NİHANÎ (BARDIZLI), Mustafa Gedik

(d. 1885 / ö. 14.03.1967)
âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mustafa Gedik olan Bardızlı Âşık Nihanî, 1885'te Erzurum'un Şenkaya ilçesi, Bardız nahiyesine bağlı Güreşken köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Recep Usta adında bir demirci olan âşığın annesi, Mahbube Hanım'dır. Nihanî, Gedikoğulları namıyla bilinen bir sülaleye mensup olduğu için, soyadı kanunundan sonra Gedik soyadını alır (Gökalp 1988: 1). Nihanî, on üç yaşlarında koyun otlatmaya başlar ve 18 yaşına kadar bu işi yapar. Çobanlık yaparak ve civardaki âşıkların fasıllarını dinleyerek büyür (Günay 2005: 154). Gençlik yıllarında rüyasında Mihriban isimli bir kıza âşık olur, sonrasında gurbete çıkar. Gurbet hayatından kurtulmak isteyen Nihanî, âşık olduğu Emirhan kızı Mihriban'a kavuşamayacağını anlayınca Göreşken köyüne döner. Kendisinden üç yaş küçük olan, Mahmut Ağa ile Atife Bacı'dan doğan Perişan Hanım ile evlenir. Bu evlilikten; 1916'da Abdülmecit, 1918'de Mürsel, 1925'te Şerif, 1926'da Zahire ve 1929'da Nazire isimlerini verdikleri çocukları olur. Daha sonra âşığın, 20 Haziran 1931'de Zennure, 15 Ekim 1934'te Zeliha ismini verdiği iki kızı daha olur ise de her ikisi de 1944'te 4 Nisan günü ölmüşlerdir (www.turkuler.com). Sovyet döneminde Azerbaycan'ı gezip Azerbaycan Türkü âşıklarla meydan kurup, deyişip atışmıştır (Kalkan 1991: 142). Bardızlı Nihanî, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Doğu Anadolu'da bazı vilayetleri gezer, Halkevlerinin 10. kuruluş yıldönümü münasebetiyle Ankara'ya davet edilir (Özarslan 1995: 87). Daha sonraları İstanbul'a gelen âşık, 14 Mart 1967 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir. Mezarı Karacaahmet Mezarlığı'ndadır (Özarslan 1995: 87).

Badeli âşıklardan olan Nihanî'nin âşıklığa başlaması on beş yaşındayken gördüğü bir rüya neticesinde gerçekleşir. Bu rüya ve devamında âşığın mahlas alması süreci Umay Günay tarafından şu şekilde anlatılmaktadır: Nihanî, birgün dolaşmak üzere Oğuz dağındaki ormana girer, ağaçların arasında tek başına kalmış bir şehit mezarı görür. İçi burkulur, korkuyor mu coşuyor mu kendisi de anlayamaz. İki rekat nafile namazı kılayım da havfim gitsin, diye düşünür. Namazı tamamlayamadan kendinden geçer. Rüyasında, kapağı açılan mezardan ruhlar çıkar. Mustafa'ya dolu sunarlar ve senin adın Nihanî derler. Aralarında yüzü arkaya dönük bir kadın rüyasında öldü diye gördüğü Mustafa için matem tutmaktadır. Kadın, Mustafa için yaktığı ağıdı söylemektedir. Mustafa acaba sahiden mi öldüm düşüncesiyle silkinir ve uyanır. Rüyasında kendisi için ağlayan ve ağıt söyleyen kadına cevap olarak demek isteyip de söyleyemediği deyişi söylemeğe başlar. Nihanî'nin sesine gelen çobanlar, onu yarı zorla köyün düzlüğüne indirirler. Ne hâl olduğunu anlamak için de Narmanlı Sümmani'ye haber salarlar. Sümmani gelir, sazının tellerine dokunur ve sorar. Karşılıklı deyiş söylerler. Sümmani ile bu deyişmeden sonra Nihanî'nin dili çözülür ve kendine gelir (Günay 2005: 155-156).

Nihani'nin ustası olmamakla beraber âşıklığa başladığı tarihte 40 yaşlarında bulunan edebiyatımızın güçlü isimlerinden Narmanlı Âşık Sümmani'nin tesirinde kalır. Nihanî, irticalen şiir söylemekte oldukça başarılı bir âşıktır (Kaya 2015: 3). Halkevlerinin kuruluşunun onuncu yılı için Ankara'ya davet edildiğinde Muzaffer Sarısözen'e kendi deyişleriyle, Sümmani'nin bazı deyişlerini çalıp söylemiştir (TDEA 2007: 145).

Nihanî, çağdaşı olan bazı âşıklarla karşılaşmalar yapar. Bunlardan tespit edilebilen âşıklar şunlardır: Sümmanî, Huzurî, Sedayî, İzharî, İznî , Efazî, Şehvarî, Ağlar Baba, Buhranî, Hüseyin Köycü, Reyhanî, Cemal Hoca, Müdamî, Âşık Ömer. Bu karşılaşmalar genellikle ikili olmakla beraber üçlü ve dörtlü olarak da yapılmıştır. Ne var ki söz konusu karşılaşmaların bir kısmı tespit edilememiştir.

