Madde Detay
HALHÂLÎ, Muhammed Bâkir
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Halhâlî nisbesiyle ünlenmiş olan ve gazellerinde “Bâkir” mahlasını kullanan şairin adı Muhammed Bâkir’dir. Babası Molla Haydar, dedesi Molla Ahmed din adamıdır (Düzgün 1389: 37). Halhâlî’nin doğum yeri konusunda bazı tereddütler bulunmaktadır. Şöyle ki: Köçerli, şairin nisbesinden Tebriz yakınlarındaki Halhal Köyü'nde doğmuş olduğunun anlaşılması gerektiğini yazar (2005: 381). Terbiyet Halhal kazasının Karabulak Köyü'nde doğduğunu söyler (1987: 217). Azerbaycan’da basılan ansiklopedi ve edebiyat tarihleri de bu köyde doğduğunu yineler (Gasımzade 1974: 400; Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası 1987: 44). Halhâlî hakkında geniş bir araştırma yayımlamış olan Hüseyin Muhammed-zâde Sıddık (Düzgün) ise Karabulak köyünden Abdürrezzak Behmenî’nin mektubuna dayandırdığı şu bilgiyi verir: Halhâlî Şeyh Derâva Köyü'nde doğmuştur ve kendisi 10 küsur yaşlarında olduğu sırada Babası Ahond Molla Haydar Karabulak Köyü'ne yerleşmiştir (1389: 37). Bazı kaynaklarda Halhâlî’nin Yukarı Andari Köyü'nde doğduğu da iddia edilir (Düzgün 1389: 42). Doğum tarihi konusunda da ihtilaflı bilgiler bulunmaktadır. Fakat Behmenî, şairin oğullarından aldığı bilgiye dayanarak Halhâlî’nin 1250/1834-35 yılında doğduğunu eminlikle söyler (Düzgün 1389: 37, 43). Bu tarihi 1823’e kadar geri götüren iddialar da bulunuyor (Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası 1987: 44). İlk eğitimini babasının yanında alan Halhâlî Zencan’da Molla Kurbanali Hüccetü’l-İslam’dan ve Kazvin’de Molla Ali Karpuzabâdî Zencânî’den ders almıştır (Düzgün 1389: 37-38). Bu ikincisinin Halhâlî üzerinde büyük bir etki bıraktığı anlaşılmaktadır. Babasının ölümünden sonra Halhal’a dönerek okul açmış, daha sonra aynı yerde kadılık yapmıştır (Düzgün 1389: 44). Halhâlî’nin dönemine göre çok iyi bir eğitim aldığı ve ilmiyle memleketinde büyük bir nüfuz ve saygınlık kazandığı da anlaşılmaktadır. Düzgün’e göre Halhâlî 1316/1898-99 yılında ölmüştür. Ölüm tarihi konusunda da kaynakların 1893’le 1901 arasında tereddütte kaldıklarını söylemek gerekir (Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası 1987: 44; Düzgün 1389: 38, 43).
Halhâlî’nin Arapça ve Farsça mükemmel divanları (Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası 1987: 44; Gasımzade 1974: 400) ve Sa’lebiye dışında birkaç Türkçe destanı (mesnevisi) daha bulunduğu (Düzgün 1389: 45) iddia edilmekteyse de bunlar henüz ortaya çıkarılmış değildir. Nitekim Köçerli, Sa’lebiye’den başka bir eserini görmedik ve anladığımız kadarıyla başka da bir eseri yoktur, demektedir (2005: 381). Düzgün de iddialara rağmen Sa’lebiye, Farsça 2 beyit ve birkaç Türkçe gazel dışında hiçbir yazılı eserine rastlayamadığını yazar (Düzgün 1389: 45). Bazı kaynaklarda Halhâlî’nin Türkçe Dîvân’ı olarak tanımlanan eser Tebriz’de 1940 yılında basılmış olup şairin Sa’lebiye’sini, yaklaşık 30 gazelini, Farsça ve Türkçe yaklaşık 20 muammasını, cinaslarını, birkaç küçük sakinamesini vb. şiirlerini ihtiva etmektedir (Gasımzade 1974: 400). Halhâlî’nin beş oğlundan büyüğü olan Mirza Ali’nin de 2 bin beyitlik bir Dîvân’ı bulunmaktadır (Düzgün 1389: 38).
Sa’lebiye İran’da ve Azerbaycan’da birkaç defa basılmış olan didaktik bir mesnevidir. Eserin sonunda “Halhâlîyem” sözüyle düşürdüğü tarihten Halhâlî’nin Sa’lebiye’yi 1311/1893-94 yılında tamamladığı anlaşılmaktadır. Sa’lebiye’de tilkinin başından geçen olaylar masal şeklinde anlatılmış ve arada kıssadan hisseler çıkarılmıştır ki eseri asıl değerli kılan şey şairin bu nasihatleridir (Gasımzade 1974: 401). Yaklaşık 1600 beyitlik bu eseri Köçerli edebiyat hazinemizin en kıymetli mücevherlerinden ve en makbul eserlerinden biri olarak tanımlar (2005: 400). Halhâlî’nin bu eserde izlediği tutum Mevlânâ’nın Mesnevî’yi yazarken izlediği tutuma benzetilir (Köçerli 2005: 383; Düzgün 1389: 49). Sa’lebiye herkesin anlayabileceği basit ve açık bir dille yazılmıştır. Eserde folklordan, halk dilinden, yerel sözcüklerden de yararlanılmıştır. Sa’lebiye hem içerik hem de biçim açısından yeni ve orijinal bir eser olarak kabul edilmektedir. (Gasımzade 1974: 403)
Kaynakça
Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası. (1987). “Halhali Mehemmedbağır”. C. 10. Bakü: Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası Baş Redaksiyası Yay. 44.
Düzgün, Hüseyin ve A. R. Ohtay (hzl.) (1389). Muhammed Bâkir Halhâlî ve Sa’lebiye. Tahran. Tekdıraht Yay.
Gasımzade, Feyzulla (1974). XIX. Esr Azerbaycan Edebiyyatı Tarihi. Bakü: Maarif Neşriyatı.
Hüseyni, Ebülfez ve Y. Piriyev (hzl.) (1984). Cenub Ulduzları. Yazıçı Yay.
Köçerli, Firidun Bey (2005). Azerbaycan Edebiyyatı. C. 2. Bakü: Avrasya Pres Yay.
Terbiyet, Mehemmedeli (1987). Danişmendani-Azerbaycan. çev. İ. Şems ve G. Kendli. Bakü: Azerbaycan Devlet Neşriyatı.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: AZAD AĞAOĞLUYayın Tarihi: 17.04.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Sa’lebiye’den
(Dünya ve Hak Âşıklarının Ma’şûklarını Aramalarına Dair)
Belî ma’şûkadan aşk ehli doymaz
Muhabbet hablın elden ölse koymaz
Gice gündüz hemişe dilde adı
Hamûş olsa yürekde fikr ü yâdı
Dolar ma’şûk ile cism ü reg ü post
Olur âşık fenâ kalmaz meger dost
Degül ma’şûkdan bir lahza hâlî
Olur ma’şûk ile dâim hayâlî
Olur bâis ki dünyâyı tutanlar
Tutub dünyâyı ukbâyı atanlar
Hemîşe cehd ider hergiz yorulmaz
Gice gündüz yıgar enbânı dolmaz
Gezer dâim dolanur dağ u daşı
Deger daşdan daşa min def’a başı
Bu işlerde hemîşe meşki vardur
Çekebilmez elin çün aşkı vardur
Yıgar dünyâları eyler hazîne
Hayâl eyler o demde öz özine
Diyer bîhadd ü efzûn devletüm var
Kabakda hoş günüm var lezzetüm var
Münakkaş menzilüm yahşi otağum
Safâlı manzarum gülgeşt bağum
Celâlüm şevketüm şânum esâsum
Menâlüm izzetüm fâhir libâsum
Kenîzüm nökerüm hizmet-güzârum
Güzelce dilberüm meh-veş nigârum
Gidüb gâhî otağa gâhî bağa
Teneffüs eylerem gellem dimağa
Hayâl etmez kabağında ecel var
Kazâ-yı Hâlık-ı azze ve cel var
Ecel birden koyar bir ok kemâna
Oka eyler o bed-bahtı nişâne
Çeker zûr ile yâyı kînesinden
Gelür perrân geçer ok sînesinden
Alur elden hamu mâl ü menâlin
Gedâlar teg ider âşüfte hâlin
Çeker âlî imâretden mezâra
Olur kabr içre yoldaş mûr u mâra
Kalur mîrâs anun gülgeşt bağı
Olur özgelere menzil otağı
...
Sa’lebiye’den
Gazel
Okun bu çeşm-i hûn-efşân içinde
Elifdür kim yazılmış kan içinde
Yüzün teg hiç çimende gül bulunmaz
Boyun teg serv yok bostân içinde
Lebün şekkerdü yâ kand-i mükerrer
Ve yâ helvâdu desterhân içinde
Gözümden kanlu yaş dâim revândur
Ne çok mercân olur ummân içinde
Büküldü kametüm ey kaddi mevzûn
Bi-aynih cîm teg hicrân içinde
Gidersen gam basar şehri serâser
Sevinmez kimse kabristân içinde
Çıkub gitdün özün çekdün kenâra
Meni koydun gam u efgân içinde
(Hüseyni, Ebülfez ve Y. Piriyev (hzl.) (1984). Cenub Ulduzları. Yazıçı Yay. 182-184, 194.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 17.04.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Sa’lebiye’den
(Dünya ve Hak Âşıklarının Ma’şûklarını Aramalarına Dair)
Belî ma’şûkadan aşk ehli doymaz
Muhabbet hablın elden ölse koymaz
Gice gündüz hemişe dilde adı
Hamûş olsa yürekde fikr ü yâdı
Dolar ma’şûk ile cism ü reg ü post
Olur âşık fenâ kalmaz meger dost
Degül ma’şûkdan bir lahza hâlî
Olur ma’şûk ile dâim hayâlî
Olur bâis ki dünyâyı tutanlar
Tutub dünyâyı ukbâyı atanlar
Hemîşe cehd ider hergiz yorulmaz
Gice gündüz yıgar enbânı dolmaz
Gezer dâim dolanur dağ u daşı
Deger daşdan daşa min def’a başı
Bu işlerde hemîşe meşki vardur
Çekebilmez elin çün aşkı vardur
Yıgar dünyâları eyler hazîne
Hayâl eyler o demde öz özine
Diyer bîhadd ü efzûn devletüm var
Kabakda hoş günüm var lezzetüm var
Münakkaş menzilüm yahşi otağum
Safâlı manzarum gülgeşt bağum
Celâlüm şevketüm şânum esâsum
Menâlüm izzetüm fâhir libâsum
Kenîzüm nökerüm hizmet-güzârum
Güzelce dilberüm meh-veş nigârum
Gidüb gâhî otağa gâhî bağa
Teneffüs eylerem gellem dimağa
Hayâl etmez kabağında ecel var
Kazâ-yı Hâlık-ı azze ve cel var
Ecel birden koyar bir ok kemâna
Oka eyler o bed-bahtı nişâne
Çeker zûr ile yâyı kînesinden
Gelür perrân geçer ok sînesinden
Alur elden hamu mâl ü menâlin
Gedâlar teg ider âşüfte hâlin
Çeker âlî imâretden mezâra
Olur kabr içre yoldaş mûr u mâra
Kalur mîrâs anun gülgeşt bağı
Olur özgelere menzil otağı
...
Sa’lebiye’den
Gazel
Okun bu çeşm-i hûn-efşân içinde
Elifdür kim yazılmış kan içinde
Yüzün teg hiç çimende gül bulunmaz
Boyun teg serv yok bostân içinde
Lebün şekkerdü yâ kand-i mükerrer
Ve yâ helvâdu desterhân içinde
Gözümden kanlu yaş dâim revândur
Ne çok mercân olur ummân içinde
Büküldü kametüm ey kaddi mevzûn
Bi-aynih cîm teg hicrân içinde
Gidersen gam basar şehri serâser
Sevinmez kimse kabristân içinde
Çıkub gitdün özün çekdün kenâra
Meni koydun gam u efgân içinde
(Hüseyni, Ebülfez ve Y. Piriyev (hzl.) (1984). Cenub Ulduzları. Yazıçı Yay. 182-184, 194.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Sa’lebiye’den
(Dünya ve Hak Âşıklarının Ma’şûklarını Aramalarına Dair)
Belî ma’şûkadan aşk ehli doymaz
Muhabbet hablın elden ölse koymaz
Gice gündüz hemişe dilde adı
Hamûş olsa yürekde fikr ü yâdı
Dolar ma’şûk ile cism ü reg ü post
Olur âşık fenâ kalmaz meger dost
Degül ma’şûkdan bir lahza hâlî
Olur ma’şûk ile dâim hayâlî
Olur bâis ki dünyâyı tutanlar
Tutub dünyâyı ukbâyı atanlar
Hemîşe cehd ider hergiz yorulmaz
Gice gündüz yıgar enbânı dolmaz
Gezer dâim dolanur dağ u daşı
Deger daşdan daşa min def’a başı
Bu işlerde hemîşe meşki vardur
Çekebilmez elin çün aşkı vardur
Yıgar dünyâları eyler hazîne
Hayâl eyler o demde öz özine
Diyer bîhadd ü efzûn devletüm var
Kabakda hoş günüm var lezzetüm var
Münakkaş menzilüm yahşi otağum
Safâlı manzarum gülgeşt bağum
Celâlüm şevketüm şânum esâsum
Menâlüm izzetüm fâhir libâsum
Kenîzüm nökerüm hizmet-güzârum
Güzelce dilberüm meh-veş nigârum
Gidüb gâhî otağa gâhî bağa
Teneffüs eylerem gellem dimağa
Hayâl etmez kabağında ecel var
Kazâ-yı Hâlık-ı azze ve cel var
Ecel birden koyar bir ok kemâna
Oka eyler o bed-bahtı nişâne
Çeker zûr ile yâyı kînesinden
Gelür perrân geçer ok sînesinden
Alur elden hamu mâl ü menâlin
Gedâlar teg ider âşüfte hâlin
Çeker âlî imâretden mezâra
Olur kabr içre yoldaş mûr u mâra
Kalur mîrâs anun gülgeşt bağı
Olur özgelere menzil otağı
...
Sa’lebiye’den
Gazel
Okun bu çeşm-i hûn-efşân içinde
Elifdür kim yazılmış kan içinde
Yüzün teg hiç çimende gül bulunmaz
Boyun teg serv yok bostân içinde
Lebün şekkerdü yâ kand-i mükerrer
Ve yâ helvâdu desterhân içinde
Gözümden kanlu yaş dâim revândur
Ne çok mercân olur ummân içinde
Büküldü kametüm ey kaddi mevzûn
Bi-aynih cîm teg hicrân içinde
Gidersen gam basar şehri serâser
Sevinmez kimse kabristân içinde
Çıkub gitdün özün çekdün kenâra
Meni koydun gam u efgân içinde
(Hüseyni, Ebülfez ve Y. Piriyev (hzl.) (1984). Cenub Ulduzları. Yazıçı Yay. 182-184, 194.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Sa’lebiye’den
(Dünya ve Hak Âşıklarının Ma’şûklarını Aramalarına Dair)
Belî ma’şûkadan aşk ehli doymaz
Muhabbet hablın elden ölse koymaz
Gice gündüz hemişe dilde adı
Hamûş olsa yürekde fikr ü yâdı
Dolar ma’şûk ile cism ü reg ü post
Olur âşık fenâ kalmaz meger dost
Degül ma’şûkdan bir lahza hâlî
Olur ma’şûk ile dâim hayâlî
Olur bâis ki dünyâyı tutanlar
Tutub dünyâyı ukbâyı atanlar
Hemîşe cehd ider hergiz yorulmaz
Gice gündüz yıgar enbânı dolmaz
Gezer dâim dolanur dağ u daşı
Deger daşdan daşa min def’a başı
Bu işlerde hemîşe meşki vardur
Çekebilmez elin çün aşkı vardur
Yıgar dünyâları eyler hazîne
Hayâl eyler o demde öz özine
Diyer bîhadd ü efzûn devletüm var
Kabakda hoş günüm var lezzetüm var
Münakkaş menzilüm yahşi otağum
Safâlı manzarum gülgeşt bağum
Celâlüm şevketüm şânum esâsum
Menâlüm izzetüm fâhir libâsum
Kenîzüm nökerüm hizmet-güzârum
Güzelce dilberüm meh-veş nigârum
Gidüb gâhî otağa gâhî bağa
Teneffüs eylerem gellem dimağa
Hayâl etmez kabağında ecel var
Kazâ-yı Hâlık-ı azze ve cel var
Ecel birden koyar bir ok kemâna
Oka eyler o bed-bahtı nişâne
Çeker zûr ile yâyı kînesinden
Gelür perrân geçer ok sînesinden
Alur elden hamu mâl ü menâlin
Gedâlar teg ider âşüfte hâlin
Çeker âlî imâretden mezâra
Olur kabr içre yoldaş mûr u mâra
Kalur mîrâs anun gülgeşt bağı
Olur özgelere menzil otağı
...
Sa’lebiye’den
Gazel
Okun bu çeşm-i hûn-efşân içinde
Elifdür kim yazılmış kan içinde
Yüzün teg hiç çimende gül bulunmaz
Boyun teg serv yok bostân içinde
Lebün şekkerdü yâ kand-i mükerrer
Ve yâ helvâdu desterhân içinde
Gözümden kanlu yaş dâim revândur
Ne çok mercân olur ummân içinde
Büküldü kametüm ey kaddi mevzûn
Bi-aynih cîm teg hicrân içinde
Gidersen gam basar şehri serâser
Sevinmez kimse kabristân içinde
Çıkub gitdün özün çekdün kenâra
Meni koydun gam u efgân içinde
(Hüseyni, Ebülfez ve Y. Piriyev (hzl.) (1984). Cenub Ulduzları. Yazıçı Yay. 182-184, 194.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | EYYUB NOZAD | d. 1954 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | AHMET RAHİMİ | d. 1949 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Şehriyar | d. 1906 - ö. 18 Eylül 1988 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | EYYUB NOZAD | d. 1954 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | AHMET RAHİMİ | d. 1949 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Şehriyar | d. 1906 - ö. 18 Eylül 1988 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | EYYUB NOZAD | d. 1954 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | AHMET RAHİMİ | d. 1949 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Şehriyar | d. 1906 - ö. 18 Eylül 1988 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | EYYUB NOZAD | d. 1954 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | AHMET RAHİMİ | d. 1949 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Şehriyar | d. 1906 - ö. 18 Eylül 1988 | Meslek | Görüntüle |
13 | EYYUB NOZAD | d. 1954 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | AHMET RAHİMİ | d. 1949 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Şehriyar | d. 1906 - ö. 18 Eylül 1988 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | EYYUB NOZAD | d. 1954 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | AHMET RAHİMİ | d. 1949 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Şehriyar | d. 1906 - ö. 18 Eylül 1988 | Madde Adı | Görüntüle |