Abdülhak Şinasi Hisar

(d. 14 Mart 1887 / ö. 3 Mayıs 1963)
Şair, yazar, memur
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

İstanbul’da Rumelihisarı’nda doğdu. Babası Celalettin Bey, İbrahim Şinasi ve Abdülhak Hamit'e hayranlığından dolayı oğluna Abdülhak Şinasi adını verdi (Kabaklı, 1985; 362). Babası Paris’te eğitim görmüş Mekteb-i Sultani’den mezun olmuş, dönemin önemli dergilerinden biri olarak kabul edilen Hazine-i Evrak’ı çıkaran Mahmut Celalettin Bey; annesi Emine Neyir Hanım’dır. Hem baba hem anne tarafı Osmanlı bürokrasisinin askeriye sınıfının önemli kademelerinde bulunmuş kültürlü insanlardı. Baba tarafı İstanbul şehreminliğinden, anne tarafı Yanya Valisi Tepedenli Ali Paşa sülalesinden gelmekteydi (Okay, Aktaş, 1992: 391). Kardeşi Tiyatro Tarihi, Tiyatro Bilgisi, Türk Matbaacılığı gibi eserlerin sahibi olan Selim Nüzhet’tir (Uysal, 1961: 34-35).

Sanatçının çocukluğunun ilk yılları Rumelihisarı’ndaki yalıda ve Büyükada’daki köşkte sanatkâr ruhlu aydın insanlar arasında geçti. 1894’te annesi ile birlikte Beyrut’a gitti. O tarihlerde babası Beyrut’ta maarif müdürüydü. Beyrut’ta Fransız mürebbiyeden ders alan Hisar, İstanbul’a döndükten sonra Rumelihisarı İptidai Mektebi’ne başladı, daha sonra Mekteb-i Sultani’ye devam etti (Kabaklı, 1985: 362). Mekteb-i Sultani’de aldığı Fransızca eğitim ile edindiği kültür; sanat ve edebiyat anlayışının temelini oluşturdu, okul sıralarındayken sürekli Türkçe ve Fransızca yayınlar okudu (Türinay, 1988: 51, 52). Acem Feyzi Efendi, Nâfî Efendi, Zihnî Efendi, Tevfik Fikret, Ahmet Hikmet, Abdurrahman Şeref gibi dönemin önemli şair, yazar ve tarihçilerinden dersler aldı. Bu okuldaki eğitimini yarıda bırakarak ailesinden habersiz Fransa’ya kaçtı. Paris’e gitti ve oradaki kültür-sanat etkinliklerine katıldı. Anatole France, Jean Morèas, Emile Faquet, Henri de Regnier, Jean Cocteu, Maurice Barres gibi dönemin şöhretli yazar ve şairleriyle tanışıp fikir alışverişinde bulundu. Aynı yıllarda orada bulunan Yahya Kemal ile Türk şiiri ve nesri üzerine görüşme fırsatı elde etti (Okay, Aktaş, 1992: 392). Aynı zamanda Fransız öğrenci derneklerine üye oldu (Kabaklı, 1985: 362). İkinci Jön Türk Kongresi’ne katıldı (Türinay, 1988: 57). Ecole Libre Des Sciences Politiques (Özel Siyasal Bilgiler Okulu)’te üç yıl öğrenim gördü fakat okulu bitiremedi.

1908’de İstanbul’a döndü. 1909-1913 yılları arasında Fransızlara ait bir şirkette çalıştı. 1913-1920 yılları arasındaki süreçte de Kozlu madenlerini işleten Stinnes adlı bir Alman şirketinde kâtip olarak görev yaptı. Bir süre Osmanlı Bankası'nın tercüme servisinde çalıştı. 1919’da İttihat ve Terakki’ye karşı kurulan ve Anadolu’daki milli hareketi destekleyip sonradan kendisini fesheden Milli Ahrar Fırkasının kurucuları arasında yer aldı (Okay, Aktaş, 1992: 391).

