ELBEYLİOĞLU, Ahmed (İlbeylioğlu)

(d. ?/? - ö. ?/?)
Âşık
(Âşık / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Maraşlı olan Elbeylioğlu'nun asıl adı Ahmed'dir (Çapraz 2008: 92). Ne zaman ve nerede doğduğu bilinmemektedir. Âşık Bilal Ceyhan'a göre Düziçi'nin Elbeyli köyündendir; İbrahim Davutluoğlu'na göre ise Antep ili sınırları içerisinde Barak Türkmen beylerindendir (Arı 2009: 625). İskân sonucu Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Elbistan ve Afşin yörelerine dağılmış İlbeylioğlu aşireti Türkmen kollarından biridir. Bu aşirette diğer aşiretlerden farklı olarak, beye bir kürk giydirilip eline mühür verilerek padişah ya da temsilcisi tarafından atandığı için bunlara Elbeyli dendiği söylenmektedir (Yardımcı). İlbeylioğlu hakkında çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Bunlardan birine göre Gündeşlioğlu’nun bacısı ile evlenmiştir. Evlilik için Gündeşlioğlu bazı şartlar ileri sürmüştür. Bunlardan biri âşığın şan ve nam sahibi olmayışıdır. Bunun üzerine İlbeylioğlu etrafına topladığı adamlar ile yol kesmiş, kervan soymuş, yüzlerce kişiyi öldürmüş ve namlı bir çete reisi olmuş (TDEA 1981: 359). Mehmet Yardımcı'nın aktardığı bir başka rivayet ise aşiret beyi olan İlbeylioğlu ile amcasının oğlu Ali arasında geçmektedir. İlbeylioğu'na başkaldırıp başka bir ilde beylik kuran Ali, Mozu adında bir kızı kaçırarak evlenir. Yıllar sonra amca oğlu Ali'yi affedip ziyaretine giden İlbeylioğlu ile Mozu arasında bir aşk başlar. Bu hikâyede, İlbeylioğlu'nun Mozu için söylediği koşması vardır (www.turkoloji.cu.edu.tr). Doğan Kaya'nın aktardığı Sivas eşmetninde ise, İlbeylioğlu fakir olan amcasının oğlu Ömer tarafından ifitraya uğrayıp padişaha şikâyet edilir. Gündeşlioğlu'nun kız kardeşi Zülfü Burma ile evlenen İlbeylioğlu evlendiği gece tutuklanır ve 16 yıl hapis yatar. Bu sırada karısı ve kız kardeşi yoksulluğa düşer. On altı yıl sonra padişah İlbeylioğlu'nu affeder ve yanına verdiği mallarla memleketine gönderir. Memleketine dönen İlbeylioğlu'nu karısı ve kız kardeşi tanımaz. Oğlu olduğunu öğrenen İlbeylioğlu çalınmasının yasaklandığı sazı alıp çalmaya başlar. İlbeylioğlu'nu tanıyan amca oğlu düşer bayılır. Amcasının oğlunu affeden İlbeylioğlu aşiretinin başına geçer (www.dogankaya.com). Yardımcı, hayatı etrafında çeşitli halk hikâyeleri oluşan İlbeylioğlu'nun hikâyelerinin kitap bütünlüğünde bir yayına sahip olmadığını ve bu hikâyelerde bir bütünlük olmadığını ifade eder.

“Avşarlardan İlbeğ Oğlu’nun Türküsü” adı altında bir türkülü hikâyesi kaydedilmiştir. Ayrıca bu türkülü hikâyeye düşülen dipnot ile, İlbeğ Oğlu’nun meşhur olduğu ve uzun bir bozlağı bulunduğu belirtilmiştir. Fahri Bilge, İlbeğ Oğlu adı altında verdiği türkülü hikâyenin, İlbeğ Oğlu’na mı yoksa Kul Fakir’e mi ait olduğu konusunda tereddüt etmektedir. Bu tereddüdü FB 426’ın “İçindekiler” bölümünde görülmektedir. Burada, 215. sayfada hem İlbeğ Oğlu’nu hem de Kul Fakir’i işaret etmiştir. Fakat, Kul Fakir’in karşısına koyduğu (?) işareti, bu türkünün İlbeğ Oğlu’na ait olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Bilge’nin bu tereddüdü, türkülü hikâyeye de yansımıştır. Nitekim, türkülü hikâyenin 7. dörtlüğünde Kul Fakir mahlası geçmektedir (Çapraz 2008: 92). İlbeğ Oğlu adı altında verilen türkülü hikâyede, lirik bir söyleyiş hâkimdir. Türkülü hikâye, “kadın, güzel, sevgili ve bunlarla ilgili diğer konulara bağlı şiir-vak’alar” içerisinde değerlendirilebilir (Çapraz 2008: 92).

Selami Münir Yurdatap'ın İlbeylioğlu Hayatı ve Şiirleri ve Hasan Çavuş'un İlbeylioğlu Ahmet Bey adında iki yayınları mevcuttur. Eski basım olan bu yayınlara ulaşılamamıştır. İlbeylioğlu’nun bazı şiirleri ağızdan derlenerek 1980'de Erciyes dergisinde Erkan Kamil tarafından yayımlanmıştır  (1981: 359). Elbeylioğlu'nun koşmalarında hakkındaki çeşitli hikâyelerde geçen olayları anlattığı görülmektedir. Aşiret, beylik, aşk, sevgilinin güzelliği, sevgiliden ayrılık gibi konuları sade bir dille şiirlerinde işlemiştir.

Kaynakça

Arı, Bülent (2009). Adana'da Geçmişten Bugüne Âşıklık Geleneği. Adana: Altın Koza Yay.

Çapraz, Erhan (2008). Fahri Bilge Defterleri Işığında Kayseri ve Yöresi Halk Şairleri. Kayseri: Laçin Yay. 

http://dogankaya.com/fotograf/ilbeylioglu_hikâyesi.pdf [erişim tarihi: 22.11.2014].

http://turkoloji.cu.edu.tr/HALK%20EDEBIYATI/mehmet_yardimci_ilbeyoglu_soylence.pdf [erişim tarihi: 22.11.2014].

“İlbeylioğlu” (1981). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 4. İstanbul: Dergâh Yay. 359.


 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. HİLAL ERDOĞAN
Yayın Tarihi: 02.12.2014
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Benim atım Adana'da su içmez

Oturup fakılar kefenim biçmez

Ufacık beylere minnetim geçmez

Kırıp zincir seni kaçmayınc'olmaz

 

Aşamıdı Ilıçağın Belinden

Dolanaydın Yarsufat'ın çölünden

Kurutulunmaz Ömer Bey'in dilinden

İnip bir badesin içmeyinc'olmaz

 

Sakızlık Gediği, Ören salından

Mürseloğlu benâğleme yolumdan

Gene haber geldi nazlı yarimden

Can karar kılmıyor, uçmayınc'olmaz

 

Aslanlı'da görün Hopun dağları

Ne güzel yeşermiş Antep bağları

Çığırışmış, çıkmış da Kürd'ün beğleri

Vurup Buşmuş seni geçmeyinc'olmaz

 

Elbeyloğlum der de tükettim sözüm

Bir yazın ağlattın, beni bir güzün

Gözünü sevdiğim Gündeşli kızın

Varıp hub cemalin açmayınc'olmaz

Arı, Bülent (2009). Adana'da Geçmişten Bugüne Âşıklık Geleneği. Adana: Altın Koza Yay. 630-631.

 

Koşma

Gidiyorum el başıma derildi

Gitme deyi yar boynuma sarıldı

Bizim kısmet gurbet elden verildi

Ben gidiyom kömür gözlüm kal kalan

 

Pınarları yosun tutmuş akmıyor

Sarı Sümbül dize çıkmış, kokmuyor

Elin kızı geri dönüp bakmıyor

Ben gidiyom suna boylum kal kalan

 

Yağmur yağar ışılaşır saylağı

Eli göçmüş buzulaşır daylağı

Taze gelin koç yiğidin yaylağı

Ben gidiyom, emim kızı kal kalan

 

Nidelim de çayık kaşlım nidelim

İstanbul'dan ferman gelmiş gidelim

Seni bilmem kime emanet edelim

Ahmet Bey'in öldüğünü bil kalan

 

Sultan dağı bir küçücek dağ olur

Sularından içen hasta sağ olur

Ben gidersem kıllı kürtler beğ olur

Ben gidiyom, kaşı karam kal kalan

 

Elbeyloğlu'm der de çalındı kalem

Bir ben ölmeyinen tükenmez alem

Belki vadem yete gurbette ölem

Ben gidiyom kömür gözlüm kal kalan

Arı, Bülent (2009). Adana'da Geçmişten Bugüne Âşıklık Geleneği. Adana: Altın Koza Yay. 628-629.

 

Koşma

Hubların serdarı Muzu'yu gördüm

Seherde açılmış gonca gül gibi

Yaşta küçük amma boyda münasip

Yeni yetme, bir fışkacık dal gibi

 

Muzu'yu dersen de zatıdan zatı

Her yerde edilir Muzu'nun methi

Dişleri inci de, ağzı bir kutu

Ağzının içinde dil hilâl gibi

 

Muzu'yu görsen de ezelden ezel

Kaşların eğmiş de gözlerin süzer

Aynalız gölünde bir turna yüzer

Top top etmiş eğricesin tel gibi

 

Elbeyloğlu'm der de, her sözüm haktır

Hakkın rahmeti de kulunda çoktur

Altında hile var, Muzu'da yoktur

Yediken süzülmüş gümüş gül gibi

Arı, Bülent (2009). Adana'da Geçmişten Bugüne Âşıklık Geleneği. Adana: Altın Koza Yay. 630.