CENÂBÎ (Harfî), Cenâbî (Ahmed) Paşa

(d. ?/? - ö. 969/1561-62)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Ahmed (Kafzade 1993: 351, Akbayar 1995: 160) olan şairin doğum tarihi ve yeri bilinmemektedir. Âşık Çelebi’ye göre lakabı Gül-i Ahmer idi (Kılıç 2010: 493). Fakat daha çok Cenâbî Paşa diye tanındı. Kanunî Sultan Süleyman devrinde Enderun’da yetişti. Savaşta ve barışta daima padişahın yakınında bulunup ilgisini kazandı. Saraydan çıkıp çaşnigir başı, daha sonra imrahor başı oldu. Ardından da paşa rütbesi verilerek Anadolu Beylerbeyi görevine getirildi. Anadolu Beylerbeyliği yaklaşık yirmi yıl sürdü. Bu görevde iken 969/1561-62 yılında Ankara’da vefat etti. Burada kendi adına, Mimar Sinan’a yaptırmış olduğu Cenâbî Ahmet Paşa Camii’nin avlusunda yine kendi adını taşıyan türbeye defnedildi. Vefatına Manastırlı Celâl Bey “Cihândan münkatı‘ olup Cenâbî / Mü’essir oldı gâlib tîg-ı Mirrîh / Bir eksikliye nakl itdüm bu hâli / Vefât itdi Cenâbî didi târîh” manzumesi ile tarih düşürmüştür. Ciddî ve vakur bir insandı. Hatta kahkaha ile gülerek dişlerini gösterdiği görülmemiştir ve yalnızken bile bağdaş kurarak oturmuştur (İsen 1994: 205).

Şair, şiirlerinde önce Harfî mahlasını kullanmıştır. Daha sonra da mahlasını Cenâbî olarak değiştirmiş ve bu durumu “Degül ma‘yûbdan çün kim kişi tebdîl ide mahlas / Cenâbî diyü nazmumda beyân itdüm bu dem mahlas” (Kesik 1996: 274) beyti ile ifade etmiştir. Bu beyte göre Saadettin Nüzhet Ergun (1936-1945: 1016)’un, Harfî mahlaslı şiirlerin 16. yüzyılda yaşamış olan Harfî Vecihî Bey adlı bir Hurufî şaire ait olabileceği düşüncesi doğru değildir. Cenâbî’nin bilinen tek eseri Divan’ıdır. Eserin dört nüshası tespit edilmiştir. Birinci nüsha İstanbul Millet Kütüphanesinde Ali Emirî Efendi Manzum Eserler Bölümünde numara 83’te, ikinci nüsha İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 402’de, üçüncü nüsha Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa 390’da, dördüncü nüshası Ankara Millî Kütüphane Mf1994 A 4178’da kayıtlıdır. Divan’da 21’i Farsça olmak üzere 383 gazel, ikisi Kanunî Sultan Süleyman (Muhibbî) ve birisi de Necâti'nin gazellerine olmak üzere 3 tahmis, 2 muhammes, 2 murabba (Harfî mahlası) 4 müfred yer almaktadır (Kesik 1996). Ayrıca Pervane Bey Mecmuası (Gıynaş 2013: 522, 1345, 3520, 3637)’nda Divan’da yer almayan dört gazeli daha vardır. Divan’daki gazellerden 38’i (6’sı Farsça) Harfî mahlasıyla yazılmıştır. Divan üzerine iki yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Kesik 1996, Cihan 1996).

Cenâbî, şairane ve hâkimane söyleyişleriyle dikkati çekmektedir. Şiirlerinin en önemli temasını aşk oluşturmaktadır. Şiirlerinde yer yer tasavvufî söyleyişlere rastlansa da tasavvufu amaç edinmemiştir. Şiirlerinde Kanunî döneminin askerî ve siyasî unsurlarına da değinmiştir. Klasik şiirinin dil özelliklerini Cenâbî’de de görmekle birlikte bazı şiirlerde halk söyleyişine yaklaşıldığı görülmektedir. İfade özelliği olarak dikkati çeken bir diğer özellik, anlamın derinlerde değil de yüzeysel ve kolay anlaşılır olmasıdır. Şiirleri birkaç istisna haricinde nazım tekniği bakımından sağlamdır. Aruzu genellikle ustalıkla kullanmıştır. Kafiyeler ve redifler gelişi güzel olmayıp ahengi tamamlayan bir özellik olarak dikkatle seçilmiştir.

Kaynakça

Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmanî. C. 1. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyâr-zâde Atâ Osmanlı Tarihi, Târîh-i Enderûn. C. 4. İstanbul: Kitabevi Yay.

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî-Tezkiretü'ş-Şuara ve Tabsıratü'n-Nüzemâ. Ankara: AKM Yay.

Cunbur, Müjgân (2002). “Cenâbî, Paşa”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 2. Ankara: AKM Yay. 441-442.

Ergun, Sadettin Nüzhet (1936-1945). “Cenâbî (Paşa)”. Türk Şairleri. C. 3. İstanbul: Bozkurt Matbaası. 1015-1017.

Gıynaş, Kamil Ali (2013). Pervâne Bey Mecmuası (İnceleme-Metin). Doktora Tezi. Yozgat: Bozok Üniversitesi.

İpekten, Halûk, Mustafa İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 

İsen, Mustafa (1990). Latifi Tezkiresi. Ankara: KTB Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Gelibolulu Âlî, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay. 

İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (yty.). “Cenâbî Paşa”. C. I. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. 144-145.

Kafzade, Selda (1993). “Cenâbî Ahmed Paşa Camii”. İslam Ansiklopedisi. C.7. İstanbul: TDV Yay. 351-352.

Kayabaşı, Bekir (1997). Kâfzâde Fâ’izî’nin Zübdetü’l-Eş‘âr’ı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.

Kesik, Beyhan (1996). Cenabî Paşa Divan (Hayatı, Edebi Kişiliği, Divanı’nın Karşılaştırmalı Metni). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi Meşâ‘irü’ş-Şu‘arâ, İnceleme-Metin. C. 1. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. I-II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Riyazî Mehmet Efendi. Riyazü'ş-Şuara. Nuruosmaniye Kütüphanesi, nr. 3724. 

Cihan, Selim (1996). Cenâbî Paşa ve Divanı. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay. 

Sungurhan Eyduran, Aysun (2008). Beyânî Tezkiretü’ş-Şu‘arâ. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10733,metinpdf.pdf?0 [erişim tarihi 03.12.2014]. 44.

Sungurhan Eyduran, Aysun (2009). Kınalızâde Hasan Çelebi Tezkiretü’ş-Şu‘arâTenkitli Metin A. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10738,tsmetinapdf.pdf?0 [erişim tarihi: 03.12.2014]. 218.

Şemsettin Sami (1996). Kâmûsu’l-‘Alâm. Tıpkıbasım. C. 3. Ankara: Kaşgar Yay.

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1977). C. 2. “Cenâbî Paşa”. İstanbul: Dergâh Yay. 48-49.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİK
Yayın Tarihi: 04.12.2014
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Olsa peydâ dûd-ı âhûm gözlerüm giryân olur

Ebr-i zulmet olsa zâhir lâ-cerem bârân olur

Düşmen-i nefs ü hevânun kesdi bir bir başını

Arsa-i uzletde şol kim tîgveş uryân olur

Geh şarâb-ı la‘lün içüp mest olur cânâ gönül

Gâh hâlün habbesini ekl idüp hayrân olur

Şîve-i reftârda Tûbâya egmez başını

Kâmet-i bâlâsı yârün gör ne âlî-şân olur

Seyl-i eşkümden Cenâbî cismümün ma‘mûresi

Kılup âşık gibi bir gün yıkılup vîrân olur

(Kesik, Beyhan (1996). Cenabî Paşa Divân (Hayatı, Edebi Kişiliği, Divanı’nın Karşılaştırmalı Metni). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi. 31-32.)