Madde Detay
PÂREPÂRE-ZÂDE, Ahmed Efendi
(d. ?/? - ö. 968/1560)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl ismi Ahmed olan şair Bursalıdır. İlim tahsilini Fenârî-zâde Efendi’nin yanında tamamladıktan sonra mülazım olup Silivri ve Tırhala kadılıklarında bulundu. Pârepârezâde Ahmed Çelebi, kanaatkâr ve dürüst bir kişiliğe sahiptir. Âşık Çelebi’ye göre Osmanlı ülkesine onun gibi bir kadı gelmemiştir. Yaz mevsimi için bir ak sâde ve kışın üzerine bir Selanik kumaşı, başında da tonuzlu bir çalması vardı. Zamanındaki diğer kadıların aksine, mahkemede bulunması zorunlu olan memurdan başka, farklı işlerine bakan hizmetkârları yoktu ve mahkemesinde sadece döşeme bir hasır vardı. Kadılık için gittiği yerlere bile kiralık bir beygir tutar, semerinin üzerine de bir seccade örtüp binerdi. İhtiyacı olduğunda yol harcı için bir kitabını satar, İstanbul’a geldiğinde de ihtiyaçlarını karşılamak için kâtiplik yapardı. Baktığı vak’alar karşılığında herhangi bir ücret belirlemez, bir iki akçe az çok demez ne verilirse onu alırdı. Şer’î hükümleri hakkaniyetle ve doğru bir şekilde uygulaması ve basiretiyle şöhret bulmuştu, bu yönüyle de beyler ve voyvodalar dahi Ahmed Efendi’ye hürmet gösterirdi (Kılıç 2010: 315). Tek kusuru şaraba ve güzellere olan düşkünlüğüydü. Bir de kendi çocuğu olmadığı için bu hasretini etrafındakilerin çocuklarını sevmekle dindirirdi ve çocuklara sürekli Gülistan okuturdu (Kılıç 2010: 315).
Son kadılığı olan Tırhala’ya atandığında kazaskerin ısrarıyla kendisine bitpazarından bir ıskarlat çuka (ince bir tür bez, kumaş) alınır. Pârepârezâde Efendi bunun üzerine “Bu kumaş bana tabut örtüsü olur” der ve çok zaman geçmeden gerçekten de Tırhala’da kadı iken 968/1560 yılında vefat eder. Mezarı Turhan Beyoğlu Ömer Bey Camii bahçesindedir (Kılıç 2010: 315). Pârepârezâde Efendi’nin mezarını gördüğünü söyleyen Evliya Çelebi de “Ve ziyâret-i el-Mevlâ Pârepârezâde Ahmed Efendi, Gâzî Ömer Beğ Cami’inin hareminde medfûndur” (Dankof vd. 2001: c.8, 94) cümlesi ile bu bilgiyi doğrular.
Âşık Çelebi’ye göre Pârepârezâde Efendi her ilimde yetkindi, ama özellikle nazım sahasında çok iyiydi. Şuh, sade ve ahenkli söylenmiş şiirleri vardı. Lâmi’î Çelebi’nin takipçisiydi. Lâmi’î ile aralarındaki mektuplaşmaları meşhurdu. Öyle ki; iki şair arasındaki yazışmalar en mahrem konuları bile kapsar niteliktedir (Kılıç 2010: 316).
Bilinen iki eseri vardır.
Tevârih-i Âl-i Osmân: Âşık Çelebi, Pârepârezâde Ahmed Efendi’nin Silivri kadısı iken Tevârih-i Âl-i Osmân adıyla bir Şehnâme nazm ettiğini ve bu eseri Almanya seferi dönüşünde Kanûnî Sultan Süleymân’a sunduğunu söyler (Kılıç 2010: 316).
Hasb-i Hal: Pârepârezâde Ahmed Çelebi, beklediği bir terfi ya da maaş zammının gerçekleşmemesi sonucundaki hayal kırıklığını, kırgınlığını samimi bir üslupla dile getirmiştir. Mesnevî nazım şekliyle kaleme aldığı şiir yirmi dört beyitten müteşekkildir. Bu beyitlerde, şair hem kendi ruh halini hem de gezip gördüğü şehirlerin coğrafî ve kültürel özelliklerini başarıyla tasvir etmiştir. Mesnevide, klasik Türk edebiyatında muhteva olarak şehirleri ele alan şehrengizler, biladiyeler gibi bir şehrin özellikleri değil farklı farklı şehirlerin özellikleri yansıtılmıştır (Özcan 2012: 1710). Yirmi dört beytin ilk üç beytinde şair, kendisi hakkında bilgi vermiş; son üç beytinde ise kendi kendine nasihatte bulunmuştur. Diğer beyitlerde Sofya, Üsküp, Ilıca, Kıratova, Samakov, Filibe, Vardar Yenicesi, Demirhisar, Fener, Karasu, Dimetoka, Hırsova, Niğbolu, Florina, Manastır gibi Rumeli şehirlerinin bazı özelliklerinden bahsetmiş; bu özelliklerden yola çıkarak gerek kendisiyle gerek genel meselelerle ilgili kişisel yorumlarda bulunmuştur. (Özcan 2012: 1710).
Kaynakça
Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Kurnaz,
Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî- Dîvân Şâirlerinin Muhtasar
Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Özcan, Abdülkadir (1989). Nev'izadeAtayi, Şakaik-i Nu'maniye ve Zeyilleri. 5 C. İstanbul: Çağrı Yay.
Özcan, Nurgül (2012). "Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesi Işığında Pârepârezâde’nin Hasb-i Hâli’nde Geçen Rumeli Şehirleri". Turkish Studies-International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 7/1 (Winter).
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. KADRİ HÜSNÜ YILMAZYayın Tarihi: 09.10.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tevârih-i Âli Osman’dan
Şu arada hatm oldı bu dâstân
Ki bir ravzadur çevresi gülsitân
Görenler melâletden âzâddur
Seni bilmezem bana Bagdâd’dur
Sorarsan ne yirden durur menzilüm
Burusa’da kandandur âb u gilüm
Halâvetde benzer hemân sükkere
Sorar isen adı durur Gökdere
Henûz girmedin şehre ol hoş-güvâr
Kenârında anun güzel köşk var
Egerçi ki bir kurı karaltıdur
Bihişt anun üsti yahud altıdur
Hudâ’nun durur gerçi âlemde mülk
Velî bendenün durur ol gölgelik
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 314.)
Hasb-i Hâl’den
Gözlik ile görmek uman yüzligi
Niçün ider ola bu yüzsüzligi
Her ki yüz içün ide yetmişde ceng
Benzer ana k’ögrene seksende çeng
Zinde degül ol kişi hod sîndedür
Altmış ile yetmiş arasındadur
‘Ömr serâyında çogalsa kovuk
Sofya hevâsı ola gâyet sovuk
Saç agarup oldı sakal üstübî
Kangı gözünle göresin Üsküb’i
Hiç ola mı küngi sovumış koca
Ilıca havzında güzeller kuca
Katı hazer eyle ki Kıratova
İde gümüş tepsiyi oddan tava
Devşür ögün söyleme samur somur
Dögme Samakov diyü sovuk demür
Gözlerinün yaşın idersen Meriç
Filibe’ye akmaz emek çekme hiç
Gerçi gidersin Yenice’ye be-cid
Korkum odur virmeye Vardar geçid
Anca hevâ’î atasın çerh-vâr
Kapu açınca saña Demürhisâr
Oldı saña bengi hayâli Fenâr
Sîne-i sûzânuñ anuñ çün yanar
Karasu’yı gözleyürek sû-be-sû
Âhir iner gözlerüñe kara su
Dimetoka diyü çok itme figân
Kişinüñ ol rîşine tograr sogan
Gerçi ümmîd atına urduñ kefe
Menzil ala mı ki ırakdur Kefe
Kime safâ himmet iderse baba
Hırsova’dan Nîgbolı’ya sapa
Tut ki Filorina’nuñ akçası çok
İlle n’idelüm ki filorisi yok
Anca ciger itdi Manastır rîş
Deyr-i belâdur sakın olma keşîş
Ol ki Gelibolı’yı eyler taleb
Yüzi gözi turşi satar ne aceb
Ditreyüp el olıcak ayak sakat
Fikr-i Galata ola gâyet galat
Hazret-i Eyyûb er ocagıdur
Kim görür anı ki irem bâgıdur
Hak ne nasib eyler ise râzî ol
Hâkim-i bi’l-hak o durur kâzî ol
Artugı ko tek hemân eksilmesün
Biş ile on arası kesilmesün
Gerçi bu yolda koca kurnaz çok
Bencileyin bir yiler onmaz yok
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 321.)
Gazel
Feth-i bâb oldur bana kim âstânın bekleyem
Taş işigin bekleyüp itleri yanın bekleyem
Çünki yirin bekleyen yiner dimişler lâ-cerem
Fikrüm oldur ki ölince âstânın bekleyem
Bâri pervâz itse bu vîrâne tenden murg-ı cân
Niçe bir yâ Rab bu mihnet âşyânın bekleyem
Bekleyici hod Hudâ çârem ana yiter hemân
İtleri gibi tolanup çevre yanın bekleyem
İşiginde görmez isen Pâreoglı çâre ne
Yollarına hâk olam râh-ı dükânın bekleyem
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 323.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 09.10.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tevârih-i Âli Osman’dan
Şu arada hatm oldı bu dâstân
Ki bir ravzadur çevresi gülsitân
Görenler melâletden âzâddur
Seni bilmezem bana Bagdâd’dur
Sorarsan ne yirden durur menzilüm
Burusa’da kandandur âb u gilüm
Halâvetde benzer hemân sükkere
Sorar isen adı durur Gökdere
Henûz girmedin şehre ol hoş-güvâr
Kenârında anun güzel köşk var
Egerçi ki bir kurı karaltıdur
Bihişt anun üsti yahud altıdur
Hudâ’nun durur gerçi âlemde mülk
Velî bendenün durur ol gölgelik
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 314.)
Hasb-i Hâl’den
Gözlik ile görmek uman yüzligi
Niçün ider ola bu yüzsüzligi
Her ki yüz içün ide yetmişde ceng
Benzer ana k’ögrene seksende çeng
Zinde degül ol kişi hod sîndedür
Altmış ile yetmiş arasındadur
‘Ömr serâyında çogalsa kovuk
Sofya hevâsı ola gâyet sovuk
Saç agarup oldı sakal üstübî
Kangı gözünle göresin Üsküb’i
Hiç ola mı küngi sovumış koca
Ilıca havzında güzeller kuca
Katı hazer eyle ki Kıratova
İde gümüş tepsiyi oddan tava
Devşür ögün söyleme samur somur
Dögme Samakov diyü sovuk demür
Gözlerinün yaşın idersen Meriç
Filibe’ye akmaz emek çekme hiç
Gerçi gidersin Yenice’ye be-cid
Korkum odur virmeye Vardar geçid
Anca hevâ’î atasın çerh-vâr
Kapu açınca saña Demürhisâr
Oldı saña bengi hayâli Fenâr
Sîne-i sûzânuñ anuñ çün yanar
Karasu’yı gözleyürek sû-be-sû
Âhir iner gözlerüñe kara su
Dimetoka diyü çok itme figân
Kişinüñ ol rîşine tograr sogan
Gerçi ümmîd atına urduñ kefe
Menzil ala mı ki ırakdur Kefe
Kime safâ himmet iderse baba
Hırsova’dan Nîgbolı’ya sapa
Tut ki Filorina’nuñ akçası çok
İlle n’idelüm ki filorisi yok
Anca ciger itdi Manastır rîş
Deyr-i belâdur sakın olma keşîş
Ol ki Gelibolı’yı eyler taleb
Yüzi gözi turşi satar ne aceb
Ditreyüp el olıcak ayak sakat
Fikr-i Galata ola gâyet galat
Hazret-i Eyyûb er ocagıdur
Kim görür anı ki irem bâgıdur
Hak ne nasib eyler ise râzî ol
Hâkim-i bi’l-hak o durur kâzî ol
Artugı ko tek hemân eksilmesün
Biş ile on arası kesilmesün
Gerçi bu yolda koca kurnaz çok
Bencileyin bir yiler onmaz yok
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 321.)
Gazel
Feth-i bâb oldur bana kim âstânın bekleyem
Taş işigin bekleyüp itleri yanın bekleyem
Çünki yirin bekleyen yiner dimişler lâ-cerem
Fikrüm oldur ki ölince âstânın bekleyem
Bâri pervâz itse bu vîrâne tenden murg-ı cân
Niçe bir yâ Rab bu mihnet âşyânın bekleyem
Bekleyici hod Hudâ çârem ana yiter hemân
İtleri gibi tolanup çevre yanın bekleyem
İşiginde görmez isen Pâreoglı çâre ne
Yollarına hâk olam râh-ı dükânın bekleyem
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 323.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tevârih-i Âli Osman’dan
Şu arada hatm oldı bu dâstân
Ki bir ravzadur çevresi gülsitân
Görenler melâletden âzâddur
Seni bilmezem bana Bagdâd’dur
Sorarsan ne yirden durur menzilüm
Burusa’da kandandur âb u gilüm
Halâvetde benzer hemân sükkere
Sorar isen adı durur Gökdere
Henûz girmedin şehre ol hoş-güvâr
Kenârında anun güzel köşk var
Egerçi ki bir kurı karaltıdur
Bihişt anun üsti yahud altıdur
Hudâ’nun durur gerçi âlemde mülk
Velî bendenün durur ol gölgelik
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 314.)
Hasb-i Hâl’den
Gözlik ile görmek uman yüzligi
Niçün ider ola bu yüzsüzligi
Her ki yüz içün ide yetmişde ceng
Benzer ana k’ögrene seksende çeng
Zinde degül ol kişi hod sîndedür
Altmış ile yetmiş arasındadur
‘Ömr serâyında çogalsa kovuk
Sofya hevâsı ola gâyet sovuk
Saç agarup oldı sakal üstübî
Kangı gözünle göresin Üsküb’i
Hiç ola mı küngi sovumış koca
Ilıca havzında güzeller kuca
Katı hazer eyle ki Kıratova
İde gümüş tepsiyi oddan tava
Devşür ögün söyleme samur somur
Dögme Samakov diyü sovuk demür
Gözlerinün yaşın idersen Meriç
Filibe’ye akmaz emek çekme hiç
Gerçi gidersin Yenice’ye be-cid
Korkum odur virmeye Vardar geçid
Anca hevâ’î atasın çerh-vâr
Kapu açınca saña Demürhisâr
Oldı saña bengi hayâli Fenâr
Sîne-i sûzânuñ anuñ çün yanar
Karasu’yı gözleyürek sû-be-sû
Âhir iner gözlerüñe kara su
Dimetoka diyü çok itme figân
Kişinüñ ol rîşine tograr sogan
Gerçi ümmîd atına urduñ kefe
Menzil ala mı ki ırakdur Kefe
Kime safâ himmet iderse baba
Hırsova’dan Nîgbolı’ya sapa
Tut ki Filorina’nuñ akçası çok
İlle n’idelüm ki filorisi yok
Anca ciger itdi Manastır rîş
Deyr-i belâdur sakın olma keşîş
Ol ki Gelibolı’yı eyler taleb
Yüzi gözi turşi satar ne aceb
Ditreyüp el olıcak ayak sakat
Fikr-i Galata ola gâyet galat
Hazret-i Eyyûb er ocagıdur
Kim görür anı ki irem bâgıdur
Hak ne nasib eyler ise râzî ol
Hâkim-i bi’l-hak o durur kâzî ol
Artugı ko tek hemân eksilmesün
Biş ile on arası kesilmesün
Gerçi bu yolda koca kurnaz çok
Bencileyin bir yiler onmaz yok
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 321.)
Gazel
Feth-i bâb oldur bana kim âstânın bekleyem
Taş işigin bekleyüp itleri yanın bekleyem
Çünki yirin bekleyen yiner dimişler lâ-cerem
Fikrüm oldur ki ölince âstânın bekleyem
Bâri pervâz itse bu vîrâne tenden murg-ı cân
Niçe bir yâ Rab bu mihnet âşyânın bekleyem
Bekleyici hod Hudâ çârem ana yiter hemân
İtleri gibi tolanup çevre yanın bekleyem
İşiginde görmez isen Pâreoglı çâre ne
Yollarına hâk olam râh-ı dükânın bekleyem
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 323.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Tevârih-i Âli Osman’dan
Şu arada hatm oldı bu dâstân
Ki bir ravzadur çevresi gülsitân
Görenler melâletden âzâddur
Seni bilmezem bana Bagdâd’dur
Sorarsan ne yirden durur menzilüm
Burusa’da kandandur âb u gilüm
Halâvetde benzer hemân sükkere
Sorar isen adı durur Gökdere
Henûz girmedin şehre ol hoş-güvâr
Kenârında anun güzel köşk var
Egerçi ki bir kurı karaltıdur
Bihişt anun üsti yahud altıdur
Hudâ’nun durur gerçi âlemde mülk
Velî bendenün durur ol gölgelik
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 314.)
Hasb-i Hâl’den
Gözlik ile görmek uman yüzligi
Niçün ider ola bu yüzsüzligi
Her ki yüz içün ide yetmişde ceng
Benzer ana k’ögrene seksende çeng
Zinde degül ol kişi hod sîndedür
Altmış ile yetmiş arasındadur
‘Ömr serâyında çogalsa kovuk
Sofya hevâsı ola gâyet sovuk
Saç agarup oldı sakal üstübî
Kangı gözünle göresin Üsküb’i
Hiç ola mı küngi sovumış koca
Ilıca havzında güzeller kuca
Katı hazer eyle ki Kıratova
İde gümüş tepsiyi oddan tava
Devşür ögün söyleme samur somur
Dögme Samakov diyü sovuk demür
Gözlerinün yaşın idersen Meriç
Filibe’ye akmaz emek çekme hiç
Gerçi gidersin Yenice’ye be-cid
Korkum odur virmeye Vardar geçid
Anca hevâ’î atasın çerh-vâr
Kapu açınca saña Demürhisâr
Oldı saña bengi hayâli Fenâr
Sîne-i sûzânuñ anuñ çün yanar
Karasu’yı gözleyürek sû-be-sû
Âhir iner gözlerüñe kara su
Dimetoka diyü çok itme figân
Kişinüñ ol rîşine tograr sogan
Gerçi ümmîd atına urduñ kefe
Menzil ala mı ki ırakdur Kefe
Kime safâ himmet iderse baba
Hırsova’dan Nîgbolı’ya sapa
Tut ki Filorina’nuñ akçası çok
İlle n’idelüm ki filorisi yok
Anca ciger itdi Manastır rîş
Deyr-i belâdur sakın olma keşîş
Ol ki Gelibolı’yı eyler taleb
Yüzi gözi turşi satar ne aceb
Ditreyüp el olıcak ayak sakat
Fikr-i Galata ola gâyet galat
Hazret-i Eyyûb er ocagıdur
Kim görür anı ki irem bâgıdur
Hak ne nasib eyler ise râzî ol
Hâkim-i bi’l-hak o durur kâzî ol
Artugı ko tek hemân eksilmesün
Biş ile on arası kesilmesün
Gerçi bu yolda koca kurnaz çok
Bencileyin bir yiler onmaz yok
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 321.)
Gazel
Feth-i bâb oldur bana kim âstânın bekleyem
Taş işigin bekleyüp itleri yanın bekleyem
Çünki yirin bekleyen yiner dimişler lâ-cerem
Fikrüm oldur ki ölince âstânın bekleyem
Bâri pervâz itse bu vîrâne tenden murg-ı cân
Niçe bir yâ Rab bu mihnet âşyânın bekleyem
Bekleyici hod Hudâ çârem ana yiter hemân
İtleri gibi tolanup çevre yanın bekleyem
İşiginde görmez isen Pâreoglı çâre ne
Yollarına hâk olam râh-ı dükânın bekleyem
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-Şuarâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 323.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | HİLMÎ, Kadı-zâde Mustafa Hilmî Efendi | d. 1545 - ö. 1569 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Nevzat Çalıkuşu | d. 1955 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MEHMED, Molla Ahmed-zâde Mehmed Çelebi | d. ? - ö. Eylül 1704 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HİLMÎ, Kadı-zâde Mustafa Hilmî Efendi | d. 1545 - ö. 1569 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Nevzat Çalıkuşu | d. 1955 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | MEHMED, Molla Ahmed-zâde Mehmed Çelebi | d. ? - ö. Eylül 1704 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | HİLMÎ, Kadı-zâde Mustafa Hilmî Efendi | d. 1545 - ö. 1569 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Nevzat Çalıkuşu | d. 1955 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MEHMED, Molla Ahmed-zâde Mehmed Çelebi | d. ? - ö. Eylül 1704 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HİLMÎ, Kadı-zâde Mustafa Hilmî Efendi | d. 1545 - ö. 1569 | Meslek | Görüntüle |
11 | Nevzat Çalıkuşu | d. 1955 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | MEHMED, Molla Ahmed-zâde Mehmed Çelebi | d. ? - ö. Eylül 1704 | Meslek | Görüntüle |
13 | HİLMÎ, Kadı-zâde Mustafa Hilmî Efendi | d. 1545 - ö. 1569 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Nevzat Çalıkuşu | d. 1955 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | MEHMED, Molla Ahmed-zâde Mehmed Çelebi | d. ? - ö. Eylül 1704 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | HİLMÎ, Kadı-zâde Mustafa Hilmî Efendi | d. 1545 - ö. 1569 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Nevzat Çalıkuşu | d. 1955 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | MEHMED, Molla Ahmed-zâde Mehmed Çelebi | d. ? - ö. Eylül 1704 | Madde Adı | Görüntüle |