Madde Detay
Celal (Musahipzade)
(d. 31 Ağustos 1868 / ö. 20 Temmuz 1959)
Oyun Yazarı, Memur
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mahmut Celalettin olan Musahipzade Celal; Gazhane Başkatibi Musahipzade Ali Bey ile Fıtnat Ecibe Hanım’ın oğlu olarak İstanbul’un Cihangir semtinde doğmuştur. Dedesi İzzet Şakir Ağa’nın, III. Selim’in musahibi olmasından dolayı 1935’te çıkarılan Soyadı Kanunu ile Musahipzade soyadını almıştır. Öğrenimine İstanbul’da Firuzağa Sıbyan Mektebi’nde başlamış, sonra Feyziye Rüştiyesi’ne devam etmiş ve Süleymaniye Numune-i Terakki İdadisi’ni bitirmiştir. 1889 yılında, Babıâli Tercüme Odası’na katip olarak girmiş; burada çalışırken bir yandan da Hukuk Mektebi’ne devam etmiş ancak mektebi bitirememiştir. Tercüme Odası’nda görev yaparken tiyatroya ilgi duymuş ve arkadaşlarıyla birlikte kendisinin zenne rolünde olduğu ortaoyunları düzenlemiştir. 1908’de Tercüme Bürosu’ndan ayrılınca zamanını oyun yazmaya ayırmış; bir yandan da memuriyet hayatına adım atmış, 1917’de Üsküdar livasında bandrol memuru olarak göreve başlamıştır. 1920 yılında bandrol örgütü kaldırıldığı için Maliye tahsil memuru olarak çalışmaya devam etmiştir. 1923’te Üsküdar defterdarı iken emekli olmuş, emekliliğinden sonra Evkaf Müzesi’nde koleksiyon uzmanlığı yapmış ve dört yıl sonra 1927’de Darülbedayi’de kütüphane görevlisi olarak bulunmuştur. Kütüphanede görevli olarak çalışması; tiyatro eserleriyle iç içe olmasını, daha sonra da tarihi hiciv alanına uygun eserler vermesini sağlamıştır. Ömrünün sonuna doğru gözleri görmemeye başlayan Musahipzade Celal, oyunlarını yeğenlerine ve yeğenlerinin çocuklarına yazdırmıştır. Önemli bir tiyatro yazarı olduğu için İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Üsküdar sahnesine adı verilen Musahipzade Celal, 20 Temmuz 1959’da yaşamını yitirmiştir (Ünlü 2017:12).
Yazın hayatına Meşrutiyet döneminde başlayan ancak en güzel eserlerini Cumhuriyet döneminde veren Musahipzade Celal, Türk tiyatrosunun dikkate değer simalarındandır. Tiyatro ile ilgisi Tercüme Bürosu yıllarına dayanan, Musahipzade Celal’in Tercüme Bürosuna girmesi, Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere çevirilerini incelemesini sağlamıştır. Daha sonra Mardiros Mınakyan’ın Osmanlı Dram Kumpanyası’nın oyunlarını takip etmesi onun oyun yazma merakını arttırmış; böylece ilk oyunu olan Türk Kızı’nı 1910 yılında yazmıştır. Söz konusu eser 1937 yılında Gülsüm adıyla yayınlanmıştır. 1912 yılında ikinci oyunu olan Köprülüler’i yazmıştır. Müzikal oyunlarıyla dikkati çeken yazarın 1913 yılında yazdığı İstanbul Efendisi adlı oyunu bu türün ilk örneğidir. Dört yıl oyun yazmaya ara veren Musahipzade Celal, 1917’de Macun Hokkası, 1919’da Yedekçi, 1920 yılında da Kaşıkçılar, 1924’te İtaat İlâmı adlı oyunları yazmıştır. Yazarın, 1919-1924 yılları arasında yazdığı oyunların hepsi Osmanlı Operet Heyeti tarafından sahneye konmuştur (Ünlü 2017:13).
İstanbul’da kadınların ilk defa tiyatroya gitmesine vesile olan oyunu Lale Devri, o sene Ramazan ayında ilk defa kadınlara gece tiyatroya gitmeleri için izin verilmesine neden olmuştur. 1927 yılından itibaren kaleme aldığı oyunlar, daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları adını alan Darülbedayi’de sahnelenmiştir. Musahipzade Celal, asıl olarak 1927-1928 sezonunda Darülbedayi’de sahnelenen Fermanlı Deli Hazretleri adlı oyunuyla tanınmıştır. Bu oyunda padişah Deli İbrahim’in yeteneksizliğini, halkın batıl inançlara düşkünlüğünü, yönetici kadronun Anadolu halkını sömürmesini konu edinmiştir. Daha sonra adalet ve yönetim kurumlarındaki yozlaşmayı anlattığı Aynaroz Kadısı oyunu 1928 yılında yayımlanarak aynı yıl 1928-1929 sezonunda sahnelenmiştir. 1929-1930 sezonunda Kafes Arkasında oyunu gösterime girmiş; 1930-1931 sezonunda yabancı yatırımların yerli iktisadı iflasa sürüklemesi ve bilgisiz yöneticilerin halkı sömürmesinin anlatıldığı Bir Kavuk Devrildi adlı oyunu temsil edilmiştir. 1933 yılında sahneye koyulan Balabanağa adlı oyununda ise yetişmekte olan yükseköğrenim gençliğinin kendi dertleriyle baş başa bırakılmasını eleştirmiştir. 1934’te kaleme aldığı Selma adlı dramı beklenen ilgiyi göremediği için Musahipzade Celal bunun üzerine yeni bir oyun daha yazmayıp bir süre beklemeyi tercih etmiştir. 1936’da Atlı Ases ve Demirbaş Şarl adlı oyunlarını tamamladıktan sonra sahnelemiştir. Aynı yıl yazarın on sekiz oyunu toplu halde yayımlanmıştır. 1937 yılında Türk Kızı oyununun biraz değiştirilmiş bir hali olan Gülsüm’ü tamamlamış; aynı yıl, Mehmet Şükrü Erden ile Genç Osman adlı oyunu kaleme almıştır. 1946 basımı Eski İstanbul Hayatı adlı kitabında kendi hatıralarını, eski Osmanlı adetlerini ve gündelik yaşamın bazı detaylarını aktarmıştır. 1938 ve 1939 yıllarında Aynaroz Kadısı ve Bir Kavuk Devrildi adlı oyunları Muhsin Ertuğrul tarafından sinemaya aktarılmıştır. 1958’de çıkan bir yangında Bir Kavuk Devrildi filmi yandığı için 13 Şubat 1952’de 40. Sanat jübilesi yapılmıştır (Ünlü 2017: 12-13).
Musahipzade Celal’in oyunları dini sömürüyü ve toplumdaki siyasi-sosyal çözülmeleri konu edindiği için döneminde önemli yer edinmiştir. “Türk tiyatrosunda geleneksel olanla modern olanı buluşturmayı başaran Musahipzade Celal, özellikle komedi oyunlarında biçim olarak Batı’nın ‘çerçeve sahne’ tekniği ile yazdı, fakat geleneksel tiyatrodaki tiplerden yararlanmış, hem geleneksel Türk tiyatrosundakilere yaklaşan tipler yaratmış hem de teknik bazı özellikleriyle geleneksel Türk tiyatrosunu meydan sahneden klasik Batı tiyatrosunun ‘çerçeve sahne’sine taşımıştır” (Altıkulaç Demirdağ 2012: 43).
“Musahipzade Celal; Osmanlı İmparatorluğu’nun 17. ve 18. yüzyıllardaki durumunu verirken, imparatorluğu çöküşe götüren nedenleri eleştirel bir şekilde gözler önüne sermiştir (…) Özellikle 1930’lu yıllarda Atatürk’ün belirlediği amaç doğrultusunda konusunu Türk tarihinden, uygarlığından, destan ve efsanelerinden, halk kültüründen, cumhuriyetin erdemlerinden, devrimlerinden, getirdiği yeni değerlerden alan birçok oyun yazılmıştır” (Buttanrı 2011: 519). Bu oyunların bir kısmında Osmanlı İmparatorluğu yönetimi ve kurumları eleştirilmiştir. Din ve adalet kurumlarının yozlaşması, yönetimdeki aksaklık, yöneticilerin bilgisiz, yeteneksiz ve çıkarcı oluşları, devlet kurumlarındaki tembellik, rüşvetçilik, hırsızlık, dini inançların sömürülmesi, batıl inançlar, ahlaki sapkınlıklar, çokeşlilik eski dönemin en çok eleştirilen özellikleridir Osmanlı döneminin eleştirisini yapan oyunlar çoğunlukla komedya türündedir. Bu türün usta yazarı Musahipzade Celal’dir. Oyunlarında eskiyi, yaşadığı zamanla da paraleller çizerek taşlamayı başarmıştır (Şener 1993: 109).
Musahipzade Celal oyunlarında tarihi gerçeklerden faydalanmış, tarihi olayları çok defa ustaca kullanarak oyunlarına renk ve çekicilik kazandırmıştır. Komedilerinde tarihi gerçeklerden bir tiyatrocu gözüyle faydalanabildiği halde, dramlarında kuru ve renksiz bir tarihçi olmaktan ileri gidememiştir. Genç Osman, Demirbaş Şarl gibi oyunlarında ele aldığı çok renkli, çok çekici tarihi malzemenin tiyatroya yeteceğini sanmış ve bu oyunlara kendinden pek az şey katmıştır. Osmanlı tarihine sıkı sıkıya sadık kaldığı bu piyeslerinde beşeri gerçeklerden uzaklaşarak şahısları derinlemesine incelememiştir. Seyirci de psikolojik derinlikten mahrum olan bu kişilerin korkunç kaderlerine karşı ilgisiz kalmıştır. Yazar, tarihten bol bol yararlanmakla beraber sadece tarihe bağlı kalmanın, tarihi gerçeklerin yanı sıra kendi fantezisine de yer vermiştir.
Musahipzade Celal, tiplerini geleneksel temaşanın kalıplaşmış taklitleriyle yazarın bizzat tanımış ve incelemiş olduğu çevrenin gerçek kişileri arasından seçmiştir. İstanbul Efendisi, Kafes Arkasında gibi oyunlarındaki kahramanların aşırı tutkuları Moliere-vari bir tutumla sivriltilmişse de, bu oyunlarda yan tipler ve yerel temalarla toplum yansıtılmıştır. Örneğin Selma şefkatli, saygılı olmakla beraber cesur bir ülkücü öğretmen iken Balabanağa ve İstanbul Efendisi’ndeki genç kızlar silik, cansız kişiler olarak eserlerde yer edinmiştir. Musahipzade Celal’in özlediği Türk Kızı “irfan sahibi” ve uyanık olmalıydı. Bir Anadolu şehrinde öğretmenlik yapan ülkücü Selma gibi Türk Kızı da geleneksel erdemlerin yanında bilgi ve irfanın da bulunmasını istemiştir. Fakat sahte batı taklitçisi züppe, saygısız, şefkatsiz “sosyete” kızını da taşlamaktan geri kalmamıştır. Musahipzade Celal’in eserlerinde erkek oyuncuların huyları da davranışları kadar silik ve gösterişsizdir. Bu delikanlı tipler, belli bir çeşit mahalli özelliğe sahip olmakla beraber kendi aralarında da farklılık göstermiştir. Kişisel özellikleri tıpkı genç kızlarda olduğu gibi saygı, sadakat ve terbiye olarak eserlerde yer edinmiştir. İstanbul Efendisi oyununun devlet adamı tipi ise aynı zamanda belediye reisi görevini de yapan İstanbul Kadısı Savleti Efendi’dir. Yazar bu güzel komedide taşlama konusu daha ziyade hurafe ve batıl inançlar olduğu için Savleti Efendi yazarın klişe devlet adamlarından farklı olarak müşfik, baba, adil ve titiz idare adamı olarak işlenmiştir. Balabanağa’da devlet memurunun cahilliği taşlanmıştır. Subaşı Balaban; neşeli, babacan, sevimli, dürüst bir kişidir. Kötü kadınları ıslah edeceğine, dünyadan kötülüğü kaldıracağına inanmış, bunu kendine vazife edinmiştir. Aynı oyundaki Arif Ağa, bilgisizliğiyle taşlanırken; efendiliği, çelebiliği ile sevimli bir komedi tipi olarak canlandırılmıştır. Balabanağa’nın enerjisi ve canlılığıyla Arif Ağa’nın ağırkanlılığı hoş bir tezat teşkil eder. Selma’daki Pertev Berki dolandırıcılıkla, şantajla dost görünerek girdiği evlerin huzurunu bozan zararlı kişilerdendir. Maceraperest, züppe, dolandırıcı Pertev Berki ile hassas ve sinirli olan Dr. Hürrem tezat teşkil ederler. Selma’daki yazarın hoppa, şık, ihtiyar olarak nitelediği Saip Bey; genç gönlü, lükse gösterişe düşkünlüğü, züppeliği ve çapkınlığı ile Musahipzade Celal’in en canlı tiplerinden biridir. Yazar tıpkı esirci Afet’te olduğu gibi bu tipinde de yaşlı bir bedende genç bir gönlü çok başarılı biçimde bir araya getirmiştir. İstanbul Efendisi’ndeki geçkin çengi, esirci afet vaktiyle tıpkı çengi Şehnaz gibi aşıklarını peşinde koşturduğunu, altınlar, elmaslar içinde yüzdüğünü anlatır. Hala şuh, hala sevimlidir. Oyunun en canlı tipidir (Şener 1963:80-85).
Türk tiyatro edebiyatı tarihine çok sayıda eser kazandıran Musahipzade Celal eserlerinde toplum sorunlarını konu edinerek döneminin sosyal ve kültürel ortamını nesnel bir yaklaşımla aksettirmeyi başarmıştır.
Kaynakça
Altıkulaç Demirdağ, Refika (2012). “Musahipzade Celal’in Oyunlarında Moderne Dönüşen Gelenek”. NEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 1. s. 42-52.
Buttanrı, Müzeyyen (2011). Çeşitli Yönleriyle Tiyatro. Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Basımevi.
Şener, Sevda (1963). Musahipzade Celal ve Tiyatrosu. Ankara: Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yayınları.
Şener, Sevda (1993). Oyundan Düşünceye. Ankara: Gündoğan Yayınları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. ABİDE DOĞANYayın Tarihi: 07.01.2019Güncelleme Tarihi: 24.08.2021
Yayın Tarihi: 07.01.2019Güncelleme Tarihi: 24.08.2021
Güncelleme Tarihi: 24.08.2021
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Türk Kızı | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1909 | Tiyatro |
Köprülüler | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
İstanbul Efendisi | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Lale Devri | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Macun Hokkası | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Yedekçi | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Kaşıkçılar | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Atlı Ases | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Demirbaş Şarl | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Moda Çılgınları | - / - | - | Tiyatro |
İtaat İlâmı | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Fermanlı Deli Hazretleri | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Aynaroz Kadısı | Kanaat Yayınevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Kafes Arkasında | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Bir Kavuk Devrildi | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Mum Söndü | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Pazartesi- Perşembe | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Balabanağa | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Gül ve Gönül | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Selma (İstanbul'un İmarı) | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1936 | Tiyatro |
Genç Osman | - / - | - | Tiyatro |
Eski İstanbul Yaşayışı | Türkiye Basımevi / İstanbul | 1946 | İnceleme |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ZARÎF, Abdülkâdir Zarîf Efendi | d. ? - ö. 1766-1767 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Gülçin Sahilli | d. 10 Ekim 1980 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İbnülemin Mahmut Kemal İnal | d. 17 Kasım 1871 - ö. 14 Mayıs 1957 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | CELİL | d. 1868 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KADRÎ/KADRİYÂ, Abdülkadir Uslu | d. 1868 - ö. 10.02.1948 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | KASABALI NURİ, Dölekzade Mehmet Nuri | d. 1868 - ö. 1916 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Abdullah Turan Uzunlar | d. 1910 - ö. 8 Ağustos 1959 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Mehmetzâde Mirza Bala | d. 13 Ağustos 1898 - ö. 7 Mart 1959 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Ruşen Eşref Ünaydın | d. 18 Mart 1892 - ö. 21 Eylül 1959 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ümit Köreken | d. 1978 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Aliasgar Kemal | d. 25 Aralık 1878 - ö. 16 Haziran 1933 | Meslek | Görüntüle |
12 | Ahmet Necdet Sözer | d. 01 Mart 1933 - ö. 05 Mayıs 2010 | Meslek | Görüntüle |
13 | Yakup Ömeroğlu | d. 25 Mart 1966 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Celal Güngördü | d. 1970 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Bedri Gider | d. 1921 - ö. 13 Temmuz 1967 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Mustafa Celal Emrem | d. 1900 - ö. 1980 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | CELÂL, Süleymân Celâleddîn | d. 1838 - ö. 1890 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | CELÂL, Yanyalı-zâde Mahmûd Celâleddîn | d. 1876 - ö. 1895 | Madde Adı | Görüntüle |