Nihanî, başta aşk olmak üzere, tabiat ve gurbet, öğüt, taşlama ve tenkit, mistik düşünce ve fanilik olmak üzere dert, şikâyet, dilek konularında şiirler yazmıştır. Nihanî’nin destanlarda işlediği konular da diğer âşıklardaki konulardan pek farklı değildir. Nihanî'nin destanlarda yer alan konularının başlıcaları şunlardır: Cumhuriyet, seyahat, Kore, Osmanlı, Sarıkamış, Kars’ın Kurtuluşu Destanı (Kaya 2015: 6).

Nihanî, güzelleme, destan, semai ve koşmalarıyla tanınmıştır. İrticali deyişlerinde kafiye ve vezin ustalığı yanında duygu ve sezgi inceliği göze çarpmaktadır. "1915 Sarıkamış Şehitleri ve Felaketine Ağıt", "1918'de Kars'a İlerleyen Ordumuzun Umut Destanı", "Kars ve Azerbaycan'da İlerleyişimize Destan" isimli şiirleri yaygın olarak bilinmektedir (TDEA 2007: 145).

Nihanî’nin şiirlerinin büyük çoğunluğu 11 hecelidir. Sekiz ve 15 heceli kalıpları da kullandığı olmuştur. Şiirler koşma tarzındadır. Bu tarzın dışında mani (15 adet), divanî şiir (7 adet), yedekli münacat ve yedekli na’t (3 adet), müstakil beyit (3 adet) ve dörtlükler (3 adet) de bulunmaktadır. Nihanî’nin dili sade ve halk Türkçesidir. Tasvirler, mecazlar yapmacıklıktan uzaktır ve halkın günlük hayatta kullandığı benzetme, yakıştırma, deyim, atasözü, yemin, tekrar sözleri vs. gibi kalıp ifadelerle sağlanmıştır. Aruz veznine hâkim olduğu söylenebilir. Elimizdeki divanî örneklerinde aruzun Fâ ilâ tün/ Fâ ilâ tün Fâ ilâ tün/ Fâ i lün kalıbını kullandığı görülmektedir. Şiirlerinin tamamında mahlas kullanmıştır (Kaya 2015: 7). Âşık Nihanî hakkında birçok makale yayımlanmış, tez ve kitap çapında çalışmalar yapılmıştır (Özarslan 2001: 370).

Kaynakça

Çağlar, Behçet Kemal (1952). “Bardızlı Âşık Nihani”. Türk Folklor Araştırmaları. C. 2. İstanbul. 34.

Gökalp, Mehmet (1988). Bardızlı Âşık Nihani. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.

Günay, Umay (1995). Türkiye'de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. Ankara: Akçağ Yay.

http://www.turkuler.com/ozan/asiknihani.asp [erişim tarihi: 19.12.2018].

Kalkan, Emir (1991). XX. Yüzyıl Türk Halk Şairleri Antolojisi. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Kaya, Doğan (2015). "Âşık Nihani'nin Âşıklık Geleneği İçindeki Yeri". 24 Temmuz 2015. Bardız'da Nihani Paneli.

Özarslan, Metin (1995). “Bardızlı Nihani”. Millî Folklor. 28: 87-88.

Özarslan, Metin (2001). Erzurum Âşıklık Geleneği. Ankara: Akçağ Yay.

Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi (2007). C. 4. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. NAGİHAN ÇETİN
Yayın Tarihi: 17.07.2019
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1YAVUZER, İhsan Yavuzerd. 01.02.1960 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2HAYRANÎ, Ziya Kayad. 01.01.1952 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Nazir Akalınd. 01 Şubat 1964 - ö. 12 Aralık 2002Doğum YeriGörüntüle
4FEHMÎ/TALİBÎ, Hasan Fehmi Tezdoğand. 1885 - ö. 1951Doğum YılıGörüntüle
5SÜLEYMAN ÖZDENd. 1885 - ö. 13.08.1956Doğum YılıGörüntüle
6Ahmet Talat Onayd. 1885 - ö. 22 Eylül 1956Doğum YılıGörüntüle
7FEHMÎ/TALİBÎ, Hasan Fehmi Tezdoğand. 1885 - ö. 1951Ölüm YılıGörüntüle
8SÜLEYMAN ÖZDENd. 1885 - ö. 13.08.1956Ölüm YılıGörüntüle
9Ahmet Talat Onayd. 1885 - ö. 22 Eylül 1956Ölüm YılıGörüntüle
10FEHMÎ/TALİBÎ, Hasan Fehmi Tezdoğand. 1885 - ö. 1951MeslekGörüntüle
11SÜLEYMAN ÖZDENd. 1885 - ö. 13.08.1956MeslekGörüntüle
12Ahmet Talat Onayd. 1885 - ö. 22 Eylül 1956MeslekGörüntüle
13FEHMÎ/TALİBÎ, Hasan Fehmi Tezdoğand. 1885 - ö. 1951Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14SÜLEYMAN ÖZDENd. 1885 - ö. 13.08.1956Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Ahmet Talat Onayd. 1885 - ö. 22 Eylül 1956Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16FEHMÎ/TALİBÎ, Hasan Fehmi Tezdoğand. 1885 - ö. 1951Madde AdıGörüntüle
17SÜLEYMAN ÖZDENd. 1885 - ö. 13.08.1956Madde AdıGörüntüle
18Ahmet Talat Onayd. 1885 - ö. 22 Eylül 1956Madde AdıGörüntüle