ELESGER, Göğçeli

(d. ?/21.03.1821 - ö. ?/07.03.1926)
Âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Adı sonradan Elesger olarak anılacak olan Ali Esker (küçük Ali), 21 Mart 1821 tarihinde Azerbaycan’ın Göğçe Mahali Basar-Keçer Kasabası Ağkilse köyünde doğmuştur. Babası Almemmed (Ali Mehmet), ailesinin geçimini çiftçilik ve dülgerlik yaparak sağlamaktadır. Elesger’in Salah, Halil, Mehemmed adlarında üç erkek kardeşi ile Fatma ve Gızhanım adında iki kız kardeşi vardır. Kalabalık bir nüfusa bakmak zorunda olan Almemmed, oğlu Elesger’i komşuları Kerbelayı Kurban’a hizmetçi olarak verir. Elesger daha on dört yaşındadır. Kerbelayı Kurban, iyi niyetli, komşu hatırı sayan biridir. Fakat oğlu olmamıştır. Sadece Sehnebanı (Sakine Banu) adında bir kızı vardır. Elesger, Kerbelayı Kurban’ın evinde dört yıl kalır ve o aileye hizmet eder. Bu süre zarfında evin kızı Sehnebanı ile aralarında duygusal bir yakınlık olur. Bu durumdan kızın babası da haberdardır ve bu işe sıcak bakar. Fakat Sehnebanı’ya amcasının oğlu Mustafa da âşıktır. Kerbelayı Kurban’ın kardeşi Pullu Muharrem, oğlu Mustafa’ya Sehnebanı’yı zorla alır. Pullu Muharrem zengin biridir. Gerek bundan dolayı ve gerekse kardeşini kırmamak için Kerbelayı Kurban, kızını istemeyerek de olsa kardeşinin oğluna verir. Elesger yıkılmıştır. Bu olaydan sonra hemen orayı terk eder ve gam deryasına dalar. Âşık Elesger, birinci gönül macerasında başarılı olamamış ve bu yüzden uzun yıllar evlenmemiştir. Ancak kırk yaşına geldiğinde Kelbecer’in Yanşak Köyü'nden Nebi’nin kızı Anahanım ile evlenmiştir. (Elesger’in Anahanım ile evlenmesine kadar olan hayatı, Âşık Hüseyin Cavan tarafından halk hikâyesi formatına getirilmiş ve meclislerde “Âşık Elesger Destanı” olarak anlatılır olmuştur.) Bu evlilikten beş oğlu (Hasan, Beşir, Haşim, Abdülazim, Talip) ve altı kızı (Nigar, Heyrense, Gülnisa, Besti, Esli, Zümrüd) doğmuştur (Onk 1987: 9).

Yaşadığı bu acıdan sonra Elesger’i babası, devrin en ünlü âşığı Gızılvenkli Âşık Ali (1800-1911)’nin yanına çırak olarak verir. Elesger’in daha çocukluktan şiire, saza bir ilgisi vardır. Onun yetiştiği aile çevresi doğrudan veya dolaylı olarak sazla, şiirle alakadardırlar. Elesger’in babası saz çalamasa bile şiir söyleme yeteneğine sahip biridir. Kardeşi Mehemmed, kardeşinin oğlu Növres İman da şâirdir. Elesger’in böyle bir aile ortamında kendini yetiştirmesi zor olmamıştır. Kendisinden sonra da bu aileye “Elesger Ocağı” adı verilmiştir. Elesger beş yıl Âşık Ali’ye çıraklık eder, onunla beraber düğün ve eğlence meclislerinde bulunur, âşıklık sanatının bütün inceliklerini öğrenir. Bir gün, etraftaki insanların yersiz kışkırtmaları sonucu Elesger ile ustası Âşık Ali karşı karşıya gelir ve atışma yaparlar. Uzun süren mücadele sonucu Âşık Ali, çırağının dudak değmez tecnis olarak adlandırılan, “a yağa yağa” redifli şiirine cevap veremez. Âşık Ali mağlubiyeti kabul eder ve sazını yere bırakır. Bunun üzerine Elesger, ustasının gönlünü alır, ona sadakatinin daim olacağını bildirir. Bu olaydan sonra Elesger’in ünü her tarafa yayılır. Artık Elesger, Âşık Ali’den ayrılır, kendi yolunu çizer.

