RUŞENÎ

(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

1827-1829 Türk-Rus Savaşında Silistre Kalesinin düşman eline geçmesi üzerine yazdığı çekici destanı ile varlığı tespit edilen Âşık Ruşenî, 19. yüzyılın ilk yarısında yaşamış saz şairlerindendir. Başka bir eseri tespit edilemediği için sanatı hakkında herhangi bir hükme varılamayan bu şairin Silistre halkından ve Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra II. Mahmud’un düzenmeleye çalıştığı yeni Türk ordusunun mensuplarından olduğu söylense hata olmaz (Bayrı 1956: 12). Bu şiiri Fuat Köprülü tarafından yayımladı.

Kaynakça

Bayrı, Halit (1956). Halk Şiiri XIX.Yüzyıl. Ankara: Varlık Yay.

Çelik, Ali (2008). Türk Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Timaş Yay.

Köprülü, Fuat (2004). Türk Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.

Yaz. Krl. (2007). “ Ruşenî”, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 7. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. 371. 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. EMİNE ÇAKIR
Yayın Tarihi: 22.12.2014
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Destan

Silistre halin beyan edeyim

Çığırışırız gece gündüz elaman

Hakkın emri böyle imiş nideyim

Aleme şay oldu bu da bir zaman

 

Varımızı verdik Hakk’ın yoluna

Fırsandı vermedi İslâm kuluna

Küffâr ordu kurdu Tuna yoluna

İslâm’ın üstüne çöktü bir duman

 

Atılan tüfenkler top gibi çağlar

Küffar askeriyle bağlandı dağlar

Bütün ehli İslâm âh çekip ağlar

Hüda imdat senden halimiz yaman

 

Küffar köprü kurdu Tuna üstüne

Herkes silahını aldı destine

Yürüyüş götürdük küffâr üstüne

Bulmadık fırsandı tez döndük heman

 

Silistre derler bir küçük kal’a

İslamın başına oldu bir bela

Urun babalarım, dönmeyin hele

Nice sabî sıbyan eyledi figan

 

Çok dedik efendim çerhalar çıksın

Düşmanın ordusun ateşe yaksın

Küffârın efgânı semâya çıksın

İşiten maşallah desin bir zaman

 

Çıkarmam toplarım hayvanım yoktur

Baş olmaz kâfirin askeri çoktur

Urun babalarım,dinîmiz Hak’tır

O gün cengimizi eyledik ziyan

 

Çayır tabyasından oldu yürüyüş

Germanda olmamış böylece bir iş

Çok gaza eyledik emeğimiz boş

Küffârın darbına iyice dayan

 

Kiminin sılada kuzusu ağlar

Kimisi düşünüp sinesin dağlar

Kimisinin cerrah yarasın bağlar

Eyle ibadeti ol Hakk’a inan

 

Nice yiğit vardı ejder menendi

Beyaz çadırları kana boyandı

Kal’a burç altına lağam delindi

Çıkardı havaya toz ile duman

 

Analar akıttı gözünden yaşı

Kal’anın kalmadı toprağı taşı

Hendeklere doldu şehit ölüsü

Cümlesi oldular mevt aleyhâ fan

 

Dillere sân ettim bu cengi hoca

Çok azîm cenk oldu kırk gün kırk gece

Hiçbir soran yoktur hâlimiz nice

Heman bir Hazret-i Mevlâ’ya dayan

 

Küffâr çevremize oldu bir hisar

Cümle İslâm sana etti inkisar

Asker dayanmağa kalmadı karar

Hemen zelzeleye verildi cihan

 

Küffâr galib geldi çıkılmaz başa

Kal’anın içini yaktı ateşe

Hendekler kazdırdı Sert Mahmud Paşa

Kimsenin gönlünde kalmasın gümân

 

Bir taraf Tuna’dır, bir taraf kara

Kâmil cerrah yoktur yaramız sara

Girdaba düşmüşüz gayrı ne çare

Meskenimiz oldu deryâ vü umman

 

Sabî, sıbyan, bütün İslam derildi

Meded senden olsun Huda denildi

Kırk beş gün dayandı kal’a verildi

Tefekkür eyle bir şevketlim inan

 

Yastığımı taş oldu; döşeğim hasır

Aceb yakın m’ola ol vakt-i asîr

Akıbet küffara biz olduk esir

Cümle ağa, beyler hep düştük yayan

 

Küffar girip kale içre dizildi

Ehli İslâm olan çıkıp süzüldü

Defter olup birer birer yazıldı

Komayıp ol gece sürdüler heman

 

Vekili Resulsün Sultanı cihan

Ehli İslâm sana duada her an

İnşallah rahata kavuşur cihan

Ruşenî bu cengi eyledi ıyan (Köprülü 2004: 566-568; Bayrı 1956: 76-78; Çelik 2008: 202-203).