Madde Detay
MAHZÛNÎ/MAHZÛNÎ ŞERİF, Şerif Cırık
(d. 17.11.1939 / ö. 17.05.2002)
âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Âşık Mahzuni Şerif, 17 Kasım 1939 tarihinde Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’ne bağlı Berçenek Köyü’nde doğmuştur. Resmi kayıtlarda doğum tarihi 1943’tür. Asıl adı Şerif Cırık’tır. Mahzuni’nin babasının adı Zeynel, annesinin adı Döndü’dür. “Şerif” ismi ona, kendisi doğmadan bir süre önce ölen, çok iyi saz çalan ve şiir okuyan amcasının adını yaşatmak için konulmuştur (Irmak 2017: 9). Âşık Mahzuni Şerif’in soyu; Horasan’dan Tunceli’nin Hozat ilçesine, oradan Hatay’a ve daha sonra da Maraş’ın Elbistan ilçesine göç eden Ağuçan aşiretine dayanmaktadır (Zaman 1997: 7).
Âşık Mahzuni, doğduğu köyde okul olmadığı için köylerine komşu olan Alembey Köyü’nde Lütfi Mehmet Efendi Medresesinde Kur’an eğitimi almıştır. Ancak daha sonra köylerine bir ilkokulun açılmasıyla birlikte medreseden ayrılarak eğitimine köyünde devam etmiştir. Köyündeki ilkokul eğitimini bitiren Mahzuni, zaman zaman Elbistan’a veya Afşin’e gittiğinde subay kıyafetiyle dolaşan askerlerden etkilendiği için astsubaylığa merak salmıştır. 1956 yılında Mersin Üçüncü Astsubay Hazırlama Okuluna kayıt yaptıran ve 1959 yılında bu okulunu başarıyla bitiren ozan, ordonat tekniker sınıfına ayrılarak Ankara Ordonat Tekniker Okuluna devam etmiş ancak çeşitli sebeplerden dolayı eğitimini yarıda bırakmak durumunda kalmıştır. 1961 yılında Kuleli Askeri Lisesine devam eden Mahzuni, bu eğitimini de maddi zorluklar sebebiyle yarıda bırakmak zorunda kalmıştır (Irmak 2017: 10-11).
Anne ve babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlendirilen Mahzuni’nin ilk evliliği kısa sürmüştür. İmam nikâhıyla aldığı karısını bir mektupla boşayan ozanın, bu evlilikten Züleyha adında bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir. İkinci evliliğini İtalyan asıllı Sovina (Suna) ile yapan Mahzuni'nin bu evlilikten de Ferhat, Şirin ve Emrah adında üç çoçuğu dünyaya gelmiştir. Mahzuni’nin ikinci evliliği de uzun sürmemiş ve eşi Suna, ozanın kötü niyetli arkadaşları tarafından kandırıldığı için evini terk etmiştir. Suna’nın gidişi Mahzuni’yi son derece üzmüştür. Mahzuni son evliliğini ise Gaziantep’te bir ilkokul öğretmeni olan Fatma Hanımla yapmış ve bu evlilikten de Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocuk sahibi olmuştur (Irmak 2017: 11). Âşık Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002 tarihinde kalp damarlarının tıkanması sonucu Almanya’nın Köln şehrinde vefat etmiştir. Vasiyeti gereği ozanın cenazesi, Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesindeki Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi’nde toprağa verilmiştir (Irmak 2017: 11).
Radyo, televizyon ve gazete gibi medya organlarının yaygın olduğu bir dönemde yaşayan Mahzuni Şerif, ozanlar içerisinde bu bakımdan çok şanslıdır. Halk arasında çok sevilen bir ozan olarak birçok radyo ve televizyon programlarına katılmış, konserler vermiş, hakkında belgeseller çekilmiştir. Halk müziği sanatçısı Arif Sağ’a göre; Mahzuni’nin halk tarafından sevilen bir kişilik olmasını sağlayan en önemli özelliği; çok olgun, mütevazı, sinirlenmeyen ve herkesle iletişim kurabilen bir yapısının olmasıdır (Kişisel görüşme 2009). Mahzuni hayatı boyunca hep bir derviş gibi yaşayan, her zaman mahcup ve alçak gönüllü tavrını koruyan, bir yanı hep çocuk kalan bir insandır. Onun bu çocuksu ve saf yönü, çevresindeki dostlarını hep güldürmüştür. On binlerce hayranı olmasına rağmen o kendisini; bir sanatçı gibi görmeyip, Şakir ve Cırık Baba’nın dizi dibinde saz çalıp nefes söyleyen mahcup bir kişi olarak nitelendirmiştir (İlknur 2002: 217). Ali İhsan Aktaş onu hem “insanı kâmil” hem de bir “modern derviş” olarak görmektedir (Sağ 2009). Mahzuni içli, içli olduğu kadar çile ve ıstırap dolu bir dünyaya sahiptir. Ozan mısralarını hep bu çileyle örmüştür. “Üzgün, üzüntülü” anlamına gelen “Mahzuni” mahlası, adeta onun üzgün ruh halini yansıtmaktadır (Turan 2004: 107).
Türkiye’de ozan kimliği ile tanınmasına rağmen siyasetten de uzak kalmayan Âşık Mahzuni Şerif, bir dönem Cumhuriyet Halk Partisinden milletvekili adayı olmuş ancak seçilememiştir. “Dolunaya Tül Düştü” adlı şiir kitabının önsözünde, Alevi bir aileden geldiğini belirten ozan; “....bir de siyasi rengim vardır onu da açıklayım ki benim hakkımda(ki) düşünceleriniz netlik kazansın” diyerek “Demokrat Solcu” bir ozan olduğunu ifade etmiştir (Mahzuni Şerif 1995: 3). Âşık Mahzuni bir dönem Sosyal Demokrat Halkçı Partinin Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın danışmanlığını yapsa da bir müddet sonra bu görevinden kendisine bir şey danışılmadığı gerekçesiyle istifa etmiştir.
Âşık Mahzuni’nin ömrü tutuklanmalar, hapisler, işkenceler ve yasaklar içerisinde geçmiştir. 12 Mart 1971 tarihinde yapılan askeri muhtıra sonucu, Süleyman Demirel hükümetinin devrilmesiyle yerine kurulan Başbakan Nihat Erim hükümeti Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idam etmiştir. Mahzuni bu dönemde bir tepki olarak söylediği; “Erim erim eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin” türküsünden dolayı başı derde girmiş ve bu türküde dönemin Başbakanı Nihat Erim’i hedef aldığı gerekçesiyle Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından tutuklanmıştır. Bu cezadan önce; “Yuh Yuh”, “Amerika Katil Katil” ve “Köyüm Köyüm” adlı türkülerden dolayı da tutuklanan ve hapis cezaları alan Mahzuni, 12 Mart süresince toplam iki yıla yakın bir zaman tutuklu kalmıştır (Yağız 1999: 15).
Âşık Mahzuni Şerif, “Gümüş Yelek” adlı şiir kitabının ön sözünde şiiri; “....kısa ve mecazî anlatıyı, belirli bir incelikle işleyen ve bu işlevi nedeniyle de uzun zamanları çok kısa zamana indirgeyerek mensup oldukları halkın dil, düşünce ve gönül hadiselerinin yanında, siyasi ve kültürel yapısını da motifleyen bir edebî imaj sanatı” (1994: 7) olarak tanımlamaktadır. Âşıklık geleneğinin güçlü temsilcilerinden biri olan Âşık Mahzuni Şerif; sanatını oluştururken, âşıklık geleneğinin güçlü ozanları; Pir Sultan, Davut Sulari ve Âşık Veysel’den etkilenmiştir. Âşık Mahzuni Şerif’in sanatının arka planında din ve tasavvuf, alevilik-bektaşilik, halk kültürü ve toplumcu sanat anlayışı vardır. Bu kaynaklar; Âşık Mahzuni’ye özgü bir bakış açısıyla karşımıza çıkmaktadır (Irmak 2017: 45).
Halk şiiri geleneğinin bir uyutma perhizi olarak kullanıldığını söyleyerek bu kalıpları kırdığını ve şiirlerinde gerçek olayları konu aldığını belirten ozan, âşıklık geleneğinde gerek şiirsel, gerekse müzikal anlamda geleneksel kalıpları kırmıştır. “O güne kadar halk ozanlığı sürekli olarak istismar edilmişti. Halk şiiri geleneği, gül, bülbül, çiçek edebiyatı ile uyutma perhizi olarak kullanılmıştı. İlk amacım bugüne kadar süre gelen bu kalıpları kırıp, yıkmak oldu. (Şiirlerimde) olaylardan ve halk yaşamından aldığım gerçekleri konu olarak işledim” (Yağız 1999: 13) diyen ozanın bu düşünceleri; onun geleneksel ozan tipinden ayrıldığını ve âşık şiirine yeni bir soluk getirdiğini ortaya koyması bakımından son derece önemlidir. Yaşadığı dönemin sosyal, siyasi ve ekonomik koşulları, ozanın geleneksel ozanlık anlayışından uzaklaşmasını ve eserlerini bu anlayış içerisinde ortaya koymasını sağlamıştır. Mahzuni, sanatını “halk için sanat” anlayışına göre oluşturmuştur. O, şiirleriyle ezilen, sömürülen ve zulme uğrayan insanların yanında olmuş, bunun için zalimlerle, kötülerle, düzenbazlarla kavga etmekten ve onları yermekten çekinmemiştir. Onun bu konulara karşı hissettiği duyarlılıklar, beraberinde toplumcu gerçekçi eserler üretmesine ortam hazırlamıştır. Mahzuni’nin şiirlerini kalıcı ve ölümsüz yapan en önemli özellik; onun ödün vermeyen sağlam bir duruş sergileyen bilge kişiliğidir (Irmak 2017: 43).
Mahzuni Şerif de pek çok ozan gibi ilk başlarda kendi iç dünyasını eserlerine yansıtmayı tercih etmekle birlikte, daha sonraları şiirlerinde toplumsal olayları konu edinmiştir. Türkiye'de 1960 sonrası meydana gelen eylemler, ayaklanmalar, darbeler, siyasi olaylar, ekonomik krizler, hakısızlıklar, işkenceler, yasaklamalar ve baskılar Mahzuni Şerif’in içinde saklı kalmış duyarlılıkları ön plana çıkartmıştır. Bundan dolayı ozan, sadece bir edebiyat adamı olmaktan ziyade, ürettikleriyle toplumun sıkıntılarını tarihe not düşen bir dert ortağıdır. Mahzuni, büyük şehirlere göç eden Anadolu insanının hayat mücadelesinde, bir yandan çekilen her sıkıntıyı onlarla birlikte yaşamış bir yandan da bu sıkıntılardan nasıl kurtulacağı noktasında topluma yön veren aydın bir sanatçıdır. Arabesk hayat tarzının insanı karamsarlığa sürükleyen söylemlerini reddeden ozan, bu anlamda bir umut ozanıdır (Irmak 2017: 43). Türkiye'de 1950’li yıllardan itibaren kırsal bölgelerden şehre göç eden insanlar, bu şehirlerde bir yandan geleneksel değerlerini muhafaza etmeye çalışırken diğer yandan da şehir hayatına tutunmaya çalışmışlardır. Ancak bu geçiş sürecinde tam anlamıyla başarılı olamayan bu insanlar çatışmalar, bunalımlar ve travmalarla karşı karşıya kalmışlardır. İşte böyle bir ortamda Âşık Mahzuni Şerif, yarı şehirli yarı köylü olan bu insanlara geleneğin dışına çıkıp yeni bir üslupla seslenmiş ve onların duygularına tercüman olmuştur (Irmak 2017: 52).
Âşık Mahzuni ilk eserlerini üretmeye 1960’lı yıllarda başlamıştır. Bu tarihten itibaren vefat tarihi olan 2002 yılına kadar 890 adet şiir yazan ozan, hayatı boyunca 450 plak, 10 adet uzunçalar, 50 adet kaset, 70 adet albüm ve kendisinin hazırladığı; "Gümüş Yelek" ile "Dolunaya Türl Düştü" adlı 2 adet şiir kitabına sahiptir. Bu kitaplardan "Gümüş Yelek" ozanın serbest ölçüyle yazmış olduğu şiirlerinden oluşmaktadır (Irmak 2017: 54). Âşık Mahzuni’nin güftesini ve bestesini kendisinin yapmış olduğu 430 adet türküsü vardır. Ozanın güftesi kendisine ait olup başka sanatçılar tarafından bestelenen 16 adet eseri ve güftesi başka ozanlara ait olup kendisi tarafından bestelenen 30 adet eseriyle beraber bu sayı 476 olmaktadır (Irmak 2017: 11).
Âşık Mahzuni ve şiirleriyle ilgili bugüne kadar 9 kitap ve 2 lisansüstü tez hazırlanmıştır. Bu kitaplardan Süleyman Yağız’ın hazırladığı 1975 yılında yayınlanan Berçenekli Mahzuni adlı kitap, Âşık Mahzuni ve şiirleri hakkında yayınlanan ilk kitap olma özelliğini taşır. Yine aynı yazarın 1999 yılında hazırladığı “İşte Bizim Mahzuni” adlı kitap ise, ilk kitabın güncellenmiş ikinci baskısı sayılır. Battal Pehlivan’ın 1985 yılında hazırladığı Dom Dom Kurşunu ve İslam Çankaya’nın 1994 yılında hazırladığı Mahzuni Şerif Seçme Şiirler adlı kitaplar seçme şiirlerden oluşur. Ozan hakkında hazırlanan ve şiirlerinin çoğunluğunun yer aldığı Süleyman Zaman tarafından 1997 hazırlanan Mahzuni Şerif Yaşamı Dünya Görüşü Şiirleri adlı kitap ise Mahzuni’ye ait en kapsamlı kitap olarak görülebilir. Yine Süleyman Zaman’ın 2005 hazırladığı Mahzuni Felsefesi adlı kitap, Mahzuni’nin şiirleri üzerine yazılan ve felsefesini anlatan bir inceleme eserdir. Ozanın yakın arkadaşı Ali İhsan Aktaş’ın 2006 hazırladığı Anadolu’yu Kucaklayan Ozan Mahzuni Şerif adlı kitap da Mahzuni’nin şiirlerinden oluşmuştur (Irmak 2017: 18). Âşık Mahzuni ve şiirleri hakkında son olarak 2017 yılında Dr. Yılmaz Irmak tarafından Âşık Tarzı Şiir Geleneğinde Âşık Mahzuni Şerif ve Şiirleri adlı bir araştırma-inceleme kitabı ve ayrıca Ali Öztunç tarafından ozanın hayatına ışık tutan; Devr-i Mahzuni adlı bir kitap hazırlanmıştır. Âşık Mahzuni ve şiirleri hakkında hazırlanan lisansüstü tezler ise; Aynur İnce tarafından 2005 yılında Fatih Üniversitesi'nde hazırlanan Âşık Mahzuni Şerif ve Şiirlerinde İşlediği Sosyal Konular başlıklı yüksek lisans tezi ve Yılmaz Irmak tarafından 2013 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde hazırlanan Folklorun Beş İşlevine Göre Âşık Mahzuni Şerif ve Şiirleri" başlıklı doktora tezidir.
Kaynakça
Irmak,
Yılmaz (2017). Âşık Tarzı Şiir Geleneğinde Âşık Mahzuni Şerif ve
Şiirleri. Ankara: Ürün Yay.
İlknur, Miyase (2002). “Ozanlık Geleneğinde
Ulu Bir Çınar: Âşık Mahzuni Şerif”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli
Araştırma Dergisi. 22: 211-220.
Mahzuni Şerif (1994). Gümüş Yelek.
Ankara: yyy.
Mahzuni Şerif (1995). Dolunaya Tül
Düştü. Ankara: Ürün Yay.
Turan, Metin (2004). “Mahzuni
Şerif ve Gelenek”, Kültür-Kimlik Ekseninde Türk Edebiyatı. Ankara: Ürün
Yay. 97-108.
Yağız, Süleyman (1999). İşte Bizim
Mahzuni. İstanbul: Hasat Yay.
Zaman, Süleyman (1997). Mahzuni Şerif
Yaşamı- Dünya Görüşü-Şiirleri. Ankara: Yeniden Doğuş Matbaası.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ YILMAZ IRMAKYayın Tarihi: 08.03.2018Güncelleme Tarihi: 22.08.2021
Yayın Tarihi: 08.03.2018Güncelleme Tarihi: 22.08.2021
Güncelleme Tarihi: 22.08.2021
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Dolunaya Tül Düştü | Ürün Yayınları / Ankara | 1995 | Şiir |
Gümüş Yelek | Yayınevi Yok / Ankara | 1994 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MANSUR | d. 1870 - ö. 16.03.1924 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | RIZA, Rıza Aslan | d. 1946 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ÇERKEZOĞLU, Fuat Özdemir | d. 07.02.1950 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MANSUR | d. 1870 - ö. 16.03.1924 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | RIZA, Rıza Aslan | d. 1946 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ÇERKEZOĞLU, Fuat Özdemir | d. 07.02.1950 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MANSUR | d. 1870 - ö. 16.03.1924 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | RIZA, Rıza Aslan | d. 1946 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ÇERKEZOĞLU, Fuat Özdemir | d. 07.02.1950 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | MANSUR | d. 1870 - ö. 16.03.1924 | Meslek | Görüntüle |
11 | RIZA, Rıza Aslan | d. 1946 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | ÇERKEZOĞLU, Fuat Özdemir | d. 07.02.1950 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | MANSUR | d. 1870 - ö. 16.03.1924 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | RIZA, Rıza Aslan | d. 1946 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ÇERKEZOĞLU, Fuat Özdemir | d. 07.02.1950 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | MANSUR | d. 1870 - ö. 16.03.1924 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | RIZA, Rıza Aslan | d. 1946 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ÇERKEZOĞLU, Fuat Özdemir | d. 07.02.1950 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |