İLAHÎ, Abdullah-i İlahi, Molla İlahi

(d. ?/? - ö. 896/1491)
tekke şairi
(Tekke / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Abdullah-ı İlahi, şiirlerinde İlahi mahlasını kullanmıştır. Kütahya’nın Simav kasabasında doğmuştur. Ne zaman doğduğu belli değildir. İlköğrenimine doğduğu yerde başlamıştır. Daha sonra devrin ilim merkezi İstanbul’a giderek Zeyrek Medresesi’nde tahsiline devam etmiştir. Kendisinden ders okuduğu Mevlana Ali et-Tusi ile Horasan bölgesine gitmiştir. Bir müddet sonra tasavvufa meyletmiş ve sufilerle birlikte olmaya başlamıştır. Tasavvufa olan meyli, kitaplarını satıp paralarını fakirlere dağıtacak derecede hayatını etkilemiştir. Semerkant’a gidip devrin en meşhur mutasavvıflarından Ubeydullah Ahrar’a intisap etmiştir. Seyrü sülukünü tamamlayıp icazet aldıktan sonra Buhara’ya geçmiş, bir yıl, yani dokuz erbain çıkarıncaya kadar Bahaeddin Nakşibend’in mezarının yanında ibadet ve tefekkür hayatı yaşamıştır. Bu manevi ilişki, onun Üveysî-meşrep bir sufi olarak tanınmasına sebep olmuştur. Mesleki hayatı bu eğitim ve hamilerden sonra şöyle devam etmiştir: Semerkant’a dönen Abdullah-ı İlahi’ye mürşidi, görev alanı olarak Anadolu’yu göstermiş, Simav’a dönerken uğradığı ilim merkezlerinde devrin âlim ve sufileriyle görüşerek sohbetlerde bulunma fırsatını elde etmiştir. Bunların en önemlilerinden biri, Herat’ta görüştüğü Molla Cami idi. Abdullah-ı İlahi Simav’a dönünce dergâhını kurarak Nakşibendiliği yaymaya başlamıştır. Medrese ilimlerini de bildiği için çevresinde toplananların sayısı hızla artmış, kısa sürede şöhreti İstanbul’a kadar yayılmıştır. Bir müddet sonra İstanbul’a gelmesi teklif edilmiş, ancak o, bu daveti ihtiyatla karşılamıştır. Fakat Fatih Sultan Mehmed davetinde ısrar edince, Semerkant’tan kendisiyle beraber gelen müridi Emir Ahmed-i Buhari’yi İstanbul’a göndermiştir. Emir Buhari, durumu Farsça bir beyitle üstü kapalı bir şekilde şeyhine bildirince İstanbul’a gitmeyi biraz daha geciktirmiştir. Bu beyitin meali şöyledir: "Bu hengâmede gönlü rahat tutmak daha iyidir. O yarin eteğine yapışmış ve bir kenara çekilmiştir." (Kara 1988: 366). Nihayet Fatih’in ölümünden sonra Manisalı Kazasker Çelebi Muhyiddin’in ısrarlı davetleri üzerine İstanbul’a gitmeye razı olmuştur. Çelebi’nin kendisi ve dervişleri için hazırladığı derviş hücrelerinde oturmayı reddedip artık metruk olan Zeyrek Medresesi’nde ikamet etmeye başlamıştır. Molla İlahi'nin yaşadığı asra genel hatlarıyla bakıldığı zaman iki önemli özellik dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi zahirî ilimlerdeki canlılık, ikincisi tasavvuf ve tarikatler dünyasındaki hareketliliktir. Özellikle matematik, tıp, tarih ve coğrafya alanlarında değerli çalışmalar yanında, Maveraünnehir-Semerkant bölgeleriyle İstanbul-Bursa bölgesi arasında sürekli ve canlı bir ilim alışverişi göze çarpmaktadır. Aynı canlılık güzel sanatlarda da görülmektedir. Tarikat kurucuları genel olarak XIII. yüzyılda yaşadığı için bu asır tarikatların kuruluş asrı olarak ele alınmaktadır. Fakat tarikatların tabir caizse, bünyeleşmesi bu asırdan sonra olmuştur. XV. yüzyıl, bu oluşumlara sahne olması açısından dikkat çekmektedir (Kara 1988: 370-371). Bu anlamda Molla İlahi'nin eser ve sohbetleriyle Osmanlı topraklarında yaymaya çalıştığı tasavvufî düşünce, sadece bağlı olduğu tarikat açısından değil, genel tasavvuf düşüncesi ve tarikatlar tarihi açısından da önemlidir. Özellikle Anadolu ve Rumeli bölgesinde vahdet-i vücut düşüncesinin yaygınlık kazanmasında tesiri büyüktür. Kendisinin şair olması bu bölgede yetişen şairlere tesir etmesini kolaylaştırmıştır (Kara 1988: 380-381). Bu durum, kısa sürede büyük kalabalıkların etrafını sarmasına neden olunca da, Molla İlahi daha sakin bir yer aramayı düşünmüş ve Evrenoszade Ahmed Bey’in teklifini uygun bularak, Selanik’e 40 km uzaklıkta bulunan Vardar Yenicesi’ne gitmiştir. Evrenoszade’nin yaptırdığı hankâha yerleşmiş ve ölümüne kadar oradan ayrılmamıştır. Şair, 1491'de ölmüştür (Kara 1988: 110-111). 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

Kara, Mustafa, Hamid Algar (1988). "Abdullah-ı İlâhî", İslam Ansiklopedisi. C. 1. İstanbul: Türk Diyanet Vakfı Yay. 110-112.

Kara, Mustafa (1988). "Molla İlahi'ye Dair", The Journal of Ottoman Studies Osmanlı Araştırmaları. VII-VIII. İstanbul: Enderun Kitabevi. 365-392. 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. PETEK ERSOY İNCİ
Yayın Tarihi: 10.02.2015
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

Eserlerinden Örnekler


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ESİF, Mehmed Deded. 1698/99 (?) - ö. 1732/33Doğum YeriGörüntüle
2ARGUN/ERGUN, Celâleddîn Argun/Ergun, Celâl Argun/Ergund. ? - ö. 1373-74Doğum YeriGörüntüle
3ASKERÎ, Gülaboğlu Muhammedd. 1621 - ö. 1693Doğum YeriGörüntüle
4ESİF, Mehmed Deded. 1698/99 (?) - ö. 1732/33Doğum YılıGörüntüle
5ARGUN/ERGUN, Celâleddîn Argun/Ergun, Celâl Argun/Ergund. ? - ö. 1373-74Doğum YılıGörüntüle
6ASKERÎ, Gülaboğlu Muhammedd. 1621 - ö. 1693Doğum YılıGörüntüle
7ESİF, Mehmed Deded. 1698/99 (?) - ö. 1732/33Ölüm YılıGörüntüle
8ARGUN/ERGUN, Celâleddîn Argun/Ergun, Celâl Argun/Ergund. ? - ö. 1373-74Ölüm YılıGörüntüle
9ASKERÎ, Gülaboğlu Muhammedd. 1621 - ö. 1693Ölüm YılıGörüntüle
10ESİF, Mehmed Deded. 1698/99 (?) - ö. 1732/33Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11ARGUN/ERGUN, Celâleddîn Argun/Ergun, Celâl Argun/Ergund. ? - ö. 1373-74Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12ASKERÎ, Gülaboğlu Muhammedd. 1621 - ö. 1693Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13ESİF, Mehmed Deded. 1698/99 (?) - ö. 1732/33Madde AdıGörüntüle
14ARGUN/ERGUN, Celâleddîn Argun/Ergun, Celâl Argun/Ergund. ? - ö. 1373-74Madde AdıGörüntüle
15ASKERÎ, Gülaboğlu Muhammedd. 1621 - ö. 1693Madde AdıGörüntüle