Madde Detay
KERÎMÎ, Abdülkerîm
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Bursalıdır. İlim
ehlinden ve müderris sınıfından olan şairin hayatına dair kaynaklarda daha
fazla bilgi yoktur. Ancak Latîfî’nin 1546 yılında yazdığı tezkiresinde “bu
devrin başlarında öldüğü”nü söylediğine (1314: 281) göre Hicrî 10. yüzyılın
başlarında (15. yüzyıl sonları) hayatta olmadığı söylenebilir.
Eseri: Hasibe
Mazıoğlu DTCF Kütüphanesi, İsmail Saib Nu. 4574’de kayıtlı İrşâd adlı
mevlid metninin bu Kerîmî’ye ait olması gerektiğini belirtmektedir. Latîfî
Tezkiresi’nden yaptığımız çıkarıma göre şairin muhtemelen yaşadığı devre
ile eserin istinsah tarihinin (H. 863=1458) uyuşması, 15. yüzyılda yaşayan
başka Kerîmî’nin bilinmemesi bu ihtimali oldukça güçlendirmektedir. Süleyman
Çelebi’nin Vesîletü’n-necât’ından sonra en eski mevlid metni olarak
görünen İrşâd, mesnevi tarzında ve aruzun mefâîlün mefâîlün feûlün
kalıbında kaleme alınmıştır. Eser hakkında geniş bilgi için bk. (Aslan 2009).
Ayrıca şairin, Ömer bin Mezîd’in Mecmû’atü’n-Nezâ’ir’inde
3, Eğridirli Hacı Kemâl’in Câmi’u’n-Nezâ’ir’inde 2, Pervâne
Bey Mecmû’ası’nda 5 ve Edirneli Nazmî’nin Mecma’u’n-Nezâ’ir’inde 1
gazeli mevcuttur. 1436/37’de tertip edilen Mecmû’at-ü’n-nezâ’ir’deki
şiirler de bu Kerîmî’ye aitse, bunların 1495’lerde vefat ettiği düşünülen
şairin genç yaşlarda kaleme aldığı şiirler olduğu söylenebilir.
Sehî (1325: 91), anlayışlı, hoş söyleyişli
bir kimse dediği Kerîmî’yi şiir üzerine araştırmalar yapan, nükteli söz sahibi
bir şair olarak değerlendirirken Latîfî (1314: 281) ise onun renkli, nazik ve dinlenmeye değer
şiirlerinin bulunduğunu kaydetmektedir.
Kaynakça
Aslan,
Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî:
Kerîmî’nin İrşâd’ı”. Divan Edebiyatı Araştırmaları
Dergisi 2: 19-80.
Canpolat, Mustafa (hzl.) (1982). Ömer b. Mezîd, Mecmûatü’n-Nezâir. Ankara:
TDK Yay.
Eğridirli Hâcı Kemâl (yz.). Câmi’u’n-Nezâ’ir. Bayezıd Kütüphanesi. No.
5782. vr. 179a, 387b.
Gıynaş,
Kamil Ali (2017). Pervane Bey Mecmuası. Kültür ve Turizm Bakanlığı
e-kitap: https://ekitap.ktb.gov.tr/Eklenti/55832,pervane-bey-mecmuasi-pdf.pdf?0 [Erişim tarihi: 17.06.2021].
Köksal, M. Fatih (2004). “Kerîmî”. Türk Dünyası Edebiyatçılar Yazarlar ve
Şairler Ansiklopedisi. C. 5. Ankara: AKM Yay. 453.
Köksal, M. Fatih (hzl.) (2017). Edirneli Nazmî, Mecma’u’n-Nezâ’ir. Kültür
ve Turizm Bakanlığı e-kitap: https://ekitap.ktb.gov.tr/Eklenti/56057,mecmaun-nezair-edirneli-nazmi-pdf.pdf?0
Latîfî (1314). Tezkire-i Latîfî, İstanbul: İkdâm
Matbaası.
Mazıoğlu,
Hasibe (1974). "Türk Edebiyatında Mevlid Yazan Şairler”, AÜDTCF
Türkoloji Dergisi 6 (1): 31-62.
Nail
Tuman (yz.). Tuhfe-i Nâilî, MEB Türk Ansiklopedisi Bürosu B/870
(Yayımlar Dairesi Başkanlığı Kütüphanesi).
