KEMAL ÖZAY GÖNLÜM

(d. 05.02.1940 / ö. 01.03.2000)
derleyici, icracı
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Kemal Özay Gönlüm olan sanatçı, kamuoyunda ve sanat çevresinde Özay Gönlüm adıyla bilinir. 5 Şubat 1940 tarihinde babasının askeri görevle bulunduğu Erzincan’ın Tercan ilçesinde doğmuştur. Babasının adı Ahmet, annesinin adı Zekiye’dir. Babası Denizli’nin Tavas ilçesi Kızılcabölük kasabasından, annesi Kütahya’dandır. Babasının hediye ettiği armonika, onun küçük yaşlarda müzikle ilk tanışma vasıtası olur. İlkokulu Kütahya’da, ortaokul ve liseyi de Denizli’de bitirir. Okul dışı zamanlarda terzi çıraklığı da yapar. Ortaokul yıllarında öğretmenlerinin tavsiyesiyle mandolin ve keman çalmayı, lise yıllarında da kendi kendine bağlama çalmayı öğrenir. Lise yıllarında elinde bağlamasıyla İstanbul’a gider ve iki ay süreyle açık hava konserlerine katılır. 1957 yılında Muzaffer Sarısözen’le tanışır ve halk müziğine ilgisi artar. Daha sonra iki yıl Ankara İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisine devam eder. 1963 yılında askere alınır. Yedek subay olarak Amasya’da müzik öğretmenliği yapar. Aynı yıl Kütahya’dan çocukluk arkadaşı Ayten hanımla evlenir. Evren ve Ezgi adlı iki kızları olur. Muzaffer Sarısözen’in davetiyle Ankara Radyosu “Yurttan Sesler” programına misafir sanatçı olarak katılmaya başlar. Kısa bir süre Millî Eğitim Bakanlığı Film ve Radyo-Televizyon Merkezi’nde çalışır. 1966 yılında TRT Ankara Radyosunda açılan Türk Halk Müziği Sanatçı Sınavını kazanır ve yetişmiş saz sanatçısı olarak “Yurttan Sesler Korosu” kadrosuna katılır. Burası onun için âşık tarzı kültür, geleneksel tiyatro, halk hikâyeciği ve meddahlık geleneklerini öğrendiği, araştırdığı bir okul işlevi görür (Özdemir 2002: 41). Bir yandan genelde Ege, özelde Denizli yöresi türkülerini, sesi ve sazı ile icra eder, diğer yandan Türk Halk Müziği alanında derleme faaliyetlerinde bulunur. Anadolu’da iki bin civarında köy dolaşır, buralarda katıldığı icra ortamlarında saz ve söz ustalarından derlemeler yapar. Bu derleme çalışmaları onun müzik bilgi ve tecrübesini arttırır. Âşık tarzı kültür geleneğinin repertuvarını, makamlarını, şelpe tekniğini, icra şekillerini ve dil özelliklerini inceleme ve özümseme imkânı bulur (Özdemir 2002: 41). Derleyip notaya aldığı ve icra ettiği türkülerden bazıları şunlardır: “Cemile, Dumanı da vardır şu dağların başında, Desti içinde pekmez, Osman’ım, Maymulun altından gelip geçersin”. Denizli yöresine ait türkülerin önemli bir kısmının ise kaynak kişisi olduğu ifade edilir. Bunlar arasında “Zobalarında guru meşe, Denizli’nin horozları, Evlerinin önü bulgur kazanı, Kara üzüm salkımı” sayılabilir. 1973 yılından itibaren sahne almaya başladığı İzmir Fuarında şöhreti yayılır. “Gıdıgıdı” adını verdiği minik curası ve saz yapım ustası Cafer Açın’a yaptırdığı bağlama, cura ve çöğürden oluşan “Yaren”i ile yurtiçi ve yurtdışı konserlerinde Türk halk müziğinin tanınması yolunda büyük bir çaba gösterir. Avrupa ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletlerinde, Avustralya’da, Çin ve Hindistan’da konserler verir. TRT Türk Halk Müziği Repertuvar Kurulu, Kültür Bakanlığı HAGEM Repertuvar Kurulu üyelikleri yanında çeşitli kurumlar bünyesindeki sınavlarda seçici kurul üyelikleri yapar. TRT televizyonları bünyesinde büyük ilgiyle izlenen “Türk Halk Müziği İstekler” adlı programı hazırlayıp sunar. Bu program sayesinde İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından “Yılın İletişimcisi” ödülüne layık görülür. Pek çok 45’lik ve uzunçalar plak, kaset ve CD hazırlar. “Ninenin Mektupları” adlı plakları satış rekorları kırar. Bir sinema filminde başrol oyuncusu olarak rol alır. Maliye Bakanlığı’nın televizyonlar için hazırlattığı vergi reklamlarında “Fişini de al Mustafa Ali” repliğiyle Kamu spotuna katkıda bulunur. Türk Halk Müziği repertuarına iki yüzden fazla türkü ve ezgi kazandıran Özay Gönlüm, 1 Mart 2000'de, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Hastanesinde solunum yetmezliğinden vefat eder. Ankara Cebeci Asri Mezarlığına defnedilir.

Özay Gönlüm, Türk sözlü kültür ortamındaki ezgi ve söze dayalı âşıklık geleneğinin geleneksel icra ve anlatıcılık tarzını, hem derleyip kayda geçiren hem de elektronik kültür ortamında yeniden üreterek yeni nesillere aktaran ve sevdiren çok yönlü bir sanatçıdır. Onun yetişmesinde yazılı kültür geleneği, özellikle örgün müzik eğitimi ile elektronik kültür ortamının etkili olduğu belirtilir. Sanatının ilk yıllarında İstanbul’a gittiğinde, zamanın eğilimine uygun olarak bağlamasıyla yabancı dillerde şarkılar söylemesi, bağlamanın yeni şartlar ve eğilimler içinde de kullanılabileceğini göstermesi, onun, Türk anlatım ve gösterim geleneğindeki değişimci özelliği (Özdemir 2002: 41) yanında kültürel yeniden üretim kabiliyetini de gösterir. Özay Gönlüm, ülkenin çeşitli yerlerine yaptığı araştırma gezilerinde pek çok türküyü hikâyeleriyle birlikte derlemiş, notaya geçirmiş ve kendine özgü edasıyla radyo, televizyon gibi elektronik ortamlar vasıtasıyla icra etmiştir. Saz çalmadaki tekniği ve ustalığı yanında, taklit kabiliyeti, sunum ve mizah yeteneği, Denizli ağzını kullanmadaki doğallığı (Yaşar 2000: 23), Özay Gönlüm’ün sanatçı kişiliğini, kendine has tarzını ve üslubunu oluşturan başlıca unsurlardır. Denizli ağzıyla yaptığı gösterimler ve özellikle öğretmen Mehmet Yılmaz’dan derlediği, daha sonra yeniden üretimlerle zenginleştirdiği “Umman Nine’nin Mektupları” serisindeki tiplemeleri, Özay Gönlüm’ün “dramatizasyon yeteneğini ortaya koyan, elektronik kültür ortamlarının hikâyeci aşığı ve meddahı olarak kabul edilmesini sağlayan deliller” (Özdemir 2002: 45) olarak belirtilir. Nebi Özdemir’e göre o, bütün canlandırma ve tiplemelerini Türk kültürünün geleneksel anlatım ve gösterim geleneklerinden elde ettiği unsurlar üzerine kurmuş, geleneksel kültürün iletişim ve icra gelenekleri hakkındaki engin birikimiyle geleneksel icra temelli kendi üslubunu oluşturmuştur (Özdemir 2002: 46).

Özay Gönlüm, ifade ve davranış biçimi olarak da halk arasında gözlemlediği tavır ve davranışlara sadık kalır. Bunları geleneksel anlatı ve dramatizasyon tekniği çerçevesinde elektronik kültür ortamında yeniden üreterek icra eder. Örnek olarak “Ninenin Mektupları” serisi, sözlü kültür ortamındaki geleneksel hikâye anlatım yapısına uygun olarak planlanmış ve icra edilmiştir. Bu bağlamda sanatçının dinleyiciye ve izleyiciye hitabı ile yani, “döşeme” söylemesiyle ilgili icra başlangıç kalıbı şöyledir: “Merhaba, sevgiler saygılar hepinize. Sizlerle Ege yöresine uzanalım şöyle. Bir köyde konuk olalım bir nineye. Bir nine var orda yaşayan, o köylüklerden birinde. Seksen yaşında. Kimi kimsesi yok bir torunundan başka. Torunu askerde, Ahmet. Mektuplar yazıyor torununa nine. Mektuplar geliyor torunundan nineye. Bu mektuplardan bizim de elimize geçti. Dilerseniz, sizlerle neler söylüyor, ne şekilde söylüyor, okuyalım beraber.” (Özdemir 2002: 49). Mektup formu şeklinde kurgulanan hikâye metninin içeriği de toplumsal norm ve değerlerin, insanı hem düşündürüp kederlendiren hem de güldüren, eğlendiren ifade yapılarının yerli yerinde kullanılmasıyla bütüncül bir yapı kazanır. Dinleyici/izleyici, “Ey benim fistanımın yaması, torunların hası, ince sezgilim, datlı ezgilim, gara yazgılım, eli tüfeklim, demir yüreklim, nassın bakim…” ifadeleriyle kederlenip derin düşüncelere dalarken; “erkek gısmı eşşeğinden, garı gısmı döşeğinden belli olur; gadın gısmına göğde düğün va demişle, göğe merdiven dayameye gakmış…” ifadeleriyle de gülmekten, kahkaha atmaktan kendini alamaz. Dolayısıyla ustasının Türk sözlü geleneği olduğunu her fırsatta tekrar etmiş olan sanatçı, bu bilinçli seçtiği özelliklerle de adeta yaşadığı dönemin modern bir âşığı, bir meddahı, gülerken düşündüren bir Nasrettin Hoca’sı olmuştur. Bu bütüncül sanatçı kişiliği ona, geleneksel ve yerel olanı, ulusala ve evrensele ulaştırma yolunda önemli bir hizmet yolu açmıştır. Sözlü kültür ortamındaki geleneksel üretimleri biçimlendiren, saz ve sözün birlikte kullanımı, nazım-nesir birlikteliği, diyaloga dayalı anlatım, halkın anlayacağı dil kullanımı gibi özellikler, Özay Gönlüm’ün icra ve gösterim sanatının da karakteristik özellikleri olmuştur. Özellikle “Ninenin Mektupları” dizisi içinde “eşitlik, adalet, iyilik-doğruluk, samimiyet, diğergamlık” norm ve değerlerine ilişkin kodlamalar, toplumun ortak belleğini ve toplumsal kimliğini yansıtması bakımından önem taşır. Bu sayede hem bir kültürel aktarım hem de eğitim işlevi yerine getirilmiş olur. Ayrıca Özay Gönlüm’e has icra ve gösterim tarzı, dinleyen/izleyenlere hoşça vakit geçirme, sosyal eleştiri, toplumsal motivasyon, kendini bulma ve birlikte olma hazzı, duyguların dışa vurumu, protesto gibi folklorun temel işlevlerini yerine getirmesi bakımından da önem taşır. Sadece çaldığı minik curasına “Gıdıgıdı”, bağlama, cura ve çöğürden oluşan üçlü sazına “Yaren” adını vermiş olması bile, geleneğin kültürel kodlarını, yazılı-elektronik kültür ortamının yeni toplum yapısına taşıyan, sevdiren ve benimseten aktarıcı ve yaratıcı bir sanatçı olduğunu gösterir. Bütün bu özellikler esasen Özay Gönlüm’ün iyi bir gözlemci ve tasnif edici kişiliğinden de kaynaklanmaktadır. O, içinde yaşadığı toplumun dünya görüşünü, insan ve tabiat sevgisini, sosyal, ekonomik ilişkilerini iyi gözlemleyen, bunları nitelikleri ve değerleri bakımından sınıflandırıp yerli yerine koyarak modern bir anlayış içinde yeniden üreten ve icra eden bütüncül bir sanatçı kimliğine sahiptir. Üstelik bütün bu nitelik ve değerleri kendi hayatına da uyarlayan, giyim kuşamından davranış ve konuşma biçimine kadar geleneksel olanı modern yapıyla birleştiren bir şahsiyettir. Bu sanatçı kimliği ve şahsiyeti, başta TRT kurumunda birlikte çalıştığı genç sanatçılar olmak üzere, bütün ülkede bir örnek oluşturmuş, geleneksel Türk kültür kodlarının değişen ve dönüşen toplum yapısı içinde yaşamasına katkı sağlamıştır.

Kaynakça

Özdemir, Nebi (2002). "Türk Anlatım ve Gösterim Geleneği İçinde Özay Gönlüm'ün Yeri". Millî Folklor. 53: 39-55.

Uğur, Fidan (2008). Denizlili Ozan Nihat. Yüksek Lisans Tezi. Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MUSTAFA ARSLAN
Yayın Tarihi: 06.03.2019
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Hüseyin Alacatlıd. 13 Şubat 1967 - ö. 23 Mayıs 2002Doğum YeriGörüntüle
2Orhan Ulukand. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999Doğum YeriGörüntüle
3KOSANİ, Nurali Zengingüld. 1970 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Hüseyin Alacatlıd. 13 Şubat 1967 - ö. 23 Mayıs 2002Doğum YılıGörüntüle
5Orhan Ulukand. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999Doğum YılıGörüntüle
6KOSANİ, Nurali Zengingüld. 1970 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Hüseyin Alacatlıd. 13 Şubat 1967 - ö. 23 Mayıs 2002Ölüm YılıGörüntüle
8Orhan Ulukand. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999Ölüm YılıGörüntüle
9KOSANİ, Nurali Zengingüld. 1970 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10Hüseyin Alacatlıd. 13 Şubat 1967 - ö. 23 Mayıs 2002MeslekGörüntüle
11Orhan Ulukand. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999MeslekGörüntüle
12KOSANİ, Nurali Zengingüld. 1970 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Hüseyin Alacatlıd. 13 Şubat 1967 - ö. 23 Mayıs 2002Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Orhan Ulukand. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15KOSANİ, Nurali Zengingüld. 1970 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Hüseyin Alacatlıd. 13 Şubat 1967 - ö. 23 Mayıs 2002Madde AdıGörüntüle
17Orhan Ulukand. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999Madde AdıGörüntüle
18KOSANİ, Nurali Zengingüld. 1970 - ö. ?Madde AdıGörüntüle