NİSÂRÎ, Yakûb Nisârî Çelebi

(d. ?/? - ö. 1067/1656-57)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Nisarî'nin adı Yakûb Çelebi'dir. Acem Yakûb Çelebi olarak adlandırılır (Abdulkadiroğlu 1988: 507). Şeyhî, onun Doğu beldelerinden geldiğini söylüyor. Memleketi ve doğum yeri olan Alişâr'dan ayrılarak Bursa'ya gelmiş, Dâye Hatun Câmii yakınında ikâmet etmiştir. 1067/1656-57 yılında vefat etti. Bursa'da Hacılar Kozu denilen yerde defnedilmiştir (Abdülkadiroğlu 1999: 437; Abdulkadiroğlu 1988: 509, Müstakimzâde 2000: 419).

Şeyhülislâm Karaçelebi-zâde Abdülaziz Efendi'nin Bursa'daki çeşmesine yazdığı tarih manzumesi, şiirleri arasında yer alır. Tarih söylemekte yetenekli idi (Abdulkadiroğlu 1988: 508).

Kaynakça

Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.). (1988). Beliğ İsmail ,Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân (Tıpkıbasım). Ankara: Anıl Matbaacılık.

Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.). (1999). İsmail Belîğ, Nuhbetü'l-Âsâr li-Zeyli Zübdeti'l-Eş'âr. Ankara: AKM Yay.

Atlansoy, Kadir (1888). Bursa Vefayatnamelerindeki Şairlerin Biyografileri-Güldeste-i Riyaz-ı İrfan. Asa Kitapevi.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C.II. Ankara: Bizim Büro Yay. 

Müstakim-zâde Süleyman Sadeddin (2000). Mecelletü’n-Nisâb fi’n-Nisbi ve’l-Künâ ve’l-Elkâb. (Tıpkı Basım). Ankara: KB Yay.

Özcan, Abdülkadir (hzl.). (1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyiü’l-Fuzalâ. Şakâyık-ı Numâniye ve Zeyilleri. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay.

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1990). C. VII. İstanbul : Dergâh Yay. 65.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 08.02.2014
Güncelleme Tarihi: 26.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Şeyhülislâm Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi'nin Burusa'daki Çeşmesine Tarih

Mazhar-ı lutf-ı Hudâ Hazret-i Şeyhülislâm

İde Hak gülbün-i ikbâlini dâ'im nev-hîz

Bursa'ya ni'met-i mahz oldu vücûd-ı pâki

İtdi vîrân olan yerleri ma'mûr u temyîz

Şehre bir su getürüp çeşmeler ihyâ itdi

Tâm da şerbet-i şekkerdür o yâ şehd-âmîz


İtmedi eyledügi hayrı cihânda kimse

Kanı âlemde anun gibi bir ehl-i temyîz

İdemez binde birin midhatin erbâb-ı ukûl

Nice medh ide Nisârî gibi abd-i âciz

Rûz u şeb hazretüne hayr duâdır târîh

Olasın izzet ü ikbâl ile âlemde azîz

(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.)(1988). Beliğ İsmail ,Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân (Tıpkıbasım). Ankara: Anıl Matbaacılık.508.)

***

Terk eylemişdi gönlüm çokdan hevâ-yı aşkı

Bir serv-kadi gördü uydu hevâya şimdi

(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.)(1999). İsmail Belîğ, Nuhbetü'l-Âsâr li-Zeyli Zübdeti'l-Eş'âr. Ankara: AKM Yay. 437.)

Peyk-i sabâdan aldı çeşmim gubâr-ı kûyun

Kalmadı ihtiyâcı kuhl-ı cilâya düşdi

Bîmâr-ı aşka dermân mümkin degül Nisârî

Sa'y itmesün ahibbâ söylen devâya düşdi

(Özcan, Abdülkadir (hzl.)(1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyiü’l-Fuzalâ. Şakâyık-ı Numâniye ve Zeyilleri 3 C. İstanbul: Çağrı Yay. 706.)