REFÎ'Î

(d. ?/? - ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Refî'î'nin ismi bir Hurûfî Risâlesinin derkenarında Muhammed Seyyid olarak geçmektedir. Aynı Risâle'de Peryûz (پریوز)'da medfun olduğu söylenmiştir (Millet Ktp., Ali Emîrî Farsça, no. 1052, vr. 70a). Başta Gölpınarlı (1989: 28) ve onu takiben bir çok araştırmacı bu kelimeyi Preveze şeklinde okumuştur. Eğer kelimenin yazımında bir yanlışlık yoksa, Refî'î'nin medfûn olduğu Peryûz bugün Kirman sınırları içerisinde bulunmaktadır. Doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmese de Beşâret-nâme isimli eserini 811 yılının Ramazan'ının ilk Cumasında (18 Ocak 1409) yazdığını şu beyitleriyle belirtmiştir: "Bu Beşâret-nâmeyi kıldım tamâm Savmin evvel Cuması gün ve's-selâm. Tarihi kendileyin râh-ı hüdâ Ser-be-ser ebyâtı oldı reh-nümâ (Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, vr. 96b-97a). Bu mesnevi, Refî'î'nin hayatında yaşadığı farklı ilmî ve tasavvufi tecrübelerden sonra Hurufîliğe intisabı ve Nesîmî'den aldığı halifelik akabinde yazıldığı göz önünde bulundurulursa 15. yüzyılın ilk yarısında vefat etmiş olduğu tahmin edilebilir.

Refî'î, Hurufîliği kabul edinceye kadar, ilimle meşgul olduğunu, tenasüh, dehrîlik gibi felsefi akımlara ilgi duyduğunu, tasavvuf büyüklerini methedip nerede bir kâmil insan olduğunu duysa ardına düştüğünü ancak tüm bunlardan bir sonuç elde edemediğini Beşâret-nâme'de belirtmiştir (vr. 96a). Ancak sonunda Nesîmî kendisine Fazlullah'ı tanıtarak irşat etmiştir. Hurufilikteki tekamülünü takiben Nesîmî tarafından Rum ehlini bu gizli sırdan yani Fazlullah'ın ortaya koyduğu sistemden haberdar etmek için Anadolu'ya gönderilmiştir (vr. 96b). Bu yeni coğrafyada Türkçe yazmanın zaruri olduğunu ve bunun için emek harcadığını belirten Refî'î yazdığı bu eserle Anadolu'da Hurufiliğin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır.

1. Beşâret-nâme: Mesnevi formunda yazılan Beşâret-nâme, 1457 beyitten oluştmaktadır ve aruzun "fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün" kalıbıyla yazılmıştır. Ali Emîrî, Manzum, no. 943'teki Beşâret-nâme nüshasının başında eserin ismi Câvidân-nâme olarak yazılmıştır ancak Hurufi metinlerinin bu isimle adlandırılması karşılaşılan bir durumdur ve Fazlullah'ın Câvidân-nâme'siyle karıştırılmamalıdır. Yukarıda da değindiğimiz gibi, Rum ehlini agâh etmek için yazılan bu eserin mensur değil de manzum olarak tertiplenmesi, Fazlullah’ın Hurufilerin şair olması yönündeki arzusundan kaynaklanmıştır (vr. 98a).

Refî'î esere bu ismi veriş nedenini ise şu beyitlerle açıklamıştır: "Anladın mı ne beşâretdir ey yâr Bu ki malum oldı Zât-ı Kirdgâr. Enbiyânın va'desi oldı tamâm Âşikâre oldı Fazl-ı lâ-yenâm" (Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, vr. 97a). Beşâret-nâme, Hurufiliğin temel felsefesinin anlatıldığı bir eserdir. Refî'î çoğu yerde Fazlullah'ın manzum eseri olan Arş-nâme'nin beyitlerini Türkçe'ye çevirmiş, bunun dışında yine Fazlullah'ın eserlerinden Câvidân-nâme ve Muhabbet-nâme'den aldığı bilgileri Türkçe nazma aktarmıştır.

Nesîmî'nin Dîvân'ından sonra Hurufiliğin anlatıldığı ikinci Türkçe eser Refî'î'nin Beşâret-nâme'sidir. Nesîmî'den farklı olarak, Hurufilik felsefesini tebliğ için yazılan bu eser didaktik özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Kendisinin de eserde belirttiği gibi bu mesneviyi avam için yazmıştır ancak avam bu eseri okuyarak havâss olacaktır (vr. 97b). Bu doğrultuda Refî'î'nin sade bir dil kullanarak Hurufiliğin yer yer girift konularını oldukça anlaşılır bir şekilde dile getirdiği görülmektedir.

Refî'î, Beşâret-nâme'de, Fazlullah’ın gördüğü bir rüyadan bahseder. Bu rüyasında Fazlullah, Rum ehli birkaç takipçisinin Kur'an’ı Türkçe okuduklarını ve kendisinin bundan memnun olduğunu söylemiştir. Refî’î bu rüyanın, Beşâretnâme ile gerçekleşmiş olduğunu kabul etmektedir (vr. 98a).

Beşâret-nâme, Mehmet Yiğit tarafından hazırlanan doktora tezinde neşredilmiştir (1986). Beşâret-nâme'nin tespit edebildiğimiz 28 nüshası vardır. Bunlar arasında öne çıkanlar, Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Manzum, no. 943, Millet Kütüphanesi Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, Millî Kütüphane, Yazmalar, A 884, Topkapı Sarayı Müzesi, Türkçe Yazmaları, Emanet Hazinesi, no. 1662'de bulunan nüshalardır.

2. Genc-nâme: 168 beyitlik kısa bir mesnevi olan Genc-nâme aruzun "mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün" kalıbıyla yazılmıştır. Beşâretnâme keyfiyetindeki bu mesnevînin Gencnâme olarak isimlendirilmesi, küçük ancak önemli noktalara ve tavsiyelere işaret etmesinden kaynaklanmış olabilir. Ancak ilk beyitte insanın Allah’ın bir tecellisi olarak “gizli bir hazine” şeklinde tanımlanmasından hareketle de bu isim verilmiş olabilir. Zira eser, insandaki bu hazineliğin mahiyetini açıklamakta ve bunu ortaya çıkaran yollara kısaca işaret etmektedir.

Eser konularına göre şu şekilde taksim edilebilir: İnsanın önemi (1-16. beyitler arası), Fazlullah ve Hz. Muhammed’in önemi ve onları takip etmenin kazandırdıkları (17-52), Allah’ı, cenneti ve cehennemi evvela bu dünyada görme ve Makâm-ı Mahmûd’un hakikati (53-99), Fazlullah’ın ve Hz. Muhammed’in yoluna, yüzdeki ilahi tecelliyi okumaya davet (100-130), Hurufiliğin rüchâniyeti (131-168).

Eserin İsmail Hikmet Ertaylan tarafından tıpkıbasımı yapılmış (1946), Nesîmî Dîvânı içinde de yayımlanmıştır (1260). Eserin bilinen 6 nüshası vardır. Bunlar arasında Millet Kütüphanesi Ali Emîrî, Fars­ça, no. 1041, İstanbul Üniversitesi Kü­tüp­ha­ne­si, Türk­çe, no. 310, Camb­rid­ge Uni­ver­sity Lib­rary, MS. Browne, A. 43 sayılabilir.

Refî'î şiirlerini, Hurufiliği anlatmak için yazmıştır, dolayısıyla onun için şiir bir araçtır. Bununla birlikte, idealleri doğrultusunda başarıya ulaşmak isteyen Refî'î, Hurufiliği en etkili şekilde anlatabilmek için, kendisinin de belirttiği gibi çok emek harcamıştır. Şiirlerindeki akıcılık, Hurufiliği içselleştirdiğini gösterdiği gibi, dilindeki sadelik ve bu sadeliğin vezinle imtizacı şiirlerine verdiği önemi göstermektedir. Refî'î, Nesîmî'den sonra Türkçe yazan ilk Hurufi şair olması, özellikle Hurufi inançlarını en temel şekliyle anlatması açısından Anadolu'da Hurufiliğin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır.

Kaynakça

Ertaylan, İsmail Hikmet (hzl.) (1946). Hurufi Edebiyatı Örnekleri: Genc-nâme-i Refî'î. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay.

Gölpınarlı, Abdülbâki (1989). Hurufi Metinleri Kataloğu. Ankara: TTK Yay.

Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî, Farsça. No. 1041. vr. 56b-103b.

Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî, Fars­ça. No. 1041. vr. 104b-110a.

Risâle. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî, Fars­ça. No. 1052. vr. 70a.

Yiğit, Mehmet (1986). Refî'î'nin Beşâret-nâme'si: Dilbilgisi, Karşılaştırmalı Metin, Sözlük. Doktora Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.


Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. FATİH USLUER
Yayın Tarihi: 09.09.2013
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Beşâret-nâme

fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün

Evvel-i seb'ul-mesânî iy hakîm

Geldi bismi’l-lâhi’r-rahmâni’r-rahîm

 

Hakk te'âlâ evvel ismin kıldı yâd

Çünki Kur'ân başladı iy hoş-nihâd

 

Ya'nî ismümden olur dir feth-i bâb

İsme yol bulandur olur kâm-yâb

 

Âdem esmâ bildügiçün görsene

Enbiyânun atası dirler ana

 

İsm-i hâdîdür müsemmâ iline

İsme yol bulsan müsemmâ biline

 

Çünki Hakk isminsüz ebterdür her iş

Gel düriş sırrına esmânun iriş

 

Anlayıcak ism-i rahmâni’r-rahîm

Ol arada turımaz dîv-i racîm

 

Zibh-i hayvân itsen ismin yâd kıl

Yohsa murdâr oldı ol hayvânı bil

 

Her ki Hakk ismin okursa iy cüvân

Yirde gökde ana nesn'itmez ziyân

 

Anmadın Hakk ismini yirsen ta'am

Şöyle bil kim ol ta'am oldı harâm

 

İsmini ansan yidügün nûr olur

Varlığun ol nûr ile ma'mûr olur

 

Pes havâssın bilmege ismün i yâr

Sa'y ider her kimde kim dîn derdi var

 

Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 56b-57a.

 

Beşâret-nâme

fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün

 

Bana olaldan Nesîmî dest-gîr

Secde eyler karşuma bedr-i münîr

 

İrmeseydi Hakk na'îminden nesîm

Bize yol göstermeseydi ol kerîm

 

Câhil u mahrûm u sergerdân idüm

Her nefes bin fikr ile hayrân idüm

 

Benlügüm bana hicâb olmış idi

Bâtınum mülki harâb olmış idi

 

Gerçi bir kaç fenden almışdum haber

Seçmez idüm anlarunla hayr u şer 

 

Gâh sünnî dirilürdüm gâh hakîm

Hîç bir mezhebde olmazdum mukîm

 

Medh iderdüm gâh tenâsüh mezhebin

Gâh dehrînün ögerdüm meşrebin

 

Gâh meşâyihden virür idüm haber

Dir idüm yohdur bulardan mu'teber

 

İşbu resme her yolı arar idüm

Şol kadar arar idüm k’âzâr idüm

 

Kande bir kâmil işidürdüm ki var

Anı bulmayınca kılmazdum karâr

 

Bulup arardum zamîrin ser-be-ser

Görür idüm ol dahı benden beter

 

Her ne dürlü ilme kim kılsam nigâh

Nesne feth olmaz idi iderdüm âh

 

Ol Nesîmî rahmet-i Fazl-ı Hüdâ

Ol İmâdü’d-dîn-i sırr-ı Murtazâ

 

Cân u ten göziyle gören Âdemi

Ol ki çoklar oldı andan Âdemî

 

Ol şehîd-i ışk-ı Fazl-ı Zü’l-celâl

Bend u zindânlarda oldı mâh u sâl

 

Ol belâdan âh u efgân itmeyen

Söyleyen esrârı pinhân itmeyen

 

Kutb-ı âlem pîşuvâ-yı ehl-i dîn

Server-i âfâk emîru’l-mü'minîn

 

Çün bana bildürdi kimdür Fazl-ı Hak

Perde açıldı vü görindi tabak

 

Bu harâbâtumı ma'mûr eyledi

Zulmet-âbâdumı pür-nûr eyledi

 

Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 96a-96b.

 

Genc-nâme

mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün

Ey genc-i nihân-ı bî-bidâyet

V’ey bahr-i muhît-i bî-nihâyet

 

Ey âyîne-i cemâl-i şâhî

V’ey ma'nî-i nâme-i ilâhî

 

Menşûr-ı tecelliyât-ı Mevlâ

Mesrûr-ı likâ-yı Hakk te'âlâ

 

Ey Fâtiha-i kitâb-ı Yezdân

Matlûb-i nebât u kân-ı hayvân

 

Maksûd-ı kevâkib-i feleksün

Mescûd-ı ekâbir-i meleksün

 

Mecmû'a-i kâ'inât sensün

Ser-defter-i mümkinât sensün

 

Eşyâ talebi budur serâser

Sen kâmile vâsıl olmak ister

 

Dün gün bu talebde döner eflâk

Dâ'im bu murâd içün dürür hâk

 

Su seyr idüben dürüşür ey cân

Budur hevesi kim ola insân

 

Turmaz bu hevâda yil eser zâr

Bu derd ile dutuşup yanar nâr

 

Sen şâha kılur sücûd eşyâ

Senünle bulur vücûd eşyâ

 

Özündür ikki cihâna server

Sensün ottuz ikki nutka mazhar

 

Ey âyet-i ve’d-duhâ cemâlün

Ve’l-leylü sıfât-ı zülf ü hâlün

 

Cân mülkinün armağanı sensün

Tendür bu cihân u cân sensün

 

Dimedi mi senün içün ol pâk

Levlâke lemâ halaktü’l-eflâk

 

Ey bülbül-i kuds-i nağme-i sâf

Sîmurg-ı hevâ-yı milket-i Kâf

 

Gel mekteb-i fakra ders-hân ol

Bu meclis içinde dürr-feşân ol

 

Üstâdumuz oldı Fazl u Ahmed

Gel bu ikkisinden okı ebced

 

Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 104a-105a.