Madde Detay

Sivas’ın Yıldızeli İlçesinin Çubuk köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, liseyi Sivas'ta okuduktan sonra, 1992’de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. 1996 yılında aynı fakültede Türk-İslam Edebiyatı alanında “Edebiyât-ı Umûmiye Mecmuası İndeksi (1916-1919) ve Dönemin Edebî Hayatındaki Yeri” isimli teziyle yüksek lisansını tamamladı. İstanbul, Aydın ve İzmir'de Millî Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı.1997-2002 yılları arasında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İslam Edebiyatı Ana Bilim Dalında, 1998 yılında da Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslâm Edebiyatı Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2002 yılında Dokuz Eylül Üniversitesinde Doktora eğitimini tamamladı. 2006 yılında doçent, Ocak 2012'de profesör unvanını aldı. Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası Eğitim-Bir Sen İstanbul Ümraniye Şubesinin kurucuları arasında yer alan ve bir süre bu şubenin başkanlığını yaptı. 2013 tarihinde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi Bilim Kurulu Asli Üyeliğine seçilen Alim Yıldız'ın idari görevleri arasında şunlar bulunmaktadır: 2004 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığı, 2007-2012 yılları arası Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Doçent Temsilciliği, 2007 yılında da Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Yine 2009 yılında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcılığı, 2012'de Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Profesör Temsilciliği, 2012-2015 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptıktan sonra, 28.07.2016 tarihinde Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Alim Yıldız, evli olup, iyi derecede İngilizce, Arapça ve Farsça bilmektedir. Prof. Dr. Alim Yıldız ayrıca Sivas Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeliği, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Sivas Şube Başkanlığı ve Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Bilim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu.

Şiir ve deneme kitaplarının yanı sıra edebiyat ve şehir kültürüyle ilgili dergiler çıkarmış, çok sayıda sempozyumun koordinatörlüğünü yürütmüş olan Alim Yıldız, Muştu dergisinin kurucusu olup Muştu ve Buruciye dergilerinde yayın yönetmenliği yaptı, Sultanşehir dergisinde sanat danışmanlığı görevini üstlendi. Şiirlerinden bir kısmı bestelendi, Af Dilekçesi (1992) adlı bir şiir kaseti vardır. Diğer şiir kitabı Sevda Nöbetleri (2000). Şanlıurfa Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen Şair ve Yazar Mehmet Akif İnan Şiir Yarışmasında birincilik ödülüne layık görüldü. İlk şiiri “Dert ve Çare” Millî Gazetede 9 Ocak 1989 tarihinde yayımlandı. Daha sonraki şiir ve yazıları İslam Güneşi, Vahdet, Nidâ, Kardelen, Yeni Dünya, Bizim Ocak, Altınoluk, Kadın ve Aile, İnsanlığa Çağrı, Yedi İklim, Ay Vakti, İslami Edebiyat, İstanbul Milli Eğitim, Yeni İfade, DEÜ İlahiyat Fakültesi, CÜ İlahiyat Fakültesi, Tasavvuf ve Sivas’ta yayımlanan Revak ile kendisinin çıkardığı Muştu ve Buruciye edebiyat dergilerinde yayımlandı. Kendinden yola çıkan ve kendini arayan bir şair ve gazelhan olarak ve divan şairlerinin hayatı ve eserlerine dair incelemeleriyle bilinen Alim Yıldız, benliğini sorgulayan, kendisiyle konuşan, nefsini sigaya çeken bir sanatçı yönüyle de tipik bir sanat eri özelliklerini taşır. Şiirlerini okuyanlara da kendi benliklerini sorgulatmaya ve varlıklarını daha derinden hissettirmeyi başarır. Onun bu tavrı Muştu Gülüm şiirinde en belirgin hâle gelir. Varoluşçu bir şiir ve yazı anlayışına sahip olan Alim Yıldız, kendi şiir ve yazılarında kendi benliğini de sorgular, varoluş sancısı daha ilk yazdığı şiirlerinde başlar. Şiirin Gölgesinde (2011) kitabında; birçok kimse tarafından çeşitli tarifleri yapılan şiirin, herkes tarafından kabul edilen bir tarifi bulunmaması sebebiyle; şiirin tarifini yapan kimselere göre farklı bir yönünün ortaya çıkmasını ve herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir şiir tarifinin, şiirin kendi özünü, anlamını ya da varoluş nedenini ortadan kaldırmak olacağını ifade eder. Şiirin, dört duvarla sınırlanacak bir obje veya nesne dolmadığını, şiirin hayaller dünyasına olduğu kadar hayal ötesine uzanan, akıl ve mantığın sınırlamalarına aldırmayan bir süreç olduğunu; şairin, hayallerini kullanmak suretiyle, aklına estiği anda kendisine özel mükemmel bir dünya kurarak oradan kendisine hayranlıkla bakan insanlara seslendiğini anlatarak, tam bir şiir felsefesi yapar. Ona göre şair; bakan değil, baktığını gören, hem de başkalarının görmediklerini gören, bütün bunları yaparken kelimelerin sihrinden yararlanan, az söz ile çok şey anlatandır.

Alim Yıldız, İbrahim Şener ile birlikte yayınladıkları Türk İslâm Edebiyatı (2018) adlı inceleme kitabında; İslam'ı kabul etmiş olan milletlerin, özellikle de Arap, İran ve Türklerin, edebiyatlarında ortak olan kültür ve edebiyatlarından oluşan ortak İslami konuları ele alır; Araplar, İranlılar ve Türklerin, millet olarak, İslam öncesi kendi millî duygu, düşünce ve yaşayışlarıyla, her biri ayrı ayrı millî his, düşünce ve kültür çerçevesinde oluşan, kendi örf adet, ve gelenekleri etrafında meydana getirdikleri, kendilerine özgü ve müstakil bir kültür ve edebiyatlarını inceler; miladi 610 yılından itibaren önce cahiliye bataklığında boğulmak üzere olan Arapları, sonra komşular olan İranlıları, X. yüzyıldan itibaren de Türkleri kanatları altına alarak himaye etmiş, onlara mutluluk yolunu göstermiş olanların dil, kültür ve edebiyatlarının ortak yanlarını birleştirerek ortaya koydukları yepyeni bir ortak kültür ve medeniyeti detaylı olarak işler.