Elesger, geçimini çiftçilik yaparak ve düğünlerde, başka eğlence meclislerinde âşıklık sanatını icra ederek sağlar. Elesger, 1918 yılında gerçekleşen Ermeni olaylarından sonra ailesiyle beraber Göğçe’yi terk eder ve Kelbecer’in Kanlıkent köyüne yerleşir. Sıkıntı ile geçen üç yıldan sonra, Sovyet idaresi tarafından eski yurtlarına dönmelerine izin verilir. Elesger, hayatı boyunca etrafındaki insanlar tarafından sevilip sayılmıştır. Gerek sanatındaki başarısı ve gerekse insanların sorunlarına kayıtsız kalmayarak o sorunları çözmesi, toplumun gözünde değerinin daha da artmasına yol açmıştır. Hatta ona “veli” nazarıyla bakılmış, hakkında bazı kerametler söylenmeye başlanmıştır. Kendi öleceği günü bilmesi ve bunu yakınlarına söylemesi, insanların zihninden geçeni okuması, kayıp eşya ve malların yerini söylemesi, elinin şifalı oluşu bunlardan bir kaçıdır. Âşık,  7 Mart 1926 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı Ağkilse köyündedir.

Âşık, şiî kaidelerine göre dini hayatını sürdürür. Onun şiirlerinde Hz. Ali ve On İki İmam sık geçer. Buna mukabil Hz. Muhammed’e olan sevgisini de belirtmekten geri durmaz. Elesger’in bade içip içmediği hakkında kaynaklar net bir bilgi vermez. Fakat “teke tek” redifli şiirinde “Yatmıştım uykuda, âlem-i habda/Erenler şerbeti geldi bir gabda” sözlerinden onun bade içtiği çıkarılabilir. Elesger, ümmî bir âşıktır. Hiç tahsil görmediğini, okur yazar olmadığını ailesi ve yakınları anlatmaktadır. Okur yazar olmamasına rağmen usta bir âşığın yanında yetişmesi, zekâsı ve yeteneği, gönül gözünün açık olması onun ümmiliğini telafi etmiştir. Onun âşıklık sanatındaki başarısına sebep olarak badeli âşık/hak âşığı olduğu da gösterilebilir.

Âşık'ın şöhreti bütün Azerbaycan’a, Kafkaslara yayılınca ona çırak olmak isteyen âşıklar ortaya çıkar. Elesger, bunlardan yetenekli olanları kendine çırak olarak kabul eder: Oğlu Talib, Âşık Necef, Âşık Mustafa, Âşık Yusuf, Şemkirli Âşık Hüseyin, Âşık Kasım, Âşık Nağı, Âşık Kurban, Âşık İman, Âşık Esed bunlardan bir kaçıdır. Bir şiirinde Elesger, on iki şakirt (çırak) yetiştirdiğini söyler: Adım Elesger’dir merd ü merdana/On iki şeyirdim işler her yana. Elesger, çıraklarını seçmede titiz olduğu kadar, onları yetiştirme ve onlara icâzet verme konusunda da hassastır. Onlara ilmen ve ahlaken olgunlaşmadan âşıklık pâyesi vermez. Bu durumdan sıkılan çırakları da olmuştur. “Âşık Elesger’in Şınık Seferi” adlı rivayette, Nağı adlı bir çırağının ustasından “âşıklık” icâzeti almadan düğünlerde kendi başına çalıp söylemesi ve başka âşıklara mat olarak ustasının yanına geri dönmesi anlatılır. Yetiştirdiği çıraklarından başka kendisinden sonra gelen âşıklara da tesir etmiştir. Bugün bile Azerbaycan âşıkları onu kendilerine rehber olarak kabul etmekte ve her saz söz meclisinde ondan bir iki şiir okumayı kendilerine vazife bilmektedirler. Elesger’den sonra yetişen pek çok âşık onu şiirlerine nazireler yazarak ona olan bağlılıklarını ifade etmektedirler. Elesger, Azerbaycan dışında kalan bölgelerdeki Türk ve Ermeni âşıklara da kendini kabul ettirmiş, onları tesiri altında bırakmıştır.

