Madde Detay
KEREM
(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Türkiye, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Kırım ve Bulgaristan’da bilinen, anlatılan, cönk ve yazmalara geçen ve kitap hâlinde yayımlanan meşhur Kerem ile Aslı hikâyesinin kahramanı olarak tanınan Âşık Kerem'in XVI. veya XVII. yüzyıl âşıklarından olduğu tahmin edilmektedir. Hayatıyla ilgili elimizde kesin ve somut bilgiler olmadığı için araştırmacılar ilki Kerem’in hayat hikâyesi olduğu ve Kerem’in şiirlerinden oluştuğu kabul edilen veya Kerem’in tasnif ettiği düşünülen Kerem ile Aslı hikâyesi, diğeri ise özellikle âşıkların aktardığı ve gene büyük oranda hikâye eksenli bilgilerden oluşan “halk ananesi” olmak üzere iki türlü kaynağa başvurmuşlardır.
Kerem ile Aslı hikâyesine göre Kerem, İsfahan, Ahlat, Gence veya Tebriz şahının oğlu olarak olağanüstü bir biçimde dünyaya gelmiştir. Doğumu esnasında ailesinin koyduğu adı Ahmet Mirza, Mirza Bey veya Mahmut’tur. Aslı’yla ilk görüşmesi sırasında mahlas olarak Kerem’i alır. Beşik kertme adaklısı olan Aslı’yı, ancak yetişkin olduktan sonra bir av peşinde koşarken görür ve âşık olur. Müslüman gencine kızını vermek istemeyen Keşiş, kızını alıp kaçınca Kerem, saltanatı terk ederek arkadaşı Sofu’yla peşlerine düşer. Nihayetinde bütün engelleri aşar ve Aslı ile evlenir. Ancak evlendikleri gece, Keşiş’in kızı Aslı için yaptırdığı sihirli gömleğin düğmelerini çözemeyerek aşk ateşiyle tutuşup yanar, kül olur. Onunla birlikte Aslı da yanar. Türkmen varyantında bu trajik sona yeniden dirilme motifi eklenmiştir. Sözlü ve yazma bazı rivayetlerde ise Kerem ile Aslı, evlenip mutlu sona ulaşırlar.
İkinci kaynak ise Pertev Naili Boratav’ın, “bir hakikat esasının daima mevcut olabileceğini düşünerek” notuyla kaydettiği bilgilerdir. Boratav’ın Âşık Müdami’den derlediği rivayete göre Köroğlu’nun babası, Kerem’in babası Isfahan şahının yanında baytardır, Şah onun gözlerini çıkartınca Baytar, “İnşallah bir oğlun olur, gurbete düşer, onun hasretiyle senin de gözlerin kör olur” diye kargış etmiştir. Kerem, bugün kitabında olmayan “1017’de içtim aşkın bâdesin / Revan oldum Aslı diye diye ben” türküsünde kendi gurbete çıkış tarihini söylemektedir. Kerem’in 17 yaşında gurbete çıktığı düşünülürse Köroğlu’nun babasının kör edilmesi ile Kerem’in doğum tarihi H. 1000 (M. 1591) olarak kabul edilebilir (Boratav 1946: 39-40).
Araştırmacılar Âşık Kerem’i “hayatı etrafında halk hikâyesi teşekkül etmiş”, “yaşadığı muhtemel veya muhakkak” olan saz şairlerinden kabul etmişlerdir. Kunos, Kerem ile Aslı’yı “Saz şâirlerinin romanı” olarak değerlendirirken (Kunos 1893) Pertev Naili Boratav, Kerem’in Karacaoğlan, Kurbanî, Emrah gibi hayatı etrafında hikâye teşekkül eden bir saz şairi olduğunu “muhakkak” görmüştür (Boratav 1946: 39-41). Şükrü Elçin de hikâyede anlatılan maceranın Âşık Kerem’in başından geçmiş olmasını mümkün görür (Elçin 2000: 62). İlhan Başgöz, Edmond Saussey gibi pek çok araştırıcı da aynı görüştedirler (Duymaz 2001: 191).
Araştırmacılar Âşık Kerem’in yaşadığı yüzyıl ve coğrafya üzerinde de farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Boratav’ın yukarıda özetlenen “halk ananesi” eksenli rivayetler çerçevesinde Kerem’i XVI. yüzyıl âşığı kabul ederken Şükrü Elçin de, şiirlerin Karacaoğlan ve Gevherî’ye nazaran işlenmemiş olması, hikâyedeki divan edebiyatı ve Bektaşilik unsurlarının silik tesirleri, XVI. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış şairlerdeki izleri ve hikâyedeki şiirlerin XVI. yüzyıldan eskiye götürülememesi gibi hususlar sebebiyle Kerem’in, XVI. yüzyılda yaşamış bir âşık olduğu görüşündedir (Elçin 2000: 62).
Sadettin Nüzhet Ergun, Âşık Kerem’i divan edebiyatı tesiri altında kalmamış, lirik şiirler söyleyebilen XVII. yüzyıl âşığı olarak değerlendirir (Ergun 1938: 71-76). Cahit Öztelli (Öztelli 1955: 55-63), Vasfi Mahir Kocatürk (Kocatürk 1964: 424-430), Vehbi Cem Aşkun (Aşkun 1943: 5-6) da aynı görüştedirler.
Türkmen araştırmacı B. A. Garrıyev (Garrıyev 1943: 9) ile A. Durdıyeva ise Âşık Kerem’in XIV. veya XV. yüzyılda yaşamış, Akkoyunlu veya Karakoyunlu Türkmenlerine mensup bir saz şairi olduğunu ileri sürmektedirler (Durdıyeva 1965: 3-4).
Diğer bir husus Âşık Kerem’in nereli veya hangi coğrafyanın şairi olduğu problemidir. Şükrü Elçin, Kerem’in Erzurumlu bir saz şairi olabileceği ihtimalini öne sürer (Elçin 2000: 62). Sadettin Nüzhet Ergun, Kerem’i Anadolu’da yaşamış kıymetli bir saz şairi olarak değerlendirir (Ergun 1938: 71). Nihat Sami Banarlı Resimli Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde, Kerem’in İran-Azerbaycan bölgesi âşığı olduğunu ifade etmektedir (Banarlı 1983: 729). Salman Mümtaz, Hümmet Elizade gibi Azerbaycanlı araştırmacılar ile B. A. Garrıyev ve A. Durdıyeva gibi Türkmen araştırmacılar ise Kerem’i Genceli veya Karabağlı kabul etmektedirler (Duymaz 2001: 201-202).
Sonuç olarak XVI. yüzyılda kuvvetlenen âşık edebiyatının bir temsilcisi olarak hikâyesi âşık kimliğinin önüne geçen ve Anadolu-Kafkasya-İran bölgesinde etkili olan Âşık Kerem mahlâslı bir saz şairinin varlığı açıktır. Bu âşık, kendi hayatından parçaları ve kendi şiirlerini de ekleyerek Kerem ile Aslı hikâyesini tasnif etmiştir. Bu ilk tasnifte yer alan şiirlerin hemen hepsinin Kerem’e ait olduğunu söylemek de mümkündür.
Gerek musannif, gerek hayatını konu alması, gerekse şiirlerinin sahibi olarak Âşık Kerem’e bağlanan Kerem ile Aslı hikâyesi, Oğuz grubu başta olmak üzere Kırım ve Özbekistan gibi Türk dünyasının birçok bölgesine de yayılmış, Ermeni, Gürcü ve Lezgi gibi başka milletlerce de benimsenmiştir. Kerem ile Aslı hikâyesinin konusu roman, hikâye, şiir, tiyatro, opera, operet, sinema, dizi film gibi çeşitli sanat dallarında işlenmiş; halk arasında inanışlara, efsanelere, yer adlarına, mâni, türkü, hikâye, atasözü ve deyimlere de malzeme teşkil etmiştir. Bunların arasında ilk olarak 1912 yılında sahnelenen Üzeyir Hacıbeyli’nin Aslı ve Kerem operası ile librettosunu Selahattin Batu’nun yazdığı ve müziklerini Ahmet Adnan Saygun’un yaptığı Kerem operası oldukça önemlidir. Âşık Kerem’den kaldığına inanılan Kerem havaları, Kerem türküleri ve bestelenmiş Kerem şiirleri de hikâyenin musikideki tesirleridir.
Kaynakça
Aslı ve Kerem Milli Opera 6 Perde Zaman-ı Sabıkta Cereyan Eden Bir Vak’a-yı Âşıkâne, (1919). Musannif ve bestekârı: Üzeyir Beg Hacıbegof, [İstanbul]: İtimat Kitaphanesi-Kader Matbaası.
Aşkun, Vehbi Cem (1943). “Sivas’ta Âşık Kerem”, Ülkü (Yeni Seri), 3 (36): 5-6.
Banarlı, Nihat Sami (1983). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Millî Eğitim Bakanlığı Yay.
Boratav, Pertev Naili (1946). Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, Ankara: Millî Eğitim Basımevi.
Durdıyeva, Amangül (1965). Aslı-Kerem Halk Dessanı, Aşgabat: Ilım Neşiryatı.
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Elçin, Şükrü (1949). Kerem ile Aslı Hikâyesi, Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yay.
Ergun, Sadettin Nüzhet (1933-1934). “Âşık Kerem’in Şiirleri”, Halkbilgisi Haberler. III(28), 89-97; III(29), 134-142; IV(38): 36-41.
Ergun, Sadettin Nüzhet (1938). Halk Edebiyatı Antolojisi. İstanbul: Devlet Matbaası.
Garrıyev, B. A. (1943). Aslı-Kerem, (Redaktor: G. Husainov). Aşgabat: Birleşen Türkmen Dövlet Neşiryatı.
Kerem Opera 3 Perde 8 Sahne, (1953). (Libretto: Selâhattin Batu, Müzik: Ahmet Adnan Saygun). İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1964). Türk Edebiyatı Tarihi. Ankara: Edebiyat Yay.
Kunos, Ignacz (1893). “Turkische Volksromane in Klein Asien III”, Ungarische Revue. 13(3), Budapest. 304-316.
Öztelli, Cahit (1955). Halk Şiiri XIV-XVII. Yüzyıllar. İstanbul: Varlık Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. ALİ DUYMAZYayın Tarihi: 06.11.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Semai
Katı havadan uçarsın
İndireyim gönül seni
Budak budak gül dalına
Kondurayım gönül seni
Yüce dağlar yüce olur
Gündüz geçer gece olur
Gör ayrılık nice olur
Ayırayım gönül seni
Yüce dağlar aşırayım
Vatanımdan hem şaşırayım
Gurbet ellere düşüreyim
Gezdireyim gönül seni
Dertli Kerem gerçeğiyle
Yaz baharın çiçeğiyle
Aşkın hasret bıçağıyla
Doğratayım gönül seni
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 261.
Koşma
Âşık ne sorarsın benim derdimi
Yardan ayrılalı hiç olur gönül
Leyla’sın aldırmış Mecnun’a döndüm
Gene dalgalanır yüc’olur gönül
Bir dem yayan olur bir dem atlanır
Bir dem âşık cefasına katlanır
Bir dem şeker olur bir dem tatlanır
Bir dem zehir içer ac’olur gönül
Bir dem sazda biter kargı kamıştır
Bir dem bağda biter türlü yemiştir
Bir dem altın bir dem gümüştür
Bir dem bakırdan tunç olur gönül
Bir dem abdal olur giyer şalları
Bir dem deli olur düşmüş yollara
Bir dem rahî olur düşmüş dillere
Bir dem geçenlerden baç olur gönül
Kerem eydür bir dem gönül karımaz
At yorulur bir dem gönül yorulmaz
Bir dem gönül şişesine sarılmaz
Zevk ile sarmak güç olur gönül
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 266-267.
Koşma
Hayıf ömrüm gurbet ilde geçirdim
Hasbihâlim bildiren yok bilen yok
Gitti fırsat elde idi kaçırdım
Garip kaldım güldüren yok gülen yok
Elimden aldırdım nazlı yârimi
Terk eyledim ben atamı anamı
Döğe döğe gömgök ettim sinemi
Hançer alıp deldiren yok delen yok
Bir haber almadım nazlı yârimden
Çünkü kurtuldum ben bu belâdan
Çok zamandır haber gelmez sılamdan
Bir haberim getiren yok gelen yok
Söküldü mü karlı dağın karların
Açıldı mı mor sümbüllü bağların
Ben Kerem’im âh çekerim ağlarım
Çeşmim yaşın sildiren yok silen yok
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s. 266-267.
Yayın Tarihi: 06.11.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Semai
Katı havadan uçarsın
İndireyim gönül seni
Budak budak gül dalına
Kondurayım gönül seni
Yüce dağlar yüce olur
Gündüz geçer gece olur
Gör ayrılık nice olur
Ayırayım gönül seni
Yüce dağlar aşırayım
Vatanımdan hem şaşırayım
Gurbet ellere düşüreyim
Gezdireyim gönül seni
Dertli Kerem gerçeğiyle
Yaz baharın çiçeğiyle
Aşkın hasret bıçağıyla
Doğratayım gönül seni
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 261.
Koşma
Âşık ne sorarsın benim derdimi
Yardan ayrılalı hiç olur gönül
Leyla’sın aldırmış Mecnun’a döndüm
Gene dalgalanır yüc’olur gönül
Bir dem yayan olur bir dem atlanır
Bir dem âşık cefasına katlanır
Bir dem şeker olur bir dem tatlanır
Bir dem zehir içer ac’olur gönül
Bir dem sazda biter kargı kamıştır
Bir dem bağda biter türlü yemiştir
Bir dem altın bir dem gümüştür
Bir dem bakırdan tunç olur gönül
Bir dem abdal olur giyer şalları
Bir dem deli olur düşmüş yollara
Bir dem rahî olur düşmüş dillere
Bir dem geçenlerden baç olur gönül
Kerem eydür bir dem gönül karımaz
At yorulur bir dem gönül yorulmaz
Bir dem gönül şişesine sarılmaz
Zevk ile sarmak güç olur gönül
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 266-267.
Koşma
Hayıf ömrüm gurbet ilde geçirdim
Hasbihâlim bildiren yok bilen yok
Gitti fırsat elde idi kaçırdım
Garip kaldım güldüren yok gülen yok
Elimden aldırdım nazlı yârimi
Terk eyledim ben atamı anamı
Döğe döğe gömgök ettim sinemi
Hançer alıp deldiren yok delen yok
Bir haber almadım nazlı yârimden
Çünkü kurtuldum ben bu belâdan
Çok zamandır haber gelmez sılamdan
Bir haberim getiren yok gelen yok
Söküldü mü karlı dağın karların
Açıldı mı mor sümbüllü bağların
Ben Kerem’im âh çekerim ağlarım
Çeşmim yaşın sildiren yok silen yok
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s. 266-267.
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Semai
Katı havadan uçarsın
İndireyim gönül seni
Budak budak gül dalına
Kondurayım gönül seni
Yüce dağlar yüce olur
Gündüz geçer gece olur
Gör ayrılık nice olur
Ayırayım gönül seni
Yüce dağlar aşırayım
Vatanımdan hem şaşırayım
Gurbet ellere düşüreyim
Gezdireyim gönül seni
Dertli Kerem gerçeğiyle
Yaz baharın çiçeğiyle
Aşkın hasret bıçağıyla
Doğratayım gönül seni
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 261.
Koşma
Âşık ne sorarsın benim derdimi
Yardan ayrılalı hiç olur gönül
Leyla’sın aldırmış Mecnun’a döndüm
Gene dalgalanır yüc’olur gönül
Bir dem yayan olur bir dem atlanır
Bir dem âşık cefasına katlanır
Bir dem şeker olur bir dem tatlanır
Bir dem zehir içer ac’olur gönül
Bir dem sazda biter kargı kamıştır
Bir dem bağda biter türlü yemiştir
Bir dem altın bir dem gümüştür
Bir dem bakırdan tunç olur gönül
Bir dem abdal olur giyer şalları
Bir dem deli olur düşmüş yollara
Bir dem rahî olur düşmüş dillere
Bir dem geçenlerden baç olur gönül
Kerem eydür bir dem gönül karımaz
At yorulur bir dem gönül yorulmaz
Bir dem gönül şişesine sarılmaz
Zevk ile sarmak güç olur gönül
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 266-267.
Koşma
Hayıf ömrüm gurbet ilde geçirdim
Hasbihâlim bildiren yok bilen yok
Gitti fırsat elde idi kaçırdım
Garip kaldım güldüren yok gülen yok
Elimden aldırdım nazlı yârimi
Terk eyledim ben atamı anamı
Döğe döğe gömgök ettim sinemi
Hançer alıp deldiren yok delen yok
Bir haber almadım nazlı yârimden
Çünkü kurtuldum ben bu belâdan
Çok zamandır haber gelmez sılamdan
Bir haberim getiren yok gelen yok
Söküldü mü karlı dağın karların
Açıldı mı mor sümbüllü bağların
Ben Kerem’im âh çekerim ağlarım
Çeşmim yaşın sildiren yok silen yok
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s. 266-267.
Eserlerinden Örnekler
Semai
Katı havadan uçarsın
İndireyim gönül seni
Budak budak gül dalına
Kondurayım gönül seni
Yüce dağlar yüce olur
Gündüz geçer gece olur
Gör ayrılık nice olur
Ayırayım gönül seni
Yüce dağlar aşırayım
Vatanımdan hem şaşırayım
Gurbet ellere düşüreyim
Gezdireyim gönül seni
Dertli Kerem gerçeğiyle
Yaz baharın çiçeğiyle
Aşkın hasret bıçağıyla
Doğratayım gönül seni
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 261.
Koşma
Âşık ne sorarsın benim derdimi
Yardan ayrılalı hiç olur gönül
Leyla’sın aldırmış Mecnun’a döndüm
Gene dalgalanır yüc’olur gönül
Bir dem yayan olur bir dem atlanır
Bir dem âşık cefasına katlanır
Bir dem şeker olur bir dem tatlanır
Bir dem zehir içer ac’olur gönül
Bir dem sazda biter kargı kamıştır
Bir dem bağda biter türlü yemiştir
Bir dem altın bir dem gümüştür
Bir dem bakırdan tunç olur gönül
Bir dem abdal olur giyer şalları
Bir dem deli olur düşmüş yollara
Bir dem rahî olur düşmüş dillere
Bir dem geçenlerden baç olur gönül
Kerem eydür bir dem gönül karımaz
At yorulur bir dem gönül yorulmaz
Bir dem gönül şişesine sarılmaz
Zevk ile sarmak güç olur gönül
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 266-267.
Koşma
Hayıf ömrüm gurbet ilde geçirdim
Hasbihâlim bildiren yok bilen yok
Gitti fırsat elde idi kaçırdım
Garip kaldım güldüren yok gülen yok
Elimden aldırdım nazlı yârimi
Terk eyledim ben atamı anamı
Döğe döğe gömgök ettim sinemi
Hançer alıp deldiren yok delen yok
Bir haber almadım nazlı yârimden
Çünkü kurtuldum ben bu belâdan
Çok zamandır haber gelmez sılamdan
Bir haberim getiren yok gelen yok
Söküldü mü karlı dağın karların
Açıldı mı mor sümbüllü bağların
Ben Kerem’im âh çekerim ağlarım
Çeşmim yaşın sildiren yok silen yok
Duymaz, Ali (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s. 266-267.