Madde Detay
SAİD EMRE, Molla Sadeddin
(d. ?/? - ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Said Emre ya da Molla Sadeddin olarak bilinen şair 13.-14. yüzyıllarda yaşadığı bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılmamıştır. Said Emre’nin Aksaraylı âlimlerden olduğu bilinmektedir (Alkan 2008: 555-556). Hacı Bektâş-ı Velî’yi tanımadan önce, Aksaray’da 400 talebeye ders okuttuğu, her yıl bu talebelerinden bazılarıyla Kayseri’de bir ereni ziyarete gittiği ifade edilmektedir. Hünkâr’ı da bu seyahatlerden birinde tanıdığı ileri sürülür (Coşan 2013: 55-63). Ozanın iki isme ya da mahlasa sahip olması onun kimliği ile ilgili birtakım karışıklıklara yol açmıştır. Hacı Bektaş, Yunus Emre ve Hacım Sultan’ın rahle-i tedrisatından geçtiği anlaşılan ozanın isimlendirilişi ile ilgili durumu aydınlığa kavuşturmak, kendisinin tasavvuf öğretisi bağlamında belirginleşen hayat hikâyesini anlamayı mümkün kılmaktadır. Vilayetname’de anlatılan menkabelerde, Molla Sadeddin’in veya Said Emre’nin Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli ile ilişkisinden söz edilmektedir. Bu anlatılanlar bir bakıma ozana atfedilen bu iki ismin doğurduğu çelişkili durumu da izah etmektedir. Zira Vilayetname’de, iki isme sahip olan ozanın Molla Sadeddin’den Said Emre’ye dönüştüğü yani maneviyatındaki yükselişin nişanesi olarak bu ismi aldığı anlatılmaktadır (Gölpınarlı 1990: 60-61). Ozanın kendi dizeleri de bu durumu dile getirir: “Sıdkı birle meydana gelen talibler bugün/Han ü manı terk edüb geçer cümle varundan/Adum Said değülken cümle müşkil halliken/ Bir ayet okumuşam Hünkâr'ın esrarundan.”
Ozan ile ilgili yapılan araştırmalara bakıldığında Molla Sadeddin isminin Vilayetname’de Makalât’ı çeviren kişi olarak geçtiği görülür. Ayrıca tercümenin başında Molla Sadeddin’in birkaç şiiri de bulunmaktadır. Bu şiirlerin dışında Helmut Ritter’in bulduğu 14. yüzyılda yazılmış, en eski Yunus Emre Divanı olarak bilinen, el yazmasında Yunus Emre’nin 98 şiirinden sonra “Min kelam-ı Kıdvetı’l vâsılîn Said Emre Rahmetüllahi alyh” başlığı altında Said Emre’nin 15 şiiri yer almaktadır (Köprülü 1927: 302). Bu şiirleri Abdülbaki Gölpınarlı Yûnus Emre ve Tasavvuf adlı kitabında yayımlamıştır (1961: 280-294). Bu şiirlerde ise Said Emre mahlasının kullanıldığı dikkat çeker. Menâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî’de kendisinin “muteber bir divanı” olduğundan da bahsedilmektedir. Aksaray’da doğan şairin Manisa’nın Kula ilçesinin Sarnıç köyünde bulunan türbesinden yola çıkarak bu bölgede vefat ettiği düşünülebilir. Sarnıç köylüleri Said Emre’nin mezarına büyük hürmet göstermekte ve onun bir sufi olduğunu kabul etmektedir. Halk onu, “Şıh (Şeyh) Said”, “Said Emre”, “Said Dede” veya sadece “Dede” olarak isimlendirmektedir. Onunla ilgili menkabeler kulaktan kulağa günümüze kadar anlatılagelmiştir (Alkan 2008).
Said Emre’nin şiirlerinin bir kısmı Yunus Emre’nin şiirleriyle karıştırılmıştır. Bu karışıklığın birkaç nedeni vardır. Öncelikle Said yanında Emre veya Said Emre mahlasını kullanması bu karışıklığa neden olmuştur. Buna ek olarak Gölpınarlı’nın örnekleriyle gösterdiği gibi bazı şiirleri Yunus’un şiirlerinin bir başka şekilde söylenişi, bir kısmı da nazire görünümündedir. Örneğin, Yunus’un “Ete deriye büründüm Yunus diye göründüm” dizesini “Adım âdem urundum üşde zuhura geldüm” olarak dile getirmiştir. Köprülü de Said Emre’nin Yunus’un en yakın takipçisi olduğunu ileri sürmektedir (1927: 302; 2000: 64).
Onun şiirlerinde Yunus’unkilerde olduğu gibi Türkçe söyleyiş hâkimdir. Bunu hem sözcük seçiminde, deyiş kullanımında hem de cümle kuruluşunda gözlemlemek mümkündür. Şiirlerinde ele aldığı konuya uygun olarak istek kipini, soru sözcüklerini, alışılmış benzetmeleri kullanılır. Kullandığı dil sanatlı olmaktan çok sade ve anlaşılırdır. Şiirlerindeki tema bağlamında da devrinin tasavvuf anlayışıyla uyum içindedir. Kendisi şiirlerinde daha çok Tanrı’yla bir olma duygusunun getirdiği hâlleri, toplum nazarında içinde bulunduğu durumu teslimiyet kavramı ekseninde dile getirir.
Kaynakça
Alkan, Mustafa (2006). “Germiyan İlinde Bir Sûfi: Said Emre (Zâviyesi, Mezarı, Şiirleri ve Menkıbeleri)”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi. Ankara. 38: 25- 4.
Alkan, Mustafa (2008). “Said Emre”, İslam Ansiklopedisi. C. 35. 555-556.
Coşan, Esat. (hzl.) (1990). Makâlât. Ankara: Sistem Ofset.
Gölpınarlı, Abdülkadir (hzl.) (1958). Menakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî: Vilâyetnâme. İstanbul: yyy.
Gölpınarlı, Abdülkadir (1961). Yunus Emre ve Tasavvuf. yyy.
Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre. İstanbul: İş Bankası Yay.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.
Köprülü, M. Fuad. (1927). “Said Emre”, Hayat Mecmuası. 2 (42). Ankara: yyy.
Köprülü, M. Fuad (1981). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ZEHRA SEMA DEMİRYayın Tarihi: 08.01.2015Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
İlahi
Değme bir andığımda yürek yerinde durmaz
Nice kim anı anam gönlüm hiç karar kılmaz
Bana derler oturgil, bir yerde sebat urgıl
Sebatın andan iste, gönlümü bana vermez
Aşk hod deniz misali, mevci kapar gönlümü
Yüz bin tefekkür ettim, endişem ana ermez
Sermayem gönül idi, aşk erdi yağmaladı
Canımın derdi oldur, görmeye destur vermez
Kime şikayet edem, kim koyup kime gidem
Yine ana varayım, yüreğim ayrı varmaz
Aşk burcundan inerim, zamaneye dönerim
Aşktan artık pişeyi dost bana reva görmez
Gark oldum aşk mevcine deniz teferrücüne
Aşktan çıkmayan gönül ayruk kendine gelmez
Said n’ider pişeyi kaçan kor temaşayı
Aşktan temaşa duyan ayruk pişeye varmaz
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlahi
Hudavenda! Kulum, ermine ferman
Zira sensin benim derdime derman
Senin işlerine kimse karışmaz
Alimler cümlesi yolunda hayran
Bezedi yeryüzün rahmet nuruyla
Yarattın gökleri buy ere sayvan
Ebedsin, senden ayrığı fenadır
Kani yel götüren that-ı Süleyman?
Kanı Hüsrev, kanı Şirin-i Ferhat
Kani ol Calinus Hakim-i Lokman?
Bular geçti, belirmedi nişanı,
Çürüdü tenleri canları pinhan
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 08.01.2015Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
İlahi
Değme bir andığımda yürek yerinde durmaz
Nice kim anı anam gönlüm hiç karar kılmaz
Bana derler oturgil, bir yerde sebat urgıl
Sebatın andan iste, gönlümü bana vermez
Aşk hod deniz misali, mevci kapar gönlümü
Yüz bin tefekkür ettim, endişem ana ermez
Sermayem gönül idi, aşk erdi yağmaladı
Canımın derdi oldur, görmeye destur vermez
Kime şikayet edem, kim koyup kime gidem
Yine ana varayım, yüreğim ayrı varmaz
Aşk burcundan inerim, zamaneye dönerim
Aşktan artık pişeyi dost bana reva görmez
Gark oldum aşk mevcine deniz teferrücüne
Aşktan çıkmayan gönül ayruk kendine gelmez
Said n’ider pişeyi kaçan kor temaşayı
Aşktan temaşa duyan ayruk pişeye varmaz
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlahi
Hudavenda! Kulum, ermine ferman
Zira sensin benim derdime derman
Senin işlerine kimse karışmaz
Alimler cümlesi yolunda hayran
Bezedi yeryüzün rahmet nuruyla
Yarattın gökleri buy ere sayvan
Ebedsin, senden ayrığı fenadır
Kani yel götüren that-ı Süleyman?
Kanı Hüsrev, kanı Şirin-i Ferhat
Kani ol Calinus Hakim-i Lokman?
Bular geçti, belirmedi nişanı,
Çürüdü tenleri canları pinhan
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
İlahi
Değme bir andığımda yürek yerinde durmaz
Nice kim anı anam gönlüm hiç karar kılmaz
Bana derler oturgil, bir yerde sebat urgıl
Sebatın andan iste, gönlümü bana vermez
Aşk hod deniz misali, mevci kapar gönlümü
Yüz bin tefekkür ettim, endişem ana ermez
Sermayem gönül idi, aşk erdi yağmaladı
Canımın derdi oldur, görmeye destur vermez
Kime şikayet edem, kim koyup kime gidem
Yine ana varayım, yüreğim ayrı varmaz
Aşk burcundan inerim, zamaneye dönerim
Aşktan artık pişeyi dost bana reva görmez
Gark oldum aşk mevcine deniz teferrücüne
Aşktan çıkmayan gönül ayruk kendine gelmez
Said n’ider pişeyi kaçan kor temaşayı
Aşktan temaşa duyan ayruk pişeye varmaz
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlahi
Hudavenda! Kulum, ermine ferman
Zira sensin benim derdime derman
Senin işlerine kimse karışmaz
Alimler cümlesi yolunda hayran
Bezedi yeryüzün rahmet nuruyla
Yarattın gökleri buy ere sayvan
Ebedsin, senden ayrığı fenadır
Kani yel götüren that-ı Süleyman?
Kanı Hüsrev, kanı Şirin-i Ferhat
Kani ol Calinus Hakim-i Lokman?
Bular geçti, belirmedi nişanı,
Çürüdü tenleri canları pinhan
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
İlahi
Değme bir andığımda yürek yerinde durmaz
Nice kim anı anam gönlüm hiç karar kılmaz
Bana derler oturgil, bir yerde sebat urgıl
Sebatın andan iste, gönlümü bana vermez
Aşk hod deniz misali, mevci kapar gönlümü
Yüz bin tefekkür ettim, endişem ana ermez
Sermayem gönül idi, aşk erdi yağmaladı
Canımın derdi oldur, görmeye destur vermez
Kime şikayet edem, kim koyup kime gidem
Yine ana varayım, yüreğim ayrı varmaz
Aşk burcundan inerim, zamaneye dönerim
Aşktan artık pişeyi dost bana reva görmez
Gark oldum aşk mevcine deniz teferrücüne
Aşktan çıkmayan gönül ayruk kendine gelmez
Said n’ider pişeyi kaçan kor temaşayı
Aşktan temaşa duyan ayruk pişeye varmaz
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlahi
Hudavenda! Kulum, ermine ferman
Zira sensin benim derdime derman
Senin işlerine kimse karışmaz
Alimler cümlesi yolunda hayran
Bezedi yeryüzün rahmet nuruyla
Yarattın gökleri buy ere sayvan
Ebedsin, senden ayrığı fenadır
Kani yel götüren that-ı Süleyman?
Kanı Hüsrev, kanı Şirin-i Ferhat
Kani ol Calinus Hakim-i Lokman?
Bular geçti, belirmedi nişanı,
Çürüdü tenleri canları pinhan
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 32-33.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | RUHULLAH/RUHÎ, Ahmet Rıfkı | d. 1884 - ö. 1935 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | VASSAF, Osmanzâde Hüseyin Vassaf | d. 08.03.1872 - ö. 22.10.1929 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | HAKÎKÎ, Yûsuf-ı Hakîkî Baba, Şeyh Yûsuf , Gül Baba | d. ? - ö. 1487-1488 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | RUHULLAH/RUHÎ, Ahmet Rıfkı | d. 1884 - ö. 1935 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | VASSAF, Osmanzâde Hüseyin Vassaf | d. 08.03.1872 - ö. 22.10.1929 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HAKÎKÎ, Yûsuf-ı Hakîkî Baba, Şeyh Yûsuf , Gül Baba | d. ? - ö. 1487-1488 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | RUHULLAH/RUHÎ, Ahmet Rıfkı | d. 1884 - ö. 1935 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | VASSAF, Osmanzâde Hüseyin Vassaf | d. 08.03.1872 - ö. 22.10.1929 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HAKÎKÎ, Yûsuf-ı Hakîkî Baba, Şeyh Yûsuf , Gül Baba | d. ? - ö. 1487-1488 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | RUHULLAH/RUHÎ, Ahmet Rıfkı | d. 1884 - ö. 1935 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | VASSAF, Osmanzâde Hüseyin Vassaf | d. 08.03.1872 - ö. 22.10.1929 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | HAKÎKÎ, Yûsuf-ı Hakîkî Baba, Şeyh Yûsuf , Gül Baba | d. ? - ö. 1487-1488 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | RUHULLAH/RUHÎ, Ahmet Rıfkı | d. 1884 - ö. 1935 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | VASSAF, Osmanzâde Hüseyin Vassaf | d. 08.03.1872 - ö. 22.10.1929 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | HAKÎKÎ, Yûsuf-ı Hakîkî Baba, Şeyh Yûsuf , Gül Baba | d. ? - ö. 1487-1488 | Madde Adı | Görüntüle |