Elesger, 105 yıllık ömründe üç farklı rejim (hanlık, çarlık, Sovyet rejimi) görmüştür. Revan Hanlığı (1747-1827) yıkıldığında daha küçük bir çocuk olmasına rağmen o döneme ait hatıraları vardır. Sonra yönetimin başına gelen Çar idaresinde baş gösteren haksızlıklar onun şiirlerine konu olmuştur. Elesger, 1917 yılında iş başına gelen Sovyet hükûmeti zamanında ise artık yaşlanmıştır. O dönemi anlatan şiirleri yoktur. Sovyetler Birliği döneminde, bütün birlik cumhuriyetlerde olduğu gibi Azerbaycan’da da âşıklar, komünizm propagandası yapmak amacıyla hükümet tarafından teşvik edilmişlerdir. Bazı âşıklar bu teklif ve teşvikleri kabul ederken bazıları sessiz kalmayı tercih etmiştir. Elesger de sessiz kalanlar arasında yer almıştır (Akman 2008: 199).

Elesger daha hayattayken onun hakkında yazılar kaleme alınmıştır. 1851 yılında N.Y. Polonsky, Kavgaz gazetesinde çıkan bir yazısında âşıktan övgüyle söz eder. Fakat Âşık Elesger ile ilgili ilk çalışmalar onun ölümünden sonra, Sovyet hükümeti zamanında yapılmıştır. 1920’li yıllarda Azerbaycan’da yayımlanan “Yeni Yol”, “Dan Ulduzu” gibi yayın organlarında âşıklar ve âşık edebiyatına ilişkin yazılar görülür. 1929-1930 yıllarında çıkan Himmet Elizade’nin “Azerbaycan Âşıkları” adlı iki ciltlik kitabında Âşık Elesger’e de yer verilmiştir. Daha sonra Âşık Elesger ile ilgili çalışmalarda artış görülür. Özellikle torunu İslam Elesker, dedesi hakkında pek çok çalışma yapmıştır.

Âşık, sağlığında herhangi bir hikâye tasnif etmemiştir. Ölümünden sonra çırakları ve onu seven bazı âşıklar onun hayat hikâyesini, katıldığı saz meclislerinde gerçekleşen bazı olayları, destan (halk hikâyesi) formatında düzenlemişler ve rivayet şeklinde anlatmışlardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Elesger ile Sehnebanı, Âşık Elesgerle Hecer Hanım, Âşık Elesger Karabağlılar Yaylasında, Âşık Hüseyin ile Âşık Elesger, Âşık Elesger Şınık Seferinde, Anahanım’ın Küsmesi, Elesgerle Deli Ali, Elesger’in Karabağ’a Toy Seferi, Elesgerle Şair Nağı, Âşık Elesger’in Karakoyunlu Seferi, Âşık Elesgerle Mir Mecid Ağanın Görüşü.

Elesger, şiirlerinde tabiatı anlatmayı çok sever. Onun şiirlerinde Azerbaycan coğrafyası bir tablo seyreder gibi görülür. Köylü güzellerini tasvirindeki başarısı onu Karacaoğlan’a yaklaştırır. Şiirlerinde kullandığı tasvir ve benzetmeler zaman zaman klasik şiirdekileri hatırlatsa da hepsi öyle değildir. Bunlardan başka, onun şiir konularını toplumsal meseleler, dostluk, çalışmanın önemi, helal kazanç, vatan sevgisi oluşturur. Azerbaycan âşık edebiyatında var olan hava/makamların çoğunu ustalıkla seslendirmiş hatta yeni makamlar ortaya çıkararak bu makamlara ilavelerde bulunmuştur (Oğuz 1998: 427). Elesger, âşık şiirinin hemen her tür ve şeklinde (koşma, tecnis, geraylı, bağlama, deyişme, hicv-herbe zorba, divâni, muhammes, gazel, mersiye) başarılı olmuştur. Sadece heceli değil, aruzlu şiirlerinde de ustalık sezilir. Özellikle tecnisleri ile şöhret kazanmıştır. Koşmalarında lirizmin zirvesine çıkmıştır. Şiirlerinin bazı mısraları hikmetli sözler olarak halkın arasında da yayılmıştır.

Kaynakça

Akman, Eyüp (2008). Sovyetler Birliği Dönemi’nde Azerbaycan’da Folklor Politikaları ve Çalışmaları (1917-1953). Ankara: Platin Yay.

Akpınar, Yavuz (1979 ). “Âşık Elesger”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 3. İstanbul: Dergâh Yayınları. 21-22.

Ebulhesenoğlu, Eli (1995). Âşık Ali Tecnisler. Bakü: Azer Neşriyat.

Efendiyev, Paşa (1981). Azerbaycan Şifahi Halk Edebiyatı. Bakü: Maarif Neşriyat.

Elesger, İslam (2003). Âşık Elesger, Şiirler, Dastan-Rivayetler-Hatıralar. Bakü: Çınar Neşriyat.

Elesger, İslam (2011). Âşık Elesger’in Hikmet Dünyası. Bakü: Elm ve Tahsil, Azerbaycan Âşıklar Birliği Yay.

Hekimov, Mürsel (1999). Azerbaycan Halk Dastanları, Efsane-Esatir ve Nağıl Deyimleri. Bakü: Maarif Neşriyat.

İsmayılov, Hüseyin (2000). Azerbaycan Folkloru Antolojiyası III, Göyce Folkloru. Bakü: Seda Neşriyat.

Kırzıoğlu, Banu (2003). "Elesger", Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 3. Ankara: AKM Başkanlığı Yay.

Oğuz, M. Öcal (1998). “Azerbaycan ve Türkiye Sahasında Âşık Edebiyatının XIX. Yüzyılı”, Pertev Naili Boratav’a Armağan. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 425-446.

Onk, Nizamettin, İslam Elesgerzade (1987). Göğçeli Âşık Elesger. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Paşayev, Sednik (1990). XIX. Esr Azerbaycan Âşık Yaradıcılığ. Bakü: Gence Devlet Pedagoji Enstitüsü Yay.

Pirsultanlı, Sednik Paşa (2002). Ozan-Âşık Senetinin Nezeri Meseleleri. Bakü: Ozan Neşriyat.

Sakaoğlu, Saim vd. (1986). Azerbaycan Âşıkları ve Halk Şairleri II. İstanbul: Halk Kültürü Yay.

Veliyev, Vakıf (1985). Azerbaycan Folkloru. Bakü: Maarif Neşriyat.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. EYÜP AKMAN
Yayın Tarihi: 23.06.2013
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020

Eserlerinden Örnekler

İncimerem

İster dara çekdir, ister gul eyle,

Goymuşam emrine gol, incimerem.

Hesretinden Mecnun oldum sehrada

Alırsan canımı al, incimerem.

 

Firgetinden saralıban solanam,

İzin versen, yâr, başına dolanam.

Elli yol çapılam, yüz yol talanam,

Bir şey deyil dövlet-mal, incimerem.

 

Elesgerem yandım eşg ataşında,

Gözüm galdı kirpiyinde, gaşında.

Gazdır mezarımı çeşme başında,

Sal sinem üstünden yol, incimerem.

 

Elesger, İslam (2003). Âşık Elesger. Bakü: Çınar Neşriyat. 81.

 

Gülendam

Seni gördüm, el götürdüm dünyadan

Ala gözlü, gelem gaşdı Gülendam!

Alma yanağına, bal dodağına

Bahan kimi ağlım çaşdı Gülendam!

 

Tovuz kimi hoş bezenib durubsan,

Alagöze siyah sürme vurubsan,

Sağ ol seni, yahşı dövran gurubsan,

Bu dünyanın sonu puşdu Gülendam’

 

Heç demirsen Elesker’im hardadı?

Sebep nedir, gülün meyli harladı?

Menim gözüm goynundaki nardadı

Âşığa lütfetsen hoşdu Gülendam!

 

Onk, Nizamettin, İslam Eleskerzade (1987). Göğçeli Âşık Elesker. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 87.

 

Hoş Geldin

Terlan tamaşalı, maral bahışdı,

Gedem goyub asta-asta , hoş geldin!

Yolun sadagası can ile başdı,

Gurban senin gibi dosta, hoş geldin!

 

Biz ki ilgar keçirmişik aradan,

Amin desen, tez düzelder yaradan

Könlüm yasdan çıhdı, gelbim garadan,

Güle-güle bu hevesde hoş geldin!

 

Gözeller sultanı, ay melekzada,

Senin gibi gözel yohdur dünyada,

Sen ki Elesker’i salıbsan yada,

O sebebden gözüm üste hoş geldin!

 

Aslan, Haver (1984). Azerbaycan Âşık Şiiri Âşık Elesker. İstanbul: Edebiyat Cephesi Gazetesi Matbaacılık ve Neşriyat. 23.

 

Dağlar

Bahar olsa erir karın

Sökülür sellerin dağlar,

Mor benövşe, lale, sümbül,

Hoş olur güllerin dağlar.

 

Düzdür senin bu ilgarın,

Gün vurunca erir karın,

Çohdur senin vefadarın,

Vardır bol çimenin dağlar.

 

Deste deste gelir eller,

Methini eyleyir diller,

Her dalınca şen bülbüller,

Hoş keçer günlerin dağlar.

 

Göllerinde öter kazlar,

Sularından içer kızlar,

Elesger’em yaram sızlar,

Sendedir dermanım dağlar.

Sakaoğlu, Saim vd. (1986). Azerbaycan Âşıkları ve Halk Şairleri II. İstanbul: Halk Kültürü Yay. 46.

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SÂBİR, Mirza Ali Ekber Tahirzaded. 30.05.1862 - ö. 12.07.1911Doğum YeriGörüntüle
2ARAP, Arab Kandahlıd. 1850 - ö. 1937Doğum YeriGörüntüle
3ZAHİD ASLANOĞLUd. 01.08.1945 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4SÂBİR, Mirza Ali Ekber Tahirzaded. 30.05.1862 - ö. 12.07.1911Doğum YılıGörüntüle
5ARAP, Arab Kandahlıd. 1850 - ö. 1937Doğum YılıGörüntüle
6ZAHİD ASLANOĞLUd. 01.08.1945 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7SÂBİR, Mirza Ali Ekber Tahirzaded. 30.05.1862 - ö. 12.07.1911Ölüm YılıGörüntüle
8ARAP, Arab Kandahlıd. 1850 - ö. 1937Ölüm YılıGörüntüle
9ZAHİD ASLANOĞLUd. 01.08.1945 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10SÂBİR, Mirza Ali Ekber Tahirzaded. 30.05.1862 - ö. 12.07.1911Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11ARAP, Arab Kandahlıd. 1850 - ö. 1937Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12ZAHİD ASLANOĞLUd. 01.08.1945 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13SÂBİR, Mirza Ali Ekber Tahirzaded. 30.05.1862 - ö. 12.07.1911Madde AdıGörüntüle
14ARAP, Arab Kandahlıd. 1850 - ö. 1937Madde AdıGörüntüle
15ZAHİD ASLANOĞLUd. 01.08.1945 - ö. ?Madde AdıGörüntüle