Madde Detay
İBRETİ, Hıdır Gürel
(d. 1920 / ö. 05.11.1976)
terzi
(Tekke / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Hıdır Gürel olan âşık, 1920 yılında dünyaya gelmiştir. Gürel'in doğum yeri hakkındaki bilgilere bakıldığında, kesin olmamakla birlikte, ailesinin Malatya Akçadağ ilçesinden geldiği ve âşığın Kayseri’nin Sarız ilçesine bağlı Kırkısrak köyünde doğduğu anlaşılmaktadır. Dedeleri Malatya’nın Akçadağ ilçesinden bu köye göç eden Hıdır Gürel'in babasının adı Ali, annesinin adı ise Sultan’dır. Babası köy köy dolaşarak seyyar satıcılık yapmıştır. Henüz üç yaşındayken annesi vefat etmiş, babası Hatice isimli başka bir kadınla ikinci evliliğini yapmıştır. 17-18 yaşlarına geldiğinde teyzesinin kızı Sultan ile evlenmiştir. Başlangıçta ayakkabı tamiri ile başladığı köşkerlik işini ayakkabı üretmeye kadar götürerek ilerletmiştir. Üç yıl askerlik yapan âşık, askerdeyken babasını da kaybetmiştir. Vatani görevini tamamladıktan sonra Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde biçki ve dikiş kursuna giden Gürel, çok kısa bir sürede terziliği öğrenmiş ve 1950 yılında Sarız’a dönerek burada 18 yıl terzilik yapmıştır (Atalay 1996: 10).
Yaşadığı geçim sıkıntısı nedeniyle ayakkabıcılık ve terzilik dışında çeşitli mesleklere de yönelmiştir. Saz yapıp satmış, diş çekmiş, madencilik yapmış ve en son fotoğrafçılık mesleğinde karar kılmıştır. Fotoğrafçılık yaptığı yıllarda Sarız’da elektrik olmadığı için burada mesleğini icra etmede epey zorlandıktan sonra, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine göç ederek fotoğrafçılık mesleğini burada sürdürmüştür. Ancak 1967 yılında meydana gelen Kahramanmaraş olaylarında fotoğrafçı dükkânı saldırıya uğrayarak tahrip edilen Gürel, tekrar ailesiyle birlikte Sarız’a dönmüştür. Geçim sıkıntıları nedeniyle buradan da İstanbul’a göç ederek hayatının kalan kısmını orada geçirmiştir. Sırasıyla Sultan, Haydar, Hüseyin, Hıdır, Kemal ve Gülbeyaz adlarını verdiği altı çocuğu olan Gürel, 5 Kasım 1976 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir (Atalay 1996: 10-11).
Hıdır Gürel, şiir yazmaya ve âşıklık geleneğine 1950 yılında terzilik yapmak üzere Sarız’a döndüğü yıllarda merak sarmıştır. Bu yıllarda okumaya yönelen âşık, geceleri gaz lambası altında kitap okuyarak kendini yetiştirmiştir. Aynı zamanda "Hakikatçi Aleviler" olarak adlandırılan "Kırkısrak Hakikatçileri" ile birlikte "Şöbeçimen Hakikatçileri" meclisine dâhil olmuş, şiir tarzının oluşmasında aralarında birçok âşığın bulunduğu bu meclisten önemli ölçüde etkilenmiştir.
İbreti mahlasını kullanan âşık, şiirlerini konu bakımından, Alevi Bektaşi inancını ve tasavvufunu ele aldığı dinî tasavvufî konulu şiirler başta olmak üzere, sevgi, aşk, siyaset ve sosyal meseleleri konu edinen şiirler şeklinde dört başlık altında incelemek mümkündür. Kendisini “dört kapıdan Hakikat kapısına biat eden, insanın Allah ile öz dost olduğuna ve kâmil insanın ruhunun ölümsüz olduğuna inanan” bir insan olarak tarif eden İbreti’nin her türden konudaki şiirlerinde bu anlayış açık bir biçimde görülebilir (Atalay 1996: 6).
Şiirlerinde Alevi–Bektaşi tasavvufi anlayışını ve felsefesini derinlemesine işleyen âşığın, bilhassa bu çerçevede didaktik ve eleştirel bir üslupla kaleme aldığı hiciv dizeleri oldukça dikkat çekicidir. Özellikle körü körüne inanan, yaptığı ibadetin anlamını bilmeyen kişileri nükteli bir biçimde eleştirir. Şiirlerinde; “Tanrı”, “cennet”, “cehennem”, “huri”, “gılman” gibi dinî terimleri nüktedan bir biçimde somutlaştırarak işler. Şiirlerinde günlük hayatı, Alevi Bektaşi inancının tasavvuf anlayışı ve hayat felsefesiyle birleştirerek şuh, nüktedan, kinayeli ve coşkun bir üslupla ele almayı başarmıştır. Onun üslubunda Babagân Bektaşisi şairlerin, bilhassa Edip Harabi’nin etkisinin izlerini görmek mümkündür. Bu durum, aslında yaşadığı köyün Hakikatçi Aleviler ve Babagân Bektaşilerin bir arada yaşadığı bir yer olmasından ve İbreti’nin her iki meclisin irfanî havasını teneffüs etmesinden kaynaklanmaktadır.
İnandığı tasavvufi düşünceyi ve felsefeyi şiirlerinde işlerken oldukça sade bir dil kullandığı gibi şiirlerinde sık sık Türkçe’nin önemine vurgu yaparak Arapça ve Farsça kullanımını eleştirmiştir. İbreti’nin şiirlerinde Arapça ve Farsça kullanımıyla ilgili sık sık tekrarladığı eleştirilerin, dikkatli incelendiğinde şiir dilinden öte, ibadet dili ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. İbreti’ye ait “Kuş dili okunur irfanımızda/ Arabî Farısî lisan gerekmez”, “Arapça duaya değiliz mecbur/ ister Müslüman bil istersen gâvur” ya da “İbreti ben de var bir tuhaf adet/ Arapça salavat getirmem ebed/ Sen İslam, dilin Türk, Arapça bir dert/ Her şey Türkçe olsun aman dediler” gibi mısraları bu durumu örneklemektedir.
Şiirlerini hece ölçüsünün 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla kaleme alan İbreti’ye ait eserler günümüzde de Musa Eroğlu, Tolga Sağ, Aynur Haşhaş, Hüseyin Turan, Dertli Divani ve Hüseyin Korkankorkmaz gibi saz ve ses sanatçıları tarafından müzik albümü, çeşitli konser ve televizyon programlarında yaygın bir biçimde icra edilmekte ve Alevi Bektaşi cemlerinde ve muhabbet meclislerinde kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır.
Kaynakça
Atalay, Adil Ali (1996). Âşık İbreti. İstanbul: Can Yay.
https://www.kizildelisultan.com/asik-ibreti-terzi-hidir/ [erişim tarihi: 10.01.2019].
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. BÜLENT AKINYayın Tarihi: 26.03.2019Güncelleme Tarihi: 08.12.2020
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 26.03.2019Güncelleme Tarihi: 08.12.2020
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020
İlişkili Maddeler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | TEMENNÂYÎ | d. ? - ö. 1511 ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Şenay Eroğlu Aksoy | d. 1968 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İBRÂHÎM, İbrâhîm Bey | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Sabahattin Engin | d. 9 Mart 1920 - ö. 19 Temmuz 2007 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KÜTÂHÎ, Ahmet Tokgöz | d. 1920 - ö. 27.08.1998 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | M. Cemal Kırzıoğlu | d. 6 Nisan 1920 - ö. 9 Nisan 2016 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Sabahattin Engin | d. 9 Mart 1920 - ö. 19 Temmuz 2007 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | KÜTÂHÎ, Ahmet Tokgöz | d. 1920 - ö. 27.08.1998 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | M. Cemal Kırzıoğlu | d. 6 Nisan 1920 - ö. 9 Nisan 2016 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Sabahattin Engin | d. 9 Mart 1920 - ö. 19 Temmuz 2007 | Meslek | Görüntüle |
11 | KÜTÂHÎ, Ahmet Tokgöz | d. 1920 - ö. 27.08.1998 | Meslek | Görüntüle |
12 | M. Cemal Kırzıoğlu | d. 6 Nisan 1920 - ö. 9 Nisan 2016 | Meslek | Görüntüle |
13 | Sabahattin Engin | d. 9 Mart 1920 - ö. 19 Temmuz 2007 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | KÜTÂHÎ, Ahmet Tokgöz | d. 1920 - ö. 27.08.1998 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | M. Cemal Kırzıoğlu | d. 6 Nisan 1920 - ö. 9 Nisan 2016 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Sabahattin Engin | d. 9 Mart 1920 - ö. 19 Temmuz 2007 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | KÜTÂHÎ, Ahmet Tokgöz | d. 1920 - ö. 27.08.1998 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | M. Cemal Kırzıoğlu | d. 6 Nisan 1920 - ö. 9 Nisan 2016 | Madde Adı | Görüntüle |