Sehî
(1325). Tezkire-i Sehî, İstanbul: Matbaa-i Âmidî.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET FATİH KÖKSALYayın Tarihi: 06.10.2013Güncelleme Tarihi: 23.01.2022Eserlerinden Örnekler
Nazîre-i Kerîmî
Başuma bezm-i gam-ı ışkunda câm efser yiter
Zahmun ile kanlu pîrâhen kabâ-yı zer yiter
Sen döşen gülşende dîbâ-yı çemenle lâleler
Külhan-ı gamda bana ahkerlü hâkister yiter
Sana bâliş berg-i gül perr-i hümâ pister bize
Seng-i mihnet hâr-ı gam bâlîn ile pister yiter
Berr ü bahrün ni’metinden el yudı gönlüm gözüm
Âb-ı himmet nâr-ı uzlet bana huşk ü ter yiter
Mülk-i ışka husrevem derd ü belâ gam leşkerüm
Zülf sevdâsı livâ-yı ejdehâ-peyker yiter
(Köksal, M. Fatih (hzl.) (2012). Edirneli Nazmî, Mecma’u’n-Nezâ’ir. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292688/h/edirneli-nazmi-mecmaun-nezair.pdf [eişim tarihi: 30.06.2013]. 794.)
***
Mesnevi
Der-ma’zeret-i şurû’-i be-kelâm
Gel ey söz anlayanlar siz yüzinden
Ma’ânî fehm edenler gendüzinden
Kelâmün bahri içinde yüzenler
Cevâhirden söze dürler düzenler
Denilsün işidün bir neçe esrâr
Velîkin sakınun tuymasun agyâr
Ma’ârif ehli bilür bu kelâmı
Ne bilsün ma’rifetsiz degme ‘âmî
Şular kim dilde bâzâr eylediler
Cihânı cümle gülzâr eylediler
N’eder bâzârı esrâr isteyenler
N’eder gülzârı dîdâr isteyenler
Velî şunlar ki dilden bî-haberdür
Ne bilsün ma’rifetden bî-hünerdür
Denilse ehl-i kalbe sırr-ı tahkîk
Latîf eder eger ederse tedkîk
Kelâma zuhr ü batn ü hadd edenler
Me’ânî müşkilâtın redd edenler
Bilürler her sözün kasdın kemâhî
Bulurlar ma’rifet iline râhı
Garaz bu kim bu nazmı işidenler
Cihânda her biri bir iş edenler
Bunun aybına igen bakmayalar
Bunı gözden igen bırakmayalar
Beşer olmaz hatâsuz cihânda
Kerîm olmaz ‘atâsuz her zamânda
Cihânda her kişi yâd olmag içün
Du’âdan anılup şâd olmag içün
Komış bir yâdigârı gendü getmiş
Cihân şatrancına bir beydak etmiş
Garaz olan bu du’âdür ehl-i dilden
Du’â olmasa n’olsun kurı dilden
Du’â ile gam ehli şâd olupdur
Du’âdan ‘âsîler âzâd olupdur
İlâhî ben fakîr ü bî-nevâyı
Esirge derdine ergür devâyı
Du’âya kıl sebeb bu nazm-ı hâsı
Suçum ‘afv et koma ben kulı ‘âsî
Deyeyin mevlidini Mustafânun
Olursa himmeti ehl-i safânun
Meşâyıh aslı üzre söyleyeyin
Tarîkat mûcibince soylayayın
Hudâyâ sen hatâ ile zelelden
Dilümi saklagıl haşv ü halelden
Demişler mevlidin sûretde tekrâr
Eyü demişler ana yokdur inkâr
Şehâdetde bu mevlid cisminündür
Hakîkatde te’ayyün isminündür
Bu resm ü sûret ü ism ü müsemmâ
Te’ayyündür ki zâhir olmış esmâ
Anun ma’nîde dahı mevlidi var
Velî ne vâlide ne vâlidi var
Ezelde mevlidin eşit ‘ayânî
Ebedde necedür anla beyânı
Ezel kesretde vahdet kâhir olmak
Ebed vahdetde kesret zâhir olmak
Hidâyet bulmaga ashâb u evlâd
Konıldı bu kitâbun adı İrşâd
Gönül Kâfında Sîmurg etdi pervâz
Bu ismi okıdı Ankâdan âvâz
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 31-34.)
***
Mesnevi
Beyân-ı mevlid-i misâlî der-hazret-i hayâl-i mutlak
Dilersen kim bilesin ey karındaş
Misâl-i mutlak içre mevlidi fâş
Dil ile anla dil güftârın ey dost
Misâl-i mutlakun esrârın ey dost
Eyâ cân bülbülin şeydâ kılanlar
Me'ânî gülşenin zîbâ kılanlar
Hayâl âyînesinde yüz görenler
Bu harf u savt içinde söz görenler
Lügazlardan mu'ammâlar düzerler
Şular kim bahr-i ma'nîde yüzerler
İşidün iş edün sırr-ı hayâli
Ziyâ-yı mutlak ol bahrün misâli
Tabî'at inbisâtınun bürûzı
Hakîkat in'ikâsınun rümûzı
Ne berzahdur bu mir'ât-i mücellâ
Ne meclâdur bu mişkât-i müsaffâ
Ne hazretdür bu bast-i bî-nihâyet
Ki oldur cümleyi temsîle gâyet
Misâl-i ism ü rûh u cism-i zerrât
Görinür anda etvâr ile kerrât
Çü mir'ât oldı eşyâ sûretine
Ne sûret belki cümle sîretine
Bilindi bunda her ef'âl ü ahvâl
Sıfât ü hüsn ü kubh u ma'nî vü kâl
Kemâl ü naks u 'akl ü nefs bî-şek
Bilinür bunda evâf ile her yek
Çü bu berzahda imiş cümle ahvâl
Resûlün mevlidin fehm eyle fî'l-hâl
Ki her bir mevlide vech-i misâli
Olur elbetde berzahda hayâli
Çü Ahmed mevlidin her şeyde bildün
Misâlin 'akl ü yâ keşf ile buldun
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 51-52.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 06.10.2013Güncelleme Tarihi: 23.01.2022Eserlerinden Örnekler
Nazîre-i Kerîmî
Başuma bezm-i gam-ı ışkunda câm efser yiter
Zahmun ile kanlu pîrâhen kabâ-yı zer yiter
Sen döşen gülşende dîbâ-yı çemenle lâleler
Külhan-ı gamda bana ahkerlü hâkister yiter
Sana bâliş berg-i gül perr-i hümâ pister bize
Seng-i mihnet hâr-ı gam bâlîn ile pister yiter
Berr ü bahrün ni’metinden el yudı gönlüm gözüm
Âb-ı himmet nâr-ı uzlet bana huşk ü ter yiter
Mülk-i ışka husrevem derd ü belâ gam leşkerüm
Zülf sevdâsı livâ-yı ejdehâ-peyker yiter
(Köksal, M. Fatih (hzl.) (2012). Edirneli Nazmî, Mecma’u’n-Nezâ’ir. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292688/h/edirneli-nazmi-mecmaun-nezair.pdf [eişim tarihi: 30.06.2013]. 794.)
***
Mesnevi
Der-ma’zeret-i şurû’-i be-kelâm
Gel ey söz anlayanlar siz yüzinden
Ma’ânî fehm edenler gendüzinden
Kelâmün bahri içinde yüzenler
Cevâhirden söze dürler düzenler
Denilsün işidün bir neçe esrâr
Velîkin sakınun tuymasun agyâr
Ma’ârif ehli bilür bu kelâmı
Ne bilsün ma’rifetsiz degme ‘âmî
Şular kim dilde bâzâr eylediler
Cihânı cümle gülzâr eylediler
N’eder bâzârı esrâr isteyenler
N’eder gülzârı dîdâr isteyenler
Velî şunlar ki dilden bî-haberdür
Ne bilsün ma’rifetden bî-hünerdür
Denilse ehl-i kalbe sırr-ı tahkîk
Latîf eder eger ederse tedkîk
Kelâma zuhr ü batn ü hadd edenler
Me’ânî müşkilâtın redd edenler
Bilürler her sözün kasdın kemâhî
Bulurlar ma’rifet iline râhı
Garaz bu kim bu nazmı işidenler
Cihânda her biri bir iş edenler
Bunun aybına igen bakmayalar
Bunı gözden igen bırakmayalar
Beşer olmaz hatâsuz cihânda
Kerîm olmaz ‘atâsuz her zamânda
Cihânda her kişi yâd olmag içün
Du’âdan anılup şâd olmag içün
Komış bir yâdigârı gendü getmiş
Cihân şatrancına bir beydak etmiş
Garaz olan bu du’âdür ehl-i dilden
Du’â olmasa n’olsun kurı dilden
Du’â ile gam ehli şâd olupdur
Du’âdan ‘âsîler âzâd olupdur
İlâhî ben fakîr ü bî-nevâyı
Esirge derdine ergür devâyı
Du’âya kıl sebeb bu nazm-ı hâsı
Suçum ‘afv et koma ben kulı ‘âsî
Deyeyin mevlidini Mustafânun
Olursa himmeti ehl-i safânun
Meşâyıh aslı üzre söyleyeyin
Tarîkat mûcibince soylayayın
Hudâyâ sen hatâ ile zelelden
Dilümi saklagıl haşv ü halelden
Demişler mevlidin sûretde tekrâr
Eyü demişler ana yokdur inkâr
Şehâdetde bu mevlid cisminündür
Hakîkatde te’ayyün isminündür
Bu resm ü sûret ü ism ü müsemmâ
Te’ayyündür ki zâhir olmış esmâ
Anun ma’nîde dahı mevlidi var
Velî ne vâlide ne vâlidi var
Ezelde mevlidin eşit ‘ayânî
Ebedde necedür anla beyânı
Ezel kesretde vahdet kâhir olmak
Ebed vahdetde kesret zâhir olmak
Hidâyet bulmaga ashâb u evlâd
Konıldı bu kitâbun adı İrşâd
Gönül Kâfında Sîmurg etdi pervâz
Bu ismi okıdı Ankâdan âvâz
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 31-34.)
***
Mesnevi
Beyân-ı mevlid-i misâlî der-hazret-i hayâl-i mutlak
Dilersen kim bilesin ey karındaş
Misâl-i mutlak içre mevlidi fâş
Dil ile anla dil güftârın ey dost
Misâl-i mutlakun esrârın ey dost
Eyâ cân bülbülin şeydâ kılanlar
Me'ânî gülşenin zîbâ kılanlar
Hayâl âyînesinde yüz görenler
Bu harf u savt içinde söz görenler
Lügazlardan mu'ammâlar düzerler
Şular kim bahr-i ma'nîde yüzerler
İşidün iş edün sırr-ı hayâli
Ziyâ-yı mutlak ol bahrün misâli
Tabî'at inbisâtınun bürûzı
Hakîkat in'ikâsınun rümûzı
Ne berzahdur bu mir'ât-i mücellâ
Ne meclâdur bu mişkât-i müsaffâ
Ne hazretdür bu bast-i bî-nihâyet
Ki oldur cümleyi temsîle gâyet
Misâl-i ism ü rûh u cism-i zerrât
Görinür anda etvâr ile kerrât
Çü mir'ât oldı eşyâ sûretine
Ne sûret belki cümle sîretine
Bilindi bunda her ef'âl ü ahvâl
Sıfât ü hüsn ü kubh u ma'nî vü kâl
Kemâl ü naks u 'akl ü nefs bî-şek
Bilinür bunda evâf ile her yek
Çü bu berzahda imiş cümle ahvâl
Resûlün mevlidin fehm eyle fî'l-hâl
Ki her bir mevlide vech-i misâli
Olur elbetde berzahda hayâli
Çü Ahmed mevlidin her şeyde bildün
Misâlin 'akl ü yâ keşf ile buldun
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 51-52.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 23.01.2022Eserlerinden Örnekler
Nazîre-i Kerîmî
Başuma bezm-i gam-ı ışkunda câm efser yiter
Zahmun ile kanlu pîrâhen kabâ-yı zer yiter
Sen döşen gülşende dîbâ-yı çemenle lâleler
Külhan-ı gamda bana ahkerlü hâkister yiter
Sana bâliş berg-i gül perr-i hümâ pister bize
Seng-i mihnet hâr-ı gam bâlîn ile pister yiter
Berr ü bahrün ni’metinden el yudı gönlüm gözüm
Âb-ı himmet nâr-ı uzlet bana huşk ü ter yiter
Mülk-i ışka husrevem derd ü belâ gam leşkerüm
Zülf sevdâsı livâ-yı ejdehâ-peyker yiter
(Köksal, M. Fatih (hzl.) (2012). Edirneli Nazmî, Mecma’u’n-Nezâ’ir. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292688/h/edirneli-nazmi-mecmaun-nezair.pdf [eişim tarihi: 30.06.2013]. 794.)
***
Mesnevi
Der-ma’zeret-i şurû’-i be-kelâm
Gel ey söz anlayanlar siz yüzinden
Ma’ânî fehm edenler gendüzinden
Kelâmün bahri içinde yüzenler
Cevâhirden söze dürler düzenler
Denilsün işidün bir neçe esrâr
Velîkin sakınun tuymasun agyâr
Ma’ârif ehli bilür bu kelâmı
Ne bilsün ma’rifetsiz degme ‘âmî
Şular kim dilde bâzâr eylediler
Cihânı cümle gülzâr eylediler
N’eder bâzârı esrâr isteyenler
N’eder gülzârı dîdâr isteyenler
Velî şunlar ki dilden bî-haberdür
Ne bilsün ma’rifetden bî-hünerdür
Denilse ehl-i kalbe sırr-ı tahkîk
Latîf eder eger ederse tedkîk
Kelâma zuhr ü batn ü hadd edenler
Me’ânî müşkilâtın redd edenler
Bilürler her sözün kasdın kemâhî
Bulurlar ma’rifet iline râhı
Garaz bu kim bu nazmı işidenler
Cihânda her biri bir iş edenler
Bunun aybına igen bakmayalar
Bunı gözden igen bırakmayalar
Beşer olmaz hatâsuz cihânda
Kerîm olmaz ‘atâsuz her zamânda
Cihânda her kişi yâd olmag içün
Du’âdan anılup şâd olmag içün
Komış bir yâdigârı gendü getmiş
Cihân şatrancına bir beydak etmiş
Garaz olan bu du’âdür ehl-i dilden
Du’â olmasa n’olsun kurı dilden
Du’â ile gam ehli şâd olupdur
Du’âdan ‘âsîler âzâd olupdur
İlâhî ben fakîr ü bî-nevâyı
Esirge derdine ergür devâyı
Du’âya kıl sebeb bu nazm-ı hâsı
Suçum ‘afv et koma ben kulı ‘âsî
Deyeyin mevlidini Mustafânun
Olursa himmeti ehl-i safânun
Meşâyıh aslı üzre söyleyeyin
Tarîkat mûcibince soylayayın
Hudâyâ sen hatâ ile zelelden
Dilümi saklagıl haşv ü halelden
Demişler mevlidin sûretde tekrâr
Eyü demişler ana yokdur inkâr
Şehâdetde bu mevlid cisminündür
Hakîkatde te’ayyün isminündür
Bu resm ü sûret ü ism ü müsemmâ
Te’ayyündür ki zâhir olmış esmâ
Anun ma’nîde dahı mevlidi var
Velî ne vâlide ne vâlidi var
Ezelde mevlidin eşit ‘ayânî
Ebedde necedür anla beyânı
Ezel kesretde vahdet kâhir olmak
Ebed vahdetde kesret zâhir olmak
Hidâyet bulmaga ashâb u evlâd
Konıldı bu kitâbun adı İrşâd
Gönül Kâfında Sîmurg etdi pervâz
Bu ismi okıdı Ankâdan âvâz
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 31-34.)
***
Mesnevi
Beyân-ı mevlid-i misâlî der-hazret-i hayâl-i mutlak
Dilersen kim bilesin ey karındaş
Misâl-i mutlak içre mevlidi fâş
Dil ile anla dil güftârın ey dost
Misâl-i mutlakun esrârın ey dost
Eyâ cân bülbülin şeydâ kılanlar
Me'ânî gülşenin zîbâ kılanlar
Hayâl âyînesinde yüz görenler
Bu harf u savt içinde söz görenler
Lügazlardan mu'ammâlar düzerler
Şular kim bahr-i ma'nîde yüzerler
İşidün iş edün sırr-ı hayâli
Ziyâ-yı mutlak ol bahrün misâli
Tabî'at inbisâtınun bürûzı
Hakîkat in'ikâsınun rümûzı
Ne berzahdur bu mir'ât-i mücellâ
Ne meclâdur bu mişkât-i müsaffâ
Ne hazretdür bu bast-i bî-nihâyet
Ki oldur cümleyi temsîle gâyet
Misâl-i ism ü rûh u cism-i zerrât
Görinür anda etvâr ile kerrât
Çü mir'ât oldı eşyâ sûretine
Ne sûret belki cümle sîretine
Bilindi bunda her ef'âl ü ahvâl
Sıfât ü hüsn ü kubh u ma'nî vü kâl
Kemâl ü naks u 'akl ü nefs bî-şek
Bilinür bunda evâf ile her yek
Çü bu berzahda imiş cümle ahvâl
Resûlün mevlidin fehm eyle fî'l-hâl
Ki her bir mevlide vech-i misâli
Olur elbetde berzahda hayâli
Çü Ahmed mevlidin her şeyde bildün
Misâlin 'akl ü yâ keşf ile buldun
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 51-52.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Nazîre-i Kerîmî
Başuma bezm-i gam-ı ışkunda câm efser yiter
Zahmun ile kanlu pîrâhen kabâ-yı zer yiter
Sen döşen gülşende dîbâ-yı çemenle lâleler
Külhan-ı gamda bana ahkerlü hâkister yiter
Sana bâliş berg-i gül perr-i hümâ pister bize
Seng-i mihnet hâr-ı gam bâlîn ile pister yiter
Berr ü bahrün ni’metinden el yudı gönlüm gözüm
Âb-ı himmet nâr-ı uzlet bana huşk ü ter yiter
Mülk-i ışka husrevem derd ü belâ gam leşkerüm
Zülf sevdâsı livâ-yı ejdehâ-peyker yiter
(Köksal, M. Fatih (hzl.) (2012). Edirneli Nazmî, Mecma’u’n-Nezâ’ir. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292688/h/edirneli-nazmi-mecmaun-nezair.pdf [eişim tarihi: 30.06.2013]. 794.)
***
Mesnevi
Der-ma’zeret-i şurû’-i be-kelâm
Gel ey söz anlayanlar siz yüzinden
Ma’ânî fehm edenler gendüzinden
Kelâmün bahri içinde yüzenler
Cevâhirden söze dürler düzenler
Denilsün işidün bir neçe esrâr
Velîkin sakınun tuymasun agyâr
Ma’ârif ehli bilür bu kelâmı
Ne bilsün ma’rifetsiz degme ‘âmî
Şular kim dilde bâzâr eylediler
Cihânı cümle gülzâr eylediler
N’eder bâzârı esrâr isteyenler
N’eder gülzârı dîdâr isteyenler
Velî şunlar ki dilden bî-haberdür
Ne bilsün ma’rifetden bî-hünerdür
Denilse ehl-i kalbe sırr-ı tahkîk
Latîf eder eger ederse tedkîk
Kelâma zuhr ü batn ü hadd edenler
Me’ânî müşkilâtın redd edenler
Bilürler her sözün kasdın kemâhî
Bulurlar ma’rifet iline râhı
Garaz bu kim bu nazmı işidenler
Cihânda her biri bir iş edenler
Bunun aybına igen bakmayalar
Bunı gözden igen bırakmayalar
Beşer olmaz hatâsuz cihânda
Kerîm olmaz ‘atâsuz her zamânda
Cihânda her kişi yâd olmag içün
Du’âdan anılup şâd olmag içün
Komış bir yâdigârı gendü getmiş
Cihân şatrancına bir beydak etmiş
Garaz olan bu du’âdür ehl-i dilden
Du’â olmasa n’olsun kurı dilden
Du’â ile gam ehli şâd olupdur
Du’âdan ‘âsîler âzâd olupdur
İlâhî ben fakîr ü bî-nevâyı
Esirge derdine ergür devâyı
Du’âya kıl sebeb bu nazm-ı hâsı
Suçum ‘afv et koma ben kulı ‘âsî
Deyeyin mevlidini Mustafânun
Olursa himmeti ehl-i safânun
Meşâyıh aslı üzre söyleyeyin
Tarîkat mûcibince soylayayın
Hudâyâ sen hatâ ile zelelden
Dilümi saklagıl haşv ü halelden
Demişler mevlidin sûretde tekrâr
Eyü demişler ana yokdur inkâr
Şehâdetde bu mevlid cisminündür
Hakîkatde te’ayyün isminündür
Bu resm ü sûret ü ism ü müsemmâ
Te’ayyündür ki zâhir olmış esmâ
Anun ma’nîde dahı mevlidi var
Velî ne vâlide ne vâlidi var
Ezelde mevlidin eşit ‘ayânî
Ebedde necedür anla beyânı
Ezel kesretde vahdet kâhir olmak
Ebed vahdetde kesret zâhir olmak
Hidâyet bulmaga ashâb u evlâd
Konıldı bu kitâbun adı İrşâd
Gönül Kâfında Sîmurg etdi pervâz
Bu ismi okıdı Ankâdan âvâz
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 31-34.)
***
Mesnevi
Beyân-ı mevlid-i misâlî der-hazret-i hayâl-i mutlak
Dilersen kim bilesin ey karındaş
Misâl-i mutlak içre mevlidi fâş
Dil ile anla dil güftârın ey dost
Misâl-i mutlakun esrârın ey dost
Eyâ cân bülbülin şeydâ kılanlar
Me'ânî gülşenin zîbâ kılanlar
Hayâl âyînesinde yüz görenler
Bu harf u savt içinde söz görenler
Lügazlardan mu'ammâlar düzerler
Şular kim bahr-i ma'nîde yüzerler
İşidün iş edün sırr-ı hayâli
Ziyâ-yı mutlak ol bahrün misâli
Tabî'at inbisâtınun bürûzı
Hakîkat in'ikâsınun rümûzı
Ne berzahdur bu mir'ât-i mücellâ
Ne meclâdur bu mişkât-i müsaffâ
Ne hazretdür bu bast-i bî-nihâyet
Ki oldur cümleyi temsîle gâyet
Misâl-i ism ü rûh u cism-i zerrât
Görinür anda etvâr ile kerrât
Çü mir'ât oldı eşyâ sûretine
Ne sûret belki cümle sîretine
Bilindi bunda her ef'âl ü ahvâl
Sıfât ü hüsn ü kubh u ma'nî vü kâl
Kemâl ü naks u 'akl ü nefs bî-şek
Bilinür bunda evâf ile her yek
Çü bu berzahda imiş cümle ahvâl
Resûlün mevlidin fehm eyle fî'l-hâl
Ki her bir mevlide vech-i misâli
Olur elbetde berzahda hayâli
Çü Ahmed mevlidin her şeyde bildün
Misâlin 'akl ü yâ keşf ile buldun
(Aslan, Üzeyir (2009). “Fetihten Sonra Yazılmış Türkçe İlk Mevlid-i Manevî: Kerîmî’nin İrşâd’ı”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-2: 51-52.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | HİLÂLÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Raif Aybar | d. 1915 - ö. 8 Ocak 2005 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | EDÎBÎ, Bakkal-zâde Ali Edib Efendi | d. ? - ö. 1617 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HİLÂLÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Raif Aybar | d. 1915 - ö. 8 Ocak 2005 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | EDÎBÎ, Bakkal-zâde Ali Edib Efendi | d. ? - ö. 1617 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | HİLÂLÎ | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Raif Aybar | d. 1915 - ö. 8 Ocak 2005 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | EDÎBÎ, Bakkal-zâde Ali Edib Efendi | d. ? - ö. 1617 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HİLÂLÎ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Raif Aybar | d. 1915 - ö. 8 Ocak 2005 | Meslek | Görüntüle |
12 | EDÎBÎ, Bakkal-zâde Ali Edib Efendi | d. ? - ö. 1617 | Meslek | Görüntüle |
13 | HİLÂLÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Raif Aybar | d. 1915 - ö. 8 Ocak 2005 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | EDÎBÎ, Bakkal-zâde Ali Edib Efendi | d. ? - ö. 1617 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | HİLÂLÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Raif Aybar | d. 1915 - ö. 8 Ocak 2005 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | EDÎBÎ, Bakkal-zâde Ali Edib Efendi | d. ? - ö. 1617 | Madde Adı | Görüntüle |