SADREDDÎN

(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kaynaklarda hakkında bilgi bulunmayan Sadreddîn, eldeki manzumelerine bakılırsa dinî konulu manzum hikâyeler yazan bir şairdir. Kendisine ait olarak gösterilen eserlerinin dili ve istinsah tarihlerinden hareketle onun 14. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. Buna dair kesin bir şey söylenememesi, manzum dinî hikâyelerin gerçek şairlerini saptamanın güçlüğünden kaynaklanmaktadır. Bu da böyle eserlerin değişik yazmalarının farklı kişiler adına kaydedilmesi, dolayısıyla bunların hikâyeleri söyleyenler mi, yazıya geçirenler mi yoksa anlatanlar mı olduğunun belirsizlik taşıması konusuyla ilgilidir (Özdemir 1975: 125). Nitekim Geyik Destânı’nın bazı yazmalarının sonunda Kirdeci Alî adı geçerken (Argunşah 2002: 11-14), Dâsıtân-ı Geyik başlıklı nüshasının “Nefsini eyle Müslimân Sadreddîn” (Tören 2005: 247) mısraında mahlas Sadreddîn şeklindedir. Eserin, Hikâyet-i Geyik ismini taşıyan nüshasının “Nefsin müslimân eyle Hazerü’d-dîn” mısraında yanlışlıkla Hazerü’d-dîn okunan (Kuzubaş 2008: 307-308) mahlasın doğru şekli Sadreddîn olmalıdır. Konuyla ilgili bir başka çalışmada “Yûsufî Meddâh-ı bî-çâre anun” mısraında geçen ad sebebiyle manzume bu kez de Yûsuf-ı Meddâh’a ait olarak gösterilmiştir (Aytaş 1999: 164). Ancak aynı metindeki “Nefsin ile Müslüman ol Sadr-ı dîn” mısraındaki “Sadr-ı Dîn” tamlaması mahlasın muhtemelen Sadreddîn olduğunu işaret etmektedir. Dolayısıyla aidiyete ilişkin kimi noktalar hala belirsizliğini korumakla birlikte yazmalar mukayese edildiğinde Sadreddîn isminin ön plana çıktığı görülmektedir. Bugün Sadreddîn’inin kaleme aldığı düşünülen eserler şunlardır:

1. Mu’cize-i Muhammed Mustafâ: Kütüphanelerde nüshalarına rastlanan kısa bir manzumedir. Bir nüshasındaki beyit sayısı 32 olan mesnevî, aruzun fâ’ilâtün fâ’ilatün fâ’ilün kalıbıyla yazılmıştır. Hz. Muhammed’in mucizelerinden birini konu alan bu dinî-didaktik nitelikteki hikâyede anlatıldığına göre Ebu Cehil ve on kâfir; Hz. Muhammed’in karşısına çıkarak ondan güneşi geri döndürmesini, ayı güneşin yerine geçirmesini, daha sonra her ikisini yine kendi yerlerine göstermesini isterler. Hz. Muhammed de bu mucizeleri gerçekleştirince kâfirler Müslüman olur (Çelebioğlu 1999: 80).

2. Dâsıtân-ı Geyik: Mesnevî nazım şekliyle ve aruzun fâ’ilâtün fâ’ilatün fâ’ilün kalıbıyla kaleme alınan metin 95 beyittir. Manzumede Hz. Muhammed’in bir geyiği kâfirlerden kurtararak onlara peygamberliğini ispat etmesi ve bunun üzerine kâfirlerin Müslüman olması hikâye edilmiştir (Çelebioğlu 1999: 80-82). Dâstân-ı Geyik üzerinde dört çalışma yapılmıştır (Aytaş 1999; Tören 2005; Aslan 2006: Kuzubaş 2008). 

Sadreddîn; İslâm dinini ve kültürünü geniş halk kitlelerine tanıtmak, dinî kaideleri İslâm büyüklerinin hayatları dâhilinde örnekleyerek anlatmak maksadıyla ortaya çıkan manzum dinî hikâye yazma geleneğinin temsilcilerindendir. Bu amaç doğrultusunda sade Türkçe ve akıcı bir üslupla dinî-tasavvufi konulu mesnevîler kaleme almıştır.

Kaynakça

Argunşah, Mustafa (hzl.) (2002). Kirdeci Ali, Kesikbaş Destanı. Ankara: KB Yay.

Aslan, Namık (2006). “Manzum Dinî Hikâyeler ve Kirdeci Ali’ye Ait Olduğu Söylenen İki Hikâye Metni (Güvercin ve Geyik Destanları)”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (20): 189-207.

Aytaş, Gıyasettin (1999). “Türk Kültür ve Edebiyatında Geyik Motifi ve ‘Haza Destan-ı Geyik’”. Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. VI (12): 161-170.

Çelebioğlu, Âmil (1999). Türk Mesnevî Edebiyatı 15 yy. Kadar (Sultan II. Murad Devri) (824-855/1421-1451). İstanbul: Kitabevi Yay.

Elçin, Şükrü (1995). “ Kirdeci Ali’nin Kesik Baş Destanı”. Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi. (517): 64-68.

Kartal, Ahmet (2013). Doğu’nun Uzun Hikâyesi Türk Edebiyatında Mesnevî. İstanbul: Doğu Kütüphanesi.

Kuzubaş, Muhammet (2008). “Manzum Bir Destan Kitabı (Destân-ı Veysel Karânî, Vefât-ı Hz. Fâtıma, Vefât-ı Hz. İbrâhîm, Hikâyet-i Gügercin, Hikâyet-i Geyik)”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 1/2: 304-340.

Ocak, Ahmet Yaşar (1989). Türk Folklorunda Kesik Baş (Tarih-Folklor İlişkisinden Bir Kesit). Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay.

Özdemir, Fuat (1975). “İlk Dinî Destanlar ve Kesikbaş Destanı”. Folklor Araştırmaları Kurumu Yıllığı Yıllığı 1975. Ankara: Folklor Araştırmaları Kurumu Yay. 123-129.

Tören, Hatice. (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. 33 (33): 239-282.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. SATI KUMARTAŞLIOĞLU
Yayın Tarihi: 19.02.2014
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Dâsıtân-ı Geyik

Bismillahirrahmanirrahim

Yine başladum söze Allah diyü

Evvelinde fazl-ı bismillah diyü

Başladum bir mu’cizât uş gül gibi

Şerh ideyüm tapuna bülbül gibi

Dinle imdi bir acâyib hoş haber

Mustafâ’dan ey sâhib-i hüner

Ol habîbu’l-lah Muhammed Mustafâ

Din eri kendüsi hem pâk-i safâ

Mescidinde bir gün ol dîn serveri

Tan namâzın kıldı ol gönül eri

Oturdı söykenüp mihrâbına

Va’z u pend ideridi ashâbına

Ol Muhammed kim aya benzer yüzi

Yarın ol dileyesi Hak’dan bizi

Gör karşudan-ki kırk atlu gelür

Kuvvetile katı heybetlü gelür

Katırak mescide degin geldiler

Çünkü mescid kapusına irdiler

Mustafâ’nun andalıgın bildiler

Kamusı atdan aşaga indiler

Girdiler mescide virdiler selâm

Sâf dutuban karşu durdılar tamâm

Didiler kim gösterin Muhammed’i

Ol-ki bizim dîne bâtıldur didi

Kim ol kim putlara bâtıl diye

Halk içinde böyle da’vî eyleye

Eydün ana bu sözi söylemesün

Söyler ise bu arada durmasun

Ömer eydür yâ Resûl ben turayım

Turramıla cümlesini kırayım

Resûl eydür sabr idin bir görelim

Nedir dilekleri bir soralım

Ola kim hükmüme fermân olalar

Mu’cizât görüp müselmân olalar

Resûl eydür ne-durur dilegünüz

Gelsün ilerü otursun beginiz

Anlar eydür gelüben oturmazuz

Dahı bir dem karşunuzda turmazuz

Bize peygamberlıgın eyle ayân

Ger yogısa sözün içinde yalan

Eyderiken putlar anda mâcerâ

Bakdı gördi ol Muhammed ey yara

Bir geyik baglu anda ata

Gördi resûl anı kıldı ibreta

Tasmayıla baglu ayagı başı

İllâ sel olmuş akar gözi yaşı

Resûl eydür geyige söylesün

Benim peygamberlıgım şerh eylesün

Ol kâfirin begi işidicek anı

Geldi eydir ne dimek olur ya’ni

Bizi diler kendüzine döndüre

Evimize dahı mahrûm göndüre

Kırk kişiyile avlayuban dutmışuz

Bir gice dahı yabanda yatmışuz

Resûl eydür hele çezin siz anı

Disün yiri gögi yaradanı

Çezdiler ol geyigün ayagını

Berk dutuban bogazınun bagını

Baglu yerden geyicegi aldılar

Mustafâ’nun huzûrına geldiler

Didiler kim ne sözün var söylegil

Peygamberlıgın bize şerh eylegil

Didi çezin bogazını dahı hemânn ...

İki gez segirdirse bir belek geçer

Çıkıcak elden geyigimiz kim yiter

Buña ayruk kaçıcagaz kim yiter

Resûl eydür çezin sözüm dutun

Geyigünüz kaça beni tutun

İşbu kavle râzı olup üşdiler

Geyicegin bogazını çezdiler

Çün çezildi geldi geyik mahfile

Hak çalabun getürüp adın dile

Hak Çalap dil virdi lutfundan ana

Vir salavât ne didi eydem sana

Dir budur iki cihânunserveri

Hak Çalabun sevgüli peygamberi

Tanrı birdür resûl resûlsın bî-gümân

Yerde gökde işbu söz oldı ayân

Her ki bunda bu gün Hak bildi seni

Oddan âzâd olısar yarın cânı

Her ol bunda seni Hak bilmedi

Yarın ol tamu dibinde kaynadı

Yedügi zakkum ola yeri cahîm

Yüzi kara ola içdügi hamîm

Her ki senün hükmine fermân ola

Yeri cennet yoldaşı rıdvân ola

Ben-dahı gönüllüyem yâ Mustafâ

Bu kara başım dilim gördi cefâ

Çîn elinden gelmişidim ben garîb

İsteridim kardaşım yavı kılıp

Geliben Mekke tagında kuzuladım

İki kuzucık togurdum gizledim

İrken turmışdum ot otlayam

Girü gelem kuzulara sütleyem

Bu kâfirler geliben avladılar

Çevre alup dört yanım bagladılar

Kaçamadım bende yogıdı mecâl

Kardaşın yavı kılanda mahâl

Kardaş olur kişeye kutlu tag

Ölüm irsâl irgürür yürege tag

Kardaş yavı kılanda kişi n’olur

Kamulardan yalımı alçak olur

Kişiniñ kardaşı yürgi yagıdur

Mâlı mülki bagçesi hem bagıdur

Şimdi irdi bana bir elem dahı

N’eyleyim ol iki yavrı dahı

Dişleri bitmedi ot otlayalar

N’eyleyeler ol ıssız tagda bular

Yâ Resûl bana pâyendân ol bu-gün

Yüregüm derdine dermân ol bu-gün

İrişeyim ol iki kuzulara

Hâlımı haber vireyim anlara

Çün işitti Mustafâ bu sözleri

Yaşıla toldı mübârek gözleri

Resûl eydür kâfir sözüm tutun

Geyigi bana bagışlan ya satun

Ya pâyendân olayın kılun kabûl

Ger geyik gelmez ise dir ol Resûl

Geyigin iki bahâsın alasın

Yahûd her ne-kim dilersiz kılasız

Anlar eydir nemüz eksik satalım

İllâ pâyendân olursan dutalum

Geyigimiz gelmez olırısa ya’ni

Bellü bil-kim öldürürüz biz seni

Râzı oldı Resûl ol-dem bildiler

Kavlı ikündiye degin kıldılar

Geyigi ol-demde salı virdiler

Çıkdı geyik derdile girdi yola

Vây ana kim kuzulardan ayrıla

Yavuz okdur ugramasun kimseye

Akar-ıdı geyigin gözi yaşı

Yel gibi geçer idi tag taşı

Tag taş dere tepe dimez geçer

Yaş yerine gözlerinden kan saçar

İrdi eydür iki körpe kuzı

N’ite sorayım sizün hâlinüzi

Geliñüz ahır yüzünüz göreyim

Karnınuz açdır sizi emzüreyim

Ey körpe iki kuzularum bilünüz

Şimden-girü anasız kaldıñuz

Bunlar eydür ana ne oldı cânun

Dilüne gelmezdi bu söz senün

Ya ana ne geldi bu gün size

Didügün yogıdı bu sözi bize

Geyik eydür kâfire tutulmışam

Hak Resûlını pâyendân virmişem

İşbu sözi duyuban ağlaşdılar

Anaları boynunı yalaşdılar

Didiler südün bize oldı harâm

Degiresin Resûle bizden selâm

Ko bizi bu tag içinde ölelim

Hakka boyun virelüm bel baglayalum

Geyik eydür ben giderem aradan

Sizin ele alınız ol yaradan

İşbu sözi deyüben döndi girü

Diñle imdi Tanrı hükmin gel berü

Ol kâfir begi adam viribidi

Varun yolında tuzak kurun didi

Geldiler tuzak kuruban gitdiler

Ol geyicegi tuzaga tutdılar

Kaldı geyik tuzag içre aglayu

Hak çalap buyrugına bel baglayu

Eydür ey âlemün sırrın bilen

Kamunun hâlını bakmadan gören

Kaldı geyik tuzag içre çagırur

Hak Ta’âlâ Cebrâ’ile buyurur

Eyitdi tiz iriş geyigi getürdi

Hak Resûlınun katına yetürdi

Geldi geyik ortaya Allah deyü

Gör hâlımı yâ Resûlu’llah deyü

Ayıplaman siz benüm geç geldügüm

Size ma’lûmdur dahı ne oldugum

Ol cühûdlar gördi geldügin

Mustafâ katında özürlandugın

Kık kişi ol-dem müslümân oldılar

Resûl öninde îmâna geldiler

Yetmiş evidi bular kavmıla

Kamusı îmân getürdiler bile

Öylelik yola geyigi göndürdiler

Cühûdı hak dîne döndürdiler

Nefsini eyle müslimân Sadre’ddîn

Kim olasın tamu odından emîn

Nefsine uyup kılarsan işreti

Aceb ola ger göresin cenneti

Nefsine cezâ idenlerün yeri

Uçmag olur içi toptolu hûri

Hele bunda hatm olsun bu kelâm

Vir salâvât Mustafâ’ya ve’s-selâm

Okuyanı yazanı dinleyeni

Rahmetinle yarlıgagıl ya ganî

(Tören, Hatice (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi .33 (33): 239-282.)