İNTİZÂMÎ

(d. 947/1540? - ö. 1021/1612 ds.)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı bilinmeyen İntizâmî, 1540'lı yıllarda Osmanlı'nın Rumeli topraklarında Hersek sancağına bağlı ve Mostar'ın 75 km. kadar doğusunda, Drina nehri üzerinde bir kasaba olan Foça'da doğmuştur (Arslan 2009: 36). Asıl adı bilinmemekle beraber Hammer ve Babinger'e göre Rahîmî-zâde sanıyla tanınmaktadır (Hammer 1993: VII/2, 303; Üçok 1982: 122, 123). İntizâmî ilk öğrenimi doğduğu bölgede yapmıştır. İyi bir öğrenim gördüğü ayrıca özel gayretiyle kendisini yetiştirdiği eserlerinden anlaşılan İntizâmî uzun süre Budun, Belgrad ve Hersek civarında kalmış, Belgrad ve Budun'da Üveys ve Mustafa Paşalar'ın kitabet hizmetinde bulunmuştur. Daha sonra İstanbul'a gelmiş, saraya girmiş, sarayda çavuş ve katip olmuş; III. Murad'ın oğlu III. Mehmed için 1582 yılında yapılan muhteşem düğününü anlatan bir eser (Sûrnâme-i Hümâyûn) yazmış, bunu padişaha takdim etmiş, eser padişahın çok hoşuna gittiğinden kendisine divan katipliği verilmiştir. İntizâmî'nin ölümüne kadar olan bundan sonraki hayatı hakkında bilgiye sahip değiliz. Yazarın bir ara bir iftira üzerine hapse düştüğü, sarılık hastalığı geçirdiği Sûrnâme'nin Atatürk Kitaplığı nüshasının derkenarında görülen bilgilerdendir (24b-25a, 42b-43a). Ancak Sûrnâme-i Hümâyûn'un Atatürk Kitaplığı nüshasının sayfa kenarında İntizâmî'nin Nasuh Paşa'nın sadarete gelişine dair yazdığı bir tarih beyti vardır ki bu beytin sonunda 1021/1612 tarihi görülmektedir. Bu durumda diyebiliriz ki İntizâmî 1612 yılından sonraki bilmediğimiz bir tarihte vefat etmiştir.

İntizâmî'nin eserleri şunlardır:

1. Sûrnâme-i Hümâyûn: İntizâmî'nin en önemli eseridir. Bu eser Sultan III. Murad'ın şehzadesi III. Mehmed için 1582 yılında yapılan muhteşem düğünü anlatmaktadır. İntizâmî'nin 1582 yılında yazdığı bu eser padişah III. Murad tarafından çok beğenilmiş ve aradan üç yıl kadar geçtikten sonra padişah yine İntizâmî tarafından bu düğünün daha tafsilatlı ve meclislere ayrılıp daha da özen gösterilerek yazılmasını emretmiştir. İntizâmî tarafından bu görev kısa zamanda yerine getirilmiş, düğünün her meclisi ayrıca Nakkaşbaşı Nakkaş Osman ve diğer maharetli nakkaşlar tarafından resmedilmiştir. Eserde bildirildiğine göre bu şenlikte geçen her esnaf için bir meclis (tablo) resmedilmiş, yine her mecliste At Meydanı'nın olması da emredilmiştir. Muhtelif minyatürler halinde üstat nakkaş ve hattatlar tarafından düğünün her safhasını anlatan bir tarzda hazırlanan bu kitap padişaha sunulmuş, padişah da isteği üzerine ödül olarak İntizâmî'ye bölük katipliği mansıbını vermiştir. 1990 yılına kadar kütüphane kayıtlarında "Müelilfi Bilinmeyen Sûrnâme" olarak geçen bu önemli eserin müellifinin İntizâmî olduğu ilk defa Prof. Dr. Mehmet Arslan tarafından ortaya çıkarılmıştır (Arslan, Mehmet 1990: 66). Bu eserin bilinen dört nüshası vardır: 1- Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Hazine Bölümü No: 1344. 432 sayfadan oluşan ve baştan, sondan ve aralardan bazı kopuk sayfaların bulunduğu bu nüshada düğünü tasvir eden 427 minyatür bulunmaktadır. Minyatürler sarayda nakkaşbaşı olan Nakkaş Osman tarafından yapılmış sanat değeri çok yüksek olan minyatürlerdir. Bu nüsha ve Süleymaniye nüshası Prof. Dr. Mehmet Arslan tarafından yayımlanmıştır (Arslan 2009). 2- Süleymaniye Kütüphanesi, Hekimoğlu Bölümü No: 642. Toplam 142 varak olan bu nüshada minyatür bulunmamaktadır. Sûrnâme'nin ilk şeklidir. Bu nüsha üzerine Şeref Boyraz tarfından bir yüksek lisans tezi yapılmıştır (Boyraz, Şeref 1994). 3- Viyana Nationale Bibliothek, No: 1019. Kütüphane kayıtlarına "Müellifi Bilinmeyen Sûrnâme" olarak geçen bu nüsha 71 varaktır. Bu nüsha üzerinde Gisela Maria Prochazka-Eisl tarafından bir çalışma yapılmıştır (Prochazka-Eisl 1993). 4- İstanbul Atatürk Kitaplığı, Belediye kitapları bölümü, No: 0.108. 72 varak olan bu nüsha baştan, sondan eksiktir ve içerisinde bazı yerlerde kopuk yapraklar da vardır.

2. Manzum Târihçe: Tam adı bilinmeyen bu Manzum Târihçe'nin Sûrnâme'nin Atatürk kitaplığı nüshasının sayfa kenarlarında olduğu, Sûrnâme'nin de içinde bulunduğu kitabın kapağındaki şöyle bir kayıtla belirtilmiştir: "Sûrnâme, hâşiyesinde İntizâmî nâm şâ'irin mevzûn târîhçesidir". Gerçekten de Sûrnâme'nin sayfa kenarlarında pek de iyi okunamayan ve yer yer eksik olduğunu düşündüğümüz, bazı yerleri silik, okunması da bir hayli zor olan bir yazıyla yazılmış bir eser vardır. Muhtevasından anlaşıldığı kadarıyla bu eser sanki İntizâmî'nin kendi hikayesidir ve İntizâmî başından geçenleri, devrin bazı önemli olay ve şahsiyetlerini tarihi vakalarla birleştirerek manzum bir şekilde anlatmıştır.

3. Budun Şehrengizi: İntizâmî'nin bir de Budun Şehrengizi adlı bir eseri vardır ki bunu da yine Sûrnâme'nin Atatürk Kitaplığı nüshasının sayfa kenarlarındaki Manzum Târihçe'nin içindeki bir bölümden anlıyoruz. Mustafa Paşa'nın fermanıyla yazılan bu eser ayrı bir eser olmayıp adı geçen Manzum Târihçe'nin bir bölümü olarak İntizâmî'nin Budun'da bulunduğu bir sırada yazılmış da olabilir. Bu eserin tamamlandığı "Oldı fermân-ı Mustafâ Paşa / Nazm idüp vasfın eyleye inşâ / Dine tâ kim Budun'a Şehrengîz / Hûb evsâf ile bula ta'zîz / Az zamân içre buldı pes itmâm / Hayli lutf idüp eyledi in'âm" beyitlerinden anlaşılmaktadır.

Sûrnâme'nin içerisinde bulunan manzum bölümlerden iyi bir şair olduğu da anlaşılan İntizâmî'ye asıl şöhretini kazandıran eser III. Murad'ın şehzadesi III. Mehmed için 1582 yılında yapılan muhteşem düğünü anlattığı mensur Sûrnâme-i Hümâyûn'dur. İntizâmî Sûrnâmesi tarihi açıdan olduğu kadar dil açısından da edebi ve sosyal açıdan da büyük bir önem taşımaktadır. İntizâmî özellikle esnaf alaylarını anlatırken o esnaf grubunun dilini kullanmış; bir meslek erbabını anlatırken o zanaatla ilgili kendi devrinde kullanılan kelimeleri, terimleri, deyimleri ve bazı özel kavramları kullanmak suretiyle bazan da esprili söyleyişlerle farklı bir üslup ortaya koymuştur. Öyle ki muhtelif meslek erbabının kendi aralarında kullandığı özel dil müellif vasıtasıyla günümüze yansıtılmıştır, demek yanlış olmaz. Bu eser tümüyle incelenmeden yazılacak bir Türçe sözlüğün eksik kalacağına varsaymak da abartma olmayacaktır. İntizâmî eserinde işlediği konulara uygun olarak Türkçe, Arapça, Farsça kaside, gazel, mesnevi, kıt'a, nazm vb. nazım şekilleriyle yazılmış muhtelif şiirlere de yer vermiştir. Bunlardan Türkçe olanlarından bir kısmı kendisine aittir. Bu şiirlerden bir kısmını ise işlediği konuya uygun olarak 15 ve 16. yüzyıl şairlerinden almıştır. Aldığı bazı şiirlerin kime ait olduğunu da tespit edemiyoruz. Bu şiirlerin bir kısmı ise kaynaklarda adı geçmeyen ve elimizde divanı olmayan bazı şairlere aittir ki bunlar edebiyat tarihi açısından da önem taşımaktadır. Sûrnâme-i Hümâyûn'da adları veya mahlasları verilen 37 şairden konuyla bağlantısı olan muhtelif sayılarda şiirler alınmıştır. İntizâmî'nin anlattığı konuyla bağlantılı muhtelif yerlere yerleştirdiği kendi manzumeleri olan onlarca şiir de eserde yer almaktadır.

 

Kaynakça

Arslan, Mehmet (1990). Divan Edebiyatında Manzum Sûrnâmeler. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 

Arslan, Mehmet (2008). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I - Manzum Sûrnâmeler. İstanbul: Çamlıca Yay.

Arslan, Mehmet (2009). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri II - İntizâmî Sûrnâmesi. İstanbul: Çamlıca Yay.

Babinger, Franz (2000). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. (çev. Coşkun Üçok). Ankara: KB Yay.

Boyraz, Şeref (1994). Sûrnâme-i Hümâyûn'da Folklorik Unsurlar. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi. 

Hammer (1993): Büyük Osmanlı Tarihi. C. VII. İstanbul: Üçdal Neşriyat.

Prochazka-Eisl, Gisela Maria (1993). Das Sûrnâme-i Hümâyûn: Die Wiener Handschrift in Transkription, mit Kommentar and Indices Versehen. İstanbul.

Šabanović (Şabanoviç), Hazim (1973). Književnost Muslimana BiH na orijentalnim jezicima. Sarajevo: Izdavačko preduzeće “Svjetlost”.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLAN
Yayın Tarihi: 28.05.2014
Güncelleme Tarihi: 03.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Sûrnâme-i Hümâyûn'dan:

Âmeden‑i Sâzendegân:

Ba'dehu yine sâzendeler gelüp eski makâmlarında pîş‑rev üstâdlarıyla sâzlarına yer yerin el urdılar ve nâ‑sâz olup makâmlarına uymayanların kopuz‑vârî kulagın burdılar. Hâric perdeleri seyr idenlerin çeng‑âsâ kâmetin dü‑tâ eylediler ve nâ‑hemvâr olanları birbirine urup çâr‑pâre gibi yek‑bâre başlarına kakup anlar dahi kak sonra özrlerin dilediler. Hilâl‑ebrû kemânçeyi depretdikçe Isfahân u Irâk ehlinin reşk ile kâmetlerin yâ eylediler. Rakkâslar semâ'a girdükçe felegi kat kat ser‑gerdân itdiler ve mu'allak‑endâzlar takla urdukça ankebût‑ı sipihrin perr ü bâline şikest virüp birbirine katdılar. Mesnevî:

 

 Mugannîler elinden inledi çeng

 Felek evcinde Zühre tutdı âheng

 

 Deger çün nevbet ile nâya fursat

 Agızlarda kalur engüşt‑i hayret

 

 Ser‑âgâz eyleyüp kûçek dehenler

 İrişür râhatü'l‑ervâha tenler

 

 Çü ney şerh itdi nâr‑ı iştiyâkı

 Oda yakdı Sıfâhân u Irâk'ı

 

 Figâna başlayınca bûselikde

 Nevâlar kopdı her bagrı delikde

 Nesr: Andan sonra envâ'‑ı oyuncılar birer nevbet san'atların sudûra ve esnâf‑ı hâlet virüp mahâretlerin birer fasl zuhûra getürdiler. Muhassal herkes makdûrın sarf idüp nice rûzgârdan berü gûşe‑i ihtimâmda tasnîf eyledikleri yeni lu'betleri ortaya çıkardılar ve hayliden berü kûçe‑i ikdâmda te'lîf eyledikleri mahâretleri tamâm murâdca becerdiler.

 (Arslan, Mehmet (2009). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri II - İntizâmî Sûrnâmesi. İstanbul: Çamlıca Yay. 155, 156.)