HAMDÎ, El-hâc Abdulhamîd Hamdî Efendi, Harputlu

(d. 1245/1829 - ö. 1320/1902)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Harput'ta 1245/1829 senesinde doğan Hamdî Efendi'nin asıl adı El-hâc Abdulhamîd Hamdî Efendi'dir. Şiirlerinde Hamdî mahlasını kullandı. Kasîde-i Bür'e şarihi Ömer Na'îmî Efendi'nin oğludur. Ailesi on beşinci yüzyıldan beri Harput'ta müderrislik, müftülük görevlerinde bulunan aydın ve kültürlü bir ailedir. Bu aileden Mehmed Sa'îd Efendi, onun oğlu ve Hamdî'nin babası olan torunu Ömer Na'îmî Efendiler bir asır kadar zincirleme olarak Harput'ta müftülük ve müderrislik görevlerinde bulunmuş bilgin kimselerdi. Abdulhamîd Hamdî Efendi ilk bilgilerini babasından aldı, henüz babasının yanında öğrenci iken aynı zamanda alt seviyede olan öğrencilere de ders vermekte idi. Daha on sekiz yaşlarında iken Avâmil Tuhfesi'ne haşiye yazdı ve bir Dîvânçe oluşturacak kadar şiir tanzim etti. Şeyhülislam Ârif Hikmet Bey'e takdim etdiği bir kaside çok beğenildi ve kendisine normalden birkaç rütbe yukarı bir ruus verildi. 1272/1855 senesinde pederinin huzurunda ulûm-ı isnâ aşerden icazet aldı. Tahsili sırasında birkaç ayda Kur'ân-ı Kerîm'i hıfzederek hafız oldu. Reîsülkurrâ Harputî Hâfız Yûsuf Efendi'den ilm-i edâ ve kırâattan icazet aldı. Kendisine defalarca müftülük ve resmi memurluklar teklif edildiği hâlde kabul etmedi. Daha sonra Yusuf Kâmil Paşa'nın Harput'ta inşa ettirdiği medresenin müderrislik ve mütevellilik görevi kendisine verilince bu görevi kabul etti. Önce 1279/1862 senesinde sonra pederiyle ikinci defa 1283/1866 senesinde İstanbul'a geldi ve bu gelişinde Yûsuf Kâmil Paşa'nın iltifat ve riayetine nail oldular. 1290/1873 yılında hac görevini yerine getirdi, burada karşlaştığı alimler ve fazıllar tarafından kendisine ve ilmine aşırı hürmet gösterildi. Harput'a döndüğünde yine ilim öğretmeye ve talebe yetiştirmeye devam etti. Meşhur Sırrı Paşa Diyarbakır valiliğine ilk ve ikinci atanmasında Hamdî Efendi'nin Harput'taki evine uğrayarak ona son derece hürmet göstermiş ve onu Diyarbakır'a davet ederek orada da ağırlamış ve saygı göstermiştir. Hamdî Efendi çocukluğundan beri zühd ve takva ile hayatını geçirdiğinden Kâdirî ve Şâzelî tarikatlarına da intisap etmişti. Özellikle Şâzelî tarikatı üzerine dostlarını irşad ederdi. Romatizma hastalığından muztarib olduğundan son zamanlarında medresedeki dersleri oğlu ve ilmî varisi Kemâleddîn Efendi'ye devretmişti ve kendisi yalnızca yüksek ilimleri öğretmekle meşgul olmaktaydı. 1320/1902 senesinde zatürre hastalığından Harput'ta vefat etti. Harput civarında Kürdler Türbesi kabristanına pederinin yanına defnedildi.

Kır sakallı, gözleri açık mavi, burnu uzun ve sağ tarafa biraz eğimli, yüzü geniş, yanakları kırmızı, elleri ve ayakları irice, vücudu gayet beyazdı, sağ yanağında siyah bir ben vardı. Temizliği çok sever, değerli ve gösterişli elbiseler giyerdi. Güler yüzlü ve alçak gönüllü idi" (İnal 1988: 532, 533).

Büyük bir çoğunluğu Arapça ve yazma hâlinde olan eserleri alfabetik olarak şunlardır:

1. Bugyetü'l-Kâsıd Fî Cevâbi'l-Es'ileti'l-Vârideti Min Âmid.

2. Cevâbu'l-Vezîr Fî Hurmeti İmtinâ'il-Hac An Duhûl-i Mekkete İnde'l-Vebâ'i'l-Kesîr: Bu eser Elazığ valilerinden Süleymâniyeli Abdullah Musîb Paşa'nın istediği bir fetva üzerine yazılmıştır.

3. Dîvânçe-i Eş'âr.

4. El-Burhânu'l-Münevver Fî Tahrîmi't-Tenvîr ve İktinâhi'l-Musavvir.

5. El-feyzü'r-Reddî Fî Hâşiyeti Havâşiyi'l-Celâl Li-Siyelkûtî:

6. El-Hallü'l-Mükemmel Ale'l-Havâşiyi'l-Siyelkûtiyye Ale'l-Mutavvel.

7. El-Hâşiyetü'l-Cedîde Alâ Havâşiyi'l-Siyelkûtiyye Alâ Tarfi't-Tasavvurât Min Şerhi'ş-Şemsiyye.

8. Es-Sıbtü'l-Abkarî Fî Şerhi Akdi'l-Cevherî Fi'l-Farki Beyne Kesbiyyi'l-Mâtürîdî Ve'l-Eş'arî.

9. Mükhiletü'l-Ebsâr Fî Rü'yeti'l-Hilâl Bi'n-Nehâr.

10. Nesâyihu'l-Ebkâr Fî Hâşiyeti Netâyicü'l-Efkâr.

11. Safvetü'l-Efkâri'l-Ulemâ Fî İsbâti İlmi Nebiyyinâ Bi'l-Esmâ.

12. Tabbsıratü'l-Hak Ale'l-Ayân Fî Hurmeti'l-İstîcâr Alâ Kırâ'ati'l-Kur'ân.

13. Tahmîsü'l-Kasîdetü'l-Münferice: Bu tahmîs, oğlu Kemâleddin Efendi tarafından Türkçe'ye tercüme ve şerh edilerek basılmıştır.

