüştür. 6 yıl daha bu görevi sürdürmüştür. 1669 yılında vefat edinceye kadar bu görevi yerine getirmiştir. Fennî Dede ölümüne tarih düşürmüştür: "Oldı Yûsuf Dedemüz mısr-ı na’îm içre ‘azîz". Beşiktaş Mevlevîhânesi’ne defnedildi. Mezar taşının üzerine şu mısra nakşedilmiştir:" Mevlevî Yûsuf Dede rûhı içün el-fâtiha".

Beşiktaş Mevlevîhânesi hakkında Evliya Çelebi Seyyahatnâmesi, Hadikatü’l-Cevâmî, İstanbul ve Boğaziçi gibi eserlerde geniş bilgiler yer almakta olup dergâhın silsile-i meşâyihi ise hem Hadîka’da ve hem de Derviş (Zâkir) Mehmed Şükrî bin İsmâil Efendi’nin kompilasyonunda yer almaktadır. Bu kayıtlarda Çengî Yûsuf Dede'nin ölüm tarihi Hicrî 1080 (Milâdî: 1669) olarak kayıtlıdır. Yine bu silsilede Çengî Yûsuf Dede, Beşiktaş Mevlevîhânesi’nin beşinci şeyhliği yapmış görünmektedir. Fakat Kasımpaşa Mevlevîhanesi'nde mesnevîhânlık yapmış ve Bahârî mahlasıyla şiirler yazmış olan Ahmed Midhat Beytur'un hazırladığı silsilede dergâhın altıncı şeyhi olarak gözükmektedir. Es’ad Efendi Tezkire-i Hânende-gân’da doğum tarihinin belli olmadığını belirtir ve meşhur Çengî Yûsuf Dede diye bahseder. Es’ad Efendi, Atrâbu’l-Âsâr adlı eserinde de çeng adlı mûsikî aletini iyi icra ettiğinden ötürü onu “Çengî” sıfatıyla anar. Sâkıb Dede ve Evliya Çelebi onun çeng icrasında ve neyzenlikte eşi benzeri olmadığını ifade etmektedir. Enderun’da onunla dostluk kuran Evliya Çelebi, Yûsuf Dede’nin sert mizaçlı olduğunu belirtir. Bir kaç kez de Mesnevî dersleri verirken cezbeye gelip kürsüden dervişlerin üzerine atlayarak birden hızlı bir şekilde semâ etmeye başladığını da anlatır. Evliya Çelebii semâ ederken onun adeta kaşının, gözünün ve yüzünün görünmez hâle geldiğini de kaydeder. Yûsuf Dede’nin Konya Dergâhı, İstanbul mevlevîhâneleri ve devlet kademeleri arasında posta görevi yaptığına dair kayıtlar da bulunmaktadır. Çengî Yûsuf Dede, Arapça ve Farsça’yı çok iyi bilmekte olup Mesnevî’yi tercüme edecek ve Arapça şerhini hazırlayacak kadar hüner sahibidir. Türkçe, Farsça ve Arapça şiirleri bulunduğu belirtilse de bir dîvânı olduğuna dair herhangi bir kayıt ve bilgi yoktur. Esrâr Dede, tezkiresinde Türkçe pek çok eseri olduğundan ve mûsîkî aletlerini icradaki maharetinden bahsetmektedir. Mûsîkî eserlerinden yalnız Hüseynî dü-yek usulünde bestelediği Feryâd-ı Yûsuf adlı eseri kalmıştır. Bu eserin günümüze ulaşmasını sağlayan kişi Kitâb-ı İlmü’l-musiki ala vechi’l-hurufât (Kantemiroğlu Edvârı) isimli eserin sahibi Romen asıllı Dimitri Kantemir’dir. Recep Uslu, Kevserî’nin bu eseri Kantemir’den naklettiğini ayrıca belirtir. Şehrî mahlaslı şairin dîvânına manzum takrizi de bulunmaktadır.

1)Ravzatü’n-Nûr: On bin beyit ihtiva eden Farsça bir eser olup Hz. Muhammed’in mucizelerinden bahsedilmektedir. Eser üzerinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. 

2) el-Menhecü’l- Kavî fi Şerhi’l-Mesnevî: Mevlânâ’nın Mesnevî’nin şerhi olup bu şerhi 1966 yılında yayımlayan Keffafî, Yûsuf Dede’nin bu eseri Şam’daki mevlevîhanede bulunanların Türkçe şerhi zor anlamlarından ötürü hazırladığını belirtmektedir. Yûsuf Dede bu eseri, Rusûhî İsmâil Ankaravî'nin Mecmuatü’l-Letaif adlı şerhini kısaltarak hazırlamıştır. Ankaravî şerhinin bazı yerlerini hülâsa ederek Arapça’ya çevirmiştir. Bu kitap, hicrî 1289 yılında Mısır’ın başkenti Kahire’de Vehbiyye Matbaası’nda basılmıştır.

3) Risâle-i Edvâr: Mûsîkî Risâlesi de olarak adlandırılmakta olup bu eser İstanbul Millet Kütüphanesi’ndeki bir mecmuada bulunmakta olup Hüseyin Sadettin Arel tarafından istinsah edilmiştir. 1137/1724 tarihli bir nüshasının fotokopisi Süleyman Erguner’d ebulunmaktadır. Eserin giriş kısmında Yûsuf Dede bazı çalgıların akortları hakkında bilgi vermekte olup makamların nasıl oluşturulacağı ve makam usulüne dair bilgiler vermektedir. Risâle sonunda mûsiki öğreniminde bir hocadan ders almanın önemi vurgulanmaktadır. Daha sonra bu eser Recep Uslu tarafından yayımlanmıştır.

4)Mesnevî-i Şerîf’e Nazîre’si: Safâyî, tezkiresinde Çengî Yûsuf Dede’nin Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin Mesnevî’sine 120.000 beyitlik bir nazire yazdığını belirtmektedir. Ancak böyle bir eser elde mevcut değildir.

Kaynakça

Behar, Cem (hzl.) (2010). Şeyhülislam’ın Müziği: 18. Yüzyılda Osmanî/Türk Musıkisi ve Şeyhülislam Es’ad Efendi’nin Atrabü’l-Asar’ı. İstanbul: YKY.

Çapan, Pervin (hzl.)(2005). Mustafa Safâyî Efendi, Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay.

Çelik, İsa (2005). “Klasiklerimiz/Mesnevi-i Ma’nevi”. Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi (14): 661-669.

Demirel, Şener (2007). “Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin Türkçe Şerhleri Üzerine Bir Literatür Çalışması”. TALİD, (Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi), Eski Türk Edebiyatı Özel Sayısı 5 (10): 469-504.

Erdemir, Avni (1999). Anadolu Sahası Musikişinas Divan Şairleri. Ankara: Türk Sanatı ve Eğitimi Vakfı Yay.

Genç, İlhan (hzl.)(2000). Esrar Dede, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay.

Glassen, Erika (1996). “Trablusşam Mevlevihanesi”. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi (2): 27-29.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1985). Mesnevi ve Şerhi. C.1. İstanbul: MEB Yay.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1982). Mevlana’dan Sonra Mevlevilik. İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri.

Kurşun, Zekeriya, Seyit Ali Kahraman ve Yücel Dağlı (2011). Evliya Çelebi Seyahatnamesi. C.1. İstanbul: YKY.

Öçal, Şamil (2010). “Rusûhî İsmail Ankaravî’nin Mantıkla İlgili Bilinmeyen Bir Eseri: ‘Kitâbu Istılâhâti’l-Mantık’”. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (2): 85-104.

Öztuna, Yılmaz (2006). Türk Musikisi Ansiklopedik Sözlüğü. C.2. İstanbul: Orient Yay.

Turnalı, A. Bilgin (2008). Eyüp-Bahariye Mevlevihânesi Hakkında Aileden ve Yakın Çevreden Derlenen Anılar, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüpsultan Sempozyumu IX. İstanbul: Eyüp Belediyesi Kültür Yay.

Uslu, Recep (2002). “Yusuf Dede Çengi Mevlevi ve Yayımlanmamış Risale-i Edvar’ı”. Tarih ve Düşünce Dergisi (28): 62-65.

Uygun, Mehmet Nuri (2013). “Yusuf Dede Efendi”. İslâm Ansiklopedisi. C. 44. İstanbul: TDV Yay. 9-10.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: BÜNYAMİN TAN
Yayın Tarihi: 24.05.2014
Güncelleme Tarihi: 25.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Ey gonca-dehen derdile feryâd edeyim mi

Bir âh ile mecmû’amı berbâd edeyim mi


Pür-cilve iken hânıka mülk-i fenâda

İnsâf mıdır hâtırı nâşâd edeyim mi


Virâne-i tende dil-i cân ülfet ederken

Virân-gede-i hâtırı âbâd edeyim mi


Rağbetler ederken rûşen-i nutkuma câna

Bir Tâze revişle suhan îcâd edeyim mi


Lutfeyle dedim terk ede gör ‘arz-ı cünunu

Yohsa seni bir lafzile irşâd edeyim mi 

(Çapan, Pervin (2005). Mustafa Safâyî Efendi, Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay. 734.)


Risâle-i Edvâr

Daire-i evvel oniki makam, daire-i sani yedi ağaze, daire-i salis dört şubedir. Binaen musiki budur. Baki elsine-i nasda mezkur olan nagamat ve kavl ve savt ve kar ve amel bu daireden hali değildir.Mesela bir kimesne makam-ı rastı icra eylemek murad eylese elbette bir perde-i yegah tutub cümlemakamat ve ağazeyi ve şubeyi her bir perde ve tarında muhkem ahenk eyleyüb badehu der kar olmak gerektir.

(Uslu, Recep (2002). "Yusuf Dede Çengi Mevlevi ve Yayımlanmamış Risale-i Edvar’ı". Tarih ve Düşünce Dergisi (28): 63.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SÜRÛRÎ, Osmand. 1783 - ö. 1855Doğum YeriGörüntüle
2NEV‘Î-ZÂDE MEHMED EFENDİd. ? - ö. 1659Doğum YeriGörüntüle
3İLMÎ, Şeyh İlmî Efendid. ? - ö. 1517-18Doğum YeriGörüntüle
4ŞİFAYÎ, Şeyh Muhammed Şifâyî Efendid. 1605/1606 - ö. Ocak-Şubat 1673Doğum YılıGörüntüle
5DÂ'Î, Mehmedd. 1605 - ö. 1659-60Doğum YılıGörüntüle
6SUBHÎ, Ahmed Subhî Çelebid. ? - ö. 1669Ölüm YılıGörüntüle
7NÜZHETÎ, Eyyûb Çelebid. ? - ö. 1669-1675Ölüm YılıGörüntüle
8MEYYALd. ? - ö. 1669-1670Ölüm YılıGörüntüle
9ZEKÂ'Î, Şeyh Mustafa Efendid. ? - ö. 1812-1813MeslekGörüntüle
10Şâh Velî Ayıntâbî, Askerîd. 1532 - ö. 1604MeslekGörüntüle
11ELVÂN, ŞÎRȂZÎ, Şeyh Elvân-ı Şîrâzîd. 1377-1378 ? - ö. ?MeslekGörüntüle
12RIFKÎ, Abdullah Rıfkî Efendid. ? - ö. Ekim-Kasım 1684Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13HÂFIZ, Hâfız Hatîb Mustafa Efendid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Vahdî, Şeyh Ahmed Vahdî Efendid. ? - ö. 1702-1703Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15MEMÎ CÂN EFENDİ, Şeyh Muhyiddin Mehmedd. ? - ö. 1599-1600Madde AdıGörüntüle
16HALÎMÎ, Selîmd. 1793-94 - ö. 1854Madde AdıGörüntüle
17ATAYÎ, Şeyh-zâde Atayîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle