Gül İrepoğlu

(d. 21 Ocak 1956 / ö. -)
Sanat Tarihi profesörü, mimar, romancı, araştırmacı
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Tam adı Arzu Gül İrepoğlu’dur. İstanbul’da doğdu. 1967’de Sultanahmet İlkokulu’nda ilkokul eğitimini; 1974’te ortaokul ve lise eğitimini İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamladı. 1979’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu’nda yüksek öğretimini bitirdi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Genel Sanat Tarihi Anabilim Dalı’nda çalışmaya başladı. 1984’te Feyhaman Duran üzerine hazırladığı doktora teziyle doktor unvanı alan İrepoğlu, sanat tarihi alanında 1991’de doçent, 1997’de profesör oldu. Akademik ve yazınsal çalışmalarına ağırlık vermek amacıyla 2005’te emekli oldu. Mimar Yaman İrepoğlu ile evli olan İrepoğlu’nun Yasemin ve Müge isimli iki kızı vardır. Sanat tarihçisi Prof.Dr. Nurhan Atasoy'un yeğenidir.

2007-2009 arasında TAÇ Vakfı (Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı) Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyet Başkanlığını yürüten İrepoğlu, 2006-2012 arasında da UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Somut Kültürel Miras İhtisas Komitesi Başkanı olarak çalışmıştır. Başta TRT ve NTV olmak üzere pek çok kanalda sanat ve kültür odaklı yayınlara konuk ve yorumcu olarak katılmıştır. Daimi olarak bulunduğu yayınlar, “Şehir ve Mekân” (2005-2006), “Sanat ve Mekân” (2006-2007), “Zamanda Yolculuk” (2013) ve “Acaba” (2014) isimli kültür-sanat programlarıdır.

Turkuaz Gökyüzünü ve Yeryüzünün Mirası adlı kitabıyla 2018’de Altın Pusula Kültür Sanat Kategorisi Türkiye Halkla İlişkiler Ödülü ile PRİDA İletişim Ödülü’nü kazanmıştır.

İstanbul'da yaşamını sürdüren yazar, yazın faaliyetlerine devam etmektedir.

"Yazmakta karar kılınca düşündüm, neden? Galiba yazmak aşık olmak gibi, her an heyecandan kavuran. Yazmak gözyaşı dökmek gibi, benlikten taşarak hem sevinci, hem hüznü dışa vuran. Yazmak düşsel bir yolculuğa çıkmak gibi, sonu belli olmayan. Yazmak sihirli sarayı inşa etmek gibi, dilin güzelliğiyle yükselip sözcüğün anlamıyla bezenen.Yazmak bir de hesabını vermek gibi yaşananların.." [28 Kasım 2016] cümleleriyle yazma eylemini bireysel bir etkinlik olarak açıklayan yazarın başlıca ilham kaynağı tarihtir. Mesleki bilgi ve birikimiyle tarihin derinliklerinde keşfettiği malzemeyi, bilimsel bir dilden uzaklaştırarak lirik bir tonda metne dönüştüren yazar, romanlarında Osmanlı tarihini fon olarak kullanarak birey odaklı hikâyeler kurgulamıştır.

Yazarın ilk eseri Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde, III. Ahmed dönemini işlemektedir. Amacını sadece hayallerini okurla paylaşmak olarak ifade eden yazarın, romanda üzerinde durduğu asıl kişi, daha önce hakkında kitap da hazırladığı Levnî’dir (Doğan 2000: 93). Yazarın, “hayalle şenlenen farklı bir tarih bu elimizdeki ya da tarih üstü hayal” olarak takdim ettiği roman, anı/günlük formunda kurgulanmıştır. Eserde popüler tarihî roman örneklerinden farklı olarak olaylar arka planda bırakılmış; tarih sanata dönüştürülerek Lâle devri devlet adamları, sanatçıları, yaşantısı ve eğlenceleriyle estetik bir zeminde işlenmiştir.

İrepoğlu'nun ikinci romanı Cariye de Osmanlı tarihinden alınan ilhamla kaleme alınmıştır. "Haremde Yaşanan İmkansız Bir Aşkın Hikâyesi" alt başlığıyla yayımlanan eser, I. Abdülhamid döneminde sarayda yaşanan bir aşk hikayesini konu edinmektedir. Üç farklı günlüğün iç içe aktarımıyla kurgulanan eserde cariye Aşkıdil, harem ağası Cafer ve Sultan I. Abdülhamid'in notları arka arkaya sıralanmıştır. Bu notlarda hükümdarlık ve aşk kavramları birey odaklı işlenmiş; tarihi karakterlerin duygu dünyaları kurgusal zeminde inşa edilmiştir. Eserde, bir yandan cariyenin aşkı lirik bir tonda işlenirken diğer yandan harem düzeni detaylı olarak betimlenmekte ayrıca dönemin tarihi olaylarına da arka fonda işlenmektedir.

Yazarın Fiyonklu İstanbul Dürbünü adlı eseri ise yakın geçmişten günümüze uzanan bir zeminde giysiler odağında toplumsal ve kültürel ögelerin sıralandığı bir anı romandır. Eser, resmi giysilerden günlük giysilere, ayakkabıdan takıya kadar giyim-kuşama dair bütün nesnelerin bir dökümünü vermekle birlikte ilerleyen zamanla farklılaşan giyim kuşam üzerinden toplumdaki algısal farklılıkların nasıl doğduğunu da göstermektedir. Yazar bu kitabının doğuşunu şu cümlelerle aktarmıştır:

"Hasta yatağındaki annemi keyiflendirmek için anlatacak hikâye ararken bir şey hatırladım. Bu, uzun yıllar önce, henüz ben çocukken, annemin giydiği turkuvaz rengi bir elbiseydi. Arkası fiyonklu bir kokteyl elbisesi. Kendisine o elbiseyi hatırlattığımda ve onun beni ne kadar etkilediğini söylediğimde annem de (elbisenin) öyküsünü anlatmaya başladı. Anlatırken o sahne gözümün önünde canlandı. Yalnızca annem ve ben yoktuk orada, babam, evimiz, başkaları, daha sonra gittikleri yer... Ani bir arzuyla masama koşup yazmaya başladım, beni çok etkilemiş olan giysileri. Bunlar yalnızca annemin ya da benim görüp dokunduğum giysiler değildi; bazen bir roman kahramanının giysileri, bazen bir film kahramanının giysileri, dergi yapraklarında gördüğüm giysiler... Bunların hepsi birbirine bağlandı. Giysiler sadece hatırlamam için bir araç oldu. Giysilerle ne kadar farklı, ne kadar derin hatırlanabildiğini anladım. Tıpkı sizi alıp bambaşka yerlere götüren bir tat gibi ya da bir koku. Aslında o sırada bambaşka bir roman üzerinde çalışıyordum. Fakat giysilerle hatırlama işi öyle çekici geldi ki bana ve o kadar çok malzeme yığıldı ki bu kitaba ağırlık verdim. Zaten içimden ne gelirse onu yazıyorum, herhangi bir düzene bağlı kalmıyorum. Aynı anda üzerinde çalıştığım başka konular da oluyor. Ama bu konu hepsinin içinden sıyrılıp öne çıktı ve bu kitap oluştu" (Çakır 2009: 16).

İstanbul Yıldızı, yazarın özel ilgi alanı olan mücevherlerden ilham alınarak kurgulanmıştır. Eserde, "İstanbul Yıldızı" adı verilen değerli elmasın Kanuni Sultan Süleyman'ın miğfer tacından, cellat pazarındaki bir saate nasıl düştüğü, Kösem Sultan'ın küpelerinden II. Abdülhamid'in hazinesine nasıl geldiği ve sonunda Paris'teki bir müzayedede nasıl satıldığı anlatılmaktadır. Elması, tarihsel bağlamda aşkın, iktidar hırsının ve tutkunun bir simgesi olarak işleyen yazar, eserine taşın efsanevi tanıtımıyla başlamış; elmasın son durağı müzayedeyi betimlemiş ve ardından 1532-1545 arasında bir taçta, 1603-1606 arasında bir saatte, 1609-1651 arasında bir küpede ve 1876-1911 arasında bir broşta görünen elmasın üzerinden bu değerli taşın tarihi şahsiyetler üzerinde bıraktığı tutkuyu aktarmıştır. Geniş bir zaman dilimini kapsayan eserde, sarayda yaşanan iktidar savaşlarında bir güç sembolüne dönüşen elmas odağında Osmanlı tarihi de bir fon olarak işlenmiştir.

