ŞÂKİR, Ahmed Paşa

(d. ?/? - ö. 1234/1819)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Trabzonlu olduğu bilinen Şâkir Ahmed Paşa’nın, kaynaklarda ne zaman doğduğuyla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır (Fatîn 1271: 207). Hayatı hakkında bilgi veren kaynakların hemen hemen birbirine benzer ifadeler kullandıkları görülmektedir. Bu eserlerden birçoğunda yıl belirtilmeden İstanbul’a gelip Firdevsî Efendi’ye imam olduğu, daha sonra ise Enderun-ı Hümayun’a girerek, padişahın sarık ve çamaşırlarını muhafaza, temizleme ve padişahı giyindirme görevi olan Dülbend Ağası görevine getirildiği belirtilmektedir (Süreyya 1311: III/125). Enderun’u bitirdikten sonra hocalık verilmiş, 1213/1798’de Darphane Emini olmuş ve üç yıl bu görevi sürdürdükten sonra 1216/1801’de azledilmiştir. 1222/1807’de Akdeniz Nüzul Emini, bir yıl sonra ise tekrar Darphane Emini olmuştur. 11 Receb 1225/12 Ağustos 1810 tarihinde vezirlik rütbesiyle Sadaret Kaymakamı olmuştur. 1226/1811’de Munfasıl, 4 Muharrem 1229/27 Aralık 1813 tarihinde Anadolu Valiliği görevine getirilmiştir. Şemseddîn Sâmî’ye göre önce Mora daha sonra Kütahya valisi (Ş. Sami, 1311: IV/2823) olan Şakir Ahmed Paşa 1233 Rebîülâhir/Şubat 1818'de hastalığı sebebiyle önce Gelibolu daha sonra İstanbul’da ikamet etmeye başlamış, bir yıl sonra da 1234/1819'da vefat etmiştir (Bağdatlı 1951: I/184). Bursalı Mehmed Tâhir, Gelibolu’da vefat ettiği bilgisini vermesine rağmen (Yüksel 1993: I/77), Eyüp Sultan’da defnedildiği göz önünde bulundurulduğunda Sicill-i Osmânî’deki bilginin daha doğru olduğu ortaya çıkar. Kabri Mihrişâh Vâlide Sultan türbesi bahçesinde Küçük Hüseyin Paşa’nın mezarının yanındadır (Bursalı 1333: II/265). 

Kaynaklarda Şâkir Ahmed Paşa’nın kaç çocuğu olduğuyla ilgili tek bilgi Sicill-i Osmânî’de yer almaktadır. Buna göre oğlu müderris Mehmed Âtıf Bey, torunu ise Sermed Paşa’dır (Süreyya 1311: III/125). Murat Yüksel babasının Müderris Âtıf Bey olduğunu ifade etmektedir (Yüksel 1993: I/77).

Şairi, iki eseri bulunmaktadır. Bunlardan biri Ravd-ı Verd, diğeri ise Tertîb-i Nefîs adını taşımaktadır. Bu iki eser bir arada Ravd-ı Verd ismiyle iki kez basılmıştır (Şâkir Ahmed Paşa 1269). Matbu olan bu esere İsmet Bey (Sadr-ı Rûm-ı sâbık), Mehmed Atâullah Efendi (Nakîbü’l-Eşrâf), Mehmed Münîb Efendi (Mekke-i Mükerreme Kadısı), Mehmed Hafîd Efendi (Anadolu eski kazaskeri) ve Asım Efendi (?) tarafından birer takriz yazılmıştır.

1. Ravd-ı Verd: Bu eser iki ayrı mesnevîden oluşmaktadır. İlk mesnevî Esmâ-i Hüsnâ şerhi, ikincisi ise Gazve-i Bedr A‘zamü’l-Gazavât  ismini taşımaktadır. Toplam 982 beyitten oluşan bu eserin 479 beyti Esmâ-i Hüsnâ, 503 beyti ise Gazve-i Bedr’e aittir. Her iki mesnevi de aruzun fe‘ilâtün mefâ‘ilün fe‘ilün kalıbıyla kaleme alınmıştır. Ravd-ı Verd mesnevisinde Sultan III. Selim’in saltanatının bekası için on dokuz beyitlik bir dua kısmı da bulunmaktadır. Eserin tenkitli metni hazırlanmıştır (Akaryalı 2000).

2. Tertîb-i Nefîs: 54 sayfadan oluşan bu eser 478 beyitten müteşekkil ve aruzun fe‘ilātün fe‘ilātün fe‘ilün kalıbıyla kaleme alınan bir mesnevidir.

Şair bir besmele-nameden sonra kitabın telif sebebini anlatmaktadır. Burada, Kur’an’ın gönderilişi ve bazı yüce özelliklerini anlattıktan sonra özetle; kendisinin de Kur’an’a hizmet etmek isteğiyle bu eseri yazdığını ifade etmektedir. Fakat burada şairin önünde bir engel bulunmaktadır. Kendisinden önce gelen ulema çok şey yazmış, hatta geriye yazılacak bir şey bırakmamışlardır. Fakat bu alimler eserlerini Arapça olarak yazdıkları için şaire de Türkçe bir eser yazmak kalmıştır.

Şair bundan sonra da eserin tertibi hakkında bilgi vermektedir. Muteber kaynaklardan, özellikle Şâtibî’den çokça yararlandığını söyleyen şair 114 sureden her birini üçer beyitle ele almıştır. Birinci beyitlerde sure ismi, ikinci beyitlerde kaç ayetten oluştuğu, üçüncü beyitte ise ihtilaf edilen ayet sayısı belirtilmektedir. Her surenin başında sure ismi ile söz konusu surenin Mekke’de mi yoksa Medine’de mi nazil olduğu bilgisi (Mekkî, Medenî) başlık olarak verilmektedir. Eğer ele alınan surede secde ayeti varsa üçüncü beyitlerde buna da işaret edilmektedir. Sureler bittikten sonra cüz başlarının hangi ayetle başladığı ve bu ayetin hangi surede bulunduğu da belitilmiştir.

Şâkir Ahmed Paşa hakkında bilgi veren eserlerde edebî şahsiyeti ile ilgili birkaç cümleyle verilen beylik ifadeler dışında fazla bir şeye rastlanmamaktadır. Örneğin Bursalı M. Tâhir “Eş‘ârı ârifâne ve hakîmânedir” (1333: II/265), Fatîn “Şi‘r ile şöhret-i tâyiası yokdur” (1271: 208), Mehmed Süreyyâ, “Âlim, müdebbir, muktedir, şairdir” (1311: III/ 125) ifadelerini kullanmaktadır.

Gerek Ravd-ı Verd ve gerekse Tertîb-i Nefis isimli eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla Şâkir Ahmed Paşa, şiire hâkim Arapça ve Farsçayı her iki dille şiir yazacak kadar iyi bilen bir şairdir. Söz konusu eserlerde aynı beyit içerisinde bazen Arapça, bazen Farsça ve bazen ikisini birlikte başarılı bir şekilde kullanmıştır. Her iki eserde de ufak kusurlara rastlansa da aruzu iyi bir şekilde kullanmıştır.

Dinî ve edebî türler içerisinde eserler veren şairin her iki eseri de kıymeti haiz olmasına rağmen Tertîb-i Nefîs’i özellikle anılmaya değer bir eserdir. Kur’ân-ı Kerîm’le ilgili manzum eserler içerisinde önemli bir yere sahip olan bu eser bilebildiğimiz kadarıyla sahasında manzum olarak yazılan tek ve önemli bir eserdir.

Sonuç olarak; Şâkir Ahmed Paşa, dinî ilimlerde kendisini iyi yetiştirmiş ve tamamen dinî gayelerle eserlerini kaleme almış alim bir şairdir. Bu bakımdan şairi, dinî sahada eser veren şairlerden, Tertîb-i Nefîs adlı eserini de kimsenin manzum olarak kalem oynatmadığı dinî edebî bir türün tek ve başarılı bir örneği olarak kabul etmek durumundayız.

Kaynakça

Akaryalı, M. Sami (2000). “Şâkir Ahmed Paşa Ravz-ı Verd (Edisyon Kritik ve Birinci Bölümün Günümüz Türkçesine Çevrimi)”. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Akdemir, Hikmet (1999). Belâğat Terimleri Ansiklopedisi. İzmir.

Bursalı Mehmed Tahir, 1333: Osmanlı Müellifleri, İstanbul.

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). LatîfîTezkiretü’ş-şua‘râ ve Tabsıratü’n-nuzamâ. Ankara. 

Çelebioğlu, Amil (1998). Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul.

Fatîn Dâvud ( 1271). Hâtimetü’l-Eş‘âr. İstanbul.

Kilisli Rifat Bilge-İbnülemin Mahmud Kemal (hzl.) (1951). Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-‘Ârifîn Esmâ’ü’l-Müellifîn ve Âsârü’l-Musannifîn. İstanbul.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.). (2001). Tuhfe-i Nâilî, Mehmet Nail Tuman. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mehmed Rif‘at (1305). Belâgat-i Osmâniyye. Girid.

Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî. İstanbul.

Pakalın, M. Zeki (2004). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. İstanbul: MEB Yay. 

Recâîzâde Mahmud Ekrem (1330). Tâ‘lîm-i Edebiyyat. İstanbul.

Şakir Ahmed Paşa et-Trabzoni (1327). Ravz-i Verd. Raymond.

Şakir Ahmed Paşa (1269). Ravz-i Verd. İstanbul: Takvimhane-i Amire.

Şemseddîn Sâmî (1311). Kâmûsü’l-a‘lâm. İstanbul.

Yüksel, Murat (1993). Trabzon Şairleri. Trabzon.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. ALİM YILDIZ
Yayın Tarihi: 02.08.2013
Güncelleme Tarihi: 14.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Tertîb-i Nefîs

Feyz-i Hak’dan ederek istimdâd

Ele aldım kalem-i pâk-i nejâd

Başladım kâm-ı dili takrîre

Âyet ü sûreleri tahrîre

Me’hazimdir kütüb-i mu‘tebere

Senehnân-ı ‘ulemâ-yı mehare

Şâŧıbî kavline bakdım ekser

Eyledim nâzımetü’r-remze nazar

Ehad-i seb‘a Bû ‘Amr-ı dânî

Ol meh-i burc-ı hakâyık-dânî

‘Add-i âyetde eder basŧ ü beyân

Nice âsâr-ı celîlü’l-‘ünvân

Zînet-efzâ-yı cemâli’l-kurrâ

Behcet-ârâ-yı kemâli’l-akrâ

Dâver-i dîn-i sehâvî-i güzîn

Etdi sad-gûne hakâyık tebyîn

Ben de anlar gibi etdim ta‘dâd

Oldı her sûre üçer beytle yâd

Beyt-i evvel eder ismin i‘lân

Hem kaçıncı idügin remz ü beyân

Ya‘ni sadrında hurûf-ı çendin

‘Adedin sürhla eyler ta‘yîn

Beyt-i sânîde bi-hasbi’l-imkân

Etdim âyâtını ta‘dâd u beyân

Sâlisi müttefik ü muhtelifi

Eder erbâbına ta‘rîfün ü fî

Secde âyâtına da bî-eşkâl

‘Acz-i beyt-i süvûm sürhıla dâl

Ba‘dehû hâtimede bî-noksân

Etdim eczâ-i selâsîni beyân

Hamdü li’llâh be-vefk-ı dil-hâh

Etdi tekmîlini teshîl Allâh

Sebki hoş vezni güzel nazmı selîs

Nâmı olsa nola Tertîb-i Nefîs

Sâl-i târîhin ederseñ der-hâst

Râstdır ismi aña bî-kem ü kâst

 (Şâkir Ahmed Paşa (1269). Ravz-i Verd. İstanbul: Takvimhane-i Amire. 4-5.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SIDKÎ, Murâdhan-zâde/Murâdhanlı-zâde Ebûbekir Sıdkîd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Hasan İzzettin Dinamod. 1909 - ö. 20 Haziran 1989Doğum YeriGörüntüle
3FEVZÎ, Hammâmî-zâde Mehmedd. 1828 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4SIDKÎ, Murâdhan-zâde/Murâdhanlı-zâde Ebûbekir Sıdkîd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Hasan İzzettin Dinamod. 1909 - ö. 20 Haziran 1989Doğum YılıGörüntüle
6FEVZÎ, Hammâmî-zâde Mehmedd. 1828 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7SIDKÎ, Murâdhan-zâde/Murâdhanlı-zâde Ebûbekir Sıdkîd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8Hasan İzzettin Dinamod. 1909 - ö. 20 Haziran 1989Ölüm YılıGörüntüle
9FEVZÎ, Hammâmî-zâde Mehmedd. 1828 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10SIDKÎ, Murâdhan-zâde/Murâdhanlı-zâde Ebûbekir Sıdkîd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
11Hasan İzzettin Dinamod. 1909 - ö. 20 Haziran 1989MeslekGörüntüle
12FEVZÎ, Hammâmî-zâde Mehmedd. 1828 - ö. ?MeslekGörüntüle
13SIDKÎ, Murâdhan-zâde/Murâdhanlı-zâde Ebûbekir Sıdkîd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Hasan İzzettin Dinamod. 1909 - ö. 20 Haziran 1989Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15FEVZÎ, Hammâmî-zâde Mehmedd. 1828 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16SIDKÎ, Murâdhan-zâde/Murâdhanlı-zâde Ebûbekir Sıdkîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Hasan İzzettin Dinamod. 1909 - ö. 20 Haziran 1989Madde AdıGörüntüle
18FEVZÎ, Hammâmî-zâde Mehmedd. 1828 - ö. ?Madde AdıGörüntüle