KEMÂLOĞLU

(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kemâloğlu hakkında ulaşılabilen sınırlı bilgiler Ferah-nâme adlı mesnevîsine dayanmaktadır. Eserinden hareketle şairin asıl adının İsmâîl olduğu, vasatın üstünde bir eğitim gördüğü, kitap tercüme edecek düzeyde Arapça ve Farsça bildiği, Ferah-nâme’yi yazdığı sırada Trablusşam’da bulunduğu ve metni tamamladığı Ramazan 789/Eylül 1387’den sonraki bir tarihte vefat ettiği belirtilmiştir (Özkan 2000: 231). Ancak Çavuşoğlu (2014: 14-15); şairin asıl adı ve yaşadığı yerle ilgili ilk kez Köprülü’nün Ferah-nâme’nin kendi kütüphanesindeki (bugün ortada olmayan) nüshasına dayanarak verdiği bu bilgilerin, eldeki iki nüshada bulunmadığını belirtmektedir. 

Kemâloğlu’nun bilinen tek eseri Ferah-nâme’dir. Mesnevînin telif tarihi Ramazan 789/Eylül 1387’dir. Aynı adla kaleme alınmış eserlerin günümüze ulaşmış en eski tarihlisidir. Âşık Çelebi Ferah-nâme’yi Şeyhoğlu’na (Kılıç 2010: 186), Gelibolulu Âlî ise Ahmed-i Dâî’ye (İsen 1994: 107) ait olarak göstermişlerdir. Köprülü, bu iki tezkirede alıntılanan kısmı, metnin kendi kütüphanesinde bulunan nüshasına dayanarak yazmış ve mesnevînin müellifinin Kemâloğlu olduğunu söylemiştir (Özkan 2000: 231). Manzumenin, Mısır Memlukleri adına hüküm süren Trablusşam naibi Mîr Gâzî’ye sunulduğuna dair bilginin de eldeki nüshalarda yer almadığı belirtilmiştir (Çavuşoğlu 2014: 14 dipnot 38). Kemâloğlu, Ferah-nâme’yi Arapça mensur bir risâleden tercüme etmiş, ancak bu esnada başka eserlerden de faydalanmıştır. On üç meclis üzerine düzenlediği Ferah-nâme, şairin ifadesine göre 3030 beyittir. Ancak eserin üç varağı kopuk Afyon nüshasının 3034 beyit, yine kimi varakları eksik Koyunoğlu nüshasının ise 2986 beyit olduğu, farklılığın istinsahlar esnasında yapılan eklemelerden kaynaklandığı vurgulanmıştır (Çavuşoğlu 2014: 21-22). Metin esas olarak “mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün” kalıbıyla yazılmışsa da içinde yer yer farklı vezinlerle yazılmış gazeller ve manzumeler de yer almaktadır. Eserin başında tevhid, na’t ve dört halifeye yazılmış şiirler bulunmaktadır. Daha sonra “Nasîhat-ı Pend-nâme” başlığı altında sözden, şiirden, vezin ve kafiye hususiyetleriyle manzumenin nasıl meydana getirildiğinden bahsedilmekte ve takiben “Âgâz-ı Hikâyet-i Ferah-nâme” başlığıyla asıl konuya giriş yapılmaktadır. Ferah-nâme, kumkumaları elde etmek için çıkılan yolculuk esnasında karşılaşılan olağanüstü nesneler ve olaylar üzerine kurgulanmış, vakalar masalsı ifadelerle anlatılırken okuyucuda öğüt ve ibret alma dürtüsü canlı tutulmuştur. Bunun yanı sıra Allah’ın kudreti, İslam’ın ululuğu, dünya hayatının faniliği üzerinde de durulmuştur. Ferah-nâme’nin esrarlı hadiselere yer verme bakımından benzeri metinlerden farklı bir görünüm arz ettiği, eserin bu yönüyle eski Yunan edebiyatında altın postu aramaya giden “Argonotlar seferi”ni hatırlattığı öne sürülmüştür (Kocatürk 1970: 127). Çavuşoğlu’nun (2014: 22) ifadesiyle eser, “Hz. Süleyman’ın kendisine isyan eden devleri cezalandırışı vakası etrafında gelişen olağanüstü maceraları hikâye eden bir mesnevî” ve aynı zamanda “öğüt ve nasîhat verme gayesiyle yazılmış bir ibret-nâmedir.” Ferah-nâme’nin, Afyon İl Halk Kütüphanesi Gedik Ahmet Paşa Bölümü no. 18349, vr. 101a-206b ve Konya İzzet Koyunoğlu Şehir Müze ve Kütüphanesi no. 14671 olmak üzere iki nüshası mevcuttur. Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi’nde Ferah-nâme adıyla kayıtlı eser ise Tâcizâde Cafer Çelebi’nin Heves-nâme’sidir (Çavuşoğlu 2014: 15 dipnot 39, 41). Metin üzerinde iki yüksek lisans (Özbostancı 1991; Çalışkanman Dursun 1996), bir de doktora tezi (Çavuşoğlu 2014) yapılmıştır.

Ferah-nâme’sine bakılarak Kemâloğlu’nun birikimli, dinî bilgilere vâkıf biri olduğunu söylemek mümkündür. Ancak o, mutasavvıf bir şair değildir. Sadece dinî nitelikli kıssa ve hikâyeler aracılığıyla okuyucuya öğüt vermek amacındadır. Bu düşüncesine uygun olarak da sade ve zengin bir Türkçe kullanmış, ifadesini deyimler ve atasözleri ile zenginleştirmiş, lafız sanatlarına fazla önem vermemiştir. Manzumenin tarz ve konusundaki İran etkisi, zevk ve ifadesinde yoktur. Şiiri nesre göre daha etkili bir anlatım aracı kabul eden Kemâloğlu, dinî halk destanlarından divan şiirine geçişte köprü durumundaki şairlerden biridir. Bu özelliğiyle de Anadolu’da nazım dilinin gelişmesine katkıda bulunmuştur (Çavuşoğlu 2014: 17-19).

Kaynakça

Çalışkanman Dursun, Tijen (1996). Kemaloğlu İsmail: Ferahnâme, Biyografi, Devir ve Tür Araştırması, 35 Varağın Neşri. İzmir: Ege Üniversitesi.

Çavuşoğlu, Raşit (2014). Ferah-nâmeler ve Kemâloğlu’nun Ferah-nâmesi (İnceleme-Metin). Doktora Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi.

Gül, Meltem (2010). “14. Yüzyıl Eski Anadolu Sahasında Oğuz Lehçesiyle Yazılmış Eserler Üzerine Yapılan Başlıca Bilimsel Yayınlar”. International Journal of Social Science 3 (2): 1-21. http://www.jasstudies.com/Makaleler/1053882605_Meltem%20G%c3%bcl_1-21.pdf [erişim tarihi: 17.01.2015].

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa, O. Horata, M. Macit, F. Kılıç, İ. H. Aksoyak (2009). Eski Türk Edebiyatı El Kitabı. Ankara: Grafiker Yay.

İz Fahir, G. Kut (1985). “Kemâloğlu”. Büyük Türk Klâsikleri. C. 1. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay. 321-325.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 1. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kocatürk, Vasfi Mahir (1970). Türk Edebiyatı Tarihi. Ankara: Edebiyat Yayınevi.

Köprülü, M. Fuad (1928). “İbn Hatîb: Ferah-nâme”. Türkiyat Mecmuası. (2): 489-496.

Özbostancı, Kenan (1991). Kemâloğlu, Ferah-nâme (İnceleme-Metin-Tıpkıbasım). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Özkan, Mustafa (1995). “Ferahnâme”. İslâm Ansiklopedisi. C. 12. İstanbul: TDV Yay. 358-359.

Özkan, Mustafa (2000). Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Şentürk, Ahmet Atilla, A. Kartal (2004). Eski Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yay.

Yaltkaya, Şerefeddin, Kilisli R. Bilge (hzl.) (1971). Kâtib Çelebi, Keşf-el-Zunun I-II. İstanbul: MEB Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET DURSUN ERDEM
Yayın Tarihi: 18.01.2015
Güncelleme Tarihi: 05.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Ferah-nâme’den

Kemâloğlu düzetdi bunca bahçe

Ki bir işçi dutup virmedi akçe

 

Münâsibdür bu kıssa çün görürem

Ferah-nâme diyüben ad ururam

 

Eger Hakdan olur ise inâyet

Ne resmedür işidile hikâyet

(...)

Meger varıdı vir ulu halîfe

Olurdı yardımı niçe zaîfe

(...)

Adı bellü durur ulu melikdür

Ki Mervânoğlu Abdü’l-melikdür

 

Anun oglı varıdı adı Müslim

Belâ eylerdi düşmen olsa her kim

(...)

Bu Müslim durur kim Rûma çıkdı

Çıkuban Rûmı başdan başa yıkdı

 

Urundı key erenler birle bendi

Varup İstanbulun üstine indi

 

Niçe kim da’vet itdi gelmediler

Anı hiç i’tibâra almadılar

 

Pes ol da İstanbulun ilini urdı

Dolayı karşusına geldi durdı

(...)

Şi’r

Gözümün aydını gönlüm safâsı

Ki cümle derdümün sensin devâsı

 

Yüzüni görüben dilşâd oldum

Belürmez âlemün cevr ü cefâsı

 

Benüm Ya’kûba dönmiş idi hâlüm

Ki Yûsuf-sûret ol idi şifâsı

 

Erün varlıgı öninde sonında

Ki bir oglı ola budur devâsı

(İz Fahir ve Günay Kut (1985). “Kemâloğlu”. Büyük Türk Klâsikleri. C. 1. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay. 321-322, 324.)