ZİYÂ’Î, Hasan Ziyâ’î Efendi

(d. 959/1551 - ö. 992/1584)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Mostar'da doğdu. Asıl adı Hasan’dır. Bu yörenin yerli ailelerinden olduğu anlaşılmaktadır. Divanının sonunda yer alan “Hasan Ziyâ’î bin ‘Alî bin Hüseyin bin Mahmûd bin Yûsuf el-Hersekî” künyesi, şairin babasının ve büyük dedelerinin isimlerini göstermektedir. Ziyâ’î, Kenzü’l-Esrâr adlı mesnevisinde; eserini yirmi yaşında kaleme aldığını ifade eder. Şair bu eseri 979/1571’de yazdığına göre, doğum tarihinin 959/1551 olduğu tahmin edilmektedir. Öğreniminin niteliği hakkında kaynaklardan bilgi edinilmese de daha sonra yaptığı görevlere bakılarak çağının geçerli dini bilgilerini edindiği anlaşılır. Hayatını yokluk ve sıkıntılarla geçiren Ziyâ’î, şiirlerinde -özellikle kasidelerinde- fakirliğinden ve hünerinin kıymetinin bilinmediğinden şikayet eder. Hayatının bir döneminde fakirlikten kurtulabilmek için gurbete çıkan şair, burada da ailesinin geçimini sağlayamayınca memleketi Mostar’a geri döner. Bir zaman sonra, kendisi de divan sahibi bir şair olan Vusûlî Mehmed Beg’in (ö.1006/1598) himayesine girerek maddî sıkıntılarından kurtulur. 991/1583 yılında vaizlik yapmaya başlayan Ziyâ’î, bir yıl sonra (992/1584) Mostar’da veba hastalığından vefat eder. Kimin yazdığı bilinmeyen “Rahmet-i Hakk’a vâsıl oldum pâk” mısraı ölümüne düşürülmüş tarihtir. Şiirlerinden evli ve birden fazla çocuğu olduğu anlaşılmaktadır.

Eserleri:

1.Divan: Ziyâ'î’nin 992/1584’te Mostar’da tamamladığı hacimli, mürettep bir divanı mevcuttur. Bugüne kadar tek nüshası bulunabilen eser, Edirne Selimiye Kütüphanesi el yazmaları bölümü 2127 numarada kayıtlıdır. Şair, divanının dibacesinde; gençlik günlerinde aşka meyl edip bu hevesle şiirler yazdığını, ihtiyarlığında da bunların müsveddede kalıp dağılmasını reva görmediğinden kaside, gazel ve diğer şiirlerden bir divan tertip ettiğini söyleyerek divanını yazma sebebini dile getirir. Divanda 12 kaside (1’i Farsça), 1 terkîb-bend, 1 tercî-bend, 1 muaşşer, 1 müseddes, 4 muhammes, 510 gazel (14’ü Farsça), 14 tarih (1’i Arapça), 12 muamma, 57 kıt’a (1’i Farsça), 29 müfred ve matla‘ bulunmaktadır.Divanda Rumeli şairlerine has rintlik, kalenderilik, Hristiyanlık kültürü, Rumeli’ye ait yer adlarının mevcudiyeti, atasözleri ve deyimlere sıkça yer verme, halkın gelenek ve yaşayışını şiirine aksettirme, Rumeli söyleyişleri, halk söyleyişine yakın samimi ifadeler, akıcılık ve sadelik gibi belirgin özellikler mevcuttur. Kasidelerinde alışılmış kaside anlayışının dışına çıkan şair, süslü ifade ve mübalağalı övgülerden uzak durmuştur. “Hane-i Vîrâne” ve “Sengistân” kasideleri ise hem muhteva hem de şekil özelliği bakımından klasik kasidelerden farklıdır. Bu kasideler övgü gayesiyle değil, sembolik ve mizahi anlayışla yazılmış şiirlerdir. O, bazen kendisiyle bazen de çevresiyle alay eder. Ziyâî, edebiyatımızda örneğine az rastlanan, şairlerin şahsi sıkıntılarını dile getirdikleri “hasb-ı hâl” tarzı bir kaside de yazmıştır.

2.Kıssa-i Şeyh Abdürrezzâk (Şeyh-i San’ân) Mesnevisi: Bu eser, İslam ve tasavvuf felsefesi ile ilgili pek çok eserde zikredilen meşhur Şeyh-i San’ân hikayesini anlatır. 1725 beyitlik mesnevinin; biri Londra’da, biri Zagreb’de, ikisi İstanbul’da olmak üzere dört nüshası vardır. Mesnevinin sonunda eserin tamamlanışına 991/1583 tarihi düşürülmüştür. Şeyh-i San’ân kıssası, yıllardır söylenegelen “Sarı Gelin” türküsünün hikâye kaynağını da teşkil etmektedir. Ziyâ’î, mesnevide konu olarak Attâr’ın Mantıku’t-Tayrı’ndaki Şeyh Sanân hikayesine sadık kalmakla beraber bazı ayrıntılarda ve hikayenin sonuç bölümünde değişiklikler yapma yoluna gitmiştir. Bu durum esere orijinal bir nitelik kazandırmıştır. Ziyâ’î’nin mesnevisini diğerlerinden ayıran en önemli özellik hikayenin sonuç bölümüdür. Attâr’ın hikayesinde Hristiyan güzeli, Şeyh’e kavuştuğu an Müslüman olur ve ölür. Ziyâ’î’nin eserinde ise Şeyh’in sevdiği kız hemen ölmez, Şeyh ile beraber Kabe’ye gelir, günlerini dua ve ibadetlerle geçirdikten sonra ölür. Bu farklılık; bir Rumeli şairi olan Ziyâ’î’nin eserinde, Balkanlarda yüzyıllar boyunca iç içe yaşayan Hristiyanlar ve Müslümanların dinlerinin karşılaştırılması olarak görülebilir. Şair bu eserinde Hristiyanlık ile Müslümanlığı mukayese etmiş, İslamiyet’in Hristiyanlığa olan üstünlüğünü vurgulamak istemiştir. Tasavvufî bir nitelik taşıyan hikâyenin anlatmak istediği ana düşünce, aşkın insanın gönlünde olduğu fikridir. Aşk uğruna çekilen eziyetlere ve ayıplamalara alçak gönüllülükle katlanmak ve sabır göstermek gerekir. Aşk yolu, zorluklarla doludur ve gerçek aşka ancak çekilen sıkıntılar neticesinde ulaşmak mümkündür.

3.Kenzü’l-Esrâr: Ziyâî, Nizâmî’nin Mahzenü’l-Esrârına nazire olarak yazdığı 1565 beyitlik bu eserinde; ilim, namaz, aşk, kanaat, dünyanın faniliği, takva, haya, edep, yiğitlik, adalet, cimrilik ve günah gibi yirmi farklı konuda hikayeler anlatmış ve bu hikayelerle ilgili çeşitli nasihatlarda bulunmuştur. Mesnevinin tek nüshası Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi yazmaları arasındadır.

4.Varka vü Gülşâh: Mostarlı Ziyâî, bugüne kadar bulunamamış olan bu eseri yazdığını, Kıssa-i Şeyh Abdürrezzâk Mesnevisi’nde dile getirmektedir.

Kaynakça

Cehajıc, Dzemal (1976). Prılozı Za Orıjentalnu Fılologıju. Sarejevo: Orıjentalnu Instutut u Sarejevo.

Gürgendereli, Müberra (hzl.) (2002). Hasan Ziyâ’î Hayatı Eserleri Sanatı ve Divanı. Ankara: KB Yay.

Gürgendereli, Müberra (hzl.) (2007). Mostarlı Ziyâ’î Şeyh-i San‘ân Mesnevisi. İstanbul: Kitabevi.

Fâizî. Zübdetü’l-eş‘âr. Süleymaniye Ktp.Şehit Ali Paşa-1877/1.

Zülfe, Ömer ve Fatih Başpınar (hzl.) (2011). Kenzü’l-Esrâr Mostarlı Ziyâ’î. İstanbul: Semerkand.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. MÜBERRA GÜRGENDERELİ
Yayın Tarihi: 02.10.2013
Güncelleme Tarihi: 22.06.2021

Eserlerinden Örnekler

 Kasîde-i Seng-istân

 Nâ-gehân ‘âlem-i ‘işretde iken zevkde iken

 Sîm-sîmâları gülşende kenâr eyler iken


 Rûzgâr atdı beni sâhil-i bahra nâ-gâh

 Gel dinüz böyle belâ çekdi mi bir ehl-i sühen


 Bir ulu taşda yüce kal‘ada diz-dâr-ı felek

 Beni habs itdi günâhum ne belâdur bilmen


 Seng-dil bir sanemün derdini çekmek gibidür

 Böyle bir seng-i siyâh üzere tutmak mesken


 Bîsutûn üzre hemân Kûh-ken oldum gûyâ

 Cân-ı Şîrînden usandurdı beni çerh-i kühen


 Meskenet meskeninün sâkini oldum ammâ

 Beni tahrîk iden âyâ ne hevâdur başdan


 Şâhin-i tab‘-ı bülendüm yine pervâz itsün

 Kendüm uçurmaz isem şimdi eger taşlardan


 Geh taşı başa gehî başumı taşa ururın

 Ya ‘ni dîvâne-misâl oldı gönül derdinden


 Dostlar kaldı taş altında benüm iki elüm

 Dest-gîr ola meger seng-i siyâhı yaradan


 Beni acun ki cihân başuma zindân olmış

 Kanı ol seyr-i sahârî kanı gül-geşt-i çemen


 Böyle bir teng mekâna n’ite kim kalb-i hasîs

 Beni dil-teng iden ey çerh-i felek sensin sen


 Câmi‘-i çerhe hemân minber-i kudretdür bu

 Şimdi üstine çıkup tut ki hatîb oldum ben


 Cânuma âteş-i gam düşdi dutuşdum cânâ

 Aceb olmaz eger âteş çıka katı taşdan


 Taşda meskenden igen katı şikâyet kıluruz

 N’idelüm başumuza pârelenür anca mihen


 Bir ulu taşı mezârumda nişân eyleyesiz

 Dostlar bunda ölürsem elem-i gurbetden


 Bir Hudâyî kayalardur ki Hudâ ide halâs

 Şâhin-i tab‘umı bu yirde yuva tutmakdan


  Âdem olan hele cennetden ider mi nefret

 Seng-i ta‘n ursa yiridür bana yârân-ı vatan


 Ger cenâzem çıkarup defnüme kasd eyleyeler

 Korkum oldur ki ilişe kala taşlarda kefen


 Çâr erkânı hatar-nâk iki yanı uçurum

 Şart u erkânı budur kim gide âdem erken


  Lâle-veş rızkunı taşdan çıkar olma dil-teng

 Dâg-ı gam var ise sînende Ziyâ’î katlan


 Dag u taşı yaradan Tanrıdan oldur maksûd

 Çıkam âhir buradan bâd-ı sabâ gibi esen  

(Gürgendereli, Müberra (hzl.) (2002). Hasan Ziyâ’î Hayatı Eserleri Sanatı ve Divanı. Ankara: KB Yay. 95-97.)


Duhter-i bî-misâl Şeyh-i San‘âna ‘arz-ı cemâl idüp Şeyh-i pür-melâl devlet-i visâle irüp ‘arz-ı hâl itdügidür. 

Seyrden döndi girü ol meh-rû

Gördi kûyında saru bir sayru

 

Kendinün bildi ki dildâdesidür

Sâyesi gibi bir üftâdesidür

 

İtdi ‘âriflik ile ana nazar

Gösterüp rûy-ı tecâhül duhter

 

Büt-i Rûmî ‘acemîlik itdi

Bilmeze urdı egerçi bildi

 

Nâzı vü şîvesi anun çog idi

Hîç zerâfetde nazîri yog idi

 

Didi ey pîr ki kandan geldün

Kendüni bahr-ı belâya saldun

 

Neden oldı ki karârun yokdur

Akl u sabrun gibi ‘ârun yokdur

 

Pîr-i nâ-bâlig ü ahmaksın sen

Hak bu kim câhil-i mutlaksın sen

 

Mey-i ‘aşk ile kaçan mest oldun

Mihnet-i ‘aşk ile hem-dest oldun

 

Kûy-ı tersâda revâ mı zâhid

Hareketler kıla zâ’id zâ’id 

 

Aşkumun şem‘ine pervâne misin

Noldı ‘aklun kanı dîvâne misin

 

Sende yok zerrece ‘akl u tedbîr

Katı oglanlık idersin hey pîr

 

Sakalun ag iken ey pîr-i fenâ

Yüz karalıgını itmen ne revâ

 

Duhterün sözlerini gûş itdi

Şeyh-i San‘ân hemân cûş itdi

 

Didi ey ‘ömr-i ‘azîzüm cânum

Sen misin âh benüm sultânum 

 

Beni dîvâne kılan sensin sen

Dili vîrâne kılan sensin sen  

 

Firkatün cânı zebûn itmişdür

Bana bu derdi cünûn itmişdür

 

Kerem eyle bana zulm itme şehâ

Bende-i dergehünem kıyma bana

 

Gözlerün düzd-i meta‘-ı dildür

Hak bu kim gamzelerün kâtildür 

 

Gel güzel başun içün kıyma bana

Vâcibü’l-katl isem de farazâ

 

Ya girü gönlümi vir ey duhter

Ya bana başun içün ol hem-ser


(Gürgendereli, Müberra (hzl.) (2007). Mostarlı Ziyâ’î Şeyh-i San‘ân Mesnevisi. İstanbul: Kitabevi. 148-151.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1HİLMÎ, Mostârîd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2MOSTÂRÎ ÇELEBÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3MECÂZÎd. ? - ö. 1610Doğum YeriGörüntüle
4ZİHNÎ, Abdü'ddelîld. 1551/1552 - ö. 1614/1615Doğum YılıGörüntüle
5MAKÂLÎ, Mehmed Çelebid. ? - ö. 1584Ölüm YılıGörüntüle
6FİKRÎ, Derviş Fikrîd. ? - ö. 1584Ölüm YılıGörüntüle
7MU’ÎDÎ, Mu’îd-zâde Mehmed Mu’îdî Ef. b. Şam Müftüsü Maraşlı Mehmed Ef. b. Mu’îd-zâde Abdülaziz Ef b. Abdurrahman Ef. b. Yusuf Ef. b. Bektûtd. ? - ö. 1584Ölüm YılıGörüntüle
8KÂNİ'Î, Müezzin-zâde Şeyh Ahmed Efendid. ? - ö. 1644MeslekGörüntüle
9AHMED/FEHMİ, Ahmed Fehmi Erturhand. 1884 - ö. 1966MeslekGörüntüle
10DERVİŞ OSMANd. ? - ö. 1684MeslekGörüntüle
11NİHÂNÎ, Nihânî Haydar Babad. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12SAFÂYÎ, Şeyh Safâyî Efendid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13SİNAN ÇELEBİ, Şeyh Hüsam-zâded. ? - ö. 1552-53Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14TÂYİB, Bektaş Efendid. 1695-96 - ö. 1773Madde AdıGörüntüle
15SELMANİ, Hasan Selmand. 1934 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
16ÂDİL, Şâh Tahmâsb, Şâh Tahmâsd. 22 Şubat 1514 - ö. 14 Mayıs 1576Madde AdıGörüntüle