ŞÂHÎ, Mîr Şâhî, Mîr Akmelik, Akmelik bin Melik Cemâleddîn-i Fîrûzkûhî

(d. 772-782 ?/1370-71 - 1380-81 ? - ö. 857/1453)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Çağatay)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Adı Mîr Akmelik’tir. 857/1453’de 60’ını ya da 70’ini geçtiğinin belirtilmesine bakılırsa 772/1370-71 - 782/1380-81 yılları civarında doğmuş olmalıdır. Cemâleddîn-i Sebzvârî’nin oğludur. Künyesi Akmelik bin Melik Cemâleddîn-i Fîrûzkûhî’dir. Sebzvârlıdır. Serbedârân meliklerinin sonuncusu Hâce Alî Müeyyed’in yeğenidir. Mensup olduğu hanedanın ismi Sefîne’de (Süleymân Fehîm 1259: 209) Serbedilân, Mecelle’de (Müstakîm-zâde 2000: vr. 118a) Serbedâlân, Tuhfe-i Hattâtîn’de (Müstakîm-zâde 1928: 656) Serbedâdân’dır. Şair hakkındaki en ayrıntılı bilgileri veren Nevâyî (Eraslan 2001: 28-29), Müstakîm-zâde (1928: 656, 664-665) ve Süleymân Fehîm’dir (1259: 209-212). O, güzel ahlaklı, meclislerde aranan seçkin biriydi. Şâhruh’un oğlu Baysungur’un mülazemetinde bulundu. Onun nedimlerinden ve kütüphanesi katiplerindendi. Şâhruh, Sebzvâr’ı Serbedârânların elinden aldığı ve mallarına el koyduğu için bu hanedanın mensupları ona ve oğluna kin duyuyorlardı. Şâhî, bir av esnasında yalnız kaldıklarında fırsatı değerlendirip Baysungur’u öldürmediği için babasından azar işitti. Bunun üzerine oğlu babasının işiyle meşgulken pederine tabi olunmaz diyerek hayatı boyunca sultanların hizmetine girmeyeceğine yemin edip Sebzvâr’da cüzi bir mülk tedarik ederek ziraatla uğraştı ve kitabetle kanaat eyledi. Nevâyî, şairi görmediğini, fakat mektuplaştıklarını ve hakkında kendisinden bilgi istediğini belirtmiştir. Hatta Nevâyî’nin babası Sebzvâr emirliğine getirilince Mîr Şâhî’yi Esterabad hâkimi olarak Cürcan’a gönderdi. Şehzâde Ebü’l-Kâsım Bahâdır’ın Gülefşân isimli kasrını tasvir için Esterabad’a gönderilen Şâhî bu konuda Farsça bir gazel söyledi. Ancak Şemseddîn Sâmî (1311: 2839-2840) Babür Mîrzâ’nın, köşkünü tasvir için şairi Esterabad’a çağırdığını belirtmiştir. Şâhî, 857/1453 tarihinde, 60 (Müstakîm-zâde 1928: 656) ya da 70 yaşını (Süleymân Fehîm 1259: 212) geçtikten sonra Sultân Babür Bahâdır devrinde Esterabad’da vefat etti. Naşı Sebzvâr’a nakledilerek şehrin dışında Nişabur tarafında atalarının türbesine gömüldü. Emîr Şâhî’nin vefatında memleketinin şairlerine mersiye yazmaları teklif edilince söyledikleri şiirden şu beyit kaynaklarda zikredilmiştir (Eraslan 2001: 29): “Gû be-şov zîr u zeber ez-eşk u âhem Sebzvâr / Z’ân ki şehr-i şâh bî-şâhî ne-mî âyed be-kâr”. 

Şâhî; hünerli, fünuna aşina, özellikle kitabet, musiki, sazendelik, tezhip ve tasvir ilminde maharet sahibi biriydi (Müstakîm-zâde 1928: 664). Ud çalardı. Nitekim Şâhî mahlasıyla nam salınca önceleri aynı kelimeyi tahallüs eden Şehzâde Baysungur bu mahlası bıraktı. Şairin, bin beyitlik (Müstakîm-zâde 2000: 118a) mürettep Dîvân’ı ve sadece Şemseddîn Sâmî’nin (1311: 2840) değindiği Mecmû’atü’ş-Şu’arâ isimli bir tezkiresi vardır. Müstakîm-zâde (1928: 656), Dîvân’ının yanı sıra adlarını vermeksizin “sâir âsârı” olduğuna da işaret etmiştir. Esterabad’da söylediği ancak yarım kalan iki matla’ını, vasiyeti üzerine Hâce Evhad(üddîn-i Kirmânî) tamamlayıp Dîvân’ına koymuştur.

Biyografik kaynaklarda Dîvân’ındaki şiirlerinin beğenildiği belirtilmekle birlikte Şâhî’nin Türkçe şiir yazdığına dair bir kayıt yoktur. Sadece Farsça şiirlerinden kimi örneklere yer verilmiştir. Nevâyî’ye (Eraslan 2001: 28) göre Şâhî, az sayıda gazel söylemiştir, ama yazdıkları “çeşni, selaset, yekdestlik ve letafet” bakımından oldukça güzeldir ve övgüye lâyıktır. Süleymân Fehîm (1259: 209) ise Hüsrev’in müessir kelamı, Hasan’ın letafeti, Kemâl’in nazikliği, Hâce Hâfız’ın şiirinin saflığı, döneminde “Hayrülkelâm” olarak tanımlanan Emîr Şâhî’de toplanmıştır diye füzelanın ittifak ettiklerine değinmiş ve şairin güftarında olan îcazla ihtisarın, şiirlerinin letafet ve belagatini göstermeye kâfi olduğunu vurgulamıştır. 

Kaynakça

Fehîm Süleymân (1259). Sefînetü’ş-Şu’arâ. İstanbul.

Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî -  Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C.II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mehmed Süreyyâ (1308). Sicill-i Osmânî. C. 4. İstanbul.

Müstakîm-zâde Süleymân Sa’deddîn Efendi (1928). Tuhfe-i Hattâtîn. İstanbul.

Müstakîm-zâde Süleymân Sa’deddîn Efendi (2000). Mecelletü’n-Nisâb (Tıpkıbasım). Ankara: KB Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Yay. vr. 118a, 270b-271a.

Şemseddin Sâmî (1311). Kâmûsü’l-A’lâm. C. 4. İstanbul.

www.yazmalar.gov.tr/tarama.php?. [erişim tarihi: 08.02.2014].

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. FİLİZ KILIÇ
Yayın Tarihi: 25.03.2014
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020

Eserlerinden Örnekler