1922 yılında Rumelihisarı’ndaki yalıları, içindeki kitaplar ve notlar ile birlikte yandı, ardından babasını kaybetti ve annesiyle birlikte Nişantaşı’nda bir apartman dairesine yerleşti. 1924’te Fransız tütün şirketi olan Reji’de tercüme kaleminde çalıştı, 1931’de Hariciye Vekâletinde tercüme kalemliği, kâtiplik, müşavirlik gibi görevlerde bulundu. 1945’te Birleşmiş Milletlerin ilk toplantısına giden Türk delegasyonuna katıldı. 1948’de rahatsızlandı ve memuriyet hayatını bırakarak İstanbul’a döndü. Çeşitli kültür derneklerinde görev aldı. 1954-1957 yılları arasında Türk Ocaklarının yayın organı olan Türk Yurdu dergisinin neşriyat müdürü oldu. 1960’tan ölümüne kadar olan sürede Merkez Bankasında başmütercimlik görevini üstlendi.

3 Mayıs 1963’te Nişantaşı’ndaki dairesinde beyin kanaması geçirerek vefat eden sanatçı Merkezefendi Kabristanı’na defnedildi. (Okay, Aktaş, 1992: 392).

Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Abdülhak Şinasi Hisar’ın edebiyata olan ilgisi çocukluk yıllarında başladı. Yazı hayatının ilk yıllarında yazdığı yaklaşık on beş şiiri dışında eserlerinin büyük çoğunluğunu nesir alanında kaleme aldı (Okay, Aktaş, 1992: 393). Makale, hatıra, roman, büyük ve küçük hikâye, monografi, eleştiri ve deneme türünde eserler yazdı (Kabaklı, 1985: 364).

1918’de şiirlerini “Sanatlar ve Mevsimler” başlığı altında çeşitli dergilerde yayımladı (Uysal, 1961: 45). Sanatçının ilk yazısı ise 9 Nisan 1921’de İleri gazetesinde çıktı. Bu yazı, Ali Zeki Bey’in Alev romanı hakkında bir tanıtım yazısıdır. Yazı hayatı boyunca Dergâh, Varlık, Ülkü, Ağaç, Çınaraltı, Ulus, Yeni İstanbul, Yücel, Aile, Hisar, Türk Yurdu, İstanbul adlı dergiler ile Milliyet, Hâkimiyet-i Milliye, İleri, Medeniyet gazetelerinde sanat ve edebiyat ile ilgili yazılar yazdı (Okay, Aktaş, 1992: 393). Dergâh dergisinde çıkan yazıları ile edebî ve kültürel bilgi birikimini ortaya koydu, sanat hayatının geleceği ile ilgili ipuçları verdi (Türinay, 1988: 138).

Sanatçının şiirle ilgili ilk fikirleri Tevfik Fikret’ten aldığı derslerin sonunda oluştu. “Yazın ve Aşkın Öldüğü Gece”, “Hazânın Nefesleri”, “Hazaniye”, “Mehtâbın Doğuşu”, “Mehtâbın Yüzüşü”, “Semanın Gülü”, “Semanın Adası”, “Saçlarının Baharı”, “Baharın Daveti” adlı şiirlerini Dergâh ve Yarın dergilerinde yayımladı. Şiirlerinde sonbahar ve ilkbaharın ruhunda yarattığı hisleri tarif etti (Türinay, 1988: 126-150). Sınırlı sayıdaki şiirleri, hece ölçüsünün farklı kalıpları içinde yerli ve sone tarzı batılı şekillerin denendiği küçük nazım parçalarıydı. Onun şiirlerindeki temanın özünü egzotizme uzanan duygular oluşturdu. Kısa şiir hayatından sonra tamamen nesir alanına yöneldi.

1928-1930 yılları arasında edebî tenkit/eleştiri içerikli yazılar yazdı. Bu tür yazıların, değerlendirilen eserin özelliklerini ortaya çıkarması ve buna bağlı olarak okuyucunun zevkini iyileştirmesi gerektiğini savundu. Sayısı az olan tenkit yazıları Milliyet gazetesinde yayımlandı. Türk edebiyatının önemli hatıra yazarlarından biri olarak kabul edilen Abdülhak Şinasi Hisar, Süleyman Nazif’in ölümü üzerine yazdığı “Süleyman Nazif’in Nükteleri” adlı gazete yazısıyla hatıra türüne yöneldi. Hatıra sözcüğünü başlık olarak ilk kez 1930’da çıkan “Hamdullah Suphi’ye Dair Hatıralar” adlı yazısında kullandı. Yazarın biyografik hatıraları ve daha sonra kaleme alacağı esas hatıraları birbirinden tamamen farklıdır (Türinay, 1988: 157-175).

1941’den itibaren roman, hatıra-hikâye ve monografi tarzındaki eserlerini yayımlamaya başladı (Okay, Aktaş, 1992: 393). Fahim Bey ve Biz, sanatçının kitap olarak yayımlanan ilk eseridir. 1941 yılında neşredilen ve 1942 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası roman yarışmasında üçüncü olan eserde Hisar, olay unsurunu en aza indirdi ve birbirlerinden tamamen değişik şahıs ve çevrelerin, roman kahramanı Fahim Bey ile ilgili düşünceleri arasındaki farklılıklardan bahsetti (Türinay, 1988: 211-220). Garip huyları ve davranışları olan Fahim Bey’in evine, çevresine, iş hayatına dair hayat sahnelerini anlattı (Kabaklı, 1985: 371). Yazar bu romanıyla Türk edebiyatında insan problemine dönüş yaptı. Zamanın değişimine paralel olarak değişen insan, eşya ve mekânın durumunu anlattı. Bir roman tekniği olan bakış açısını metnin içinde kullandığı ifadelerle vurguladı (Okay, Aktaş, 1992: 395). Eser, 1954 yılında Friedrich von Rummel tarafından Almancaya çevrildi (Necatigil, 1997: 151). 1942 yılında yayımlanan Boğaziçi Mehtapları, yazarın nesir türünün yapısı bakımından en güçlü eseridir. Sanatçı, eserini eski musikînin icrası üzerine kurdu, “fasıllar” adı etrafında birleştirdi ve yedi bölümden meydana getirdi, her bölümü de yirmi sekiz parçaya ayırdı. Mekân olarak Boğaziçi’ni seçti (Okay, Aktaş, 1992: 395). Abdülhak Şinasi Hisar bu eserde çocukluk ve ilk gençliğe geçiş devrelerinde katıldığı Boğaziçi mehtaplarını anlattı (Türinay, 1988: 271). Boğaziçi’nin unutulmuş âdetlerini, mehtapla ilgili gelenekleri, saz âlemlerini ve eğlencelerini yazdı (Uysal, 1961: 158). Çamlıca’daki Eniştemiz, yazarın çocukluk hatıraları ile doludur. Hisar, 1944’te basılan romanında Hacı Vamık Bey, nam-ı diğer Deli Enişte’nin iç ve dış maceralarını, inançlarını, kuruntuları ile tuhaflıklarını anlattı. Ayrıca olayın anlatımı sırasında Osmanlı aydını etrafında 19. yüzyıl sonu Çamlıca’sının iç ve dış tasvirlerine de yer verdi (Kabaklı, 1985: 372). Sanatçı, hacim itibariyle en küçük romanı olan Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği’ni 1952’de yayımladı. Önceleri sorumsuz bir zengin özelliği taşıyan, bütün mal varlığını kaybeden, yaşadıklarından sonra huzuru manevi hayatta arayan ve Bektaşi şeyhi olmaya özenen başkişi Ali Nizami Bey’in maceralarını kaleme aldı. Romanın mekânını ise Büyükada olarak belirledi (Kabaklı, 1985: 373). 1954’te yayımlanan Boğaziçi Yalıları adlı hatıra eserinde mimari estetik ve mekân duygusu hakkındaki düşüncelerini yansıttı. Yalı tipi yapıları medeniyetin göstergesi olarak ileri sürdü (Işık, 2006: 1728). Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde adlı eserinde divan ve yeni devir şairlerinden seçtiği aşk temalı şiirleri bir araya getirdi ve bu antolojiyi 1955’te yayımladı. Antolojisinde yüz seksen dört beyte, yüz yedi mısraya yer verdi (Okay, Aktaş, 1992: 395).

Abdülhak Şinasi Hisar’ın hatıra türündeki bir başka eseri Geçmiş Zaman Köşkleri (1956)’dir. Yazar bu eserinde anılarını okuruyla paylaştı, dedesinin Büyükada’daki köşküyle Çamlıca’da kiraladıkları köşkü anlattı ve geçmişe özlem duygusunu etkili şekilde hissettirdi. İstanbul ve Pierre Loti (1958) sanatçının anı-biyografi türündeki eserlerinden biridir. Eserde, Pierre Loti’nin Türklerle olan dostluğunu konu aldı (Bilge, 2013: 32-37). Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)’nda tarih ve edebiyat alanında tanınmış kişiliklerle ilgili fıkralar ile gençlik ve olgunluk döneminde öğrendiği fıkralara yer verdi, fıkra türünün taşıdığı önemi hatırlattı, telmih ve eleştiriye dayalı fıkralarda yer alan ince zekâ oyununu okura iletmeye çalıştı (Türinay, 1988: 206-207). Anı-biyografi türündeki Yahya Kemal’e Veda 1959 yılında basıldı. Hisar, uzun yıllar dostluğunu paylaştığı Yahya Kemal ile ilgili anıları bu eserde topladı, Beyatlı’nın mektuplarını ve nüktelerini paylaştı. Ahmet Haşim: Şiiri ve Hayatı (1963)’nda sınıf arkadaşı Ahmet Haşim’in hayatını inceledi, edebî kişiliğine dair ayrıntılı bilgiler verdi. Sanatçının Kitaplar ve Muharrirler adlı serisinin ilk kitabı Mütareke Dönemi Edebiyatı 2008 yılında, ikinci kitabı Edebiyat Üzerine Makaleler (1928-1936), üçüncü kitabı Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963) 2009 yılında yayımlanmıştır. Kitaplarında yer almayan müzecilikle ilgili yazıları da Necmettin Türinay tarafından Türk Müzeciliği adıyla kitaplaştırılıp 2010 yılında basılmıştır. Bu kitapta yazarın Türk müzeciliğinin başlangıç ve gelişim dönemleri ile ilgili yazıları, Cumhuriyet’in onuncu yılı nedeniyle kurulması istenen İnkılap Müzesinin komisyonunda görevliyken öne sürdüğü fikirler bulunmaktadır (Bilge, 2013: 34-37). Abdülhak Şinasi Hisar’ın sağlığında yayımlanacağı duyurulup yayımlanamayan kitaplarından olan Geçmiş Zaman Edipleri (Portreler) önce 2005’te ardından 2013’te basılmıştır. Kitapta Süleyman Nazif, Halil Halit, Şehabeddin Süleyman, Halit Raşit, Tunalı Hilmi, Saffetî Ziya, Tevfik Fikret, Ahmet Midhat, Ziya Gökalp, Abdullah Zühtü, Süleyman Nazif, Cenab Şehabeddin, Celal Sahir, Selim Nüzhet Gerçek, Abdülhak Hamid, Faik Ali, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Nigâr Hanım, Ahmet Hikmet, Abdurrahman Şeref, Recaizade Ekrem, Ercüment Ekrem, Yahya Kemal ve Ziya Osman Saba’ya dair hatıra-portre yazıları yer almaktadır (http://kitap.ykykultur.com.tr/kitaplar/gecmis-zaman-edipleri-butun-yapitlari-portreler). Sanatçının ömrü Edebiyat-ı Cedide ve Geçmiş Zaman Hikâyeleri adlı eserlerini yayımlamaya yetmedi (Bilge, 2013: 34).

Varlıklı ve kültürlü bir aile ortamında yetişen sanatçının eserlerinin kaynağını huzur içinde geçen çocukluk yılları oluşturdu. Hayatın geçiciliği, her şeyin bir gün yok olacağı düşüncesi eserlerinin merkezinde yer aldı. Dünyanın geçiciliğini ve bu düşüncenin doğurduğu kararsızlığı tasavvufi ve mistik bir âlemde barınmak suretiyle gidermeye çalıştı. Romanlarını belli bir olay etrafında değil ruh tahlillerini içeren küçük ve karmaşık vakalar üzerine kurdu. Olay unsuruna fazla önem vermeyen Hisar, romanlarında çoğunlukla tip ve karakterlerin üzerinde durdu. Olay örgüsünün içinde bir tip yaratıp onun etrafını önemsiz kişilerle çevirdi. Yarattığı tipi fiziki özelliklerinden ruh tahliline kadar en derin ve ayrıntılı şekilde tasvir etti. Yazar, romanlarındaki tipleri ortaya çıkarırken çocukluğunda tanıdığı farklı insanlardan ilham aldı. Kuruntulu, çekingen, hayalperest, çok yüzlü özellikler taşıyan roman kahramanları kurguladı. Romanlarında Çamlıca, Adalar, Boğaziçi’ni merkez mekânlar olarak seçti. Zamanı, bir felsefe ortamı olarak gördü ve yaşayan bir kişi/kahraman gibi ele aldı (Kabaklı, 1985: 362-369). Tuhaf özelliklere sahip olan tipleri betimledi, hem fiziksel hem ruhsal çözümlemeler yaptı (Ünlü, Özcan: 1988: 46). Geleneklerin kaybolmaya başlaması, insanın zamana yenik düşerek yok olması, sanatçıyı derinden etkiledi, yazdıklarıyla okuru istediği/hayal ettiği dünyaya çekmek istedi (Uysal, 1961: 48).

Romanı bir üslup işlemesi olarak gören Hisar; mecazlı, uzun ve süslü cümlelerden kurulu bir yazı dilini tercih etti. Konuşma dilini benimsemedi, romanlarında karşılıklı konuşma bölümlerine çok az yer verdi. Halk ağzından kelimelere, yerel söyleyişlere hiç yer vermedi (Kabaklı, 1985: 363-369). Roman, hatıra ve biyografilerinde nesir cümlesinden ziyade şiir üslubuna yakın bir dili tercih etti. Kullandığı kelime ve cümleler üzerinde titizlikle durdu (Uysal, 1961: 38). Eski kelimelerin korunması gerektiğini düşündü (Zariç, 2014: 20). Yalnız şiirde değil nesirde de okuyucuyu ruhundan yakalayıp gözlerinin önünde sanatçının anlatmak istediği âlemi birdenbire canlandırıveren tılsımlı kelimeler buldu ve böylece kendi ruhu ile okuyucu arasında kuvvetli bir köprü kurdu (Uysal, 1961: 38).

Abdülhak Şinasi Hisar eserlerini meydana getirirken bir akıma bağlı kalmadı. Gelenekçi çizginin yanı sıra empresyonizm (izlenimcilik) ve ekspresyonizm (dışavurumculuk) gibi Batı kaynaklı edebî akımlardan da yararlandı. Ancak o, ekspresyonistlerin sanata toplumsal işlev yükleme anlayışına katılmadı, Bu konuda emprestyonistler gibi düşündü ve sanatın toplumsal işlevden bağımsız olarak ele alınması gerektiğini savundu (Bilge, 2013: 33).

Marcel Proust, Paul Bourget, Maurice Barrès, Abdülhak Hamit Tarhan, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal Beyatlı, Süleyman Nazif ve Ali Ekrem Bolayır’dan etkilendi (Türinay, 1988: 132-134).

Kaynakça

Bilge, Yunus (2013). Abdülhak Şinasi Hisar’ın Romanlarında Mekân-İnsan İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Fatih Üniversitesi.

Işık, İhsan (2006). “Hisar, Abdülhak Şinasi”. Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi. C. 4. Ankara: Elvan Yay. 1726-1732.

Kabaklı, Ahmet (1985). Türk Edebiyatı 3, İstanbul: Alemdar Ofset.

Necatigil, Behçet (1997). Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü, İstanbul: Varlık Yay.

Okay, Orhan; Aktaş, Şerif (1992). “Hisar, Abdülhak Şinasi”. Başlangıcından Günümüze Kadar Büyük Türk Klasikleri. C. 11. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay. 391-436.

Türinay, Necmettin (1988). Abdulhak Şinasi Hisar, İstanbul: Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yay.

Uysal, Sermet Sami (1961). Abdülhak Şinasi Hisar Hayatı, Sanatı, Eserleri, En Seçme Parçaları ve Edebiyatçılarımızın Hakkındaki Yazıları, İstanbul: Sermet Matbaası.

Ünlü, Mahir; Özcan, Ömer (1988). Yirminci Yüzyıl Türk Edebiyatı 2, Cumhuriyet Kuruluş Dönemi 1923-1940, Ankara: İnkılâp Kitabevi.

Zariç, Mahfuz (2014). “Edebî Türlerinin Tespiti ve Anı İzlenimi Sorunu Bakımından Abdülhak Şinasi Hisar’ın Eserleri”. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 18 (2): 111-126.

(http://kitap.ykykultur.com.tr/kitaplar/gecmis-zaman-edipleri-butun-yapitlari-portreler) (Erişim tarihi: 17.09.2018)

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ NİLÜFER YILDIRIM
Yayın Tarihi: 12.11.2018
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Fahim Bey ve BizHilmi Kitabevi / İstanbul1941Roman
Boğaziçi MehtaplarıHilmi Kitabevi / İstanbul1942Hatıra
Çamlıca'daki EniştemizHilmi Kitabevi / İstanbul1944Roman
Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve ŞeyhliğiHilmi Kitabevi / İstanbul1952Roman
Boğaziçi YalılarıVarlık Yayınları / İstanbul1954Hatıra
Aşk İmiş Her Ne Var ÂlemdeDoğan Kardeş Yayınları / İstanbul1955Antoloji
Geçmiş Zaman KöşkleriVarlık Yayınları / İstanbul1956Hatıra
İstanbul ve Pierre Lotiİstanbul Fetih Cemiyeti / İstanbul1958Biyografi
Geçmiş Zaman FıkralarıHilmi Kitabevi / İstanbul1958Biyografi
Yahya Kemal'e VedaHilmi Kitabevi / İstanbul1959Biyografi
Ahmet Haşim: Şiiri ve HayatıHilmi Kitabevi / İstanbul1963Biyografi
Geçmiş Zaman EdipleriSelis / İstanbul2005Biyografi
Kitaplar ve Muharrirler I-Mütareke Dönemi EdebiyatıYapı Kredi Yayınları / İstanbul2008Makale
Kitaplar ve Muharrirler II-Edebiyat Üzerine Makaleler (1928-1936)Yapı Kredi Yayınları / İstanbul2009Makale
Kitaplar ve Muharrirler III-Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963)Yapı Kredi Yayınları / İstanbul2009Makale
Türk MüzeciliğiYapı Kredi Yayınları / İstanbul2010Diğer

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1FEYZÎ, Dursun-zâde Abdullah Feyzî Efendid. ? - ö. 1610Doğum YeriGörüntüle
2Ece Vahapoğlud. 08 Mart 1978 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3RÂŞİD, Râşid Beyd. ? - ö. 1826Doğum YeriGörüntüle
4Ali Selahattin Yiğitoğlud. 1887 - ö. 31 Aralık 1939Doğum YılıGörüntüle
5ZUHURÎ, Tevfik Bozkurtd. 12.04.1887 - ö. 21.02.1949Doğum YılıGörüntüle
6ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967Doğum YılıGörüntüle
7MEYİTTÎ/SIRRİ, Süleyman Özdolapd. 1894 - ö. 1963Ölüm YılıGörüntüle
8Hüseyin Süleymand. 1900 - ö. 10 Eylül 1963Ölüm YılıGörüntüle
9GULAMÎd. 1904 - ö. 1963Ölüm YılıGörüntüle
10Murat Urazd. 14 Eylül 1892 (1894) - ö. 10 Aralık 1981MeslekGörüntüle
11Atilla Uğurd. 1950 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Süleyman Nazifd. 29 Ocak 1869 - ö. 4 Ocak 1927MeslekGörüntüle
13Ekrem Reşit Reyd. Ekim 1900 - ö. 13 Temmuz 1959Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Vecihid. 1869 - ö. 1904Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Ahmet Remzi Akyürekd. 1872 - ö. 6 Kasım 1944Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Abdülhak Hamit Tarhand. 2 Ocak 1852 - ö. 13 Nisan 1937Madde AdıGörüntüle
17Şinasi Nahit Berkerd. 1920 - ö. 2 Ocak 2001Madde AdıGörüntüle
18ABDÜLHAK MİHRÜNNİSAd. 1864 - ö. 1943Madde AdıGörüntüle