Yazarın son romanı Aşk-ı Derya: Ayvazovski’nin Gizli İstanbul Güncesi de yazarın tarihi gerçekliklerden doğan ilhamını hayalleriyle harmanlamasından doğmuştur. On dokuzuncu asırda Rus ressam Ayvazovski'nin İstanbul'a gelmesinin ardından tuttuğu ve uzun yıllar sonra ortaya çıkan günlüğü biçiminde kurgulanan eserde İstanbul'unun renkli atmosferi ve göz alıcı manzaraları betimlenmektedir. Romanında ressamın gizli güncesini onun ağzından kaleme alan yazar eserin ortaya çıkışını şu cümlelerle aktarmıştır: “Böylece 19’uncu yüzyılın ortalarına doğru İstanbul’un o harikulede görünümünü ilk defa gözlerine değdiren genç ressam ne hisseder diye düşündüm. Gemisi Boğaz’a Karadeniz’den giriş yaptı ve ben onun gözlerinin yerine geçtim. İstanbul’a baktım.” (Döndaş 2016). Ayvazovski'nin eskizleriyle paralel ilerleyen anlatıda aşka da yer verilmiş; kahramanın Derya adlı genç kıza duyduğu aşk, İstanbul hayranlığının yanı başında aktarılmıştır.

Yazarın tarihsel malzemeyi kurguladığı romanlarının dışında araştırmalarından oluşan akademik bir bakışla kültür tarihi odaklı kaleme alınmış eserleri de vardır. Lâle: Doğada, Tarihte, Sanatta ile Gül - Aşkın Çiçeği, Sanatın Çiçeği, Sonsuzluğun Çiçeği adlı eserlerinde bu iki çiçeğin tarihi ve kültürel zemindeki görünümleri sıralanırken "Turkuaz - Gökyüzünün ve Yeryüzünün Mirası" adlı çalışmasında aynı zeminde bu rengin görünümünü aktarmıştır.

Kaynakça

? (2009). “Hayatı Aşkla Çalışmak”. Söyleşi. Dünya. 28.12.2009. https://www.dunya.com/ozel-dosya/hayati-askla-calismak-haberi-100927. (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Akdemir, Gamze (2014). “Gül İrepoğlu'dan “İstanbul Yıldızı” Söyleşi. Cumhuriyet Kitap. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kitap/97071/Gul_irepoglu_dan__istanbul_Yildizi_.html (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Arslan, Güliz (2013). “Biçimsiz bir soğandan bitiverip seyretmesi sevinç veren güzellik; Lale”. Söyleşi. Milliyet Kitap. http://www.milliyetsanat.com/kitap/roportaj/--bicimsiz-bir-sogandan-bitiverip-seyretmesi-sevinc-veren-guzellik--lale-/127. (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Börekçi, Gülenay (2015). “Aşkı Gülden Daha Güzel Ne Simgeleyebilir Ki?”. Söyleşi. Egoist Okur. https://egoistokur.com/aski-gulden-daha-guzel-ne-simgeleyebilir-ki/ (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Bulut, Melisa (2015). “Aşkın, Sanatın ve Sonsuzluğun Çiçeği: Gül”. Cumhuriyet Kitap. 27.01.2015. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kitap/198745/Askin__Sanatin_ve_Sonsuzlugun_Cicegi___Gul_.html (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Çakır, Mehmet (2009). “Gül İrepoğlu’yla ‘Fiyonklu İstanbul Dürbünü’ üzerine”. Cumhuriyet Kitap. 1009: 16. - https://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/4200/sayfa/2009/6/18/16.xhtml (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Doğan, Abide (2000). “Bir Sanat Tarihçisi Akademisyenin Romanı Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde”. Türkbilig.12: 93 – 103.

Doğan, Mehmet Can (2015). “Gülün Ruhunu Yakalamak”. Akşam Kitap. 13.03.2015. https://www.aksam.com.tr/kitap/gulun-ruhunu-yakalamak/haber-389114. (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Döndaş, İnci (2016). “Ayvazovski İstanbul’u Şimdi Görse Şoke Olur”. Söyleşi. Karar. 09.04.2016. https://www.karar.com/hayat-haberleri/prof-dr-gul-irepoglu-ayvazovski-istanbulu-simdi-gorse-soke-olur-86969. (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

İzci, İpek (2012). “Mücevherlere Bakarak Tarihi Okuyabilirsiniz”. Söyleşi. Radikal. 13.09.2012. http://www.radikal.com.tr/kultur/mucevherlere-bakarak-tarihi-okuyabilirsiniz-1100090/. (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Özcan, Nezahat (2010). “Minyatürden Romana: Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde”. Hürriyet Gösteri. 300: 98 – 111.

