Madde Detay
DÂNİŞÎ, Ahmed Dânişî Efendi
(d. ?/? - ö. 1060/1650)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Ahmed'dir. İstanbulî Ahmed Efendi olarak tanınmasından İstanbul'da doğduğu anlaşılmaktadır. Öğrenim görüp Hocazâde'den mülâzım ve kadı oldu. Rumeli kadıları arasına katıldı. Daha sonra Yümnî'nin ifadesiyle bir çengî dilberine meyledip mesleğini bıraktı. Falcılık yaparak geçimini sağladı.1060/1650 yılında vefat etti.
Safayî, Dânişî'nin zamanının meşhur şairlerinden olup Dîvân tertip ettiğini ifade eder. Dîvân'ı yüksek lisans tezi olarak çalışılmıştır (Özer 2004)
Na't-ı şerifi ile tanındı. Devrinin kaynakları, güzel şiirleri olduğunda hemfikirdir.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (1988). Beliğ İsmail Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân (Tıpkıbasım) Ankara: Anıl Matbaacılık.
Abdülkadiroğlu, Abdülkerim ((hzl.)1999). İsmail Belîğ Nuhbetü'l-Âsâr li-Zeyl-i Zübdeti'l-Eş'âr. Ankara: AKM Yay. 78.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.183.
Erdem, Sadık (hzl.) (2013). Mehmed Sâlih Yümnî, Tezkire-i Şu'arâ-i Yümnî. Ankara: TTK Yay. 6.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay. 273.
Mehmed Süreyya (1308-15/ 1890-97). Sicill-i Osmânî. C. 2. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 322.
Müstakimzade Süleyman Sadeddin (2000). Mecelletü’n-Nisâb fi’n-Nisbi ve’l-Künâ ve’l-Elkâb. (Tıpkı Basım). Ankara: KB Yay. 209.
Özer, Bülent (2004). Dânişî Dîvânı (İnceleme, transkripsiyonlu metin, nesre çeviri, indeks). Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 08.09.2014Güncelleme Tarihi: 08.03.2023Eserlerinden Örnekler
Der Na’t-ı Resûl-i Kibriyâ
Sâyesi düşmez zemîne sen o nahl-i Tûr’sun
Sâyesiz hûrşîdsin başdan ayaga nûrsun
Kaldı ardınca gözü halkın değil zuhründe mihr
Bende-i âsîye Hak’dan 'avf içün menşûrsun
Şeş-cihetden dîdesin dîdâr-ı Hakk’ı görmeğe
'Ayn-ı 'âlem sendedir âyîne-i manzûrsun
Hak bu yüzden perde-i râz-ı dili keşf eyledün
Ârife zâhir velîkin câhile mestûrsun
Dosta firdevsden kopmış gül-i bî-hârsın
Düşmen-i nâ-puhteye bir âteşîn tennûrsun
Mukîm-i cennet ü cehennem vâzı-ı tig ü kalem
Münkirine mâtem ammâ mü’mînine sûrsun
Sensin ol şeh kim Süleymanlar kapında mûrde
On sekiz bin 'âleme hükm itmeğe me’mûrsun
Sensin ol şeh kim perîler emrine mahkûmdur
Dâver-i fermân-ı revâ-yı leşker-i zînnûrsun
Ka’be’ye bünyâd uran gerçi Halîlu’llâh’dır
Sen de virân gönüller yapmaga muzdûrsun
Gördügün mi’râcda âşıklara bahş eyledin
Lutf-ı Hak’dır ücretin dîdâr ile me’mûrsun
Mest olup tel kırmasınlar deyü erbâb-ı hıred
Nâhî-i mey-i mâni’-i gûş-ı ney ü tanbûrsun
Nâme-i Hakk-ı senge her satrın dil-i a’daya tîg
Dört kitâb içre nebîyü’s-seyf ile mestûrsun
Bir avuç hâkile saldın hâke cünd-i düşmânı
Hak elinde ceyş-i a’dâ üstüne Mansûr’un
Cevheridir feth eden gencîne-i esrârını
Tâ ezelden gevher-i tevhîde sen gencûrsun
Çeşm-i halkı dûş etdin şeb-çerâg-ı şermile
Efser-i fark-ı şahâna gevher-i menşûrsun
Hak bilen zât-ı şerîfin Hakk’a olmuşdur yakîn
Kim ki Hak’dan dûrdur sen dâhi andan dûrsun
Bir mu’azzam şerhsin kim bâb-ı ânın Murtazâ
İlm ile ma’mûrsun tevhîd ile mahsûrsun
Haşr olunca sırr-ı ilm sensin minâr vahdete
Penç vakt içre lisân-ı halkda mezkûrsun
Aşk-ı hüsnündür sebeb dünyâ vü mâ-fihâya hep
Revnak-efzâ-yı cinân-ı nüzhet-nümâ-yı hûrsun
Bahr u bedre Hızr u İlyâs oldu meddâhın senin
Hâmid ü Mahmûd’sun hem hâzır-ı mahzûrsun
Pâdişâh-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn
Evvel ü âhir binâ-yı aşk il ma’mûrsun
Hüsn ü hulkile bir içim susun ammâ kim yine
Hançerinle dâfi’-i nâr-ı dil-i pür-şûrsun
Tîg-i engüştünle etdin cûş-ı mâhı dü nîm
Âlemin sâhib-kırânı merd-i sâhib-zîversün
Gözün açdın zâl-i dehrin tîre-i ikdâm ile
Haşre dek tâb-efgen-i rûy-ı şeb-i deycûrsun
Sana bagışlandı cümle ihsân-ı âcizân
Fazl-ı Hakk ile ezelden tâ ebed magfûrsun
Hâşâlillah kim sana ümmet olan kurtulmaya
Sen şefî’-i cürm-i vahş-ı tayr-ı mâr-ı mûrsun
El benim dâmen senin Yâ Rahmetenli’l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen avf ile meşhûrsun
Her ne denlü çarh-ı pervâz isen sî murg-ı dil
Şâhbâz-ı kudrete bir kemterîn usfûrsun
Dâniş olma sakın lutf-u Hudâ’dan nâ-ümîd
Akl ile yokdur alâkan mestsin ma’zûrsun
Gözün aç kim câm-ı cehl etmiş seni mest ü harâb
Hak-i zilletde uyursun dahi sen mahmûrsun
Sâyesinde tutalım oldun Süleymân-ı zamân
Dergehinde hakdan ednâ yine bir mûrsun
Zerresi mazhar düşersin âfitâb-ı lutfına
Müjde kim iki cihânda şâdsın mesrûrsun
Rûhuna olsun selâm ol pâdişâh-ı hâs u âm
Nefs elinde çekdigin derdi bilir ma’zûrsun
(Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay. 183.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 08.09.2014Güncelleme Tarihi: 08.03.2023Eserlerinden Örnekler
Der Na’t-ı Resûl-i Kibriyâ
Sâyesi düşmez zemîne sen o nahl-i Tûr’sun
Sâyesiz hûrşîdsin başdan ayaga nûrsun
Kaldı ardınca gözü halkın değil zuhründe mihr
Bende-i âsîye Hak’dan 'avf içün menşûrsun
Şeş-cihetden dîdesin dîdâr-ı Hakk’ı görmeğe
'Ayn-ı 'âlem sendedir âyîne-i manzûrsun
Hak bu yüzden perde-i râz-ı dili keşf eyledün
Ârife zâhir velîkin câhile mestûrsun
Dosta firdevsden kopmış gül-i bî-hârsın
Düşmen-i nâ-puhteye bir âteşîn tennûrsun
Mukîm-i cennet ü cehennem vâzı-ı tig ü kalem
Münkirine mâtem ammâ mü’mînine sûrsun
Sensin ol şeh kim Süleymanlar kapında mûrde
On sekiz bin 'âleme hükm itmeğe me’mûrsun
Sensin ol şeh kim perîler emrine mahkûmdur
Dâver-i fermân-ı revâ-yı leşker-i zînnûrsun
Ka’be’ye bünyâd uran gerçi Halîlu’llâh’dır
Sen de virân gönüller yapmaga muzdûrsun
Gördügün mi’râcda âşıklara bahş eyledin
Lutf-ı Hak’dır ücretin dîdâr ile me’mûrsun
Mest olup tel kırmasınlar deyü erbâb-ı hıred
Nâhî-i mey-i mâni’-i gûş-ı ney ü tanbûrsun
Nâme-i Hakk-ı senge her satrın dil-i a’daya tîg
Dört kitâb içre nebîyü’s-seyf ile mestûrsun
Bir avuç hâkile saldın hâke cünd-i düşmânı
Hak elinde ceyş-i a’dâ üstüne Mansûr’un
Cevheridir feth eden gencîne-i esrârını
Tâ ezelden gevher-i tevhîde sen gencûrsun
Çeşm-i halkı dûş etdin şeb-çerâg-ı şermile
Efser-i fark-ı şahâna gevher-i menşûrsun
Hak bilen zât-ı şerîfin Hakk’a olmuşdur yakîn
Kim ki Hak’dan dûrdur sen dâhi andan dûrsun
Bir mu’azzam şerhsin kim bâb-ı ânın Murtazâ
İlm ile ma’mûrsun tevhîd ile mahsûrsun
Haşr olunca sırr-ı ilm sensin minâr vahdete
Penç vakt içre lisân-ı halkda mezkûrsun
Aşk-ı hüsnündür sebeb dünyâ vü mâ-fihâya hep
Revnak-efzâ-yı cinân-ı nüzhet-nümâ-yı hûrsun
Bahr u bedre Hızr u İlyâs oldu meddâhın senin
Hâmid ü Mahmûd’sun hem hâzır-ı mahzûrsun
Pâdişâh-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn
Evvel ü âhir binâ-yı aşk il ma’mûrsun
Hüsn ü hulkile bir içim susun ammâ kim yine
Hançerinle dâfi’-i nâr-ı dil-i pür-şûrsun
Tîg-i engüştünle etdin cûş-ı mâhı dü nîm
Âlemin sâhib-kırânı merd-i sâhib-zîversün
Gözün açdın zâl-i dehrin tîre-i ikdâm ile
Haşre dek tâb-efgen-i rûy-ı şeb-i deycûrsun
Sana bagışlandı cümle ihsân-ı âcizân
Fazl-ı Hakk ile ezelden tâ ebed magfûrsun
Hâşâlillah kim sana ümmet olan kurtulmaya
Sen şefî’-i cürm-i vahş-ı tayr-ı mâr-ı mûrsun
El benim dâmen senin Yâ Rahmetenli’l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen avf ile meşhûrsun
Her ne denlü çarh-ı pervâz isen sî murg-ı dil
Şâhbâz-ı kudrete bir kemterîn usfûrsun
Dâniş olma sakın lutf-u Hudâ’dan nâ-ümîd
Akl ile yokdur alâkan mestsin ma’zûrsun
Gözün aç kim câm-ı cehl etmiş seni mest ü harâb
Hak-i zilletde uyursun dahi sen mahmûrsun
Sâyesinde tutalım oldun Süleymân-ı zamân
Dergehinde hakdan ednâ yine bir mûrsun
Zerresi mazhar düşersin âfitâb-ı lutfına
Müjde kim iki cihânda şâdsın mesrûrsun
Rûhuna olsun selâm ol pâdişâh-ı hâs u âm
Nefs elinde çekdigin derdi bilir ma’zûrsun
(Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay. 183.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.03.2023Eserlerinden Örnekler
Der Na’t-ı Resûl-i Kibriyâ
Sâyesi düşmez zemîne sen o nahl-i Tûr’sun
Sâyesiz hûrşîdsin başdan ayaga nûrsun
Kaldı ardınca gözü halkın değil zuhründe mihr
Bende-i âsîye Hak’dan 'avf içün menşûrsun
Şeş-cihetden dîdesin dîdâr-ı Hakk’ı görmeğe
'Ayn-ı 'âlem sendedir âyîne-i manzûrsun
Hak bu yüzden perde-i râz-ı dili keşf eyledün
Ârife zâhir velîkin câhile mestûrsun
Dosta firdevsden kopmış gül-i bî-hârsın
Düşmen-i nâ-puhteye bir âteşîn tennûrsun
Mukîm-i cennet ü cehennem vâzı-ı tig ü kalem
Münkirine mâtem ammâ mü’mînine sûrsun
Sensin ol şeh kim Süleymanlar kapında mûrde
On sekiz bin 'âleme hükm itmeğe me’mûrsun
Sensin ol şeh kim perîler emrine mahkûmdur
Dâver-i fermân-ı revâ-yı leşker-i zînnûrsun
Ka’be’ye bünyâd uran gerçi Halîlu’llâh’dır
Sen de virân gönüller yapmaga muzdûrsun
Gördügün mi’râcda âşıklara bahş eyledin
Lutf-ı Hak’dır ücretin dîdâr ile me’mûrsun
Mest olup tel kırmasınlar deyü erbâb-ı hıred
Nâhî-i mey-i mâni’-i gûş-ı ney ü tanbûrsun
Nâme-i Hakk-ı senge her satrın dil-i a’daya tîg
Dört kitâb içre nebîyü’s-seyf ile mestûrsun
Bir avuç hâkile saldın hâke cünd-i düşmânı
Hak elinde ceyş-i a’dâ üstüne Mansûr’un
Cevheridir feth eden gencîne-i esrârını
Tâ ezelden gevher-i tevhîde sen gencûrsun
Çeşm-i halkı dûş etdin şeb-çerâg-ı şermile
Efser-i fark-ı şahâna gevher-i menşûrsun
Hak bilen zât-ı şerîfin Hakk’a olmuşdur yakîn
Kim ki Hak’dan dûrdur sen dâhi andan dûrsun
Bir mu’azzam şerhsin kim bâb-ı ânın Murtazâ
İlm ile ma’mûrsun tevhîd ile mahsûrsun
Haşr olunca sırr-ı ilm sensin minâr vahdete
Penç vakt içre lisân-ı halkda mezkûrsun
Aşk-ı hüsnündür sebeb dünyâ vü mâ-fihâya hep
Revnak-efzâ-yı cinân-ı nüzhet-nümâ-yı hûrsun
Bahr u bedre Hızr u İlyâs oldu meddâhın senin
Hâmid ü Mahmûd’sun hem hâzır-ı mahzûrsun
Pâdişâh-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn
Evvel ü âhir binâ-yı aşk il ma’mûrsun
Hüsn ü hulkile bir içim susun ammâ kim yine
Hançerinle dâfi’-i nâr-ı dil-i pür-şûrsun
Tîg-i engüştünle etdin cûş-ı mâhı dü nîm
Âlemin sâhib-kırânı merd-i sâhib-zîversün
Gözün açdın zâl-i dehrin tîre-i ikdâm ile
Haşre dek tâb-efgen-i rûy-ı şeb-i deycûrsun
Sana bagışlandı cümle ihsân-ı âcizân
Fazl-ı Hakk ile ezelden tâ ebed magfûrsun
Hâşâlillah kim sana ümmet olan kurtulmaya
Sen şefî’-i cürm-i vahş-ı tayr-ı mâr-ı mûrsun
El benim dâmen senin Yâ Rahmetenli’l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen avf ile meşhûrsun
Her ne denlü çarh-ı pervâz isen sî murg-ı dil
Şâhbâz-ı kudrete bir kemterîn usfûrsun
Dâniş olma sakın lutf-u Hudâ’dan nâ-ümîd
Akl ile yokdur alâkan mestsin ma’zûrsun
Gözün aç kim câm-ı cehl etmiş seni mest ü harâb
Hak-i zilletde uyursun dahi sen mahmûrsun
Sâyesinde tutalım oldun Süleymân-ı zamân
Dergehinde hakdan ednâ yine bir mûrsun
Zerresi mazhar düşersin âfitâb-ı lutfına
Müjde kim iki cihânda şâdsın mesrûrsun
Rûhuna olsun selâm ol pâdişâh-ı hâs u âm
Nefs elinde çekdigin derdi bilir ma’zûrsun
(Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay. 183.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Der Na’t-ı Resûl-i Kibriyâ
Sâyesi düşmez zemîne sen o nahl-i Tûr’sun
Sâyesiz hûrşîdsin başdan ayaga nûrsun
Kaldı ardınca gözü halkın değil zuhründe mihr
Bende-i âsîye Hak’dan 'avf içün menşûrsun
Şeş-cihetden dîdesin dîdâr-ı Hakk’ı görmeğe
'Ayn-ı 'âlem sendedir âyîne-i manzûrsun
Hak bu yüzden perde-i râz-ı dili keşf eyledün
Ârife zâhir velîkin câhile mestûrsun
Dosta firdevsden kopmış gül-i bî-hârsın
Düşmen-i nâ-puhteye bir âteşîn tennûrsun
Mukîm-i cennet ü cehennem vâzı-ı tig ü kalem
Münkirine mâtem ammâ mü’mînine sûrsun
Sensin ol şeh kim Süleymanlar kapında mûrde
On sekiz bin 'âleme hükm itmeğe me’mûrsun
Sensin ol şeh kim perîler emrine mahkûmdur
Dâver-i fermân-ı revâ-yı leşker-i zînnûrsun
Ka’be’ye bünyâd uran gerçi Halîlu’llâh’dır
Sen de virân gönüller yapmaga muzdûrsun
Gördügün mi’râcda âşıklara bahş eyledin
Lutf-ı Hak’dır ücretin dîdâr ile me’mûrsun
Mest olup tel kırmasınlar deyü erbâb-ı hıred
Nâhî-i mey-i mâni’-i gûş-ı ney ü tanbûrsun
Nâme-i Hakk-ı senge her satrın dil-i a’daya tîg
Dört kitâb içre nebîyü’s-seyf ile mestûrsun
Bir avuç hâkile saldın hâke cünd-i düşmânı
Hak elinde ceyş-i a’dâ üstüne Mansûr’un
Cevheridir feth eden gencîne-i esrârını
Tâ ezelden gevher-i tevhîde sen gencûrsun
Çeşm-i halkı dûş etdin şeb-çerâg-ı şermile
Efser-i fark-ı şahâna gevher-i menşûrsun
Hak bilen zât-ı şerîfin Hakk’a olmuşdur yakîn
Kim ki Hak’dan dûrdur sen dâhi andan dûrsun
Bir mu’azzam şerhsin kim bâb-ı ânın Murtazâ
İlm ile ma’mûrsun tevhîd ile mahsûrsun
Haşr olunca sırr-ı ilm sensin minâr vahdete
Penç vakt içre lisân-ı halkda mezkûrsun
Aşk-ı hüsnündür sebeb dünyâ vü mâ-fihâya hep
Revnak-efzâ-yı cinân-ı nüzhet-nümâ-yı hûrsun
Bahr u bedre Hızr u İlyâs oldu meddâhın senin
Hâmid ü Mahmûd’sun hem hâzır-ı mahzûrsun
Pâdişâh-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn
Evvel ü âhir binâ-yı aşk il ma’mûrsun
Hüsn ü hulkile bir içim susun ammâ kim yine
Hançerinle dâfi’-i nâr-ı dil-i pür-şûrsun
Tîg-i engüştünle etdin cûş-ı mâhı dü nîm
Âlemin sâhib-kırânı merd-i sâhib-zîversün
Gözün açdın zâl-i dehrin tîre-i ikdâm ile
Haşre dek tâb-efgen-i rûy-ı şeb-i deycûrsun
Sana bagışlandı cümle ihsân-ı âcizân
Fazl-ı Hakk ile ezelden tâ ebed magfûrsun
Hâşâlillah kim sana ümmet olan kurtulmaya
Sen şefî’-i cürm-i vahş-ı tayr-ı mâr-ı mûrsun
El benim dâmen senin Yâ Rahmetenli’l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen avf ile meşhûrsun
Her ne denlü çarh-ı pervâz isen sî murg-ı dil
Şâhbâz-ı kudrete bir kemterîn usfûrsun
Dâniş olma sakın lutf-u Hudâ’dan nâ-ümîd
Akl ile yokdur alâkan mestsin ma’zûrsun
Gözün aç kim câm-ı cehl etmiş seni mest ü harâb
Hak-i zilletde uyursun dahi sen mahmûrsun
Sâyesinde tutalım oldun Süleymân-ı zamân
Dergehinde hakdan ednâ yine bir mûrsun
Zerresi mazhar düşersin âfitâb-ı lutfına
Müjde kim iki cihânda şâdsın mesrûrsun
Rûhuna olsun selâm ol pâdişâh-ı hâs u âm
Nefs elinde çekdigin derdi bilir ma’zûrsun
(Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay. 183.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Mehmet Fuat Köprülü | d. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | KUBİLAY KÖSEOĞLU | d. 17 Mayıs 1961 - ö. - | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İFFETÎ, Ebe-zâde Mehmed İffetî Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Mehmet Fuat Köprülü | d. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KUBİLAY KÖSEOĞLU | d. 17 Mayıs 1961 - ö. - | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | İFFETÎ, Ebe-zâde Mehmed İffetî Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Mehmet Fuat Köprülü | d. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | KUBİLAY KÖSEOĞLU | d. 17 Mayıs 1961 - ö. - | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İFFETÎ, Ebe-zâde Mehmed İffetî Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Mehmet Fuat Köprülü | d. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966 | Meslek | Görüntüle |
11 | KUBİLAY KÖSEOĞLU | d. 17 Mayıs 1961 - ö. - | Meslek | Görüntüle |
12 | İFFETÎ, Ebe-zâde Mehmed İffetî Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Meslek | Görüntüle |
13 | Mehmet Fuat Köprülü | d. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | KUBİLAY KÖSEOĞLU | d. 17 Mayıs 1961 - ö. - | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | İFFETÎ, Ebe-zâde Mehmed İffetî Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Mehmet Fuat Köprülü | d. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | KUBİLAY KÖSEOĞLU | d. 17 Mayıs 1961 - ö. - | Madde Adı | Görüntüle |
18 | İFFETÎ, Ebe-zâde Mehmed İffetî Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Madde Adı | Görüntüle |