TE’SîR-İ Tebrîzî

(d. 1060/1650 - ö. 1129/1716-1717)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4

XVII ve XVIII. yüzyıllarda Safeviler döneminde yaşamış olan Teʾsîr, Farsça şiirleri dışında Azeri Türkçesiyle de şiirler kaleme almış önemli şairlerden biridir. Köken itibariyle Tebrizli olan Teʾsîr’in ailesi Şah I. Abbas döneminde Tebriz’den İsfahan’a göç ettirildi. Bu nedenle Teʾsîr’in doğum yeri de İsfahan’dır. Nasrâbâdî tezkiresine göre ismi Muhsîn Mîrzâ (Nasrâbâdî 1317: 119), Abdülhüseyin Âyetî’nin Târîh-i Yezd’ine göre ise ismi Mîrzâ Muhammed Hasan’dır (Âyetî 1317: 289). Külliyatındaki rubailerinden birinde doğum tarihini 1060 / 1650 olarak bildirmektedir.

Aile mensubiyeti bakımından soyu anne tarafından Muhammed Muhsin Çelebi’ye baba tarafından ise Ebu İlhan Zergeri’ye dayanır. Şah I. Süleyman ve Şah Hüseyin döneminde yaşayan Teʾsîr, devletin çeşitli kademelerinde çalıştı ve Hüsn-i İttifâk adlı mesnevisindeki ifadesine göre yaklaşık 53 yıl boyunca devlet hizmetinde çeşitli görevler üstlendi.

Çoğu kaynak onun çok iyi bir hesap uzmanı olduğunu, bu işin erbabı birçok kişinin hesap işleriyle ilgili ona danıştığını ve bu kabiliyetinden dolayı da bir müddet hesap defterlerini tutmak için Irak’a tayin edildiğini söyler (Terbiyet 1391: 144) Teʾsîr, bu görevinden sonra Yezd valiliğine tayin edildi. Burada halkın memnuniyetini sağladı ve bu yüzden Abdülhüseyin Âyetî, Târîh-i Yezd adındaki Yezd tarihini anlatan kitabının son bölümlerinde yer alan Yezd şairlerine Teʾsîr’i de dâhil etmiştir. Yezd’de bir müddet valilik yapan Teʾsîr, Afganların bu bölgeyi ilhak etmesi sonucu İsafahan’a geri dönmüştür. Yezd valiliğinden ayrılması neticesinde duymuş olduğu memnuniyeti rubailerinin birinde şöyle dile getirmektedir:

Çün halâs ez-ʿamel-i Yezd şudem/ Geştem âsûde fütâdem be-bihişt
 
Teʾsîr, devlet işlerinden ayrılıp İsfahan’a döndükten sonra dünya işlerinden el çekerek inzivaya çekilmiş, büyük bir izzet ve ikramla ömrünün geri kalan yıllarını burada geçirdi. Hoşgû tezkiresine göre Hicri 1129 (1717) tarihinde vefat etti (Gencei 1948: 118). Dönemin tarih kitapları ve tezkireler Teʿsîr’in şiirlerinden övgü dolu sözlerle bahseder. Sebk-i Hindi’nin önemli şairlerinden Saʾib-i Tebrîzî’nin ömrünün son dönemlerinde şiir iklimine adım atan Teʾsîr, onunla mukayese edildi ve dönemin ikinci Saʾib’i olarak nitelendirildi. Hatta Saʾib’in ölümünden sonra şairlik koltuğuna Teʾsîr aday gösterilmiştir (Terbiyet 1391: 142). Kendisi de şiir ilminde Saʾib’den geri kalmadığını ve her ikisinin de Tebrizli olduklarını bir kıtʿasında dile getirir.

Şeyh Muhammed Ali Hazin, Tezkiretü’l-muʿâsırîn adlı eserinde Teʾsîr’in edep ve övgü sahibi, örnek ahlaklı, dostluk ilişkileri bakımından benzersiz, fikirleri ince ve sözlerinin mana yüklü biri olduğunun tüm dostları arasında bilindiğini söyler (Terbiyet 1391: 143). Kendisi ile muasır olan Nasrâbâdî ise Teʾsîr ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunur: “Zahir ve batında hoş yaradılışlı, beğenide olgunluk düzeyine erişmiş, kutsallık cevherinin tozundan yaratılmış ve Hak arzusuyla şekillenmiş bir bedene sahiptir. Şiiri yaradılış itibariyle güzelliğin zirvesine erişmiş, orijinal fikirli ve Teʿsîr mahlasını kullanan bir şairdir.” (Nasrâbâdî 1317: 119).
Teʾsîr’e ait şu anda elimizdeki tek eser Tahran’da iki farklı kütüphanede bulunan külliyatıdır. Külliyatın bir nüshası İslami Şura Meclisi Kütüphanesi’nde diğeri ise Medrese-i Ali-i Şehid Mutaharri Kütüphanesi’ndedir. Her iki kütüphanede yer alan yazmalardan biri 318 diğeri ise 455 varaktır. Teʾsîr’in külliyatı sırasıyla Farsça yazılmış kasideler, tarih kıtaları, mesneviler, gazeller, rubailer ve Türkiyat başlığı altında Türkçe şiirleri ihtiva eden farklı edebi türlerden oluşmaktadır. Ancak Türkçe şiirler sadece Medrese-i Ali-i Şehid Mutaharri Kütüphanesi’ndeki yazmada bulunmaktadır. Külliyatın bölümleri ve bu bölümlerin başlıkları şöyledir:

1. Kasideler: Tevhidle başlayan bu bölüm sırasıyla naʿt ve on iki imama yazılan kasidelerden oluşur. Bu bölümde kimi yerlerde mersiyelere yer verilmiştir.
2. Tarih Kıtaları: Dönemin önde gelen kişilerin vefatlarına ve tahta çıkış vezaretlerine düşülen tarih kıtalarını içerir. Bunların en önemlileri Fevt-i Şâh Süleymân, Vezâret-i Muhammed Müʾmîn Hân Begdîlî, Vezâret-i Mîrzâ Tâhir, Vefât-ı Şeyh ʿAli Zengene Vezîr, Fevt-i Mîrzâ ʿAlaʿaddîn Muhammed Gülistânî, Vefât-ı ʿAllame-i ʿAsr Aka Hüseyin Hânsârî’ye yazılmış tarih kıtalarıdır.
3. Mesneviler: Külliyat'ta farklı muhtevalara sahip toplam 7 mesnevi bulunmaktadır. Bunlar külliyattaki sıralarına göre şöyledir: 
Mesnevî-i Mihnâcü’l-miʿrâc: Hazreti Peygamber’in miraç hadisesi anlatılır. Mesnevî-i Cihân-nümâ Bahr-ı Mahzenü’l-esrâr Der-Taʿrîf-i Bâğ ü ʿİmârât-ı Ferruh-âbâd: İsfahan’da bulunan Ferruh-âbâd adlı semtin bağ ve binalarının güzellikleri anlatılır. Mesnevî-i Daʿvetü’l-ʿaşıkîn Der-Bahr-ı Hüsrev ü Şirîn: Aşık, ma’şuk, bezm, saki ve şarabın çeşitli vasıfları anlatılır. Mesnevî-i Gülzâr-ı Saʿâdet Der-Taʿrîf-i Bâğ ü ʿİmârât-ı Saʿâdet-âbâd: İsfahan’da bulunan Saʿâdet-âbâd adlı semtin bağ ve binalarının güzellikleri anlatılır. Mesnevî-i Semeretü’l-hicâb Der-Bahr-ı Heft Peyker: Toplum hayatında güzel ahlakın insana kazandırdıkları anlatılır. Mesnevî-i Hüsn-i İttifâk Der-Taʿrîf-i Taft-ı Darü’l-ʿabâd-ı Yezd: Yezd kentinin iklim özellikleri anlatılır. Mesnevî-i Meymenet-nâme Der-Bahr-ı Şâh-nâme: Edebin güzelliği ve güzel ahlakın faydaları anlatılır.
4. Gazeller: Külliyatta diğer nazım şekillerine göre en fazla yazılmış türdür.
5. Rubâ’iler
6. Türkçe Şiirler: Külliyatın bu bölümünde ise Türkçe yazılmış kasideler, tarih kıtaları, mesneviler, terc-i bend, murabbalar ve gazeller bulunur.
Teʾsîr’in külliyatında Farsça şiirlerden sonra gelen Türkçe şiirler, Türkiyyât başlığı altında Medrese-i Ali-i Şehid Mutaharri Kütüphanesi nüshasının 445-455 varakları arasında değişik nazım şekilleriyle yazılmış küçük bir divançe niteliği taşır. Türkçe şiirler şu şekilde sıralanmıştır:
Kasîde-i Der-Medh-i Nevvâb-ı Eşref Süleymân Şâh Es-Safevi
Târîh-i Cülûs-ı Nevvâb-ı Eşref Şâh Sultân Hüseyin Es-Safevi
Tercîʿ-i Türkî ki Be-ʿArz-ı Nevvâb Hakan Tûba
Mesnevî-i ʿIydıyye (ʿIyd-ı Mebʿas, ʿIyd-ı Gadîr, ʿIyd-ı Cumʿa, ʿIyd-ı Ramazânü’l-mübârek, ʿIyd-ı Kurban, ʿIyd-ı Nevrûz)
Gazelliyât
Kıtʿa-ı Târîh-i Vezâret-i Azam Nevvâb
Farklı nazım şekilleri kullanarak Türkçe şiirler yazan Teʾsîr, hem Farsça hem de Türkçe şiirlerinde sıkça Şah I. Süleymân’ın faziletlerinden bahsetmektedir. Aynı şekilde Farsça tarih kıtalarında dönemin önde gelen devlet adamları ve tasavvuf büyüklerinin vefatlarına ya da vezaretlerine tarih düşmesi onun saray ve çevresinde hükümdarlar ve devlet adamları tarafından itibar gördüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Şah Süleyman öldükten sonra bile yerine geçen oğlu Şah Hüseyin’in cülusuna tarih düşürmesi bu ilişkinin niteliğinde sonradan da bir değişiklik olmadığını gösterir.
Türk edebiyatında hem Osmanlı şairleri hem de Azeri şairleri üzerinde Ali Şir Nevayi ve Fuzuli’nin önemli etkisi olduğu bilinmektedir. Azeri sahası Türk edebiyatının gelişmesinde hem Nevayi’nin hem de Fuzuli’nin etkisi olmakla beraber bilhassa ikincisi sadece merkezdeki seçkinler arasında değil bütün edebi muhitlerde sevilerek okunmuş ve etkisi sürekli olmuştur (Macit 2006: 224). Nevayi ve Fuzuli’ye duyulan edebi muhabbet kendisini çoğunlukla nazire şeklinde göstermiştir. Teʾsîr, döneminde büyük bir ihtimalle Azeri coğrafyasında çok iyi bilinen ve okunan Fuzuli’nin şiirini takdir etmiş olacak ki kendisini onun “Yâ Rab” redifli gazeline nazire yazmaktan alıkoyamamıştır. Teʾsîr, farklı nazım şekilleriyle kaleme aldığı Türkçe şiirlerinin çoğunda yabancı sözcükler ve tamlamalarla dolu ağır bir dil kullanmaktan kaçınmıştır. Şiirlerinin birçoğu günümüz insanının rahatça anlayabileceği sadelikte yazılmıştır.
Safevi devletinin kuruluş dinamiklerinin dayandığı temel noktalardan biri de şüphesiz Şiilik’tir. Özellikle Şah İsmail, şiirin kudretinden istifade ederek Anadolu’da Şiiliğin propagandasını yapmış bu yolla birçok taraftar toplamıştır. Ancak sonraki dönemlerde bu propaganda faaliyetleri sadece Şiiliğin anlatılmasıyla sınırlandırılmamış bazen üç halife bazen de o dönem Sünni tebanın temsilcisi olan Osmanlı Devleti için küçültücü ifadeler şeklinde zuhur etmiştir. Nitekim Şah II. İsmail tahta oturduğunda camilerde üç halifenin kötülenmesinin men’ini ve bu maksatla mescitlerin duvarına yazılan yazıların silinmesini istemiştir (Yazıcı 1997: 55). Teʾsîr’de de bu anlayışın hâkim olduğuna dair külliyatında kimi beyitlere tesadüf edilir.

Kaynakça

Âyeti, Abdülhüseyin (1317). Târîh-i Yezd. Yezd: Çâphâne-i Gülbahâr-ı Yezd.
Hacaloğlu, Recep Albayrak (1992). Azeri Türkçesi Dil Kılavuzu, Güney Azeri Sahası Derleme Deneme Sözlüğü. Ankara: TTK Yay.
Gencei, Turhan, (1948). “Tebrizli Teʿsir’in Türkçe Şiirleri”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 3 (1-2): 117-128. 
Macit, Muhsin, (2006). “Azeri Sahası Türk Edebiyatı (XIII-XIX. Yüzyıl)”. Türk Edebiyatı Tarihi. C.2. İstanbul: KB Yay. 217-228.
Mîrzâ, Muhammed Tâhir Nasrâbâdî İsfahânî (1317). Tezkire-i Nasrâbâdî. Tahrân: Çâphâne-i Armağan.
Terbiyet, Muhammed Ali (1391). Dânişmendân-ı Âzerbâycân. Tebriz: Neşr-i Ahter.
Teʾsîr-i Tebrîzî, Külliyât. İslami Şura Meclisi Kütüphanesi. No: 13759.
Teʾsîr-i Tebrîzî. Külliyât. Medrese-i Ali-i Şehid Mutaharri Kütüphanesi. No: 283. 
Yazıcı, Tahsin (1997). “Safeviler”. İslam Ansiklopedisi. C. 10. Eskişehir: MEB Yay. 53-59.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. MEHMET NURİ ÇINARCI
Yayın Tarihi: 18.09.2014
Güncelleme Tarihi: 23.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel
Bitirdüm hâceti gördüm getürdüm el duʿâlardan
Güzel maksûd imiş bî-müddeʿâlık müddeʿâlardan

Sana muhtâç olanlardan ne hâcet isteyem hâcet
Gedâ hergiz tevakki ʿeylemez matlab gedâlardan

Eger Hak yâdı ile âşinâsın umma yârîlik
Tevekkül dâmenin elden çıkaran nâ-Hudâlardan

Cihânı görmesen yigrek ki bir memnûn iden görsen
Nazar nûrından el çek çekme minnet tûtiyâlardan

Sana sanmazsın olsun müttefik közgüde timsâlin
Eger men gördügüm görsen vefâsız âşinâlardan

Belâ mahbûblar dâmına düşmiş nâ-tüvân saydım
Beni kurtarma yâ Rab zevklen düşmiş belâlardan

İşim elden çıkupdur tâ çıkupdur dâmenin elden
Teʾessüf suʿdı olmaz olma gâfil bî-nevâlardan

Nigârın kâkül ü zülf ü hatın müşk-i hıtâ söyler
İlahî dutma Teʾsîri bu baş vurmış hatâlardan

(Gencei, Turhan, (1948). “Tebrizli Teʿsir’in Türkçe Şiirleri”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 3 (1-2): 117-128.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1YAKÎN/YAKÎNÂ, Derviş Ali Efendid. ? - ö. 1695-96Doğum YeriGörüntüle
2HABÎB, Mirza Habîb Efendi, Isfahanlıd. 1835 - ö. 1894Doğum YeriGörüntüle
3ÂDİL, Şâh Tahmâsb, Şâh Tahmâsd. 22 Şubat 1514 - ö. 14 Mayıs 1576Doğum YeriGörüntüle
4NASUHÎ, Mehmed Efendid. 1648-1650? - ö. 1717-1718?Doğum YılıGörüntüle
5SÜLEYMÂN, Şeyh Süleyman Fâdıld. Mart 1650 - ö. 11 Şubat 1722Doğum YılıGörüntüle
6ZA’ÎFÎ, Muhammedd. 1650 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7NASUHÎ, Mehmed Efendid. 1648-1650? - ö. 1717-1718?Ölüm YılıGörüntüle
8SÜLEYMÂN, Şeyh Süleyman Fâdıld. Mart 1650 - ö. 11 Şubat 1722Ölüm YılıGörüntüle
9ZA’ÎFÎ, Muhammedd. 1650 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10NASUHÎ, Mehmed Efendid. 1648-1650? - ö. 1717-1718?MeslekGörüntüle
11SÜLEYMÂN, Şeyh Süleyman Fâdıld. Mart 1650 - ö. 11 Şubat 1722MeslekGörüntüle
12ZA’ÎFÎ, Muhammedd. 1650 - ö. ?MeslekGörüntüle
13NASUHÎ, Mehmed Efendid. 1648-1650? - ö. 1717-1718?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14SÜLEYMÂN, Şeyh Süleyman Fâdıld. Mart 1650 - ö. 11 Şubat 1722Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ZA’ÎFÎ, Muhammedd. 1650 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16NASUHÎ, Mehmed Efendid. 1648-1650? - ö. 1717-1718?Madde AdıGörüntüle
17SÜLEYMÂN, Şeyh Süleyman Fâdıld. Mart 1650 - ö. 11 Şubat 1722Madde AdıGörüntüle
18ZA’ÎFÎ, Muhammedd. 1650 - ö. ?Madde AdıGörüntüle