Uca, Buse (2013). İrepoğlu'ndan Rengarenk Bir Lale Demeti”. Söyleşi. Vatan Kitap. 29.03.2013.http://vatankitap.gazetevatan.com/haber/irepoglundan_rengarenk_bir_lale_demeti/4/20243. (Erişim Tarihi: 18.01.2019).

Yardım, Mehmet Nuri (2004). “Lale Devri: Felaket mi Saadet mi? [Gül İrepoğlu'nun Gölgemi Bıraktım Lale Bahçesinde Adlı Eseri Üzerine]”. E. 59: 35-37.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. KORAY ÜSTÜN
Yayın Tarihi: 06.03.2019
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Gölgemi Bıraktım Lale BahçelerindeDoğan Kitap / İstanbul2003Roman
CariyeDoğan Kitap / İstanbul2007Roman
Kadın Öykülerinde İstanbulSel / İstanbul2008Hikâye
Fiyonklu İstanbul Dürbünü - Giysilerin PenceresindenDoğan Kitap / İstanbul2009Roman
Kar İzleri ÖrttüKırmızı Kedi / İstanbul2008Hikâye
İstanbul YıldızıDoğan Kitap / İstanbul2014Roman
Aşk-ı Derya: Ayvazovski’nin Gizli İstanbul GüncesiBoyut Yayınları / İstanbul2016Roman
Feyhaman DuranTifdruk Matbaacılık / İstanbul1986İnceleme
Levnî : Nakış, Şiir, RenkT.C. Kültür Bakanlığı / Ankara1999İnceleme
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Resim, Büst, Kabartma, Fotoğraf Koleksiyonuİstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. / İstanbul2002Diğer
Lale Devri'nin Bir Görgü Tanığı: Jean-Baptiste VanmourKoçbank Yayınları / İstanbul2003İnceleme
İmparatorlar İstanbul’da - Hitit’ten Osmanlı’yaTC. Kültür ve Turizm Bakanlığı / İstanbul2011Diğer
Nurhan Atasoy'a ArmağanLale Yayıncılık / İstanbul2014Diğer
Osmanlı Saray Mücevheri - Mücevher Üzerinden Tarihi OkumakBKG Yayınları / İstanbul2013İnceleme
Zeki Faik İzerYKY / İstanbul2005İnceleme
Lâle : Doğada, Tarihte, SanattaYKY / İstanbul2013İnceleme
Gül - Aşkın Çiçeği, Sanatın Çiçeği, Sonsuzluğun ÇiçeğiYKY / İstanbul2015İnceleme
Geleceğimiz Gençlere Emanet: Kompozisyon Yarışması: SeçmelerTAÇ Vakfı Yayınları / İstanbul2008Diğer
Ayvazovski'nin İstanbul'uBoyut Yayıncılık / İstanbul2016İnceleme
Turkuaz - Gökyüzünün ve Yeryüzünün MirasıBetek Boya-Mylos Yayın Grubu / İstanbul2017İnceleme
KavuşmakHep Kitap / İstanbul2019Roman

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1EDÎB, Rikabdâr Abdullah Ağa-zâde Hazîneli Süleyman Edîb Beyd. ? - ö. 1721-1722Doğum YeriGörüntüle
2ABDULLAH RÂMİZ PAŞA, İstanbullud. 1818 - ö. 1878Doğum YeriGörüntüle
3AZÎZ, Mektûbî-zâde Abdülazîz Efendid. 1801-02 - ö. 1862Doğum YeriGörüntüle
4Ahmet Mahir Pekşend. 1956 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Ayşegül Devecioğlu,d. 1956 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Vivet Kanettid. 1956 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Namık Doymuşd. 08 Mart 1948 - ö. ?MeslekGörüntüle
8Fulden Urald. 4 Mart 1951 - ö. ?MeslekGörüntüle
9Turgut Çevikerd. 02 Şubat 1950 - ö. ?MeslekGörüntüle
10Metin Balayd. 22 Ekim 1956 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11Irmak Zilelid. 1978 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Cahit Irgatd. 21 Mart 1916 - ö. 5 Haziran 1971Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Gül Tanrıverdid. 1969 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14ORMANÎ/KELAMÎ/GÜL MEHMET, Mehmet Güld. 1957 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15TURAN GÜLd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle