HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba

(d. 1100\\\'lerin ortası?/1700\\\'lerin ortası - ö. 1238/1822)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Türkiye Dışı)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Amasya yöresinde Gül Baba olarak ün salmış olan Hicâbî Abdülbâki Efendi, 17. yüzyılın ortalarında, Kırım Bahçesaray’da dünyaya gelmiştir. Dedesi Ebu’s-suud Efendi’nin Kefe müftüsü iken kaleme aldığı İbahatü’d – Duhan adlı eserin sonunda, Hicâbî Abdülbâki Efendi’nin, Dede Cengi torunlarından olduğunun kaydedildiği rivayet edilmektedir. Hicâbî Abdülbâki Efendi’nin aile efradı ile ilgili de yeterli bilgi mevcut değildir. Yalnız, türbesindeki girişten dördüncü sandukadan, es- Seyyid Müderris Hafız Mehmed Efendi adında bir oğlu, ikinci sandukadan, İsmail İzzettin Efendi isminde bir de torunu olduğu anlaşılmaktadır. İbrahim Zühdi Efendi de damadı olduğundan bir de kızı vardır. 

Hicâbî Abdülbâki Efendi, 1774 yılında, Kırım’ın Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine Amasya’ya göçmüştür. Fakat Hicâbî’nin, bu göç esnasında nerelere uğradığı, hangi güzergâhı takip ettiği hususunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Dedesinin Amasya’lı oluşu, göç etmek için ilk olarak aklına Amasya’nın gelmiş olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

Hicâbî Abdülbâki Efendi, Amasya’ya yerleştikten sonra, zahirî eğitimini de burada tamamlamıştır. Hocası, Amasya’nın meşhur âlimlerinden Ürgüplü Ahmed Efendi’dir. Anladığımız kadarıyla, Hicâbî Abdülbâki Efendi Amasya’da sıkı bir tedristen geçmiştir. Çünkü Ürgüplü Ahmed Efendi yetkin bir âlimdir ve talebelerine önemli eserlerden dersler vermektedir. Ürgüplü Ahmed Efendi’nin tedris sistemine bakıldığında, dolaylı olarak da olsa, müellifin nasıl bir eğitimden geçtiği anlaşılabilir. Ürgüplü Ahmed Efendi, Sahih-i Buhari'den, Beydavî Tefsifi'nden; Taşköpri-zadenin Şerh-i Fevaid-i Gıyasiye, Dürer, Mutav​vel gibi eserlerinden dersler okutmuş, eğitimini tamamlayanlara “Tefsir”, “Hadis”, “Usul”, “Fûru” gibi ilimlerden icazet vermiştir. Müellifin de Ürgüplü’den icazetli olduğu göz önüne alındığında, zahirî ilimlerde yetkin bir âlim olduğu görülmektedir. Hicâbî Abdülbâki Efendi, zahirî ilimlerden icazetini aldıktan sonra Turhal Şeyhi diye tanınan, Nakşibendiyye Tarikatının Müceddidi Koluna mensup Turhallı Şeyh Mustafa’ya intisap etmiştir. Manevi eğitimini Turhallı’dan tamamlayan Hicâbî Abdülbâki Efendi, daha sonra şeyhlik postuna oturmuş ve Amasya yakınlarındaki Ziyaret kasabasında irşad faaliyetlerine başlamıştır.

Hicâbî Abdülbâki Efendi, Ziyaret Kasabasına geldikten sonra, 1797 tarihinde, Keçioğlu Camiinin yanına “Hicâbî Tekkesi” olarak bilinen tekkeyi inşa ettirmiştir. Hicâbî Abdülbâki Efendi, tekke ile beraber, Keçioğlu Camiini de tamir ettirmiş ve cami bu tarihten sonra Hicâbî Baba Camisi olarak anılmıştır. Aynı zamanda, Hicâbî Efendi’nin derslerini verdiği ve kaynaklarda zikredilmeyen bir medresesi de vardır. Hicâbî Abdülbâki Efendi ömrünün sonuna kadar faaliyetlerini Ziyaret Kasabasında sürdürmüştür. 1238/1822 tarihinde Ziyaret kasabasında vefat etmiştir. Hicâbî, tamirinde önayak olduğu Hicâbî Baba Camiine bitişik bulunan türbeye defnolunmuştur. Hicâbî Efendi'nin aynı zamanda damadı da olan İbrahim Zühdî Efendi ve eş- Şeyh el-Hâc Dağıstanî Yasin Efendi adında iki halifesi bulunmaktadır. Nitekim İbrahim Zühdî Efendi'nin ölümünden sonra Hicâbî Tekkesi bir mektebe çevrilmiş ve tekke olma özelliğini yitirmiştir. Amasya yöresinde Gül Baba'ya karşı yoğun bir muhabbet vardır. Ziyaret Kasabası halkı sık sık bu türbeyi ziyaret etmekte ve Hicâbî’nin ruhuna Kur’an okumaktadırlar. Hicâbî Abdülbâki Efendi yalnız Ziyaret’te değil, Amasya’da da tanınan ve bilinen bir zattır. Kerametleri ve menkıbeleri halk arasında anlatılmaktadır. Eserleri şunlardır:

1. Risâle-i Zübdeti’l - İslam: Eserin ismi risalenin baş tarafından alınmıştır. Hicâbî Efendi bu eserinde, ağırlıklı olarak iman konusuna değinmiştir. İmanın şartları, imanın çeşitleri, imanın muhafazası gibi konulara değinmiştir. Bu minvalde kâinatın yaratılış tarihi, “âlem-i melekût”, “âlem- i ceberût”, “âlem-i mülk” hakkında izahatlar vermiştir. Özetle, Hicâbî bu eserinde iman ve İslam ahlakından, bazı tasavvufi kavramlar eşliğinde bilgiler vermekte, saliklere tavsiyelerde bulunmaktadır. Müellif fikirlerini edebî bir tarzla süslediği tarzıyla anlatmayı tercih etmiştir. 

2. Risâle-i Hicâbî: Eserin ve müellifin ismi, risalenin baş tarafında geçmektedir. Hicâbî Abdülbâki Efendi bu eserinde, Allah’ın fail-i mutlak oluşu konusunu işlemiştir. Zübdeti’l - İslam’a nazaran, bu eserde daha ağır ve daha girift bir dil kullanmıştır. Eserin genelinde, Allah’ın mutlak fail olduğu tasavvufi bir üslupla anlatılmış, O’nun fail-i mutlak olması dolayısıyla, her işinin bir hikmet gereği olduğu misallerle açıklanmıştır. Nispeten anlaşılması zor, terkibi bol ve ağdalı diyebileceğimiz bir tarzı vardır. 

3. Risâle fi’t Takvâ: Eser Arapça olarak yazılmıştır. Eserin ve müellifin adı risalenin başında geçmektedir. Müellifin bu risalesinde, takvayı, haramlardan, şüpheli şeylerden ve mübah olanlardan sakınmak şeklinde üçe ayırarak, takva konusundaki düşüncelerini ortaya koymuştur. Eserin sonunda bir de dua bulunmaktadır. Eserin tanıtım fişinde, Hicâbî Abdülbâki Efendi’nin Mahmud Efendi’ye yazdığı bir mektuptan bahsediliyor ise de bu mektuba ulaşılamamıştır.

4. el- Ebkiretü’l Mu’telife fî Şerh-i Emsileti’l Muhtelife:

Müellifimiz bu risalesinde Emsiletü’l Muhtelife’yi edebî bir üslupla şerh etmiştir. Bununla beraber müellif yeri geldikçe, ibadetlerin faziletlerinden ve geceleri ibadetle geçirmenin öneminden, teravih namazının faziletinden de bahsetmiştir.

Hicâbî Abdülbâki Efendi’nin elde dört adet eseri bulunmaktadır. Bursalı Mehmed Tahir, Hicâbî Abdülbâki’ye ait sekiz eserden daha bahsetmektedir. Bu sekiz eserden sadece el- ebkiret’l – Mu’telife fi- Şerh-i Emsiletü’l Muhtelife adlı eser şu an mevcut bulunmaktadır. Diğerleri ile ilgili bir malumat bulunmamaktadır. Fakat Bursalı’nın bu kalan yedi eserle ilgili Âsarı gayr-ı matbû ifadesi bazı ipuçları vermektedir. Müellifin elde bulunmayan eserlerinin, basılmadığı bilgisi göz önüne alınacak olursa, kaybolmuş olma ihtimali kuvvetlenmektedir. Bursalı’nın, müellife ait olduğunu bildirdiği eserlerin isimleri şöyledir: el- Ebkiretü’l – Mü’telife fi- Şerh-i Emsileti’l Muhtelife, Bâde-i Kevser, Hediye-i Hilâl, Înâs Ve’l İstînâs, Nükât-ı Tevhidiyye, Bâde-i Fakr Ve Fena, Îkazü’n- Nâ’im, Ta’rîfü’l İnsan.

Dikkati çeken bir husus da, yukarıda belirtilen eser isimleri ile aşağıda tanıtımları yapılmaya çalışılacak, eserlere ait isimlerin, El- Ebkiretü’l – Mü’telife fi- Şerh-i Emsileti’l Muhtelife dışında tutmamasıdır. Kayıt tutmalar esnasında, bir isim değişikliği olma ihtimaline binaen eldeki eserleri incelendiğinde, yukarıdaki isimlerden herhangi birine denk gelinmediği belirtilmelidir. Şu durumda, eldeki eserler, yukarıdakilerden ayrı eserler olmalıdır. Böylece Hicâbî'nin elde olmayan eserleriyle beraber, toplamda on bir eserinin olduğu söylenebilir.

Hicâbî'nin eserlerinde edebî bir tarz ve lezzet derhal göze çarpmakta, insicamlı bir fikir örgüsü ve anlatım gücü tebarüz etmektedir. Bununla beraber yerel denilebilecek bir üne sahip olması, onun etki alanının daralmasına da sebep olmuştur. Bu sebeple yazı alanında onun etkisinde kalan bir isimden ya da coğrafyadan bahsetmek mümkün görünmemektedir. Fakat, Hicâbî'nin eserleri, kendi içlerinde dikkate şayan fikrî ve edebî bir yapı sergilemektedir. 

Kaynakça

Abdi – Zâde, Hüseyin Hüsameddin ( 1986). Amasya Tarihi. Hzl. Mehmet Akkuş & Ali Yılmaz. Ankara: Amasya Belediyesi Kültür Yay.

Âkif- Zâde, Abdürrahim (Amasyalı) (1998). Kitâbü’l – Mecmû fi’l – Meşhûdi Ve’l – Mesmû. çev. Hikmet Özdemir. İstanbul: Türkiye İlmî, İctimaî Hizmetler Vakfı Yay.

Bursalı Mehmed Tahir (1916). Kırım Müellifleristanbul: Matbaa-i Orhaniye.

Bursalı Mehmed Tahir (1972). Osmanlı Müellifleri. C. I-III. hzl. A. Fikri Yavuz & İsmail Özen. İstanbul: Meral Yay.

Güler, Mustafa (1996). Amasya Efsaneleri. Amasya: Eser Ofset.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. el- Ebkiretü’l Mu’telife fî Şerh-i Emsileti’l Muhtelife. Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No. 19 Hk – 3150/1.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. Risâle-i Hicâbî.  Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No. 19 Hk - 778/5.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. Risâle-i Zübdeti’l- İslam.  Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No: 19 Hk - 886/2.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. Risâle fi’t Takva.  Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No: 19 Hk- 887/3.

Muslu, Ramazan (2004). Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (18. Yüzyıl). İstanbul: İnsan Yay.

Olcay, Osman Fevzi (2010). Amasya Şehri. Harun Küçük & Kurtuluş Altınbaş (hzl.). Amasya: Amasya Belediyesi Kültür Yay.

Olcay, Osman Fevzi (2002). Amasya Ünlüleri.  Çev. Turan Böcekçi. Ankara: Amasya Belediyesi Kültür Yay.

Şemseddin, Mehmed (1997). Bursa Dergâhları/ Yadigâr-ı Şemsî.  hzl. Mustafa Kara-Kadir AtlansoyBursa: Uludağ Yay.

Yıldız, Sare (2006). Turhallı Mustafa Efendi’nin Hayatı, Eserleri ve Tasavvuf Anlayışı. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: MEHMET UYAR
Yayın Tarihi: 18.02.2014
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Risâle-i Zübdeti’l İslam’dan,

Salik bîçarenin hayal-i vücud-u zıllisi vücudundan fenası nefha-i ula mesabesinde olup Hazret-i Vücud-u Hâkîkinin tüluu ve kendine vücud-u hâkkani verilip bekâbillah bulması ve gafilleri gafletten uyarmak için bu âleme bir daha geri gönderilmesi nefha-i sani mesabesinde oldu. Pes kendi vücudî âleminde cennete layık ve lütf-u ilahiyyeye mazhar kimlerdir ve cehenneme layık ve kahra mazhar kimlerdir ve dostu ve düşmanı kimlerdir malum edindi ve yakındı ve yapındı, nedir bildi. Ve nice ermişleri yola hidayete mahal oldu.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. Risâle-i Zübdeti’l- İslam.  Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No: 19 Hk - 886/2. 25b-26a.

 Hasıl’ul Kelam nefsin bilen Rabbisin bildi. Gerekse süluk ehli gibi nefsini avalim-i külliye-i cami’ bir cevher-i mücerred bilip Rabbisin dahi ona münasip kemal ile bilsin, gerekse aklı erdiğince heykel-i mahsus bilip halk olduğu tertibini Âşık Paşa(nın) buyurduğu marifet üzerine bilsin yahut Ahmedî’nin teşbih ettiği ulu şehir gibi Rabbisin dahi ona münasip kemal ile bilsin, ikisi dahi mezheptir. Maksûd hâsıl olur.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. Risâle-i Zübdeti’l- İslam.  Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No: 19 Hk - 886/2. 21a.

 Risâle-i Hicâbî’den,

Benim nurum şeriatçe zikr-i hafî ki isma‘-ı nefse ve cehl üzere kelime-i Lâ ilâhe illallah’da lâ gâfil fi’l hakikati illallah mülâhazası üzere cânib-i nefsiyyede cemî efâl-i mâsivâyı nefy etmeli. Yani cümle efâl-i fevâid-i mecâziyyeyi menfi ve ma‘dûm mülâhaza etmeli. Ve cânib-i isbâtda lâ taaddû ve lâ tahassî efâl-i muhtelifede fâil-i hakîkî ancak Zâtullah Azze ve Celle olduğun mülâhazadan gafletle gönle asla yol vermeyerek hatta her fiilde ol bu halleri mülâhaza olup ta havf ve recâ ve buğz ve adüvvet ve tevekkül ve mahabbet külliyen taraf-ı halkdan inkıtâ ile şirk-i hafiden halas getire… Yani cemi’ yerlerde ve göklerde ve bahirlerde ve dünyada ve ukbâda ve ezelde ve ebede işlenen ve vücuda çıkan bedayiş yoktur illa anın fail-i Hakikisi Hâk Teâlâ’dır. O’ndan gayri fail yokdur. Var bilmek var zanneylemek şirktir ve tevhide muhaliftir. Mesela mahcubların şarkta Zeyd şöyle işledi ve garbda Amr böyle işledi ve arşta melekler şöyle zikreyledi ve ferşte sinekler böyle fikreyledi demek cümlesi şirk-i hafîdir.

Hicâbî Abdülbâki Efendi. Risâle-i Hicâbî. Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi. No. 19 Hk - 778/5. 1a,1b.

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SELİM GİRAYd. ? - ö. 1704Doğum YeriGörüntüle
2HALÎMÎ, Halîm Geray Sultand. 1772 - ö. 1823/1824?Doğum YeriGörüntüle
3TEVFÎK, Mehmed Tevfîk Bey, Babad. 1836 - ö. 1896Doğum YeriGörüntüle
4SELİM GİRAYd. ? - ö. 1704Doğum YılıGörüntüle
5HALÎMÎ, Halîm Geray Sultand. 1772 - ö. 1823/1824?Doğum YılıGörüntüle
6TEVFÎK, Mehmed Tevfîk Bey, Babad. 1836 - ö. 1896Doğum YılıGörüntüle
7SELİM GİRAYd. ? - ö. 1704Ölüm YılıGörüntüle
8HALÎMÎ, Halîm Geray Sultand. 1772 - ö. 1823/1824?Ölüm YılıGörüntüle
9TEVFÎK, Mehmed Tevfîk Bey, Babad. 1836 - ö. 1896Ölüm YılıGörüntüle
10SELİM GİRAYd. ? - ö. 1704MeslekGörüntüle
11HALÎMÎ, Halîm Geray Sultand. 1772 - ö. 1823/1824?MeslekGörüntüle
12TEVFÎK, Mehmed Tevfîk Bey, Babad. 1836 - ö. 1896MeslekGörüntüle
13SELİM GİRAYd. ? - ö. 1704Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14HALÎMÎ, Halîm Geray Sultand. 1772 - ö. 1823/1824?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15TEVFÎK, Mehmed Tevfîk Bey, Babad. 1836 - ö. 1896Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16SELİM GİRAYd. ? - ö. 1704Madde AdıGörüntüle
17HALÎMÎ, Halîm Geray Sultand. 1772 - ö. 1823/1824?Madde AdıGörüntüle
18TEVFÎK, Mehmed Tevfîk Bey, Babad. 1836 - ö. 1896Madde AdıGörüntüle