Madde Detay
NÂTIK (NÂTIKÎ), Edirneli Celilî-zâde
(d. ?/? - ö. 1129/1716-17)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Kaynaklarda Edirneli Celilî-zâde olarak anılan Nâtık Mehmed Efendi, gençliğinde bir süre eğitim aldıktan sonra yeniçeri ağası Doğramacı Mehmed Paşa’ya (Sultan II. Mustafa zamanı) intisap eder. Edirne Şairleri’nde, Nâtık'ın Doğramacı Ahmed Paşa’ya intisap ettiği yazılıysa da bu bilgi doğru değildir (Canım 1995: 351). Paşa’nın kâtipliğini yapan Nâtık, emekliye ayrıldıktan sonra sarraflık ve aktarlıkla uğraşmış, 1129/1716-1717 yılında vefat etmiştir. Sâlim Tezkiresi'nde mezarının İstanbul’da bulunduğu kayıtlıdır (Sâlim 2005: 638).
Kaynaklarda Nâtık'ın Tuhfetü’l-Haremeyn ve Manzûm Hikâye Mecmûası adlı iki eseri ile kendi el yazısı ile bazı şiirlerinden söz edilir. Tuhfetü’l-Haremeyn bir hac seyahatnamesidir. (Çapan 2005: 627). Babinger, Nâtık'ın Tuhfetü’l-Haremeyn adlı eserinde Nâbî’nin aynı addaki mesnevisini model almış olabileceğini ifade eder. (Üçok 1992: 271). Ancak bu iddia doğru değildir. Şair, Tuhfetü’l-Haremeyn’de hacca gidişini, bu yolculuk esnasında ziyaret ettiği yerleri anlatır. Tuhfetü’l-Haremeyn’in müellif hattı nüshası, Ankara Millî Ktp. Yz. A 3216 numarada bulunmaktadır. Nüshanın sonundaki kayda göre eser, Recep 1119/ Eylül-Ekim 1707'de bitirilmiştir. Mesnevi nazım şekliyle kaleme alınan Tuhfetü'l-Harameyn 2789 beyit olup, eserde, aruzun "fe'ilâtün mefâ'ilün fe'ilün" kalıbı kullanılmıştır. Mesnevi içinde yer alan 21 gazel ve 18 rübaide vezin değişmektedir.
Manzûm Hikâye Mecmûası ise, Nâtık'ın bazı "acâ'ib ve garâ'ib" hikâyeleri tertip ettiği bir mecmuadır (Çapan 2005: 627; Peremeci 1940: 264). Şairin nazmettiği hikâyelerin "acâ'ib ve garâ'ib" olarak nitelenmesi onun ilginç bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir. Safayî'nin de, Nâtık'ın zamanın güzellerinden Halebli-zâde lakabıyla meşhûr birini görür görmez söylediği gazelini tezkiresine alması da onun ilginç kişiliğine delil olarak düşünülebilir. . Kendi el yazıyla bazı şiirleri ise İbnülemin Kütüphanesi 3590 numarada kayıtlıdır.
Nâtık veya Nâtıkî adına kayıtlı Dîvân nüshaları üzerine şu ana kadar üç tez yapılmıştır. Bunların Edirneli Nâtık’a ait olup olmadığı kesinlik kazanmış değildir.
Kaynakça
Abdülkadiroğlu, Abdülkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü'l-Âsâr li-Zeyl-i Zübdeti'l-Eşâr. Ankara: AKM Yay.
Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ Sicill-i Osmanî. C. 4. İstanbul: KB veTarih Vakfı Yurt Yay.
Akbulut, Saliha (hzl.) (2004). Nâtıkî Divanı. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Fatih Üniversitesi.
Aksoyak, İ. Hakkı (2003). “XVII. Yüzyıl Şairi Edirneli Natık’ın Kaleminden Bir Aşk Hikâyesi”. Millî Folklor. (58):114-120.
Aksoyak, İ. Hakkı (2012). “Nâbî’nin Tuhfetü’l-Haremeyn’inin Edirneli Nâtık’ın Tuhfetü’l-Haremeyn’ine Etkisi: Hikâyeler, Gelenekler, İnanışlar..." Milli Folklor. (59): 9-23.
Babinger, Franz (2000). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. (çev. Çoşkun Üçok). Ankara: KB Yay.
Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.
Coşkun, Menderes (2002). Manzum ve Mensur Osmanlı Hac Seyahatnameleri ve Nâbî'nin Tuhfetü'l-Harameyn'i. Ankara: KB Yay.
Çapan, Pervin(hzl) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.
İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretü'ş-Şu'arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay.
Nâtık. Tuhfetü’l-Harameyn. Ankara Millî Ktp. Yz. A 3216.
Özer, Sait (2006). Nâtıkî Dîvânı. Yüksek Lisans Tezi. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi.
Peremeci, Osman Nuri (2011). Edirne Tarihi. İstanbul: Bellek Yay.
Sarıkaya, Veli (2006). Nâtıkî Dîvânı: Gazeller Kısmı İnceleme-Metin. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.
Özcan Abdülkadir (hzl) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Vakayıü’l-Fuzalâ (Şakâyık-ı Numaniyye ve Zeyilleri). C. 3. İstanbul: Çağrı Yay.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1986)."Nâtık Mehmet Çelebi (Celilîzâde)". C.6. İstanbul: Dergâh Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 27.11.2013Güncelleme Tarihi: 26.11.2020Eserlerinden Örnekler
Tuhfetü’l-Haremeyn’den
Menzil-i Kal'a-i 'Akabe ki Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
feilâtün mefâilün feilün
Hele görindi Kal'a-i 'Akabe
Dâhil olduk ana karîb şebe
Leb-i deryâdadur o kal'a hemân
Cânibini latîf nahlistân
Gavr-i hayret için binâ kılmış
Sonra hâtır için harâb olmış
Birdür gerçi âbı yok cârî
Lîk zâfi çü mâ' enhârı
Leb-i deryâsını eşersen eger
Mâ-ı şîrîn ü hoş zuhûr eyler
Bir gün anda ikâmet eylediler
Ki ide cân-ı haste def-i keder
İtdi andan da iktizâ rıhlet
Çü konaga konan göçer elbet
Menzil-i Zuhr-ı Hamâr
Eyledük bir 'aceb mekâna güzâr
Ki dinilmişdür ona Zuhr-ı Hamâr
Leb-i deryâ velî kuru yerdür
Ki keşîf olmak ile eşherdür
Halk olup muztar âba vü alefe
Olduk ol yirden âzim-i Şerefe
Menzil-i Şerefe
İşidüp anın isminün şerefin
Şeref ümmîdin itme anda sakın
Yiri pür-seng âb u tâbı yok
Ne şeref bahşınun hisâbı yok
Görmeyip rûy-ı râhatı bî-reyb
Olınur âzim-i magâr-ı Şuayb
Menzil-i Magâyîr-i Şuayb Aleyhi’s-selâm
Bir aceb menzil el-hak ol menzil
Pür-tarab vasfın anun itmede dil
Eşk-i âşık gibi suyu cârî
Hatt-ı dil-ber gibi çemenzârı
Nahli mevzûn kadd-i yâr gibi
Murgı şûrîdedür hezâr gibi
Çü harâret hevâda gâlib olur
Hikmeti gör ki suyu gâib olur
Kendin ihfâ eder çü âb-ı hayât
Olur ol rûd gûyiyâ zulemât
Böyle ol su çıkar yiter her gün
Halka bir hikmet arz ider her gün
Seyr olunur magâra-i 'acebi
Ki gider ana Şuayb nebî
Geçilüp âhir ol mekân-ı 'aceb
Olınur âzim-i uyûn-ı 'aceb
Menzil-i Uyûn-ı Kazab
Haylice bir havâsı hoş yerdir
Haylice vâdî-i münevverdir
Suyu cârî degil anun mahzâ
Pür-letâfet lezîzdir ammâ
Göçilüp ol mekândan da hemân
İrdi tâ kal'a-i Mevâlice cân
Menzil-i Kala-i Mevâlice Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
Urılup câ-be-câ binâ-yı hıyâm
Mîr-i huccâc eder alay temâm
Suyı hoş nahli çok u kal'ası hûb
Vâkıâ özge menzil-i mergûb
İki gün anda da be-resm-i kadîm
Dâr-ı dünyâ gibi olındı mukîm
Râhat itdük tamâm o menzilde
Oldu pür-nûr dîdede dilde
Bade tarh-ı hıyâm idüp tâ kim
Menzil-i Selme’ye olup âzim
Menzil-i Şeyh Selme
Bir 'aceb cây hem leb-i deryâ
Suları hâtıra sürûr-efzâ
Sâbıkân evliyâya me’men imiş
Şeyh Selme’ye cây u mesken imiş
Gidüp andan yol olsa nısfa karîb
Şeyh Merzûk makâmı anda 'acîb
Menzil-i Kal'a-i Ezlem
Urılur say ile tarîka kadem
Menzil olınca Kal'a-i Ezlem
Evvel ammâr imiş harâb olmış
Kalb-i fâsık gibi hazef dolmış
Olmaga ol harâbeden sâlim
Olduk Istabl-ı Antere âzim
(Nâtık. Tuhfetü’l-haremeyn. Ankara Millî Ktp. Yz. A 3216.20a-21b)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 27.11.2013Güncelleme Tarihi: 26.11.2020Eserlerinden Örnekler
Tuhfetü’l-Haremeyn’den
Menzil-i Kal'a-i 'Akabe ki Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
feilâtün mefâilün feilün
Hele görindi Kal'a-i 'Akabe
Dâhil olduk ana karîb şebe
Leb-i deryâdadur o kal'a hemân
Cânibini latîf nahlistân
Gavr-i hayret için binâ kılmış
Sonra hâtır için harâb olmış
Birdür gerçi âbı yok cârî
Lîk zâfi çü mâ' enhârı
Leb-i deryâsını eşersen eger
Mâ-ı şîrîn ü hoş zuhûr eyler
Bir gün anda ikâmet eylediler
Ki ide cân-ı haste def-i keder
İtdi andan da iktizâ rıhlet
Çü konaga konan göçer elbet
Menzil-i Zuhr-ı Hamâr
Eyledük bir 'aceb mekâna güzâr
Ki dinilmişdür ona Zuhr-ı Hamâr
Leb-i deryâ velî kuru yerdür
Ki keşîf olmak ile eşherdür
Halk olup muztar âba vü alefe
Olduk ol yirden âzim-i Şerefe
Menzil-i Şerefe
İşidüp anın isminün şerefin
Şeref ümmîdin itme anda sakın
Yiri pür-seng âb u tâbı yok
Ne şeref bahşınun hisâbı yok
Görmeyip rûy-ı râhatı bî-reyb
Olınur âzim-i magâr-ı Şuayb
Menzil-i Magâyîr-i Şuayb Aleyhi’s-selâm
Bir aceb menzil el-hak ol menzil
Pür-tarab vasfın anun itmede dil
Eşk-i âşık gibi suyu cârî
Hatt-ı dil-ber gibi çemenzârı
Nahli mevzûn kadd-i yâr gibi
Murgı şûrîdedür hezâr gibi
Çü harâret hevâda gâlib olur
Hikmeti gör ki suyu gâib olur
Kendin ihfâ eder çü âb-ı hayât
Olur ol rûd gûyiyâ zulemât
Böyle ol su çıkar yiter her gün
Halka bir hikmet arz ider her gün
Seyr olunur magâra-i 'acebi
Ki gider ana Şuayb nebî
Geçilüp âhir ol mekân-ı 'aceb
Olınur âzim-i uyûn-ı 'aceb
Menzil-i Uyûn-ı Kazab
Haylice bir havâsı hoş yerdir
Haylice vâdî-i münevverdir
Suyu cârî degil anun mahzâ
Pür-letâfet lezîzdir ammâ
Göçilüp ol mekândan da hemân
İrdi tâ kal'a-i Mevâlice cân
Menzil-i Kala-i Mevâlice Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
Urılup câ-be-câ binâ-yı hıyâm
Mîr-i huccâc eder alay temâm
Suyı hoş nahli çok u kal'ası hûb
Vâkıâ özge menzil-i mergûb
İki gün anda da be-resm-i kadîm
Dâr-ı dünyâ gibi olındı mukîm
Râhat itdük tamâm o menzilde
Oldu pür-nûr dîdede dilde
Bade tarh-ı hıyâm idüp tâ kim
Menzil-i Selme’ye olup âzim
Menzil-i Şeyh Selme
Bir 'aceb cây hem leb-i deryâ
Suları hâtıra sürûr-efzâ
Sâbıkân evliyâya me’men imiş
Şeyh Selme’ye cây u mesken imiş
Gidüp andan yol olsa nısfa karîb
Şeyh Merzûk makâmı anda 'acîb
Menzil-i Kal'a-i Ezlem
Urılur say ile tarîka kadem
Menzil olınca Kal'a-i Ezlem
Evvel ammâr imiş harâb olmış
Kalb-i fâsık gibi hazef dolmış
Olmaga ol harâbeden sâlim
Olduk Istabl-ı Antere âzim
(Nâtık. Tuhfetü’l-haremeyn. Ankara Millî Ktp. Yz. A 3216.20a-21b)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 26.11.2020Eserlerinden Örnekler
Tuhfetü’l-Haremeyn’den
Menzil-i Kal'a-i 'Akabe ki Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
feilâtün mefâilün feilün
Hele görindi Kal'a-i 'Akabe
Dâhil olduk ana karîb şebe
Leb-i deryâdadur o kal'a hemân
Cânibini latîf nahlistân
Gavr-i hayret için binâ kılmış
Sonra hâtır için harâb olmış
Birdür gerçi âbı yok cârî
Lîk zâfi çü mâ' enhârı
Leb-i deryâsını eşersen eger
Mâ-ı şîrîn ü hoş zuhûr eyler
Bir gün anda ikâmet eylediler
Ki ide cân-ı haste def-i keder
İtdi andan da iktizâ rıhlet
Çü konaga konan göçer elbet
Menzil-i Zuhr-ı Hamâr
Eyledük bir 'aceb mekâna güzâr
Ki dinilmişdür ona Zuhr-ı Hamâr
Leb-i deryâ velî kuru yerdür
Ki keşîf olmak ile eşherdür
Halk olup muztar âba vü alefe
Olduk ol yirden âzim-i Şerefe
Menzil-i Şerefe
İşidüp anın isminün şerefin
Şeref ümmîdin itme anda sakın
Yiri pür-seng âb u tâbı yok
Ne şeref bahşınun hisâbı yok
Görmeyip rûy-ı râhatı bî-reyb
Olınur âzim-i magâr-ı Şuayb
Menzil-i Magâyîr-i Şuayb Aleyhi’s-selâm
Bir aceb menzil el-hak ol menzil
Pür-tarab vasfın anun itmede dil
Eşk-i âşık gibi suyu cârî
Hatt-ı dil-ber gibi çemenzârı
Nahli mevzûn kadd-i yâr gibi
Murgı şûrîdedür hezâr gibi
Çü harâret hevâda gâlib olur
Hikmeti gör ki suyu gâib olur
Kendin ihfâ eder çü âb-ı hayât
Olur ol rûd gûyiyâ zulemât
Böyle ol su çıkar yiter her gün
Halka bir hikmet arz ider her gün
Seyr olunur magâra-i 'acebi
Ki gider ana Şuayb nebî
Geçilüp âhir ol mekân-ı 'aceb
Olınur âzim-i uyûn-ı 'aceb
Menzil-i Uyûn-ı Kazab
Haylice bir havâsı hoş yerdir
Haylice vâdî-i münevverdir
Suyu cârî degil anun mahzâ
Pür-letâfet lezîzdir ammâ
Göçilüp ol mekândan da hemân
İrdi tâ kal'a-i Mevâlice cân
Menzil-i Kala-i Mevâlice Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
Urılup câ-be-câ binâ-yı hıyâm
Mîr-i huccâc eder alay temâm
Suyı hoş nahli çok u kal'ası hûb
Vâkıâ özge menzil-i mergûb
İki gün anda da be-resm-i kadîm
Dâr-ı dünyâ gibi olındı mukîm
Râhat itdük tamâm o menzilde
Oldu pür-nûr dîdede dilde
Bade tarh-ı hıyâm idüp tâ kim
Menzil-i Selme’ye olup âzim
Menzil-i Şeyh Selme
Bir 'aceb cây hem leb-i deryâ
Suları hâtıra sürûr-efzâ
Sâbıkân evliyâya me’men imiş
Şeyh Selme’ye cây u mesken imiş
Gidüp andan yol olsa nısfa karîb
Şeyh Merzûk makâmı anda 'acîb
Menzil-i Kal'a-i Ezlem
Urılur say ile tarîka kadem
Menzil olınca Kal'a-i Ezlem
Evvel ammâr imiş harâb olmış
Kalb-i fâsık gibi hazef dolmış
Olmaga ol harâbeden sâlim
Olduk Istabl-ı Antere âzim
(Nâtık. Tuhfetü’l-haremeyn. Ankara Millî Ktp. Yz. A 3216.20a-21b)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Tuhfetü’l-Haremeyn’den
Menzil-i Kal'a-i 'Akabe ki Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
feilâtün mefâilün feilün
Hele görindi Kal'a-i 'Akabe
Dâhil olduk ana karîb şebe
Leb-i deryâdadur o kal'a hemân
Cânibini latîf nahlistân
Gavr-i hayret için binâ kılmış
Sonra hâtır için harâb olmış
Birdür gerçi âbı yok cârî
Lîk zâfi çü mâ' enhârı
Leb-i deryâsını eşersen eger
Mâ-ı şîrîn ü hoş zuhûr eyler
Bir gün anda ikâmet eylediler
Ki ide cân-ı haste def-i keder
İtdi andan da iktizâ rıhlet
Çü konaga konan göçer elbet
Menzil-i Zuhr-ı Hamâr
Eyledük bir 'aceb mekâna güzâr
Ki dinilmişdür ona Zuhr-ı Hamâr
Leb-i deryâ velî kuru yerdür
Ki keşîf olmak ile eşherdür
Halk olup muztar âba vü alefe
Olduk ol yirden âzim-i Şerefe
Menzil-i Şerefe
İşidüp anın isminün şerefin
Şeref ümmîdin itme anda sakın
Yiri pür-seng âb u tâbı yok
Ne şeref bahşınun hisâbı yok
Görmeyip rûy-ı râhatı bî-reyb
Olınur âzim-i magâr-ı Şuayb
Menzil-i Magâyîr-i Şuayb Aleyhi’s-selâm
Bir aceb menzil el-hak ol menzil
Pür-tarab vasfın anun itmede dil
Eşk-i âşık gibi suyu cârî
Hatt-ı dil-ber gibi çemenzârı
Nahli mevzûn kadd-i yâr gibi
Murgı şûrîdedür hezâr gibi
Çü harâret hevâda gâlib olur
Hikmeti gör ki suyu gâib olur
Kendin ihfâ eder çü âb-ı hayât
Olur ol rûd gûyiyâ zulemât
Böyle ol su çıkar yiter her gün
Halka bir hikmet arz ider her gün
Seyr olunur magâra-i 'acebi
Ki gider ana Şuayb nebî
Geçilüp âhir ol mekân-ı 'aceb
Olınur âzim-i uyûn-ı 'aceb
Menzil-i Uyûn-ı Kazab
Haylice bir havâsı hoş yerdir
Haylice vâdî-i münevverdir
Suyu cârî degil anun mahzâ
Pür-letâfet lezîzdir ammâ
Göçilüp ol mekândan da hemân
İrdi tâ kal'a-i Mevâlice cân
Menzil-i Kala-i Mevâlice Cây-ı İkâmetdür Bender İtibâr Olınur
Urılup câ-be-câ binâ-yı hıyâm
Mîr-i huccâc eder alay temâm
Suyı hoş nahli çok u kal'ası hûb
Vâkıâ özge menzil-i mergûb
İki gün anda da be-resm-i kadîm
Dâr-ı dünyâ gibi olındı mukîm
Râhat itdük tamâm o menzilde
Oldu pür-nûr dîdede dilde
Bade tarh-ı hıyâm idüp tâ kim
Menzil-i Selme’ye olup âzim
Menzil-i Şeyh Selme
Bir 'aceb cây hem leb-i deryâ
Suları hâtıra sürûr-efzâ
Sâbıkân evliyâya me’men imiş
Şeyh Selme’ye cây u mesken imiş
Gidüp andan yol olsa nısfa karîb
Şeyh Merzûk makâmı anda 'acîb
Menzil-i Kal'a-i Ezlem
Urılur say ile tarîka kadem
Menzil olınca Kal'a-i Ezlem
Evvel ammâr imiş harâb olmış
Kalb-i fâsık gibi hazef dolmış
Olmaga ol harâbeden sâlim
Olduk Istabl-ı Antere âzim
(Nâtık. Tuhfetü’l-haremeyn. Ankara Millî Ktp. Yz. A 3216.20a-21b)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | FEYZÎ, Halîl | d. 1793 - ö. 1889 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | MÂTEMÎ/HÂTEMÎ | d. ? - ö. 1595/96 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ŞÎRÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | FEYZÎ, Halîl | d. 1793 - ö. 1889 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | MÂTEMÎ/HÂTEMÎ | d. ? - ö. 1595/96 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ŞÎRÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | FEYZÎ, Halîl | d. 1793 - ö. 1889 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MÂTEMÎ/HÂTEMÎ | d. ? - ö. 1595/96 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ŞÎRÎ | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | FEYZÎ, Halîl | d. 1793 - ö. 1889 | Meslek | Görüntüle |
11 | MÂTEMÎ/HÂTEMÎ | d. ? - ö. 1595/96 | Meslek | Görüntüle |
12 | ŞÎRÎ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | FEYZÎ, Halîl | d. 1793 - ö. 1889 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | MÂTEMÎ/HÂTEMÎ | d. ? - ö. 1595/96 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ŞÎRÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | FEYZÎ, Halîl | d. 1793 - ö. 1889 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MÂTEMÎ/HÂTEMÎ | d. ? - ö. 1595/96 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ŞÎRÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |