Hüseyin Alacatlı

Şair
(d. 13 Şubat 1967 / ö. 23 Mayıs 2002)
Akademisyen, Şair
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Erzincan’ın Refahiye ilçesinin Alacaatlı Köyü’nde doğdu. Babasının memuriyeti nedeniyle dört yaşından itibaren Türkiye’nin çeşitli yörelerini görme ve buralarda yaşama imkânı buldu. Ağrı-Tutak’ta başladığı eğitim hayatına Ankara, Van ve İstanbul’da devam etti. Alacatlı, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünden 1989’da mezun oldu. Aynı yıl Isparta-Yalvaç Atatürk Lisesine edebiyat öğretmeni olarak atandı. 1992’de İstanbul’da askerlik görevini tamamladıktan sonra Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümüne araştırma görevlisi olarak girdi. Nazir Akalın, 1992’de Erzurum’da tanıştığı Alacatlı’nın portresini şu cümlelerle çizer: “Yakışıklı, sevecen, mütevazı, utangaç, güzel ve güleç yüzlü, muhatabına emniyet telkin eden ve kendisine saygı duygusu uyandıran pırlanta gibi bir gençti. Şana, şöhrete metelik vermeyen bir delikanlıydı. (…) Maddi hiçbir tutkusu yoktu. Arkadaş canlısıydı. Cömertti. Vefalıydı. Çalışkandı, iyi bir ilim adamıydı. Edebiyata aşina, şiire âşık bir hilkat harikasıydı. Şairdi; ince ve hüzünlü bir sesi vardı. (…) Rahat ve kendinden emin bir söyleyişi vardı. Ne yaptığının ve neyi dillendirdiğinin farkındaydı (2003, s.171). Evli ve Muhammet Can adında bir oğlu olan Hüseyin Alacatlı’nın şiirleri, 1987’den itibaren Dergâh, Hece, İlkyaz, Kanat, Karçiçeği, Millî Eğitim, Palandöken Sanat Edebiyat, Vâride ve Yaba Öykü dergilerinde yayımlandı. Alacatlı, 23 Mayıs 2002’de Erzurum’da kendi isteğiyle bu dünyaya veda etti. Ankara Karşıyaka Mezarlığına defnedildi.

Hüseyin Alacatlı, hem hayatında hem şiirlerinde eğreti ve hep tedirgin bir duruşu olan bir şairdir. Şair Vural Kaya onunla ilgili şu değerlendirmeyi yapar: “Hüseyin Alacatlı seksen kuşağı şairlerindendi. Seksen kuşağı şiirinin belirgin özellikleri onun şiirlerine de hâkimdi şüphesiz. Bu kuşağın şairlerinin ağır basan yönü ise şüphesiz ‘tedirgin’lik.” Ancak Alacatlı tedirginliğini diğer insanlara yük etmeyi düşünmez. Kimseyi sıkıntılarına ortak kılmaz. Sevinçlerini çevresindekilere cömertçe sunar ancak derdini sadece kendisi taşır. Üniversitede yıllarca aynı odayı paylaştığı Tacettin Şimşek “Yunus ruhlu ve çocuk sesli” olarak tanımladığı Alacatlı’yı “Mutlu insanı oynamaktaki ustalığına diyecek yoktur. Hafızalarda birikmiş onca fotoğraf karesinde asık yüzlü bir resmine rastlanmıyor. Derviştin ve yanlış çağa gelmiştin.” (Canım vd, 2006, s.285) cümleleriyle tanıtır. Alacatlı’yı “iyi dost” ve “güzel insan” olarak tanımlayan Mehmet Aycı, şairin akranı olan genç kuşak şairleri arasında, gerek söyleyiş tarzı, gerekse ne söylediği zaviyesinden bakıldığında daha üst bir çizgi tutturduğunu kaydeder (2002).

Alacatlı’nın yazılı bir poetikası yoktur. Bu nedenle onun manifestosundan değil, poetik bir soyağacından bahsetmek mümkündür. "Terkip" başlıklı yazısıyla Alacatlı, kendi şiirinin soyağacını özetler. Andığı isimler arasında Türk tasavvuf edebiyatının öncü ismi Yunus Emre; klasik dönemin güçlü imzaları Fuzuli, Hayali, Nedim, Galip; 20. yüzyıl ve Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin kurucu ve belirleyici isimleri Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Nâzım Hikmet, Asaf Hâlet, Behçet Necatigil, Attilâ İlhan, Edip Cansever, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, İsmet Özel ve seksen sonrası şairler vardır. Bu, Alacatlı’nın şiir zevk ve kültürünün klasikten çağdaşa çok geniş bir alanı içine aldığını; ayrıca şiirinin beslendiği zengin kaynakları dikkatlere sunar.

Alacatlı, bütün sanatçıların aradığı ve aramaya devam edeceği “şey”i “safiyet” kelimesinde bulur. Ona göre sanat “safiyet”ten doğar. “Safiyet” ise “fıtrat”ı ve fıtrata özgü kirlenmemişliği, katışıksızlığı, musumluğu çağrıştırır. İlkel insanın dansında, coşkusunda, ayinlerinde yahut kurban törenlerinde aradıkları şeyin, her dönemde gerçek sanatçılarda bir özlem ya da insani bir tavır olarak devam ettiğini söyler. Harflerin Ülkesi şairi, şiiri yazma ve açıklama süreçlerini karşılaştırırken de, şiirle aşk arasındaki ilişkiyi irdelerken de, Fuzulî’ye göndermede bulunur. Ahmet Hamdi Tanpınar’da olduğu gibi Alacatlı’nın şiirinin de rüyalardan beslendiğini de kaydetmek gerekir. Has şairlerin şiir yazmakla rüya görmek arasında kurduğu akrabalığı okurlarına Hüseyin Alacatlı da sezdirir. Alacatlı’nın, şair İsmail Karakurt’un şiirini değerlendirirken söyledikleri, kendi şiiri için de tekrar edilebilir: “Divan şairlerinin gerçekten mecaza yönelmelerinden bahsedilmişti. Karakurt şiirlerinde ise gerçeğe mecazdan geçerek ulaşılmaktadır.” (Canım vd., 2006, s.231). Alacatlı, poetik yaklaşımında rüya ile gerçek arasında ilişki kurmakla kalmaz, bazen de şiiri rüyadan çıkarır. Bu çerçevede Kurtlar Nehri Geçerken şiirinin rüya ortamında doğduğu söylenebilir. Alacatlı, şiirlerini serbest tarzda kaleme almış olsa da, hece ve aruzla da şiirler yazmış; dörtlük ve beyit nazım birimlerini de kullanmıştır. "Sitem, Güzelim, Satranç ve Sonrasız Albümler 2 ve 4" başlıklı metinler, Alacatlı’nın aruz ölçüsünü denediği örneklerdir. Alacatlı serbest tarzda yazdığı şiirlerde ses, ritim ve ahengi öne çıkarır. Müzikalite onun şiirde vazgeçilmezleri arasındadır. Şiirde sesi ve ritmi güçlendirmek için zaman zaman uyaktan ve rediften yararlanır.

Alacatlı’nın şiiri serbest çağrışımlarla yürüyen çok katmanlı bir şiirdir. İçerik incelemesinde anahtar sözcükleri yakalamak ve onların çağrışım dünyasını yoklamak gerekir. Aşk, yalnızlık, korku, ölüm, kaçış ve çocukluk şairin ele aldığı başlıca izlekler arasındadır. 1980 sonrası Türk şiirinin Haydar Ergülen ve Tuğrul Tanyol gibi isimlerle temsil edilen imgeci kanadına yakın duran Alacatlı’nın şiirinde “dağı dağ üstüne koymak”, “dağın dağa yanması”, “ayna”, “maske”, “aylı bir gece resmi”, “türbe”, “kuyu”, “Yunus balığı gönül”, “gönülde saklı güneş”, “güneşin ıslanması”, “sırtımda nal izleri”, “dansını bitirmemiş duvarlar”, “gagasında iksir taşıyan kuşlar”, “ısırgan otu gündüz ve gece”, “atların en sessiz arabası gece”, “suları yumruklamak”, “akşamın ipiyle kuyuya inmek”, “sarhoş kuyu” gibi çok sayıda özgün imgeye rastlanır. Bu imgelerden birkaçı üzerinde durmak, Alacatlı’nın şiir evreniyle ilgili ipucu verecektir.

Alacatlı, ince ve zarif kişiliği kadar, imge yüklü şiiriyle de üzerinde durulması gereken bir imzadır. Tasavvuf kültüründen, divan şiirinden, Cumhuriyet Dönemi’nin öncü isimlerinden etkilenen şair, serbest tarzı benimsemiş olsa da, hece ve aruzu da denemiştir. Aşk, yalnızlık, korku, ölüm, kaçış, çocukluk ve hayat işlediği ana temalar arasındadır. 

