HASBÎ/HABSÎ

(d. ?/? - ö. 960\\\'tan sonra/1553\\\'ten sonra)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Gedizli olan şair Şair Keşfî’nin küçük kardeşidir. Eğitimine ve mesleğine dair kaynaklarda bilgi yoktur. Kanunî’nin sadrazamı İbrahim Paşa’nın ilk vezirliği döneminde tesadüfen içinde bulunduğu bir mecliste işlenen bir cinayet sebebiyle hapse atıldı. Âşık Çelebi ve Âlî onun mahpusluk macerasını şöyle aktarırlar: Olay hakkında konuşturmak için kendisine subaşı tarafından işkence yapılır ama Hasbî bir şey söylemez. Bunun üzerine İbrahim Paşa’ya götürülürken yolda bir ağaca çarparak gözü kör olur. Paşa’nın gözüne ne olduğunu sorması üzerine Hasbî “Sultânum, yerin beğenmedi, çıkmak ister” der. Paşa onun, bu zor durumda bile elden bırakmadığı bu alaycı tavrında hoşlanmayarak “Senün gözüne görinecek var.” der ve Hasbî için on yıl sürecek bir zindan hayatı başlar. Zindana girdikten sonra Hasbî yerine Habsî mahlasını kullanmaya başladı. Âşık Çelebi’ye göre bu mahlasla yazdığı pekçok manzume vardır. Üsküdar’da Ketayun Sarayı denilen zindandan yazarak gönderdiği kasideler İbrahim Paşa’nın gönlümü yumuşattı ise de şairi sevmeyen nifakçıların tesiriyle hapisten kurtulma imkanına kavuşamadı. Devrin tanınmış şairlerinden Basîrî, Zâtî, Keşfî ve Kandî’nin vezirden ricacı olmaları da onu kurtaramadı. Ancak kendisini zindana attıran İbrahim Paşa’nın katledildiği gün (15 Mart 1536) o da hapisten çıktı. Kardeşi Keşfî’nin ve ardından oğlu Atâ’nın ölmeleri üzerine bütün servetleri Hasbî’ye kaldı ise de, Hasbî, Âşık Çelebi’nin ifadesiyle tamamı haram yollardan kazanılan bu servete hiç dokunamadan öldü. Şehzâde Mustafa’ya intisap eden şairin ölüm tarihi bilinmemekle beraber Şehzâde Mustafa 960’ta (6 Ekim 1553) öldüğüne göre ona mersiye yazan Hasbî’nin de bu tarihten sonra öldüğü anlaşılmaktadır. Diğer kaynaklarda bulunmayan ve sadece Sicill-i Osmanî’de ve Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’nde yer alan Şehzâde Mustafa Vak’asında öldürüldüğü bilgisi söz konusu tarih manzumelerini kaleme almış olmasından dolayı mümkün değildir. Âşık Çelebi onun kişiliğini “başına buyruk, ayyaş ve çok söyleyen” sıfatlarıyla resmeder ve söylediklerinin / şiirleirinin saçma sapan şeyler olduğunu belirtir. Hasan Çelebi de manasız şeyler yazmasını çok fazla yazmasına bağlar ama arasında “âşıkâne” manzumeler de bulunduğunu kaydeder. Sicill-i Osmanî’de mahlasının Hasîbî olarak geçmesi yanlıştır. Gelibolulu Âlî onun “ol devr ayyâşlarınuñ kallâşı vü evbâşı” olarak niteler. Bir eseri bilinmeyen Hasbî’nin Edirneli Nazmî’nin Mecma’u’n-Nezâ’ir’inde 39, Pervâne Bey Mecmuası’nda 23 adet şiiri yer almaktadır.

Kaynakça

Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmanî. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Beyzadeoğlu, Süreyya (1994). “Gedizli İki Kardeş: Hasbî ve Keşfî”. Yedi İklim 47: 84-88.

