ABDAL HASAN

(d. ?/? - ö. ?/?)
Âşık
(Âşık / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

İbrahim Aczî Kendi’nin Türk Şairleri ve Âşıkları’nda (1. Risale) verdiği bilgiye göre Abdal Hasan'ın tespit edilen 1113/1702 tarihli eski bir cönkte birkaç parça türküsüne rastlanır. Âşık Hasan’ın Konya Seydişehir kasabasından olduğu koşmanın son parçasındaki bir ifadeden anlaşılmaktadır. Cönk tarihinin 1112/1700 olmasına göre o devirlerde yaşayan halk şairlerinden olduğu deyişlerindeki dil ve üslup sadeliğinden çıkarılmaktadır. İkinci türküsünde Âşık Hasan Küpe dağının eteğinde yaşayan güzellerden dem vurduktan sonra aşağıya alınan türküsünde o devrin hayatını anlatır. Destan'ı da bir ninni mahiyetinde olup bunun alt parçasında “Taşkesen”de deyişine göre âşığın Aksaray ile Kırşehir arasında Kızılırmak semtlerinde “Taşkesen” denilen yerde çadır altı göçebe Türkmenlerden olduğu anlaşılmaktadır.

"Taşkesen'de Abdal Hasan ninni ninni" ile başlayan ve kırk dört mısradan ibaret olan bu Destan, bir ninni olup konusu tasavvuftur. Bu Destan, Âşık Abdal Hasan’ın göçebe hayat yaşadığını gösteriyor (Kendi (yty): 108-121). 

Kaynakça

Ergun, Sadeddin Nüzhet-Mehmed Ferîd [Uğur] (1926). Konya: Vilâyeti Halkiyyât ve Harsiyyâtı. Konya.

Kendi, İbrahim Aczî (yty). Türk Şairleri ve Âşıkları (1. Risale). Yusuf Ağa Kütüphanesi D NO 10470/1. 108-121.

Yeniterzi, Emine (2001). “Tanzimattan Cumhuriyetin İlk Yıllarına Kadar Konyalı Şair ve Yazarlar”. Türkiyat Araştırmaları Dergisi (Selçuk Üniversitesi). 10: 77-161.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 31.08.2014
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Destan

Aylak aylak gezersin

Gönül niçe sezersin

Gümüş tasma ince belde

Diyeyim yare ne süzersin

Ay dogar gün olmaz

Yiğide özge bun olmaz

Aşka ölçü son olmaz

Tezer gönül çok tezersin

Âşık Hasan söyler sözün

Sular lâle güller gözün

Bakma cânım âşık özün

Gülünç olmaz benden bezersin

Gûyâ dağı kaynakların

Nerde senin oymakların

Aldın şol oymakları

Nice kaş göz yazarsın

Türkü

Bağrım kükreyip özüm ürperme

Sunam alnaçta tızıkıp gider

Kırba elinde sunam ülkeri

Pınarbaşına süzülüp gider

Al önlük nâzlı ölününde

Gümüş sarkanca dölününde

On beş on altı çalımında,

Bir selvi dalı tozurup gider

Yüreğim oynak dileyem tutuktu,

İl çevremizde gözüm donuktu

Nişleyim ağam bağrım yanıktı

Al yelesiyle tez yekip gider

Âşık bezmiş cânından

Güzellere kıyak şânından

Türkmen kanı kaynar kanımdan

Maya kızlar dizilip gider

Türkü varacak Âşık Hasan

Turna uçar sıra ile

Erler geçer fize ile

Havalanır deli gönül

Düşer yere bere ile

Oymak oymak garîb dağlar

Her derede sular çağlar

… elde yiğit egler

Gezer dilber töre ile

Her oymağın yiğidi var

Türk ilinin eniri var

Dilberlerin cıfıdı var

Al giyelim karaile

Âşık Hasan söyler gezer

Her yaylayı boylar gezer

Beher gezerim çağlar gezer

İşim dağlar dere ile

Destân

Yoldan geçen yolcu baba ninni ninni

Arkasına gir cânâ uğul uğul

Konya’daki koyun baba ninni ninni

Sen de bize himmet eyle Mevlâm hû hû

Baban asker çakmak çakar

Nâme diyü yola bakar uğul uğul

Konya’da Mollâ Hünkâr ninni

Sen de bize himmet eyle Mevlâ hû hû

Alnımızda yeşil halı ninni nini

Üstümüzde hurma dalı uğul uğul

Tanrı arslanı Alî ninni ninni

Sen de bize himmet eyle Mevlâm hû hû

Göktaş beşikten bakıyor ninni ninni

Ak memeden süt akıyor uğul uğul

Ateş ile ocak yakıyor ninni ninni

Sen bize himmet ile Mevlâ hû hû

Uğul deren eve gelmiş ninni

Hakkın hikmeti görsn uğul uğul

Mevlâm sana bir cân vermiş ninni ninni

Sen de bize himmet eyle Mevlâm hû hû

Uğul baban geldi mi ola ninni ninni

Al gerdene girdi mi ola uğul uğul

Murâdına erdi mi ola ninni

Sen de bize himmet eyle Mevlâm hû hû

Türbesinin önü susam ninni ninn

Türbedârı adı Hüseyn uğul uğul

Taşkesen’den Abdal Hasan uğul uğul

Sen de bize himmet eyle Mevlâm hû hû

Beşiği hurma dalı ninni ninni

Hakka malum kulun hâli uğul uğul

Yetiş Muhammed Ali ninni ninni

Sen de bize himmet eyle Mevlâm hû hû

Destan

Gülden kalktık sağaldık

Demir kapıdan beri eğildik

Boran olduk yel olduk dağıldık

Niçe kalalar aştık söylesem

Gâh yüce gâh engine iniştik

Silâh çattık halkla didiştik

Sancakla gezen biz bir eş idik

Niçe deryâlar geçtik söylesem

Türk ilinin öter mi kuşları

Turur mu ola oranın …

Emr verme gönülden Tanrısı

Şimşekler gibi çaktık söylesem

Atlar hâzır obalar yıkıldı

Yürüdü hakan çadır söküldü

Yağız at kişner kargı takıldı

Ovalara nasıl düştük söylesem

Abdal Hasan söyle böyle az çok

Durandan ine bizleriz Selçuk

Tanrı yolu yolumuz gayrı yok

Çok mabette temel attık söylesem

(Kendi, İbrahim Aczî (yty). Türk Şairleri ve Âşıkları (1. Risale). Yusuf Ağa Kütüphanesi D NO 10470/1. s. 108-121. 

Destân

Şol birlikten birlik bulan bizleriz

Dirlikten birlik bula bizleriz

Yok demeyiz varlık bizim özümüz

Hakkı blir hakka tapan bizleriz

Özü temiz sözü temiz câme geren

Yılık değil buluk değil şân gerek

İnsanlığına erlik tutan bizleri

Temiz kafile erlik tutan bizleri

Yola girme yoldan sapmaz ayağız

Hakla gezen şol diyen dîn içim dadanmaz

Tanrı uğru uğrumuzda bulunmaz

Derya gezen Kurân yazan bizleri

Tufan bizden dahı cihân bizdendir

Yürek temiz dahı iman bizdendir

Hoşnutlara dahı amân bizdendir

Tanrı için divan turan bizdendir

Özümüzde yabanilik satılmaz

Hak kuluyuz doğru yoldan sapılmaz

Hak bilenler gayrılığa kapılmaz

Nice … yapan kuran bizleriz

Nemrutlayın niçe kanlar dökmedik

Firavun gibi halka eza etmedik

Eğri yola sapıp yanlış gitmedik

Dîn yolunda kılıç salan bizleriz

Erkek dişi iyi günler bekleyen

Öz bağrında temiz yürek saklayan

Hakkı hakla her yörede saklayan

Dağa taşa varlık koyan bizleriz

Hak bekleyen birlik gören yücedir

Nimet artar dirlik düzen nicedir

Siyak olsun doğru giden ercedir

Bu oğuzla üne varan bizleriz

Eller bilir pislik tutmaz koldanız

Özü doğru huyu doğru yoldayız

Evvelce doğan suna eren daldanız

Dört bucağa çâdır geren bizleriz

Pislik tutmaz elde işler üremez

Huysuz yerler kaçan erlik göremez

Her yakada iyiliklere eremez

Doğrulukla ayaküstü duran bizleriz

Nâmûsu haya dirlik bize beşikten

İhsân bize bu huy ? eşikten

Dinle sözü şol bir Abdâl Âşık’tan

Şol hâl ile yoldaş olan bizleriz

Kendi, İbrahim Aczî (yty). Türk Şairleri ve Âşıkları (1. Risale). Yusuf Ağa Kütüphanesi D NO 10470/1. 108-121.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Muhyî veya Mehmed, Bezci-zâde/Vahyî-zâde Şeyh Mehmed Muhyî Efendid. ? - ö. 1609/1610 veya 1612/1613Doğum YeriGörüntüle
2SÜRÛRÎ, Osmand. 1783 - ö. 1855Doğum YeriGörüntüle
3AHMED, Konyalıd. ? - ö. 1911Doğum YeriGörüntüle
4Muhyî veya Mehmed, Bezci-zâde/Vahyî-zâde Şeyh Mehmed Muhyî Efendid. ? - ö. 1609/1610 veya 1612/1613Doğum YılıGörüntüle
5SÜRÛRÎ, Osmand. 1783 - ö. 1855Doğum YılıGörüntüle
6AHMED, Konyalıd. ? - ö. 1911Doğum YılıGörüntüle
7Muhyî veya Mehmed, Bezci-zâde/Vahyî-zâde Şeyh Mehmed Muhyî Efendid. ? - ö. 1609/1610 veya 1612/1613Ölüm YılıGörüntüle
8SÜRÛRÎ, Osmand. 1783 - ö. 1855Ölüm YılıGörüntüle
9AHMED, Konyalıd. ? - ö. 1911Ölüm YılıGörüntüle
10Muhyî veya Mehmed, Bezci-zâde/Vahyî-zâde Şeyh Mehmed Muhyî Efendid. ? - ö. 1609/1610 veya 1612/1613Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11SÜRÛRÎ, Osmand. 1783 - ö. 1855Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12AHMED, Konyalıd. ? - ö. 1911Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Muhyî veya Mehmed, Bezci-zâde/Vahyî-zâde Şeyh Mehmed Muhyî Efendid. ? - ö. 1609/1610 veya 1612/1613Madde AdıGörüntüle
14SÜRÛRÎ, Osmand. 1783 - ö. 1855Madde AdıGörüntüle
15AHMED, Konyalıd. ? - ö. 1911Madde AdıGörüntüle