Kaynakça

Akalın, Nazir (2003). Alacatlı, güzel adam, bizi bırakıp nereye?, Şairin Eldivenleri, Ankara: Meneviş Yayınları.

Alacatlı, Hüseyin (2002). Harflerin ülkesi, Erzurum: Bakanlar Medya.

Arslan, M. Abdullah (2002). Uyarı. Harflerin ülkesi, Erzurum: Bakanlar Medya.

Aycı, Mehmet (2002). Böyle sefer mi olur? Hece, Sayı 69, Eylül..

Canım, Rıdvan, İspirli, M. Hanefi, Düzgün, Dilaver, Akkuş, Metin, Kara, Funda, Şimşek, Tacettin (2003). Üç karanfil-Üç Güzel Adam: Hasan Ali Kasır, Hüseyin Alacatlı, Nazir Akalın. Erzurum: Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi Yayınları.

Gündüz, O. (2006). Bir dostun arkasından. Üç karanfil- Üç güzel adam: Hasan Ali Kasır, Hüseyin Alacatlı, Nazir Akalın. Erzurum: Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi Yayınları.

https://harflerinulkesinde.wordpress.com (Erişim: 13 Ocak 2019)

Işık, İhsan, (2004). Türkiye yazarlar ansiklopedisi, (3 cilt), Ankara: Elvan Yayınları.

İspirli, M. Hanefi (2002). Hüseyin Alacatlı ya da bir şairin ölümü, Dergâh, S. 149. Temmuz.

Kaya, Vural (24.05.2010). Hüseyin Alacatlı geçti buradan! www.dunyabizim.com, (Erişim: 25.02.2009)

Kaymaz, Rıfkı-Özdemir, Halil İbrahim, (2010). Kültür, sanat, edebiyat, bilim, siyaset, bürokrasi, iş dünyasında Erzincanlılar ansiklopedisi, Erzincan: Doğu Yayınları.

Şimşek, Tacettin (2003). Üç karanfil-Üç Güzel Adam: Hasan Ali Kasır, Hüseyin Alacatlı, Nazir Akalın. Erzurum: Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi Yayınları.

Yazgıç, Suavi Kemal (2006). Harfler ülkesinde bir şair: Hüseyin Alacatlı, Yasakmeyve Dergisi, Sayı 22, Eylül-Ekim.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. M. ABDULLAH ARSLAN
Yayın Tarihi: 01.05.2019
Güncelleme Tarihi: 02.11.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Muhayyelât-ı Aziz Efendi: Giritli Ali Aziz EfendiAkçağ / Ankara1998Çeviri
Dürdane Hanım: Ahmet Mithat EfendiAkçağ / Ankara1998Çeviri
Esaret: Ahmet Mithat EfendiAkçağ / Ankara1998Çeviri
Zehra: Nabizâde NâzımAkçağ / Ankara1998Çeviri
Araba Sevdası: Recaizâde Mahmut EkremAkçağ / Ankara1998Çeviri
Harflerin ÜlkesiBakanlar Medya / Erzurum2002Şiir

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Behçet Kemal Çağlard. 23 Temmuz 1908 - ö. 24 Ekim 1969Doğum YeriGörüntüle
2TEKYURT, Eyüp Tekyurtd. 1917 - ö. 2002Doğum YeriGörüntüle
3DOST İPEK/SEYİT SEFİLE, İpek Bayrakd. 1963 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4N. Taner Büyükarmand. 12 Nisan 1967 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Turgut Yükseld. 22 Haziran 1967 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Nevzat Sazakd. 1967 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Müştak Erenusd. 13 Eylül 1915 - ö. 4 Kasım 2002Ölüm YılıGörüntüle
8BÜYÜK AĞAd. ? - ö. 2002Ölüm YılıGörüntüle
9ALİ DAYI, Ali Açıkd. 1925 - ö. 05.05.2002Ölüm YılıGörüntüle
10Bülent Özcand. 25 Şubat 1973 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Refik Özdekd. 1 Eylül 1928 - ö. 28 Ağustos 1995MeslekGörüntüle
12MATRİ, Ketad. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
13İncila Çalışkand. 1944 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Mustafa Baydard. 1920 - ö. 20 Ağustos 1976Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Esîri, Hasan b. Şeyh Hüseyind. ? - ö. 1727-28Madde AdıGörüntüle
17TAHSÎN, Hoca Tahsîn Efendid. 1813 - ö. 1881Madde AdıGörüntüle
18ES'AD, Hâce-zâded. 14 Haziran 1570 - ö. 1625Madde AdıGörüntüle