GEDA MUSLÎ

(d. ?/? - ö. ?/?)
Tekke Şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşılamayan Geda Muslî, 17. yüzyılın başlarında yaşamış olmasına rağmen hayatının büyük bir bölümü 16. yüzyılda geçtiği için çeşitli kaynaklarda (Fuad Köprülü, Müjgân Cunbur, Saim Sakaoğlu, Ali Berat Alptekin, Ali Çelik) 16. yüzyıl şairleri arasında gösterilmiştir. Âşığın yaşadığı yüzyıla ve hayatına dair bilgiye şiirlerinden ve Evliya Çelebi’nin anlattıklarından yola çıkılarak ulaşılır. 1609’da İspanyol donanmasıyla yapılan bir savaşta İspanya kralının akrabalarından Sicilya kralının oğlunun (İspanya kralının oğlu olduğu da rivayet edilir) esir alınarak Sultan I. Ahmed’e gönderilmesi olayını anlattığı iki şiir, Geda Muslî’nin 16. yüzyılın ikinci yarısıyla 17. yüzyılın başlarında yaşadığını ve donanmaya mensup asker bir âşık olduğunu gösterir. Âşık, bu şiirlerden ilkinde İspanya kralının yaşanan olayla ilgili düşüncelerini ifade ederken ikinci şiirinde ise Cezayirli leventlerin İspanya kralına cevabını dile getirmiştir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Geda Muslî’den iki defa bahsettiği görülür. İlk bahis, 17. yüzyıl sazendeleri hakkında bilgi verilirken yapılmıştır. Yeniçeri ocağına mahsus Levendâne sazını tanıtan Evliya Çelebi, beş kıllı, tahta göğüslü, yirmi altı perdeli, gövdesi büyük bu sazı çalabilen âşıklar arasında Geda Muslî’nin adını da zikretmiştir. Bununla birlikte Levendâne sazının yeniçerilere has bir çalgı olması Geda Muslî’nin asker bir âşık olduğuna gösteren bir başka delildir. Dördüncü Mehmed devri çöğür şairlerinden İtâkî mahlaslı Emir Çelebi adındaki saz şairinin başından geçen garip bir olayı aktarırken Geda Muslî’nin adını bir kez daha anan Evliya Çelebi, İtâkî’nin çöğür çalmadaki ustalığını izah edebilmek için onu dönemin önde gelen çöğür şairleriyle karşılaştırmıştır. Kıyaslamaya tabi tutulan âşıklar arasında Geda Muslî’nin yanı sıra dönemin ünlü âşıklarından Kayıkçı Kul Mustafa, Gedayî, Katibî ve Kuloğlu da vardır. Geda Muslî’nin dönemin ünlü âşıklarıyla beraber anılması ve saz çalma yeteneğiyle ilgili bir mukayeseye sokulması onun yaşadığı dönemde sanatıyla tanınan ünlü bir âşık olduğunu gösterir. Diğer taraftan Sun’î’nin şairlerle ilgili söylediği tekerlemede “Gedâ Muslî Gedâ Ahmed Uşâkî / Gedâ Mahmud Gedâ Âşık Fîrâkî” (Elçin 1997: 85) dizeleriyle andığı dört Geda’dan biri de görüldüğü üzere Geda Muslî’dir. Saim Sakaoğlu, Sadeddin Nüzhet Ergun’un Geda Muslî’yi bir Bektaşi şairi olarak göstermesine karşı çıkarken Ergun’un Bektaşî Şairleri ve Nefesleri adlı kitabında yer verdiği âşığa ait üç şiirden sonuncusunun Kul Muslî mahlaslı olduğunu, bu şiirin muhteva ve söyleyiş bakımından Geda Muslî’nin şiirlerine benzemediğini, dolayısıyla Ergun’un iki ayrı Muslî’yi bire indirdiğini söyler. Sakaoğlu’nun bu dikkati, Kul Muslî adında başka bir âşık olabileceği yönündeki düşünceleri kuvvetlendirirken Geda Muslî’nin Kul Muslî’yle karıştırılmaması gerektiğini de ortaya koymaktadır. Diğer taraftan âşığın Bektaşi tarikatına mensup olduğu beş dörtlükten oluşan bir şiirinin ikinci dörtlüğündeki “Muhammet dininin yoktur şeriki / Oldur âlemin mülkü maliki / Tarikimiz Hacı Bektaş tariki / Hırka bizim, nemet bizim, hâl bizim” (Ergun 1955: 11) dizelerinden açıkça anlaşılmaktadır. Âşığın başka bir şiirinde geçen “Tarikate ikrârımız güderiz” (Elçin 1988: 12) sözleri de âşığın bir tarikata bağlı olduğuna işaret etmektedir.

Şiirleri konu, şekil ve dil bakımından diğer Garp Ocaklı şairlerden farklı olmayan Geda Muslî’nin eldeki şiirlerinden hareketle sade ve duru bir söyleyişe sahip olduğu söylenebilir. Âşığın tarihi olayları ele aldığı şiirlerinin yanı sıra tabiatı anlattığı ve dini konulara değindiği şiirleri de bulunmaktadır.

Kaynakça

Cunbur, Müjgân (1968). Başakların Sesi/Türk Halk Şairleri Eserleri ve Hayatları. Ankara: Şark Matbaası.

Çelik, Ali (2008). Türk Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Timaş Yay.

Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay.

Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay.

Ergun, Sadeddin Nüzhet (1955). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri (19uncu Asra Kadar Cilt 1-2). İstanbul: Maarif Kitaphanesi.

Evliyâ Çelebi (hzl. Seyit Ali Kahraman) (2010). Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Akkirman-Belgrad-Gelibolu-Manastır-Özü-Saraybosna-Slovenya-Tokat-Üsküp 5. Kitap-C. 1. İstanbul: Yapı Kredi Yay.

Evliyâ Çelebi (hzl. Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı) (2011). Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: İstanbul 1. Kitap, C. 2. İstanbul: Yapı Kredi Yay.

Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.

Ozankan, Cenab (1960). Kırk Halk Şairi (Hayatları ve Eserleri). İstanbul: Tan Matbaası.

Öztelli, Cahit (1955). Halk Şiiri XIV-XVII Yüzyıllar. İstanbul: Varlık Yay.

Sakaoğlu, Saim (1989). “Türk Saz Şiiri”. Türk Dili/Türk Şiiri Özel Sayısı III (Halk Şiiri), 445-450: 105-250.

Sevengil, Refik Ahmet (1965). Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri. İstanbul: Atlas Kitabevi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ AHMET ÖZGÜR GÜVENÇ
Yayın Tarihi: 21.12.2013
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Gör imdi ne demiş Cezâyirli de

Vermeziz oğlunu bilmiş ol senin

Biz anı gönderdik Sultan Ahmed’e

Kara haberlerin almış ol senin

 

Yürütmeziz Akdeniz’de gemini

Hakk’ı koyup puta tuttun yönünü

Çevir İslâm’a şol kâfir dinini

Gel yezid Müslüman olmuş ol senin

 

Yine büktük İspanya’nın belini

On dört beyzadeyle aldık malını

Hoş eğlenir idin Mısır yolunu

Hele ettiklerin bulmuş ol senin

 

Gedâ Muslî eydür gördüm cûşunu

Gece gündüz ağla salma yaşını

Kilisenin taşlarna sür başını

Yürü, var bir zaman çalmış ol senin

 

Sakaoğlu, Saim (1989). “Türk Saz Şiiri”. Türk Dili/Türk Şiiri Özel Sayısı III (Halk Şiiri), 445-450: 118.

 

Koşma

Şol fenâ mülkinün vefâsı yoktur

Konan göçtü nöbet bizim yol bizim

Belâsı kazâsı mihneti çoktur

Murad bizim istek bizim hâl bizim

 

Din Muhammed dini girdik gideriz

Tarikate ikrârımız güderiz

Katarımız Hakk’a doğru yederiz

Katar bizim yeden bizim mal bizim

 

Biz dâneyiz dâne gibi biteriz

Tebdil olup aslımızı yeteriz

Aşk ehliyiz gülistanda öteriz

Bülbül bizim gülzar bizim gül bizim

 

Gedâ Musli eydür niçün ölürüz

Evvel âhır bunu böyle biliriz

Gâh göçeriz gâh bu mülke geliriz

Meyyit bizim göt’ren bizim sal bizim

 

Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 12.