ABDURRAHÎM, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân

(d. 841?/1437-38? - ö. 901?/1495-96?)
divan şairi, nâsir
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kaynaklarda kendisinden “Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Abdurrahîm Sultân, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân” gibi ifadelerle de söz edilen Abdurrahîm Karahisârî, Mısır’da uzun süre öğrenim gördüğü için “Alâaddîn el-Mısrî” olarak tanınan Mevlânâ Alâaddîn’in oğludur (Gönçer 1991: 88). Afyon’da doğmuştur. Nasrettinoğlu (1971: 10) şairin; XV. yüzyılın ilk yarısında doğmuş olabileceğini, Bursalıoğlu (2000: 18) ve Yazıcıoğlu (Sarıtaş 2005: 47) ise doğum tarihinin 841/1437-38 olduğunu belirtmiştir. Ancak Yazıcıoğlu, Karahisârî’nin 857/1453’de İstanbul’un fethine katıldığını ve bir ay sonra 45-50 yaşlarında Afyon’a döndüğünü de yazmıştır. Oysa 1437 yılında doğan biri, İstanbul’un fethi sırasında olsa olsa 16 yaşındadır. Dolayısıyla bilgilerin birbiri ile çeliştiği açıktır. Nitekim şair hakkında kaynaklarda anlatılanlar da 841/1437-38’nin yanlışlığını göstermektedir. Verilen bilgilere göre Abdurrahîm Karahisârî, 840/1436-37 ya da 841/1437-38’de Fâtih Sultân Mehmed’in hocası Akşemseddîn’le Beypazarı’nda buluşmuş, ona intisap ederek kendisinden feyiz almış ve halifesi olmuştur. Hayatının büyük bir kısmını geçirdiği şeyhiyle önce 847/1443-44’de Edirne’ye, daha sonraki bir tarihte de İskilip’e gitmişler ve Fâtih Sultân Mehmed’in çağrısı üzerine İstanbul’un fethinde hazır bulunmuşlardır. Birliktelikleri Akşemseddîn’in Sultân Mehmed’e küsüp İstanbul’u terk edişine kadar da sürmüştür. Nitekim Karahisârî’nin, bir eserinde Fâtih Sultân Mehmed için övücü ifadeler kullanarak İstanbul’un fethi için bir beyitle tarih düşürmesi de fetih esnasında sultanın maiyetinde olduğunun açık kanıtıdır (Karpuz 1991: 10, 12). Abdurrahîm Karahisârî, 857/1453’de İstanbul’un fethinin ardından döndüğü Afyon’da en ünlü eseri Vahdet-nâme’yi yazmaya başlamıştır. Gönçer’in (1991: 89) belirttiğine göre zengin bir aileden olduğu cihetle büyük kardeşi Müslihiddîn Mustafâ, onun bilim ve halkı uyarma hareketlerine yardım için büyük bir vakıf kurmuştur. Gelirlerini ve mütevelliliğini de ona vermiştir. Sonradan buranın mescidini geliştirip cuma camii hâline getirmiştir. 861/1456-57’de İznik’te olan Karahisârî, 862/1457-58’de Akşemseddîn’in vefatı üzerine Göynük’e gitmiş, 888/1483-84 yılında Afyon’da vakfiye düzenlemiş ve Saraçlar Çarşısı içinde bir mescit yaptırmıştır. Nitekim Erünsal (1998: 291) onun, servetini ve kütüphanesine ait 159 cilt yazma eseri öğrenci ve müderrislerin faydalanması için bu mescide vakfettiğine değinmiştir. Gönçer (1991: 91); şairin Kâsım Paşa’nın yaptırdığı Mısrî Camii’nde Kuran okunması için vakıflarda bulunduğunu, ömrünün son yıllarında Gedik Ahmed Paşa tarafından Mimar Ayaz Ağa’ya yaptırılan Taş Medrese’de müderrislik ettiğini ve 888/1483-84’de öldüğünü belirtmiştir. Ancak Karahisârî’nin ölüm tarihi Bursalıoğlu’na (2000: 18) göre 901/1495-96’dir. Erünsal (1998: 292), 1494’te Karahisar’ı ziyaret eden Muğla­lı Şâhidî’nin, onun hayatta olmadığına dair beyanını, 1494’ten önce öldüğüne delil kabul etmiştir.

Abdurrahîm Karahisârî’nin eserleri şunlardır:

1. Münyetü’l-Ebrâr ve Gunyetü’l-Ahyâr: Muvaffak Sadreddîn’in, Kitâbü’s-Selve fî Şerâ’iti’l-Halve ya da kısaca Selve adlı tasavvufî eserinin bazı ilavelerle Türkçeye tercü­mesidir. Karahisârî’nin tercümeyi Akşemseddîn’in emri üzerine yaptığını mukaddi­mede belirtilmiştir. Kitabın yazım tarihi 857/1453’dir. Metin, iki ana bölüm ve bir sonuçtan ibarettir. Her bölümü on bâba ayrılmıştır. Eser hakkında dört yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Akbaş 1996; Gedik 1996; Sözbilici 1996; Topal 2000).

2. Tercüme-i Kasîde-i Bürde: Muhammed b. Sa’îd el-Bûsîrî’nin Hz. Peygamber’i övmek amacıyla kaleme aldığı Arapça kasidesinin Türk­çeye tercümesidir. Aslı gibi 161 beyitten meydana gelen kasidenin vezni mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün’dür. Manzume, “râ” kafiyesine uygun bir tarzda ve sade bir dille kaleme alınmıştır. Nitekim kafiyesi nedeniyle Osmânlı Müellifleri’nde (Yavuz 1972: 47) Kasîde-i Râiyye ismiyle söz edilen kaside, tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (Ertaylan 1960).

 3. Risâle fî Eşrâti’s-Sâ’a: Kıyametin alametlerinden bahsedilen Arapça eserin telif tarihi 862/1457-58’dir. Kuran’dan, hadislerden ve büyük mutasavvıfların sözlerinden yararlanılan metnin sonuç kısmında Mevlânâ’nın uzun bir şiiri yer almaktadır.

4. Vahdet-nâme: Abdurrahîm Karahisârî’nin en tanınmış ese­ridir. 865/1460-61 yılında kaleme alınmıştır. Ahlaki ve tasavvufi nitelikteki bu mesnevî fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün veznindedir. Sade bir dille yazılan eserin beyit sayısını Nasrettinoğlu (1971: 11) 3030, Karpuz (1991:12) ve Kartal (2013: 316) 4267, Hızal (1991: 112) 4000, Erünsal (1998: 292) 4250 olarak vermiştir. Eserin yazılmasına Akşemseddîn sebep ve ilham kaynağı olmuştur. Şehit veziriazam Mahmûd Paşa’ya takdim edilen Vahdet-nâme’de vahdet-i vücûd düşüncesi etkilidir. İçinde kâinatın yaratılışından başlayarak dinî ve doğuya has inanışlar içinde geniş bir şekilde ilahî aşk anlatılmaktadır (Kartal 2013: 316). Şairin tasavvufî esasları basit hikâyeler­le açıkladığı Garîb-nâme tarzındaki bu eserinde bazı mistik İran şairlerinin ve Âşık Paşa’nın tesirleri açıkça görülmektedir. Vahdet-nâme hakkında bir yüksek lisans (Kıstırak 1999) ve iki doktora çalışması (Karpuz 1991; Keskin 2001) yapılmıştır.

5. Kur’ân-ı Kerîm Tercümesi: Karahisârî’nin konuşma diliyle kaleme aldığı bu satır altı Kur’an-ı Kerim tercümesi özellikle Türk dili çalışmaları için önemlidir. Eser, Ankara’daki Vakıflar Galerisi’ne nakledilmiştir (Gönçer 1991: 90).

6. Risâle fi’l-Mebde’i ve’l-Ma’âd: Şairin, Akşemseddîn’in Risâle-i Nûriyye adlı eseri için tasavvufun dereceleri hakkında yazdığı manzumesidir.

Yukarıdakilerin dışında Karahisârî’nin bir de Esrâr-nâme’si olduğundan bahsedilmiştir (Ertaylan 1952’den aktaran Kartal 2013: 328). Ancak araştırmalarda onun bu adı taşıyan bir eserine rastlanmadığı, muhtelen Tercümetü’s-Selve fî Şerâ’itü’l-Halve’sinin Esrâr-nâme sanıldığı belirtilmiştir (Ayan 1996’dan aktaran Kartal 2013: 328). Abdurrahîm Karahisârî, âlim ve arif kimlikli bir şair, hatta şairden ziyade bir terbiyeci ve değerli bir bilgindir. Bu nedenle de şiiri, ilahî aşkı ve faydalı bilgileri anlatma aracı olarak kullanmış, manzumelerinde genellikle tasavvufî konuları, Allah aşkını ve peygamber sevgisini sade bir dille işlemiştir (Gönçer 1991: 92).

Kaynakça

Akbaş, Hurşit (1996). Münyetü’l-Ebrâr ve Gunyetü’l-Ahyâr (Metin-Sözlük) (1b-31a). Yüksek Lisans Tezi. Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi.

Ayan, Gönül (hzl.) (1996). Tebrizli Ahmedî, Esrâr-nâme (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.

Bakı, Edip Ali (1953). Mısırlıoğlu Abdürrahîm Karahisârî. Afyon.

Bilgin, Azmi (2007). “Türk Tasavvuf Edebiyatı Literatürü”. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi (5): 331-352.

Bursalıoğlu, Nazım (2000). Afyonkarahisar Mutasavvıfları ve Din Bilginleri. Denizli.

Ertaylan, İ. Hikmet (hzl.) (1960). Abdürrahîm Karahisârî, Terceme-i Kasîde-i Bürde. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.

Erünsal, İsmail (1998). “Mısırlıoğlu Abdürrahîm Karahisârî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 1. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 291-292.

Gedik, Sadi (1998). Münyetü’l-Ebrâr ve Gunyetü’l-Ahyâr (Metin-Sözlük)(62b-92b). Yüksek Lisans Tezi. Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi.

Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon.

Hızal, İsmail (1991). “Abdürrahîm Karahisârî Hayatı ve Eserleri”. 2. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri. Afyon: Afyon Belediyesi Yay. 109-119.

Kahraman, Bahattin (1997). “Le’âlî ve Abdürrahîm Karahisârî’nin Manzum Kasîde-i Bürde Tercümeleri”. Türkiyat Araştırmaları Dergisi. (4): 57-107.

Karpuz, Hacı Ömer (1991). Abdurrahîm Karahisârî’nin Vahdet-nâme’si (Gramer İncelemesi-Metin-İndeks). Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Kartal, Ahmet (2013). Doğu’nun Uzun Hikâyesi, Türk Edebiyatında Mesnevî. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay.

Keskin, Ayşe Gülay (2001). Abdurrahîm Karahisârî`nin Hayatı Eserleri ve Vahdet-nâme Mesnevîsinin Tenkitli Metni. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Kıstırak, Saim (1999). Abdurrahîm Karahisârî’nin Vahdet-nâme’si (Tenkitli Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i NâilîDîvân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C.II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mecdî Mehmed Efendi (1269). Hadâiku’ş-Şakâyık. İstanbul.

Nasrettinoğlu, İrfan Ünver (1971). Afyonkarahisarlı Şairler, Yazarlar, Hattatlar. Ankara: Nasrettinoğlu Yay.

Sarıtaş, Kamil (2005). Tasavvuf Felsefesi Açısından Abdürrahîm Karahisârî`nin Fikirleri. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.

Sözbilici, Şaban (1996). Münyetü’l-Ebrâr ve Gunyetü’l-Ahyâr (Metin-Sözlük) (31a-62b).Yüksek Lisans Tezi. Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi.

Topal, Erol (2000). Münyetü’l-Ebrâr ve Gunyetü’l-Ahyâr (Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi.

Yavuz, Fikri, İ. Özen (1972). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmânlı Müellifleri. C. 1. İstanbul: Meral Yayınevi.

Yazıcıoğlu, Fikri (1969). Afyonkarahisar Evliyaları ve İlim Adamları. Afyon.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAY
Yayın Tarihi: 11.02.2014
Güncelleme Tarihi: 24.03.2022

Eserlerinden Örnekler

Vahdet-nâme’den

Şol Sikender kim cihâna oldı mîr

Bir şehir bünyâdın itmiş bî-nazîr

 

Anda çoğ iş işlemiş üstâdlar

Dürlü dürlü var aceb bünyâdlar

 

Bahr yanında binâ olmış bu şehr

Dokınurdı burcına emvâc-ı bahr

 

Ol Aristo kim odur fâzıl hakîm

İlm ü hikmetde nazîridür adîm

 

Şâhdan istedi bir gün genc ü mâl

Kim bir âyîne düzelde bî-misâl

(Keskin, Ayşe Gülay (2001). Abdurrahîm Karahisârî’nin Hayatı Eserleri ve Vahdet-nâme Mesnevîsinin Tenkitli Metni. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 207.)

 

Münyetü’l-Ebrâr ve Gunyetü’l-Ahyâr’dan

Gazel

Işkın odı ser-be-ser tutdı cihânı yandurur

Mahz-ı nûr eyler vücûdı cism ü cânı yandurur

 

Âşıkun kalbinde zevkun şemmesin kılsam beyân

Ol hevâ germiyyeti kevn ü mekânı yandurur

 

Ger cemâlin şu’lesinün zerresin keşf eylesem

Şevkı nûrı mihr ü mâh u âsumânı yandurur

 

Derd-i ışk âfetlerin şerh idemez Abdürrahîm

Neylesün ol söz dile gelse lisânı yandurur

 

Işka münkirdür safâsız sûfî bilmez anı kim

Âşıkun cânını aşk odı nihânî yandurur

(Nasrettinoğlu, İrfan Ünver (1971). Afyonkarahisarlı Şairler, Yazarlar, Hattatlar. Ankara: Nasrettinoğlu Yay. 12.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1TOK MUSTAFAd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2ZİYÂ, Yûsuf Ziyâeddîn Efendid. ? - ö. 1853-1861 yılları arasıDoğum YeriGörüntüle
3FEYZÎ, Hasan Efendid. ? - ö. 1695-6Doğum YeriGörüntüle
4TOK MUSTAFAd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5ZİYÂ, Yûsuf Ziyâeddîn Efendid. ? - ö. 1853-1861 yılları arasıDoğum YılıGörüntüle
6FEYZÎ, Hasan Efendid. ? - ö. 1695-6Doğum YılıGörüntüle
7TOK MUSTAFAd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8ZİYÂ, Yûsuf Ziyâeddîn Efendid. ? - ö. 1853-1861 yılları arasıÖlüm YılıGörüntüle
9FEYZÎ, Hasan Efendid. ? - ö. 1695-6Ölüm YılıGörüntüle
10TOK MUSTAFAd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
11ZİYÂ, Yûsuf Ziyâeddîn Efendid. ? - ö. 1853-1861 yılları arasıMeslekGörüntüle
12FEYZÎ, Hasan Efendid. ? - ö. 1695-6MeslekGörüntüle
13TOK MUSTAFAd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14ZİYÂ, Yûsuf Ziyâeddîn Efendid. ? - ö. 1853-1861 yılları arasıAlan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15FEYZÎ, Hasan Efendid. ? - ö. 1695-6Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16TOK MUSTAFAd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17ZİYÂ, Yûsuf Ziyâeddîn Efendid. ? - ö. 1853-1861 yılları arasıMadde AdıGörüntüle
18FEYZÎ, Hasan Efendid. ? - ö. 1695-6Madde AdıGörüntüle