14. Tekmîl-i Hâşiye-i Velediyye Hicâbîsi: Pederinin yazdığı tamamlanmamış haşiyenin tamamlanmış şeklidir.

İbnü'l-Emîn, Hamdî Efendi hakkında şunları söylemektedir: Devrinin en büyük ve hürmet gören alimlerinden idi. Birçok ilme dair etraftan kendisine yöneltilen sorulara mükemmel cevaplar verirdi. Arap ve Acem bilginleri ile devlet memurlarının ilimle meşgul olanları onunla daima ilmî muhaberelerde bulunurlardı. Örneğin meşhur alimlerden Abdunnâfi Efendi ayrıca önemli bir bilgin ve devlet adamı olan Giritli Sırrı Paşa yazdıkları eserleri ona gönderir, fikirlerini alır, düzeltmelerine riayet ederlerdi. Takva sahibi bir insandı. Dinî görevleri ifadan ve ilim ile meşgul olmaktan başka bir şeyle ilgilenmezdi. Sekiz defa ilmî icazet vererek pek çok âlim yetiştirmişti (İnal 1988: 532, 533).

Kaynakça

İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. I. İstanbul: Dergah Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLAN
Yayın Tarihi: 05.05.2015
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Diyarbakırlı Sa'îd Paşa'nın Gazeline Nazîre

Lâzım mı rızk içün bu kadar i'tinâ sana

Sevk eyler anı râzıkın ey bî-nevâ sana

Dârü'l-bevâr-ı hasret-i encâm olur yolun

Zâğ-ı hevâ-yı nefs olıcak reh-nümâ sana

Bir nîk-nâm koy kala âlemde yâdigâr

Kalmaz bu kâr-hâne-i gaflet bana sana

Çün ser-nüvişt-i âlemiyân oldu derd-i aşk

Rûz-ı ezelde oldu gönül mübtelâ sana

Yâd eyleyince la'lini gâyetle hûb olur

Yâd oldu dil çü gayr olalı âşinâ sana

Sürh u sefîd dökmeyicek nakd-ı eşkini

Etmez o şûh kâle-i vaslın atâ sana

Kilk-i Sa'îd-i hüner-bedîd-i belâgate

Şâyeste peyrev olsan eğer Hamdiyâ sana

Gazel

Bir nâvek-i dil-dûz-ı siyeh-kâre uruldum

Tîr-i nigehi gamze-i dildâre uruldum

Târ-ı şeb-i vuslatda şitâb üzre yürürken

Güm-kerde-reh oldum der ü dîvâre uruldum

Bir sâgar ile aklımı târâc-ı gam itdi

Meyhânede bir sâkî-i gaddâre uruldum

Artık kızılı çıkdı bu baht-ı siyehin de

Geh la'line yârin gehî ruhsâre uruldum

Bûs eyler iken rûyını Hamdî gelüp ağyâr

Gül-çîde olurken şaşırup hâre uruldum

(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. I. İstanbul: Dergah Yay. 535.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Nusret, Çankal-zâde Hoca Ebubekir Nusret Efendid. ? - ö. 1794Doğum YeriGörüntüle
2MELÛLÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Şemsettin Ünlüd. 1 Eylül 1928 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4BEHCET, Mehmed Behcet Efendid. 1828-1829 - ö. 1878-1879Doğum YılıGörüntüle
5RÂŞİD, Mehmed Râşid Efendi, İstanbullud. 1829 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Ziya Paşad. 1829 - ö. 1880Doğum YılıGörüntüle
7NÂZÎ, Yozgatlıd. 1869 - ö. 1902Ölüm YılıGörüntüle
8Zahir Bigiyevd. 1870 - ö. 1902Ölüm YılıGörüntüle
9SA'ÎD, Mûsâcalı-zâde Mehmed Sa'îd Efendid. ? - ö. 1902Ölüm YılıGörüntüle
10NÂMÎ, Mehmedd. ? - ö. 1604MeslekGörüntüle
11İLMÎ, Çelebi-zâde Ali Efendid. ? - ö. 1809\\\'dan sonraMeslekGörüntüle
12YÜMNÎ, Mehmed Yümnî Efendid. ? - ö. 1672-73MeslekGörüntüle
13HÜSNÎ, Çizmeci-zâde Hoca Hüseyin Hüsnî Efendid. 1840 - ö. 1909Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14BAHRÎ, Bahrî Efendid. ? - ö. 19. yy.Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15SÜREYYÂ PAŞA, İstanbullud. 1845 - ö. 1894Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Hamdi Olcayd. 1910 - ö. 2 Temmuz 1986Madde AdıGörüntüle
17MEDHÎ, Nûh-zâde Seyyid Mustafa Çelebid. ? - ö. 1680Madde AdıGörüntüle
18NECMÎ, Necmî-i Rûmîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle