Madde Detay
Sa‘dî Çelebi, Hâfız-zâde Seyyid Mehmed
(d. ?/? - ö. 1105/1693)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Sadî Çelebi’den bahseden kaynaklar onun nerede ve kaç tarihinde doğduğunu kaydetmemişlerdir. Ondan bahseden kaynaklarda hayatı ve sanatıyla ilgili kısa bilgiler yer almaktadır. Müderrisliğe 1096/1685 yılında başladığı dikkate alınırsa 1066/1655-1071/1660 yılları arasında doğmuştur. Asıl adı Seyyid Mehmed’dir. Nakîbüleşrâftan Es‘ad-zâde es-Seyyid Mehmed Sa‘îd Efendi’nin kız kardeşinin oğludur. Bağdatlı İsmail Paşa da Hediyetü'l-Ârifîn’inde Sa‘dî’den bahsederken onu “Rum İli’nin Sadî’si” olarak niteler. Babası, “Zeyrek-zâde Hâfızı” olarak da bilinen Mustafa Efendi’dir. Sadî Çelebi bundan dolayı Hâfızzâde olarak da bilinir. Mustafa Efendi, Vakâyi’ü'l-Fuzalâ’nın belirttiğine göre Kastamonuludur. Sa’dî Çelebi, büyük ihtimalle İstanbul’da doğmuştur.
kaynaklarda iyi bir tahsil gördüğü belirtilmektedir. Söz ve mana ilimlerini öğrenmiştir. Kendisi de kültürlü bir ailede doğmuş ve büyümüştür. Babası Mustafa Efendi, devrin âlimlerindendir. Müderris Seyrek-zâde Seyyid Abdurrahman Efendi’ye intisap etmiş, himmetini görmüştür; Diyarbakır ve Eyüp’te iki defa olmak üzere, Üsküdar kadılıklarında bulunmuş, 1098/1687’de vefat etmiş bir âlim ve bürokrattır. Dayısı Esad-zâde es-Seyyid Mehmed Sa‘îd Efendi de, devrin şeyhülislamlarından Yahya Efendi’den mülazemetle, müderrislik ve Anadolu kazaskerliği yapmış, 1098/1687’de vefat etmiş yine bir âlim ve bürokrattır.
Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çelebi, müderristir.Vakâyi’ü'l-Fuzalâ başta olmak üzere ondan bahseden kaynaklar müderrisliğini överler. Müderrislikte başarılarıyla dikkat çekmiş, bilhassa şeyhülislamların takdirini kazanmıştır. Nakîbüleşrâf Seyrek-zâde Seyyid Abdurrahman Efendi’den icazet almış ve gündeliği 40 akçe olan ve kırkakçeli medrese diye tabir edilen medresede göreve başlamıştır. Daha sonra belli bir süre (mazuliyet süresi) beklemiş, 1096/1685 Rebiyülevvel'inde Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi tarafından Resûl-zâde Ahmed Efendi yerine Fatma Hanım Medresesine, kırklı medresenin bir üst derecesi olan ve gündeliği 50 akçe olan “ibtidâ-i hâric” mansıbıyla atanmıştır. Burada yaklaşık üç yıl görev yapmıştır. 1099/1688 Muharremi'nde bir diğer şeyhülislam Debbağ-zâde Mehmed Efendi tarafından Tirevî Mahmud Efendi-zâde Mehmed Emin Efendi yerine Fîrûz Ağa Medresesi'ne atanmıştır. Aynı yılın Cumadelula'sında adı geçen medresede “ibtidâ-i hâric”in bir üst derecesi olan “dâhil” mansıbına yükseltilmiştir. Sâlim Tezkiresi’nde Ebû Sâ‘id-zâde Feyzullâh Efendi’nin onu Cumadelulada Kadı Abdülhalîm Medresesi müderrisliğine getirdiği, Vakâyi‘ü'l-Fuzalâ ise Cumadelula'da adı geçen medreseye Sun‘ullâh Efendi Hazretleri yerine tayin edildiği kayıtlıdır. Sa‘dî Çelebi’nin yükselişi bu tarihten sonra da devam etmiştir. 1102/1691 Şevvali'nde Esad-zâde Şeyhî Seyyid Mehmed Efendi yerine Hüsrev Kedhüdâ Medresesi'nin “saniye” kısmına atanmıştır.
Kanunî devrinde yeniden düzenlenen ve imparatorluğun son yıllarına kadar devam eden medreselerde sıralama küçükten büyüğe doğru; ibtidâ-i hâric, hareket-i hâric, ibtidâ-i dâhil, hareket-i dâhil, mûsıla-i sahn, sahn-ı semân, ibtidâ-i altmışlı, hareket-i altmışlı, mûsıla-i Süleymaniye, hâmise-i Süleymaniye, Süleymaniye, dârü’l-hadîs şeklinde on iki dereceden meydana geliyordu. Sa‘dî Çelebi “dâhil” mansıbına yükseltildikten sonra Es‘ad-zâde Şeyhî Seyyid Mehmed Efendi yerine Hüsrev Kedhüdâ Medresesinin “saniye” kısmına atandığına göre en azından dördüncü ya da beşinci derecede yani “hareket-i dâhil” ya da “mûsıla-i sahn”da bulunuyor olmalıdır. Bu da onun müderrislikte epeyce yükseldiğini gösterir.
1105/1693’te vefat ettiğine göre muhtemelen bu onun son görevidir. Kaynaklar, onun ölüm tarihi konusunda birleşirler. Safâyî, Belîğ ve Hediyetü'l-‘Ârifîn’de ölüm tarihi 1105/1693’tür. Tezkire-i Şuarâ-i Sâlim’de, “Safer 1105”tir. Sicill-i Osmânî’de “1105 saferinin dokuzuncu günü” olarak geçer. Sa‘dî Çelebi'nin ölümü ve defni ile ilgili en geniş bilgiyi Vakâyi‘ü'l-Fuzalâ’da buluruz. Burada verilen bilgilere göre Sa‘dî Çelebi [bin] yüz beş saferinin dokuzuncu cumartesi günü vebadan ölmüş ve Ebâ Eyyubî Ensarî yakınlarındaki Defterdar Camii mezarlığında, babasının kabrinin yanına defnedilmiştir. Boş kalan medresesine de Tekirdağlı Mustafa Paşa İmamı Süleyman Efendi atanmıştır. Sa‘dî Çelebi’nin müderrisliğe başladığı 1096/1685 yılını dikkate alırsak onun genç yaşta öldüğünü söyleyebiliriz. Eşi ve çocukları konusunda bilgi yoktur (Esir 1994: 12-38).
Kaynakların verdiği bu bilgilerin yanında, Divan’ındaki bazı ipuçlarından onun hayatı ile ilgili birkaç bilgiye daha ulaşıyoruz. Sa‘dî Çelebi, Divan’ındaki on birinci kasidesini sunduğu Şeyhülislam’dan müderrislikte “dâhil” mansıbı talep etmektedir. Yine dayısının oğlu, Seyyid Mehmed Kâşif’e yazdığı manzum mektubunda Kâşif’ten, Mesnevi okutmaya icazet almış biri diye övgüyle bahseder. Bu da Sa‘dî Çelebi’nin Mevlevi Tarikatına mensup olduğunu akla getirir. Yine Kâşif’in nazmından etkilendiğini söyler.
Sa‘dî Çelebi’nin Câm-ı Gîtî-nümâ Tercümesi ve Divan’ı olmak üzere iki eseri bulunmaktadır. Kaynaklar daha ziyade Divan’ından söz ederler. Sa‘dî Çelebi Divanı’ndaki şiirler alışılmış divan tertibine göredir. Başta dinî şiirler; münacat ve naatlar; sonra methiyeler, gazeller, rubailer, tarihler gelir; sonunda da Farsça bir tahmis ve mesnevi şeklinde bir mektup bulunur. Divan’da ayrıca Arapça bir şiir, Farsça bir rubai ile yirmi beş civarında Farsça gazel de vardır.
Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çelebi’den bahseden kaynaklar, onun 17. asır şuarası içinde müstesna bir yere sahip olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Başta Vakâyi’ü'l-Fuzalâ ve Sâlim Tezkiresi olmak üzere kaynaklar şiir ve nesirdeki maharetine dikkat çekerler. Kadı Mîr Hüseyin el-Meybüdî’nin 908-909/1503/4 Câm-ı Gîtî-nümâ’sını Farsça'dan Arapça'ya tercüme ettiği kaynaklarca belirtilir. Sa‘dî Çelebi Fuzûlî, Bâkî, Cevrî Çelebi ve Nâilî-i Kadîm’den etkilenmiştir (Esir 1994: 1-100).
Kaynakça
Belîğ. Nuhbetü'l-Âsâr li-Zeyl-i Zübdeti'l-Eş’âr. İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. Nu. 1182.
Esir, Hasan Ali (hzl.) (1994). Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çebebi Divanı (İnceleme-Metin-Sözlük-İndeks). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî. Vefeyât-ı Selâtîn ve Meşâhir-i Ricâl. İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. Nu. 2539.
İpekten, Halûk, M. İsen, R.Toparlı, N. Okçu ve T. Karabey (1998). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay.
İsmail Paşa el-Bagdâdî (1951). Hediyetü'l-‘Ârifîn Esmâ'ü'l-Muellifîn ve Âsârü'l-Musannifîn. C. 1-2. İstanbul: Maarif Vekâleti Matbaası.
İstanbul Kitaplıkları Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (1947). C. 2. İstanbul: MEB Yay.
Karlığa, H. Bekir (2001). “Kadı Mîr Meybüdî”. İslam Ansiklopedisi. C. 24. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay.
Mehmed Süreyyâ (1315). Sicill-i Osmanî yâhûd Tezkire-i Meşâhir-i Osmânîye. C. 3. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Müstakîmzâde Sadettin Süleyman. Mecelletü'n-Nisâb. Süleymaniye Ktp. Halet Efendi bl. Nu. 628.
Özcan, Abdülkadir (hzl) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Vakâyi‘ü'l-Fuzalâ-Şaka’ik-i Nu‘mâniye ve Zeyilleri-4. C. 1-2-3. İstanbul: Çağrı Yay.
Sadî Çelebi. Divan-ı Sadî. Fatih Millet Ktp. Ali Emiri Efendi. Manzum. Nu. 207.
Sadî Çelebi. Dîvân-ı Hâfız-zâde Sadî Çelebi. İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. Nu. 617.
Safâyî. Tezkire-i Safâyî. İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. Nu. 3215.
Sâlim. Tezkire-i Şuarâ-yı Sâlim Efendi. İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. Nu. 2407.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HASAN ALİ ESİRYayın Tarihi: 06.12.2013Güncelleme Tarihi: 26.11.2020Eserlerinden Örnekler
Na‘t-ı Şerîf
Bu şeb ki şem‘-i fürûzende-i dil-i bî-tâb
Olurdu nûr-dih-i bezm-i mihr-i ‘âlem-tâb
Bu şeb ki şu‘le-i kandîl-i tab‘-ı pür lem’a
Olurdu zîver-i tâk-ı sipihr-i heft-kıbâb
Bu şeb ki şa‘şa‘a-i şevk-i neyyir-i hâtır
Ederdi şem‘a-i kâfûr-ı âftâbı müzâb
Bu şeb ki safvet-i Tesnîm-i feyz-i bî-zulmet
Verirdi cebhe-i âb-ı hayâta çîn-i hicâb
Bu şeb ki jâle-i feyz ü nesîm-i ‘âlem-i gayb
Kılardı gülşen-i sahn-ı derûnumu şâdâb
Bu şeb ki neşve-i câm-ı leb-â-leb-i tevfîk
Ederdi çâşnî-i Kevseri dile işrâb
Bu şeb ki cûşiş-i bahr-i safâdan olmuş-ıdı
Kenâr-ı kulzüm-i endîşe pür dür-i nâ-yâb
Bu şeb ki dest-i keremle güşâde etmiş-idi
Dür-i hizâne-i feyzi müfettihü'l-ebvâb
Bu hâlet-i ferah-efzâ olunca cilve-nümâ
Vücûdum eyledi şevk-i meserret istî‘âb
Bu inbisâtla kıldım zamân-ı nâtıkamı
Senâ-güzâr-ı Resûli güzîn-i ‘arş-ı cenâb
Güzîde-server-i âdem netîce-i ‘âlem
Hulâsa-i eser-i hak ü bâd u âteş ü âb
Yegâne-râyiz-i rahş-ı şeref ki lâyıkdır
Şu‘â‘-ı mihri ‘inân eylese hilâli rikâb
O şeh ki bende-i fermân-ı hükmü oldu cihân
‘Aceb mi dâ’ire-i şer‘i olsa tavk-ı rikâb
Dür-i sadefçe-i fıtrat ki bahr-i lütfundan
Sezâdır olsa eger nüh felek misâl-i habâb
Latîf-i nûr-ı musavver ki kande ‘azm etse
Olurdu farkına elbetde sâyebân sehâb
Ki idemezdi nigeh tâb-ı hüsnüne hurşîd
O mihr-i evc-i şeref olmayınca zîr-i nikâb
Meh-i sipihr-i hidâyet ki feyz-ı nûrundan
Göründü kâfile-i güm-rehâna râh-ı savâb
Tabîb-i çâre-resân kim olunca rûz-ı su'âl
Eder şefâ‘atini haste-i ‘ikâba cevâb
Senâsına o şehin gâyet olmaz ey Sa‘dî
Mahallidir edesin menzil-i dürûda şitâb
Hemîşe tâ ola meclâ-yı nûr-ı feyz-i Hüdâ
Derûn-ı ehl-i sühan hâtır-ı ulü'l-elbâb
Salât-ı bî-had u pâyân selâm-ı bî-gâyet
Revân-ı enverine ola tâbe-rûz-ı hisâb
Gazel
Gerçi ser-mest-i mey-i sâgar-ı ‘işret degilim
Hele âzürde-i derd-i ser-i mihnet degilim
İntizârım haber-i vuslat-ı cânâneyedir
Yohsa ey bâd-ı sabâ ben sana hasret degilim
Arza-i kâle-i nâz etmesin ol ‘işve-fürûş
Şehr-i ‘aşkında anın ehl-i ticâret degilim
Etmem ümmîd-i rehâ kâkülüne bende iken
Yine pâ-beste-i zencîre-i mihnet degilim
Sa‘diyâ gûşe-i ‘uzlete karâr eyleyeli
Mâ’il-i dağdağa dil-dâde-i devlet degilim
Rubâî
Mey-hâne-i ‘aşkı edeli cây-ı nişest
Bî-sâgar u sâkî vü şarâb olduk mest
Her kim ki şinâver olsa bahr-i ‘aşka
İmdâd degil zarar verir pâyla dest
Târîh Berâ-yı Kapûdânî-i Musâhib Pâşâ
Bârekallâh zihî feyz-i nesîm-i tevfîk
Etdi fülk-i felegi keşti-i deryâ-yı safâ
Habbezâ ‘âtıfet-i Hazret-i Fettâh-ı Muîn
Kıldı bir dâveri vâlî-i umûr-ı deryâ
Niçe dâver yem-i ihsân u kerem lücce-i cûd
Menba‘-ı lütf u himem mazhar-ı eltâf-ı Hüdâ
Tab‘-ı pâkîzesi gayret-keş-i dîn ü devlet
Meşreb-i pâki mededkârî-i hâl-i fukarâ
Kapûdânlık ki vücûduyla şeref-yâb oldu
N'ola ger bahr nisâr eylese lü'lü-i senâ
Dest-gîri vü zahîri ola her dem Bârî
Dâ’imâ eyleye mansûr u muzaffer Mevlâ
Dâ‘i-i devleti Sa‘dî dedi târîhin anın
Kapudân oldu lütuf-pîşe Musâhib Paşa
قپودان اولدى لطف پيشه مصاحب پاشا
Sene 1095 /1684
(Esir, Hasan Ali (hzl.) (1994). Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çebebi Divanı (İnceleme-Metin-Sözlük-İndeks). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 152-154, 262, 309, 329)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 06.12.2013Güncelleme Tarihi: 26.11.2020Eserlerinden Örnekler
Na‘t-ı Şerîf
Bu şeb ki şem‘-i fürûzende-i dil-i bî-tâb
Olurdu nûr-dih-i bezm-i mihr-i ‘âlem-tâb
Bu şeb ki şu‘le-i kandîl-i tab‘-ı pür lem’a
Olurdu zîver-i tâk-ı sipihr-i heft-kıbâb
Bu şeb ki şa‘şa‘a-i şevk-i neyyir-i hâtır
Ederdi şem‘a-i kâfûr-ı âftâbı müzâb
Bu şeb ki safvet-i Tesnîm-i feyz-i bî-zulmet
Verirdi cebhe-i âb-ı hayâta çîn-i hicâb
Bu şeb ki jâle-i feyz ü nesîm-i ‘âlem-i gayb
Kılardı gülşen-i sahn-ı derûnumu şâdâb
Bu şeb ki neşve-i câm-ı leb-â-leb-i tevfîk
Ederdi çâşnî-i Kevseri dile işrâb
Bu şeb ki cûşiş-i bahr-i safâdan olmuş-ıdı
Kenâr-ı kulzüm-i endîşe pür dür-i nâ-yâb
Bu şeb ki dest-i keremle güşâde etmiş-idi
Dür-i hizâne-i feyzi müfettihü'l-ebvâb
Bu hâlet-i ferah-efzâ olunca cilve-nümâ
Vücûdum eyledi şevk-i meserret istî‘âb
Bu inbisâtla kıldım zamân-ı nâtıkamı
Senâ-güzâr-ı Resûli güzîn-i ‘arş-ı cenâb
Güzîde-server-i âdem netîce-i ‘âlem
Hulâsa-i eser-i hak ü bâd u âteş ü âb
Yegâne-râyiz-i rahş-ı şeref ki lâyıkdır
Şu‘â‘-ı mihri ‘inân eylese hilâli rikâb
O şeh ki bende-i fermân-ı hükmü oldu cihân
‘Aceb mi dâ’ire-i şer‘i olsa tavk-ı rikâb
Dür-i sadefçe-i fıtrat ki bahr-i lütfundan
Sezâdır olsa eger nüh felek misâl-i habâb
Latîf-i nûr-ı musavver ki kande ‘azm etse
Olurdu farkına elbetde sâyebân sehâb
Ki idemezdi nigeh tâb-ı hüsnüne hurşîd
O mihr-i evc-i şeref olmayınca zîr-i nikâb
Meh-i sipihr-i hidâyet ki feyz-ı nûrundan
Göründü kâfile-i güm-rehâna râh-ı savâb
Tabîb-i çâre-resân kim olunca rûz-ı su'âl
Eder şefâ‘atini haste-i ‘ikâba cevâb
Senâsına o şehin gâyet olmaz ey Sa‘dî
Mahallidir edesin menzil-i dürûda şitâb
Hemîşe tâ ola meclâ-yı nûr-ı feyz-i Hüdâ
Derûn-ı ehl-i sühan hâtır-ı ulü'l-elbâb
Salât-ı bî-had u pâyân selâm-ı bî-gâyet
Revân-ı enverine ola tâbe-rûz-ı hisâb
Gazel
Gerçi ser-mest-i mey-i sâgar-ı ‘işret degilim
Hele âzürde-i derd-i ser-i mihnet degilim
İntizârım haber-i vuslat-ı cânâneyedir
Yohsa ey bâd-ı sabâ ben sana hasret degilim
Arza-i kâle-i nâz etmesin ol ‘işve-fürûş
Şehr-i ‘aşkında anın ehl-i ticâret degilim
Etmem ümmîd-i rehâ kâkülüne bende iken
Yine pâ-beste-i zencîre-i mihnet degilim
Sa‘diyâ gûşe-i ‘uzlete karâr eyleyeli
Mâ’il-i dağdağa dil-dâde-i devlet degilim
Rubâî
Mey-hâne-i ‘aşkı edeli cây-ı nişest
Bî-sâgar u sâkî vü şarâb olduk mest
Her kim ki şinâver olsa bahr-i ‘aşka
İmdâd degil zarar verir pâyla dest
Târîh Berâ-yı Kapûdânî-i Musâhib Pâşâ
Bârekallâh zihî feyz-i nesîm-i tevfîk
Etdi fülk-i felegi keşti-i deryâ-yı safâ
Habbezâ ‘âtıfet-i Hazret-i Fettâh-ı Muîn
Kıldı bir dâveri vâlî-i umûr-ı deryâ
Niçe dâver yem-i ihsân u kerem lücce-i cûd
Menba‘-ı lütf u himem mazhar-ı eltâf-ı Hüdâ
Tab‘-ı pâkîzesi gayret-keş-i dîn ü devlet
Meşreb-i pâki mededkârî-i hâl-i fukarâ
Kapûdânlık ki vücûduyla şeref-yâb oldu
N'ola ger bahr nisâr eylese lü'lü-i senâ
Dest-gîri vü zahîri ola her dem Bârî
Dâ’imâ eyleye mansûr u muzaffer Mevlâ
Dâ‘i-i devleti Sa‘dî dedi târîhin anın
Kapudân oldu lütuf-pîşe Musâhib Paşa
قپودان اولدى لطف پيشه مصاحب پاشا
Sene 1095 /1684
(Esir, Hasan Ali (hzl.) (1994). Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çebebi Divanı (İnceleme-Metin-Sözlük-İndeks). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 152-154, 262, 309, 329)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 26.11.2020Eserlerinden Örnekler
Na‘t-ı Şerîf
Bu şeb ki şem‘-i fürûzende-i dil-i bî-tâb
Olurdu nûr-dih-i bezm-i mihr-i ‘âlem-tâb
Bu şeb ki şu‘le-i kandîl-i tab‘-ı pür lem’a
Olurdu zîver-i tâk-ı sipihr-i heft-kıbâb
Bu şeb ki şa‘şa‘a-i şevk-i neyyir-i hâtır
Ederdi şem‘a-i kâfûr-ı âftâbı müzâb
Bu şeb ki safvet-i Tesnîm-i feyz-i bî-zulmet
Verirdi cebhe-i âb-ı hayâta çîn-i hicâb
Bu şeb ki jâle-i feyz ü nesîm-i ‘âlem-i gayb
Kılardı gülşen-i sahn-ı derûnumu şâdâb
Bu şeb ki neşve-i câm-ı leb-â-leb-i tevfîk
Ederdi çâşnî-i Kevseri dile işrâb
Bu şeb ki cûşiş-i bahr-i safâdan olmuş-ıdı
Kenâr-ı kulzüm-i endîşe pür dür-i nâ-yâb
Bu şeb ki dest-i keremle güşâde etmiş-idi
Dür-i hizâne-i feyzi müfettihü'l-ebvâb
Bu hâlet-i ferah-efzâ olunca cilve-nümâ
Vücûdum eyledi şevk-i meserret istî‘âb
Bu inbisâtla kıldım zamân-ı nâtıkamı
Senâ-güzâr-ı Resûli güzîn-i ‘arş-ı cenâb
Güzîde-server-i âdem netîce-i ‘âlem
Hulâsa-i eser-i hak ü bâd u âteş ü âb
Yegâne-râyiz-i rahş-ı şeref ki lâyıkdır
Şu‘â‘-ı mihri ‘inân eylese hilâli rikâb
O şeh ki bende-i fermân-ı hükmü oldu cihân
‘Aceb mi dâ’ire-i şer‘i olsa tavk-ı rikâb
Dür-i sadefçe-i fıtrat ki bahr-i lütfundan
Sezâdır olsa eger nüh felek misâl-i habâb
Latîf-i nûr-ı musavver ki kande ‘azm etse
Olurdu farkına elbetde sâyebân sehâb
Ki idemezdi nigeh tâb-ı hüsnüne hurşîd
O mihr-i evc-i şeref olmayınca zîr-i nikâb
Meh-i sipihr-i hidâyet ki feyz-ı nûrundan
Göründü kâfile-i güm-rehâna râh-ı savâb
Tabîb-i çâre-resân kim olunca rûz-ı su'âl
Eder şefâ‘atini haste-i ‘ikâba cevâb
Senâsına o şehin gâyet olmaz ey Sa‘dî
Mahallidir edesin menzil-i dürûda şitâb
Hemîşe tâ ola meclâ-yı nûr-ı feyz-i Hüdâ
Derûn-ı ehl-i sühan hâtır-ı ulü'l-elbâb
Salât-ı bî-had u pâyân selâm-ı bî-gâyet
Revân-ı enverine ola tâbe-rûz-ı hisâb
Gazel
Gerçi ser-mest-i mey-i sâgar-ı ‘işret degilim
Hele âzürde-i derd-i ser-i mihnet degilim
İntizârım haber-i vuslat-ı cânâneyedir
Yohsa ey bâd-ı sabâ ben sana hasret degilim
Arza-i kâle-i nâz etmesin ol ‘işve-fürûş
Şehr-i ‘aşkında anın ehl-i ticâret degilim
Etmem ümmîd-i rehâ kâkülüne bende iken
Yine pâ-beste-i zencîre-i mihnet degilim
Sa‘diyâ gûşe-i ‘uzlete karâr eyleyeli
Mâ’il-i dağdağa dil-dâde-i devlet degilim
Rubâî
Mey-hâne-i ‘aşkı edeli cây-ı nişest
Bî-sâgar u sâkî vü şarâb olduk mest
Her kim ki şinâver olsa bahr-i ‘aşka
İmdâd degil zarar verir pâyla dest
Târîh Berâ-yı Kapûdânî-i Musâhib Pâşâ
Bârekallâh zihî feyz-i nesîm-i tevfîk
Etdi fülk-i felegi keşti-i deryâ-yı safâ
Habbezâ ‘âtıfet-i Hazret-i Fettâh-ı Muîn
Kıldı bir dâveri vâlî-i umûr-ı deryâ
Niçe dâver yem-i ihsân u kerem lücce-i cûd
Menba‘-ı lütf u himem mazhar-ı eltâf-ı Hüdâ
Tab‘-ı pâkîzesi gayret-keş-i dîn ü devlet
Meşreb-i pâki mededkârî-i hâl-i fukarâ
Kapûdânlık ki vücûduyla şeref-yâb oldu
N'ola ger bahr nisâr eylese lü'lü-i senâ
Dest-gîri vü zahîri ola her dem Bârî
Dâ’imâ eyleye mansûr u muzaffer Mevlâ
Dâ‘i-i devleti Sa‘dî dedi târîhin anın
Kapudân oldu lütuf-pîşe Musâhib Paşa
قپودان اولدى لطف پيشه مصاحب پاشا
Sene 1095 /1684
(Esir, Hasan Ali (hzl.) (1994). Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çebebi Divanı (İnceleme-Metin-Sözlük-İndeks). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 152-154, 262, 309, 329)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Na‘t-ı Şerîf
Bu şeb ki şem‘-i fürûzende-i dil-i bî-tâb
Olurdu nûr-dih-i bezm-i mihr-i ‘âlem-tâb
Bu şeb ki şu‘le-i kandîl-i tab‘-ı pür lem’a
Olurdu zîver-i tâk-ı sipihr-i heft-kıbâb
Bu şeb ki şa‘şa‘a-i şevk-i neyyir-i hâtır
Ederdi şem‘a-i kâfûr-ı âftâbı müzâb
Bu şeb ki safvet-i Tesnîm-i feyz-i bî-zulmet
Verirdi cebhe-i âb-ı hayâta çîn-i hicâb
Bu şeb ki jâle-i feyz ü nesîm-i ‘âlem-i gayb
Kılardı gülşen-i sahn-ı derûnumu şâdâb
Bu şeb ki neşve-i câm-ı leb-â-leb-i tevfîk
Ederdi çâşnî-i Kevseri dile işrâb
Bu şeb ki cûşiş-i bahr-i safâdan olmuş-ıdı
Kenâr-ı kulzüm-i endîşe pür dür-i nâ-yâb
Bu şeb ki dest-i keremle güşâde etmiş-idi
Dür-i hizâne-i feyzi müfettihü'l-ebvâb
Bu hâlet-i ferah-efzâ olunca cilve-nümâ
Vücûdum eyledi şevk-i meserret istî‘âb
Bu inbisâtla kıldım zamân-ı nâtıkamı
Senâ-güzâr-ı Resûli güzîn-i ‘arş-ı cenâb
Güzîde-server-i âdem netîce-i ‘âlem
Hulâsa-i eser-i hak ü bâd u âteş ü âb
Yegâne-râyiz-i rahş-ı şeref ki lâyıkdır
Şu‘â‘-ı mihri ‘inân eylese hilâli rikâb
O şeh ki bende-i fermân-ı hükmü oldu cihân
‘Aceb mi dâ’ire-i şer‘i olsa tavk-ı rikâb
Dür-i sadefçe-i fıtrat ki bahr-i lütfundan
Sezâdır olsa eger nüh felek misâl-i habâb
Latîf-i nûr-ı musavver ki kande ‘azm etse
Olurdu farkına elbetde sâyebân sehâb
Ki idemezdi nigeh tâb-ı hüsnüne hurşîd
O mihr-i evc-i şeref olmayınca zîr-i nikâb
Meh-i sipihr-i hidâyet ki feyz-ı nûrundan
Göründü kâfile-i güm-rehâna râh-ı savâb
Tabîb-i çâre-resân kim olunca rûz-ı su'âl
Eder şefâ‘atini haste-i ‘ikâba cevâb
Senâsına o şehin gâyet olmaz ey Sa‘dî
Mahallidir edesin menzil-i dürûda şitâb
Hemîşe tâ ola meclâ-yı nûr-ı feyz-i Hüdâ
Derûn-ı ehl-i sühan hâtır-ı ulü'l-elbâb
Salât-ı bî-had u pâyân selâm-ı bî-gâyet
Revân-ı enverine ola tâbe-rûz-ı hisâb
Gazel
Gerçi ser-mest-i mey-i sâgar-ı ‘işret degilim
Hele âzürde-i derd-i ser-i mihnet degilim
İntizârım haber-i vuslat-ı cânâneyedir
Yohsa ey bâd-ı sabâ ben sana hasret degilim
Arza-i kâle-i nâz etmesin ol ‘işve-fürûş
Şehr-i ‘aşkında anın ehl-i ticâret degilim
Etmem ümmîd-i rehâ kâkülüne bende iken
Yine pâ-beste-i zencîre-i mihnet degilim
Sa‘diyâ gûşe-i ‘uzlete karâr eyleyeli
Mâ’il-i dağdağa dil-dâde-i devlet degilim
Rubâî
Mey-hâne-i ‘aşkı edeli cây-ı nişest
Bî-sâgar u sâkî vü şarâb olduk mest
Her kim ki şinâver olsa bahr-i ‘aşka
İmdâd degil zarar verir pâyla dest
Târîh Berâ-yı Kapûdânî-i Musâhib Pâşâ
Bârekallâh zihî feyz-i nesîm-i tevfîk
Etdi fülk-i felegi keşti-i deryâ-yı safâ
Habbezâ ‘âtıfet-i Hazret-i Fettâh-ı Muîn
Kıldı bir dâveri vâlî-i umûr-ı deryâ
Niçe dâver yem-i ihsân u kerem lücce-i cûd
Menba‘-ı lütf u himem mazhar-ı eltâf-ı Hüdâ
Tab‘-ı pâkîzesi gayret-keş-i dîn ü devlet
Meşreb-i pâki mededkârî-i hâl-i fukarâ
Kapûdânlık ki vücûduyla şeref-yâb oldu
N'ola ger bahr nisâr eylese lü'lü-i senâ
Dest-gîri vü zahîri ola her dem Bârî
Dâ’imâ eyleye mansûr u muzaffer Mevlâ
Dâ‘i-i devleti Sa‘dî dedi târîhin anın
Kapudân oldu lütuf-pîşe Musâhib Paşa
قپودان اولدى لطف پيشه مصاحب پاشا
Sene 1095 /1684
(Esir, Hasan Ali (hzl.) (1994). Hâfız-zâde Seyyid Mehmed Sa‘dî Çebebi Divanı (İnceleme-Metin-Sözlük-İndeks). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 152-154, 262, 309, 329)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Azize Emrem | d. 1910 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Azmi Nihad Erman | d. 11 Ocak 1911 - ö. 1992 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | FEYZÎ, İbrahim Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1723-24? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Azize Emrem | d. 1910 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Azmi Nihad Erman | d. 11 Ocak 1911 - ö. 1992 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | FEYZÎ, İbrahim Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1723-24? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Azize Emrem | d. 1910 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Azmi Nihad Erman | d. 11 Ocak 1911 - ö. 1992 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | FEYZÎ, İbrahim Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1723-24? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Azize Emrem | d. 1910 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Azmi Nihad Erman | d. 11 Ocak 1911 - ö. 1992 | Meslek | Görüntüle |
12 | FEYZÎ, İbrahim Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1723-24? | Meslek | Görüntüle |
13 | Azize Emrem | d. 1910 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Azmi Nihad Erman | d. 11 Ocak 1911 - ö. 1992 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | FEYZÎ, İbrahim Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1723-24? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Azize Emrem | d. 1910 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Azmi Nihad Erman | d. 11 Ocak 1911 - ö. 1992 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | FEYZÎ, İbrahim Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1723-24? | Madde Adı | Görüntüle |