Budak, Ali (2009). “XVI. yüzyıldan Sıradışı Bir Şair Portresi: Gedizli Hasbî”. Turkish Studies = Türkoloji Araştırmaları: Prof. Dr. Meserret Diriöz Hatırasına 4/2: 152-164.

“Hasbî” (1981). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 4. İstanbul: Dergâh Yay. 135.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.

Köksal, M. Fatih (2004). Atatürk Kültür Merkezi Türk Dünyası Edebiyatçılar Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi. C. 4. 407.

Köksal, M. Fatih (2012). Edirneli Nazmî, Mecma’u’n-Nezâ’ir. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292688/h/edirneli-nazmi-mecmaun-nezair.pdf. [erişim tarihi: 20.03.2013]

Kurnaz, Cemal-Tatcı, Mustafa (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî Divân Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.

Pervâne Bey. Mecmû’a-i Nezâ’ir. Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat No.406, vr. 33b, 56b, 97a.

  

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET FATİH KÖKSAL
Yayın Tarihi: 06.09.2013
Güncelleme Tarihi: 04.12.2020

Eserlerinden Örnekler

  GAZEL 

 Mûy anuñçün götürdi başda Mecnûn-ı harâb

 Hayme-i Leylâ’ya bir gün eyleyem didi tınâb

 

 Ol şeh-i hûbân-ı hüsne dil mukârin ola mı

 Bu fakîr ü müstmend ol husrev-i âlî-cenâb

 

 Mâyil olsa dem-be-dem çeşmüñ aceb mi göñlüme

 Kanda görse mest meyl eyler şehâ kanlu kebâb

 

 Câm-ı la’li cur’asın bir tıfluñ eyler ârzû

 Bu dil-i pîrânesin gör kim ider fikr-i şitâb

 

 Tâb-ı ruhsârı cihâna düşer oldı gün gibi

 Bu ne müşkildür ki zülfi pür-girihdür pîç ü tâb

 

 Bezm-i hüsnüñde lebüñ yâdına sâkî şevk ile

 Bâda virdi tâcını terk eyleyüp başdan habâb

 

 Metn-i la’lüñ şerh-i dendânuñla gûyâ Hasbi’ye

 Bir içim su gibidür ey lebleri dürr-i hoş-âb 

(Köksal, M. Fatih (2012). Edirneli NazmîMecma’u’n-Nezâ’ir. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292688/h/edirneli-nazmi-mecmaun-nezair.pdf. [erişim tarihi: 20.03.2013]. 285.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1İLAHÎ, Abdullah-i İlahi, Molla İlahid. ? - ö. 1491Doğum YeriGörüntüle
2RAHÎMÎ, Rahîmî Beyd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Namdar Rahmi Karatayd. 24 Kasım 1896 - ö. 26 Ağustos 1953Doğum YeriGörüntüle
4İLAHÎ, Abdullah-i İlahi, Molla İlahid. ? - ö. 1491Doğum YılıGörüntüle
5RAHÎMÎ, Rahîmî Beyd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Namdar Rahmi Karatayd. 24 Kasım 1896 - ö. 26 Ağustos 1953Doğum YılıGörüntüle
7İLAHÎ, Abdullah-i İlahi, Molla İlahid. ? - ö. 1491Ölüm YılıGörüntüle
8RAHÎMÎ, Rahîmî Beyd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9Namdar Rahmi Karatayd. 24 Kasım 1896 - ö. 26 Ağustos 1953Ölüm YılıGörüntüle
10İLAHÎ, Abdullah-i İlahi, Molla İlahid. ? - ö. 1491Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11RAHÎMÎ, Rahîmî Beyd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Namdar Rahmi Karatayd. 24 Kasım 1896 - ö. 26 Ağustos 1953Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13İLAHÎ, Abdullah-i İlahi, Molla İlahid. ? - ö. 1491Madde AdıGörüntüle
14RAHÎMÎ, Rahîmî Beyd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15Namdar Rahmi Karatayd. 24 Kasım 1896 - ö. 26 Ağustos 1953Madde AdıGörüntüle