Madde Detay
HAKKÎ, Şeyh İsmail Hakkı Zühdi Efendi
(d. ?/1862 - ö. ?/1913)
divan-tekke şairi, Duyûn-ı Umûmiye muhasebe müdürü, şeyh
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Aslen Silistre doğumludur. XIX. yüzyıl tezkirelerinde ve diğer biyografi
kitaplarında bu mutasavvıf şairden bahsedilmemiştir. Ancak bizzat soyağacını veren İsmail Hakkı Zühdi
Efendi, Macaristan’dan Silistre’ye göçen Türklerdendir (Alvan 2018: 21-22). Tekirdağ’da
ikamet eden şair, ömrünün sonuna kadar Trakya’da Duyûn-ı Umûmiyye müdürü ve başkâtipliği
vazifesini yapmıştır. Şiirleri
ve mektuplarına göre Eceâbâd, Dedeağaç, İnöz (Enez) gibi bölgelerde Duyûn-ı
Umûmiyye adına vergi toplamak için dolaşmıştır. 1911’de Makedonya ve Trakya’yı
coğrafi ve demografik olarak tanıtan Yunanca bir turist rehberinde, “Dedeağaç Duyûn-ı Umûmiyye Müdürü İbrahim
Hakkı Bey ve Muhasebe Müdürü İsmail Hakkı Efendi” kaydı da bunu
desteklemektedir (Berber 2005: 114-115).
Şeyh
İsmail Hakkı Zühdi Efendi ayrıca Halvetiyye şubelerinden olan Cerrahiyye
müntesibidir. Kendisi, ilk mürşidi Fatih Hacegi Tekkesi postnişini Sertarik
Şeyh Mehmed Muhterem el-Cerrahî (ö.1891) vefat edince onun halifesi olan
Tekirdağ Kolsuz Baba Tekkesi postnişini Mehmed Nureddin Efendi’ye (ö.1893) intisap
etti. Onun vefatından sonra Tekirdağ’a ziyaret eden İstanbul’daki Cerrahî
Âsitânesi 16. postnişini Şeyh Yahya Gâlib Efendi’ye biat etti. Şeyh Yahya Gâlib,
44 yıllık meşihatinin ardından, 6 Rebiülâhir 1315’te (4 Eylül 1897) vefat edince
bunu günlük gazetelerden öğrenen şair, müteveffa şeyhine bir tarih şiiri yazdı.
İsmail Hakkı Zühdi Efendi, kısa süre önce etvâr-ı seb‘ayı tamamlayıp aynı tarihte
İstanbul’daki Cerrahî Âsitânesi’nde Mirâc Kandili’ndeki icazet töreninde Şeyh
Yahya Gâlib Efendi’nin yerine geçen Şeyh Mehmed Rızâeddin Yaşar Efendi’den hilâfet
aldı. Daha sonra Mürefte’deki evini tekke hâline getirdi. Daha sonra mürşidi Şeyh
Mehmed Rızâeddin Yaşar Efendi, oğlu Fahreddin Şevkî (Erenden) ile Mürefte’de
kendisini bir iki defa ziyaret etti (Alvan 2018: 26-27).
Şeyh
İsmail Hakkı Zühdi Efendi, Mürefte Cerrahî Tekkesi’nde post-nişin olarak halkı
irşadla meşgulken pek çok dervişin yetişmesini sağlamıştır. Tabakât-ı Cerrahiyye’ye göre, Şeyh
İsmail Hakkı Zühdi Efendi’nin iki halifesi vardır. Bunlardan Şeyh Hasan Basri
Efendi (ö.?) memuriyet vazifesindeyken vefat ettiği Çorlu’da meftundur. Diğer
halifesi Şeyh Hasan Fehmi Efendi (ö.?) ise ahir ömründe tedavi gördüğü
Heybeliada’da vefat edince buraya defnedilmiştir (Dal 2006: 484).
Şeyh
İsmail Hakkı Zühdi Efendi’nin Ahmed Salâhaddin, Ali Rıza, Mehmed Nureddin, Mustafa
Rızaeddin, Mehmed Muhterem adlı beş erkek evladı olmuş; Ali Rıza iki
yaşındayken Mehmed Muhterem ise iki günlükken vefat etmiştiri. İsmail Hakkı
Zühdi Efendi, Yâdigâr-ı İhvân’da
kendi hattıyla Hz. Peygamber’in hürmetine, uzun ömürlü olmaları için dua ettiği
çocuklarının doğum tarihlerini not etmiştir.
Şeyh
İsmail Hakkı Zühdi Efendi, 9 Aralık 1913’te, 10 Muharrem gecesi mide humması
sebebiyle 52 yaşında ibadet ederken vefat etmiştir. İnöz’de (Enez), Müsellim
Mahallesi İncirlik Kabristanı’nda medfundur. Şeyh İsmail Hakkı Zühdi Efendi’nin
vefatına büyük oğlu Ahmed Salâhaddin imzasıyla bir not yazmıştır (Alvan 2018:
28-30). Hâsılı Mürefte Tekkesi şeyhi İsmail Hakkı Zühdi Efendi tekke hayatını,
kültürünü şiirlerine yansıtan nâdir şeyhlerdendir.
Şairin
eserleri şunlardır:
1. Dîvân-ı Yâdigâr-ı İhvân: Kısmen
mürettep olan eserdeki toplam 362 şiirin
içinde; hece vezniyle yazılan 13 şiiri hariç tutarsak 1 kaside, 1 mesnevi, 316
gazel, 8 murabba, 2 muhammes, 1 müseddes, 18 kıta, 1 tuyuğ, 1 müstezâd nazım
şekli vardır. Dîvân’daki tek kaside,
II. Abdülhamîd Hân’a yazılan 14 beyitten ibaret bir medhiyedir. Dîvân’da ebced hesabıyla
düşürülmüş şiir yoktur, ancak bazı şiirlerin sonuna tarih ve mekân not
edilmiştir. Tasavvuf neşesiyle yazılan eserde
şûhâne veya rindâne gazel
yoktur. Çoğu şiirinde vahdet-kesret dengesinin gözetilmesi; nefsle mücadele,
edebe riayet; ibadetlere ve zikrullaha düşkün olma gibi tavsiyeler bulunur. Dîvân,
mektuplarıyla birlikte Türkan Alvan
tarafından yayımlanmıştır (2018).
2. Mektûbât-ı
Yâdigâr-ı İhvân: Mürefte
Cerrâhî Tekkesi şeyhi İsmâil Hakkî Zühdî Efendi’ye ait 18 mektubu içerir. Bu
mektuplar son dönemdeki mürşid-mürid ilişkisini yakınen gösteren önemli birer
belgedir. Şeyh İsmâil Hakkî Zühdî Efendi bu mektupları, çoğu bürokrat
dervişlerine ve dostlarına yazmıştır. Bu mektuplar Şeyh İsmâil Hakkî Zühdî
Efendi’nin halîfeleriyle olan münasebetlerini, vahdet-i vücûd, kesret-vahdet
ilişkisi, seyr ü sülûk hâlleri, sahte mutasavvıflar ve gurbet melâli gibi
konulardan bahsetmektedir. Mektuplarda ayrıca dervişlerin devlet hizmetinde
kusur etmemeleri, dervişlerin tasavvufî kimliklerini insanlarla ilişkilerinde
öne çıkarmamaları, şeriat dışına çıkmamaları hususunda öğütler vardır.
Kaynakça
Alvan,
Türkan (hzl.) (2018). İsmâil Hakkî Zühdî Efendi Yâdigâr-ı İhvân Şiirleri ve Mektupları. İstanbul: H Yay.
Azamat,
Nihat (1995) “Fahreddîn Efendi”. İslam Ansiklopedisi. C.12. İstanbul: TDV Yay. 83-84.
Berber,
Engin (2005) “Yunanca Bir Kaynaktan Balkan Savaşları Öncesinde Makedonya ve
Trakya”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi.
(7): 97-130.
Dal,
Fahreddin (2006). Fahreddin Erenden’in
Tasavvufî Görüşleri ve Eserleri: Envâr-ı Hazret-i Pîr Nûreddîn-i Cerrâhî ve
Tabakât-ı Cerrâhiyye. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
İbrahim
Fahreddîn Efendi (Erenden). Envâr-ı
Hazret-i Pîr Nûreddîn-i Cerrahî ve Tabakât-ı Cerrâhiyye. İstanbul: İSAM
Kütüphanesi. Dm no:3893.
İsmâil
Hakkî Zühdî Efendi (1317). Yâdigâr-ı
İhvân. İstanbul: Türk Tasavvuf Musikisini ve
Folklorünü Araştırma ve Yaşatma Vakfı Kütüphanesi. no:2272, İstanbul.
Öztürk, Mehmet Cemal (2004). Cerrâhîlik
Hz. Pîr Nûreddîn Cerrâhî ve Cerrâhî Tarîkatı. İstanbul: Gelenek Yay.
Tanman,
Baha (2007) “Nûreddin Cerrâhî Tekkesi”. İslam
Ansiklopedisi. C.33. İstanbul: TDV Yay. 253-256.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. TÜRKAN ALVANYayın Tarihi: Güncelleme Tarihi: 30.09.2022Eserlerinden Örnekler
Dîvân
Muhammes
Hakk-perestiz
der cihânda nefsimize taparız
Hızr’ı bulsak yalınız baştan külâhın kaparız
Doğruluk ne işe yarar egriliğe saparız
Lokma uğruna mesâcid tekkede yer kaparız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Tavr-ı
ümmet oldu tebdîl zikrimiz fikr-i Fireng
Bele zünnârı takındık sîneye haç u çeleng
Moda-ülfet kisvemiz alafıranga reng reng
Bizi taʿn eyler riyâ-kâr aslı nâ-dân tarzı leng
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Zühd
ü takvâya taʿassub nâmını giydirdiler
Ehl-i Hakk’ı cümleye ahmak diye bildirdiler
Putları zînet diye hânelere doldurdular
Mü’min ü müşrik berabermiş sözün uydurdular
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
İçmeyen
menfûr-ı ʿâlem konyağı iç kefere
Genc ü pîr olmuş sebük-dil hamra san tatlı şire
Merkez-i ʿilm ü maʿârif ya Paris ya Pierre
Müslümânlık böyle mi tevbe edem yüz bin kere
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Bekleriz
Mâdâm Firenk’den terbiye evlâdımız
Gayb eder olduk bu yüzden nice bin ihvânımız
Bu gidişle ne olacak bilmeyiz ber-bâdımız
Görse hayrette kalır bi’llâh bizi ecdâdımız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hakk’ı
koyup bâtıla rağbetle hep gafletteyiz
Bî-hayâ vü evşeni ehl-i kemâl görmekteyiz
Fâl-zen bir fâcire ʿâlim diye hürmetteyiz
Nâmıdır İslâmiyet bilmem nasıl cinnetteyiz
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hˋâcelerimizde
yalnız kisve destârdır kalan
Sâlikân lokma gözetir bana mahbûb nev-civân
Mürtekib olanlara şimdi cihân dârü’l-emân
İhtiyâr eyle sükûtı Hakkî’yâ nâzik zemân
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız (26 Mayıs
1318. Dedeağaç) (Alvan 2018: 294-295)
Gazel
Haylice
gezdim memâlik bu İnöz-vâr görmedim
Şöhretiyle
nâ-münâsib şehr-i vîrân görmedim
Bom!
Bom! Urur nevbetin mûzîka dâ’im ʿasr u şâm
Beççe-gân
cümbüşüne hîç hadd ü pâyân görmedim
Perde
çekmiş cümle ebvâb-ı büyûta ʿankebût
Mâr
u mûr cevlânına mâniʿ bir imkân görmedim
Ser-te-ser
olmuş mezâbil rast gidene ʿaşk olsun!
Oturacak
kahve-hâne yatacak hân görmedim
Hân
mıdır âhûr mudur görmeye şâyân bir hotel
Var-ısa
da pire bitten uyumuş cân görmedim
Ger
kazârâ gelse seyyâh şâh-râh bulmak muhal
Taş
u toprakla kapanmış şôse meydân görmedim
Var
dekâkîn bulmaya reh-ber ara ki bulasın
Yortî
pâzâr günleri açmaya dükkân görmedim
Kalʿayı
feth eyleyenler merkadi gözden nihân
Bir
bakın taş içre kalmış bir duʿâ-ḫ̀ân görmedim
Nice
âsâr-ı ʿatîk toplar zemînde pây-mâl
Bir
mahalle vazʿına hîç çâre-cûyân görmedim
Koca
bir merkez kazânın mektebi yok ve’s-selâm
Şân-ı
millet devlete lâyık bir mekân görmedim
Öldüler
mi bu ahâli! Zinde-dil kıl Rabbenâ
Hem-civârdan
ʿibret almaz böyle insân görmedim
Nazmıma
varsa hilâf diyen hakîkat ortada
Kûyuna
eyvallahım var gayrı ermân görmedim
Ehl-i
Hakk mestûr olur lîk böyle olmaz Hakkîyâ
Münkirânı
menʿ eden bir ehl-i vicdân görmedim (Alvan
2018: 376-377)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: Güncelleme Tarihi: 30.09.2022Eserlerinden Örnekler
Dîvân
Muhammes
Hakk-perestiz
der cihânda nefsimize taparız
Hızr’ı bulsak yalınız baştan külâhın kaparız
Doğruluk ne işe yarar egriliğe saparız
Lokma uğruna mesâcid tekkede yer kaparız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Tavr-ı
ümmet oldu tebdîl zikrimiz fikr-i Fireng
Bele zünnârı takındık sîneye haç u çeleng
Moda-ülfet kisvemiz alafıranga reng reng
Bizi taʿn eyler riyâ-kâr aslı nâ-dân tarzı leng
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Zühd
ü takvâya taʿassub nâmını giydirdiler
Ehl-i Hakk’ı cümleye ahmak diye bildirdiler
Putları zînet diye hânelere doldurdular
Mü’min ü müşrik berabermiş sözün uydurdular
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
İçmeyen
menfûr-ı ʿâlem konyağı iç kefere
Genc ü pîr olmuş sebük-dil hamra san tatlı şire
Merkez-i ʿilm ü maʿârif ya Paris ya Pierre
Müslümânlık böyle mi tevbe edem yüz bin kere
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Bekleriz
Mâdâm Firenk’den terbiye evlâdımız
Gayb eder olduk bu yüzden nice bin ihvânımız
Bu gidişle ne olacak bilmeyiz ber-bâdımız
Görse hayrette kalır bi’llâh bizi ecdâdımız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hakk’ı
koyup bâtıla rağbetle hep gafletteyiz
Bî-hayâ vü evşeni ehl-i kemâl görmekteyiz
Fâl-zen bir fâcire ʿâlim diye hürmetteyiz
Nâmıdır İslâmiyet bilmem nasıl cinnetteyiz
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hˋâcelerimizde
yalnız kisve destârdır kalan
Sâlikân lokma gözetir bana mahbûb nev-civân
Mürtekib olanlara şimdi cihân dârü’l-emân
İhtiyâr eyle sükûtı Hakkî’yâ nâzik zemân
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız (26 Mayıs
1318. Dedeağaç) (Alvan 2018: 294-295)
Gazel
Haylice
gezdim memâlik bu İnöz-vâr görmedim
Şöhretiyle
nâ-münâsib şehr-i vîrân görmedim
Bom!
Bom! Urur nevbetin mûzîka dâ’im ʿasr u şâm
Beççe-gân
cümbüşüne hîç hadd ü pâyân görmedim
Perde
çekmiş cümle ebvâb-ı büyûta ʿankebût
Mâr
u mûr cevlânına mâniʿ bir imkân görmedim
Ser-te-ser
olmuş mezâbil rast gidene ʿaşk olsun!
Oturacak
kahve-hâne yatacak hân görmedim
Hân
mıdır âhûr mudur görmeye şâyân bir hotel
Var-ısa
da pire bitten uyumuş cân görmedim
Ger
kazârâ gelse seyyâh şâh-râh bulmak muhal
Taş
u toprakla kapanmış şôse meydân görmedim
Var
dekâkîn bulmaya reh-ber ara ki bulasın
Yortî
pâzâr günleri açmaya dükkân görmedim
Kalʿayı
feth eyleyenler merkadi gözden nihân
Bir
bakın taş içre kalmış bir duʿâ-ḫ̀ân görmedim
Nice
âsâr-ı ʿatîk toplar zemînde pây-mâl
Bir
mahalle vazʿına hîç çâre-cûyân görmedim
Koca
bir merkez kazânın mektebi yok ve’s-selâm
Şân-ı
millet devlete lâyık bir mekân görmedim
Öldüler
mi bu ahâli! Zinde-dil kıl Rabbenâ
Hem-civârdan
ʿibret almaz böyle insân görmedim
Nazmıma
varsa hilâf diyen hakîkat ortada
Kûyuna
eyvallahım var gayrı ermân görmedim
Ehl-i
Hakk mestûr olur lîk böyle olmaz Hakkîyâ
Münkirânı
menʿ eden bir ehl-i vicdân görmedim (Alvan
2018: 376-377)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 30.09.2022Eserlerinden Örnekler
Dîvân
Muhammes
Hakk-perestiz
der cihânda nefsimize taparız
Hızr’ı bulsak yalınız baştan külâhın kaparız
Doğruluk ne işe yarar egriliğe saparız
Lokma uğruna mesâcid tekkede yer kaparız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Tavr-ı
ümmet oldu tebdîl zikrimiz fikr-i Fireng
Bele zünnârı takındık sîneye haç u çeleng
Moda-ülfet kisvemiz alafıranga reng reng
Bizi taʿn eyler riyâ-kâr aslı nâ-dân tarzı leng
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Zühd
ü takvâya taʿassub nâmını giydirdiler
Ehl-i Hakk’ı cümleye ahmak diye bildirdiler
Putları zînet diye hânelere doldurdular
Mü’min ü müşrik berabermiş sözün uydurdular
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
İçmeyen
menfûr-ı ʿâlem konyağı iç kefere
Genc ü pîr olmuş sebük-dil hamra san tatlı şire
Merkez-i ʿilm ü maʿârif ya Paris ya Pierre
Müslümânlık böyle mi tevbe edem yüz bin kere
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Bekleriz
Mâdâm Firenk’den terbiye evlâdımız
Gayb eder olduk bu yüzden nice bin ihvânımız
Bu gidişle ne olacak bilmeyiz ber-bâdımız
Görse hayrette kalır bi’llâh bizi ecdâdımız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hakk’ı
koyup bâtıla rağbetle hep gafletteyiz
Bî-hayâ vü evşeni ehl-i kemâl görmekteyiz
Fâl-zen bir fâcire ʿâlim diye hürmetteyiz
Nâmıdır İslâmiyet bilmem nasıl cinnetteyiz
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hˋâcelerimizde
yalnız kisve destârdır kalan
Sâlikân lokma gözetir bana mahbûb nev-civân
Mürtekib olanlara şimdi cihân dârü’l-emân
İhtiyâr eyle sükûtı Hakkî’yâ nâzik zemân
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız (26 Mayıs
1318. Dedeağaç) (Alvan 2018: 294-295)
Gazel
Haylice
gezdim memâlik bu İnöz-vâr görmedim
Şöhretiyle
nâ-münâsib şehr-i vîrân görmedim
Bom!
Bom! Urur nevbetin mûzîka dâ’im ʿasr u şâm
Beççe-gân
cümbüşüne hîç hadd ü pâyân görmedim
Perde
çekmiş cümle ebvâb-ı büyûta ʿankebût
Mâr
u mûr cevlânına mâniʿ bir imkân görmedim
Ser-te-ser
olmuş mezâbil rast gidene ʿaşk olsun!
Oturacak
kahve-hâne yatacak hân görmedim
Hân
mıdır âhûr mudur görmeye şâyân bir hotel
Var-ısa
da pire bitten uyumuş cân görmedim
Ger
kazârâ gelse seyyâh şâh-râh bulmak muhal
Taş
u toprakla kapanmış şôse meydân görmedim
Var
dekâkîn bulmaya reh-ber ara ki bulasın
Yortî
pâzâr günleri açmaya dükkân görmedim
Kalʿayı
feth eyleyenler merkadi gözden nihân
Bir
bakın taş içre kalmış bir duʿâ-ḫ̀ân görmedim
Nice
âsâr-ı ʿatîk toplar zemînde pây-mâl
Bir
mahalle vazʿına hîç çâre-cûyân görmedim
Koca
bir merkez kazânın mektebi yok ve’s-selâm
Şân-ı
millet devlete lâyık bir mekân görmedim
Öldüler
mi bu ahâli! Zinde-dil kıl Rabbenâ
Hem-civârdan
ʿibret almaz böyle insân görmedim
Nazmıma
varsa hilâf diyen hakîkat ortada
Kûyuna
eyvallahım var gayrı ermân görmedim
Ehl-i
Hakk mestûr olur lîk böyle olmaz Hakkîyâ
Münkirânı
menʿ eden bir ehl-i vicdân görmedim (Alvan
2018: 376-377)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Dîvân
Muhammes
Hakk-perestiz
der cihânda nefsimize taparız
Hızr’ı bulsak yalınız baştan külâhın kaparız
Doğruluk ne işe yarar egriliğe saparız
Lokma uğruna mesâcid tekkede yer kaparız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Tavr-ı
ümmet oldu tebdîl zikrimiz fikr-i Fireng
Bele zünnârı takındık sîneye haç u çeleng
Moda-ülfet kisvemiz alafıranga reng reng
Bizi taʿn eyler riyâ-kâr aslı nâ-dân tarzı leng
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Zühd
ü takvâya taʿassub nâmını giydirdiler
Ehl-i Hakk’ı cümleye ahmak diye bildirdiler
Putları zînet diye hânelere doldurdular
Mü’min ü müşrik berabermiş sözün uydurdular
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
İçmeyen
menfûr-ı ʿâlem konyağı iç kefere
Genc ü pîr olmuş sebük-dil hamra san tatlı şire
Merkez-i ʿilm ü maʿârif ya Paris ya Pierre
Müslümânlık böyle mi tevbe edem yüz bin kere
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Bekleriz
Mâdâm Firenk’den terbiye evlâdımız
Gayb eder olduk bu yüzden nice bin ihvânımız
Bu gidişle ne olacak bilmeyiz ber-bâdımız
Görse hayrette kalır bi’llâh bizi ecdâdımız
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hakk’ı
koyup bâtıla rağbetle hep gafletteyiz
Bî-hayâ vü evşeni ehl-i kemâl görmekteyiz
Fâl-zen bir fâcire ʿâlim diye hürmetteyiz
Nâmıdır İslâmiyet bilmem nasıl cinnetteyiz
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız
Hˋâcelerimizde
yalnız kisve destârdır kalan
Sâlikân lokma gözetir bana mahbûb nev-civân
Mürtekib olanlara şimdi cihân dârü’l-emân
İhtiyâr eyle sükûtı Hakkî’yâ nâzik zemân
Sözümüz uymazsa yevme biz zamâna uyarız (26 Mayıs
1318. Dedeağaç) (Alvan 2018: 294-295)
Gazel
Haylice
gezdim memâlik bu İnöz-vâr görmedim
Şöhretiyle
nâ-münâsib şehr-i vîrân görmedim
Bom!
Bom! Urur nevbetin mûzîka dâ’im ʿasr u şâm
Beççe-gân
cümbüşüne hîç hadd ü pâyân görmedim
Perde
çekmiş cümle ebvâb-ı büyûta ʿankebût
Mâr
u mûr cevlânına mâniʿ bir imkân görmedim
Ser-te-ser
olmuş mezâbil rast gidene ʿaşk olsun!
Oturacak
kahve-hâne yatacak hân görmedim
Hân
mıdır âhûr mudur görmeye şâyân bir hotel
Var-ısa
da pire bitten uyumuş cân görmedim
Ger
kazârâ gelse seyyâh şâh-râh bulmak muhal
Taş
u toprakla kapanmış şôse meydân görmedim
Var
dekâkîn bulmaya reh-ber ara ki bulasın
Yortî
pâzâr günleri açmaya dükkân görmedim
Kalʿayı
feth eyleyenler merkadi gözden nihân
Bir
bakın taş içre kalmış bir duʿâ-ḫ̀ân görmedim
Nice
âsâr-ı ʿatîk toplar zemînde pây-mâl
Bir
mahalle vazʿına hîç çâre-cûyân görmedim
Koca
bir merkez kazânın mektebi yok ve’s-selâm
Şân-ı
millet devlete lâyık bir mekân görmedim
Öldüler
mi bu ahâli! Zinde-dil kıl Rabbenâ
Hem-civârdan
ʿibret almaz böyle insân görmedim
Nazmıma
varsa hilâf diyen hakîkat ortada
Kûyuna
eyvallahım var gayrı ermân görmedim
Ehl-i
Hakk mestûr olur lîk böyle olmaz Hakkîyâ
Münkirânı
menʿ eden bir ehl-i vicdân görmedim (Alvan
2018: 376-377)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Hüseyin Rasim Güler | d. 1941 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ADVİYE BACI, Adviye Koca | d. 1930 - ö. 17.10.1997 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ŞÜKRÎ, Ahmed Efendi | d. ? - ö. 1906-07\'den sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | PERİNAZ AYAZGIZI | d. 1860/1862? - ö. 1968 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HÜMÂYÎ, Mehmed Emîn Bey | d. 1862 - ö. 1884 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | MEHMED EMÎN FEYZÎ | d. 1862 - ö. 1929 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | DERVİŞ, Topuzoğlu Ahmed | d. 1853 - ö. 1913 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İSMÂİL HAKKI, Baban-zâde, Bağdatlı | d. 1876 - ö. 1913 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İSMAİL FAİK | d. ? - ö. 1913 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | KÂMİL, Hoca-zâde Şeyh Ahmed Kâmil Efendi | d. ? - ö. 1894 | Meslek | Görüntüle |
11 | AHMEDÎ/ KAYGUSUZ, Sârbân Ahmed | d. ? - ö. 1545/1546 | Meslek | Görüntüle |
12 | SIDKÎ, Şeyh İbrahim Sıdkî Efendi, Saçlı İbrahim Efendi | d. ? - ö. 1 Nisan1660 | Meslek | Görüntüle |
13 | REŞÎD ÂKİF PAŞA, Mustafa Sâlih Reşîd Paşa | d. 1863 - ö. 1920 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | MES’ÛD, Sa’deddîn-i Mar’aşî | d. ? - ö. 19. yüzyıl | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | MEHMED TEVFÎK, Diyarbakırlı | d. 1865 - ö. 1905 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | SÜLEYMAN DEDE | d. 1860\\\'lar - ö. 1932-1933 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | KÂŞÎ, Sa'îd Muhemmed | d. 1820 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ÂBÎ, Âbî Mahmud Efendi | d. ? - ö. 1666-67 | Madde Adı | Görüntüle |