YAZICI SÂLİH, Sâlih bin Süleymân

(d. ?/? - ö. 811’den sonra/1409’dan sonra)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Sâlih’tir. Süleymân Efendi’nin oğludur (Hâcı Alî Âlî: vr. 497). Doğum yılı bilinmemektedir. 14. yüzyılın ikinci yarısı ile 15. yüzyılın başlarında yaşadığı kabul edilmektedir. İkinci Murâd devrinin meşhur âlimlerinden Muhammediyye sahibi Yazıcıoğlu Mehmed ve Envârü’l-Âşıkîn yazarı Ahmed-i Bîcân’ın babasıdır. İsminin Selâhaddîn olduğunu belirten araştırmacılar da vardır (Köprülü 1933: 378; Banarlı 1974: 488; Kocatürk 1964: 220; Necatigil 1968: 298). Bu yanılgı Şemsiyye’de (Yazıcı Sâlih: vr. 15b) geçen “Sâhibu te’lîf Yazıcı Salhadîn / Âsim ü ednâ muhakkardur kemîn” beytinden kaynaklanmaktadır. Çelebioğlu (1976: 174), şairin oğlu Yazıcızâde Mehmed’in Muhammediyye’sindeki “Yoksa nice söyleye değme hakîm / Haddi nedür Sâlih’in dünyâda kim” beytine dayanarak isminin Sâlih olması gerektiğini söylemektedir. Nitekim Yazıcıoğlu Mehmed’in, eserlerinde künyesini Muhammed bin Sâlih bin Süleymân şeklinde göstermesi de Çelebioğlu’nun görüşünü destekler mahiyettedir. Künhü’l-Ahbâr’da belirtilen, “Menşe’en mevlidleri Ankara yahut vilâyet-i Rûm’un kasabâtından biri olmak ihtimâldür.” cümlesinden hareketle (Gelibolulu Âlî Efendi: vr. 237) Yazıcı Sâlih’in Ankaralı olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca Şemsiyye’nin Ankara’da yaşayan İskender bin Hâcı Paşa’ya ithaf edilmesi de bu ihtimali kuvvetlendirmektedir (Batur 1996: 9). Kaynaklarda Yazıcı Sâlih’in nerede öğrenim gördüğüne ve aldığı derslere dair bilgi yoktur. Ancak, belirli bir ilmî seviye gerektiren kâtiplik mesleğini icra etmesi, devlet hizmetinde çalışması, Arapçadan Türkçeye tercümeler yapacak kadar iki dile de hâkim olması, onun iyi eğitim aldığının göstergesi olarak kabul edilebilir. Bursalı Mehmed Tâhir (1975: 307), Yazıcı Sâlih’in Kasaboğlu Mahmûd Paşa’nın oğlu Alî Bey’in hocası olduğunu söylemiş, nitekim Yazıcı Sâlih de Şemsiyye’sindeki (vr. 11b-12a) kimi beyitlerde bu hususa değinmiştir. Babasının yaptırdığı külliyeyi idare etmek için Alî Bey ile Malkara’ya giden Yazıcı Sâlih, Alî Bey’in vefatına kadar ona hizmet etmiş, daha sonra Gelibolu’ya yerleşerek burada vefat etmiştir (Sevinç 1999: 7). Batur’un (2013: 360) verdiği bilgiye göre, Yazıcı Sâlih’in ölümü 811/1409’den sonradır. Bursalı Mehmed Tâhir (1975: 302); Yazıcı Sâlih’in Gelibolu’da oğlunun yakınında medfun olduğunu, Çelebioğlu (1976: 178-179) da kabrinin, Gelibolu’daki Yazıcızâde Mezarlığı’nın kapalı bölümünde, oğullarının mezarlarına yakın bir yerde bulunduğunu belirtmiştir.

 Yazıcı Sâlih, kendini “sâhibü’t-te’lîf” olarak tanıtsa ve kaynaklarda kendisine ait es-Sebul-Mesânî, Seba-i Seyyâre, Tabîr-nâme gibi metinlerin adları zikredilse de onun bu güne kadar Şemsiyye dışında bir eserine rastlanmamıştır. Astronomi ilmi üzerine kaleme alınan ilk Türkçe mesnevî kabul edilen Şemsiyye’nin başında 811/1408-09 yılında yazıldığı ve İskender bin Hâcı Paşa’ya sunulduğu belirtilmiştir. Aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla kaleme alınan mesnevînin Kütahya Vâhid Paşa Kütüphanesi’nde bulunan nüshası 3980 beyittir. Sade ve öğretici bir dille kaleme alınan metin, esas itibariyle üç bölümden oluşmaktadır. Şemsiyye’nin 406 beyitlik (Yazıcı Sâlih: vr. 1b-15b) giriş mahiyetindeki birinci bölümünde “tevhîd, na’t, mi’râc-ı nebî, hulefâ-yı râşidîne medhiyye, sebeb-i te’lîf ve Kasaboğlu Alî Bey ile İskender Bey medhiyyesi yer almaktadır. Metnin 407-3455. beyitlerini kapsayan ana konunun anlatıldığı ikinci bölümü (Yazıcı Sâlih: vr. 15b-129b) her biri bir aya karşılık gelecek şekilde on iki bâba ayrılmıştır. Her bâb kendi içinde yirmi beş fasıldan oluşmaktadır. Küçük değişiklikler gösterse de fasılların başlıklarını şu şekilde sıralamak mümkündür: “Gün Dutuldugındadır, Ay Dutuldugındadur, Ay Agıllandugındadur, Yini Ay Hükmindedür, Kuyruklu Yılduz Hükmindedür, Yılduz Düşdügindedür, Enegümsagmal Hükmindedür, Sinşek Hükmindedür, Gökdeki Kızıllık Hükmindedür, Gökdeki ‘Aceb Hükmindedür, Gökde Bir Şahs Göründügindedür, Gök Gürüldedügindedür, Yıldırım Düşdügindedür, Gökden Düşen Od Hükmindedür, Katı Yagmur Yagdugındadur, Tolı Yagdugundadur, Havada Toprak Yagdugındadur, Kurbaga ve Sogulcan Yagdugındadur, Katı Toz Kopdugındadur, Burasık ve Karanulık Hükmindedür, Katı Yil Esdügindedür, Gök Güvüldedügindedir, Yir Güviüldedügindedür, Yir Deprendügindedür”. Her bâbda, o ay ve günlerde olmuş veya olabilecek şeyler hakkındaki halk inanışlarından ve eskilere ait tecrübelerden istifade edilerek haber verilmektedir. Eserin 524 beyitlik son bölümünde ise (Yazıcı Sâlih: vr. 129b-149b) ayın üç özelliğiyle ilgili (yirmi sekiz menzil) bilgiler yer almaktadır. Mesnevînin Avrupa ve Türkiye kütüphanelerinde pek çok nüshası bulunmaktadır: “Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Nr. 556, 1577; Fleischer 1838: CCLXII; Flügel 1870: 491-493; Pertsch 1864: 203; İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, TY 607, 944; Millet Kütüphanesi, Manzum Eserler Bölümü, Nr. 1298; Millet Kütüphanesi, Şer’iyye Bölümü, Nr. 562; Nuruosmaniye Kütüphanesi, Nr. 2802/1, 2809, 2810; Ragıp Paşa Kütüphanesi, Nr. 1210; Rieu 1888: 199-200; Süleymaniye Kütüphanesi, Aşir Efendi Bölümü, Nr. 320; Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye Bölümü, Nr. 550/6; Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Bölümü, Nr. 2140; Süleymaniye Kütüphanesi, Nafiz Paşa Bölümü, Nr. 1281; Süleymaniye Kütüphanesi, Pertevniyal Bölümü, Nr. 766; Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, M. R. Bölümü, Nr. 776.” Şemsiyye üzerine Batur (1996) ve Sevinç (1999) yüksek lisans, Terzi (1994) doktora tezi hazırlamıştır.

 Yazıcı Sâlih’in Türk edebiyatı tarihindeki önemi, şairliğinden ziyade Anadolu sahasında astroloji üzerine bilinen ilk Türkçe eseri kaleme almış olmasından kaynaklanmaktadır. Bursalı Mehmed Tâhir (1975: 302), söz konusu eserden hareketle Yazıcı Sâlih’i “Zamanına göre maârif erbabından âlim, nazar sahibi bir zât” olarak tanımlamıştır. Sade ve anlaşılır bir dille kaleme aldığı mesnevîsinde şairin Türkçeye hâkimiyeti, özellikle Allah, Hazret-i Muhammed ve dört halife için yazdığı şiirlerde kendini göstermektedir. Şemsiyye’nin faydacı bir anlayışla kurgulanmış, öğretici bir eser olması, metnin dilini ve üslubunu belirleyen temel faktör olmuştur. Yer yer yabancı kelime ve terkiplerle yazılmış beyitlere rastlansa da bunların sayısı çok fazla değildir. Tabir, deyim ve halk söyleyişlerinin göze çarptığı eserde ele alınan konuların benzer muhteva özelliklerine sahip oluşu ise kelime ve cümle tekrarlarını kaçınılmaz kılmıştır. Dolayısıyla Şemsiyye, on beşinci asrın başlarında yaşayan Türkçe ve dönemin astronomi terimleri üzerine yapılacak çalışmalar için yararlanılabilecek temel kaynaklar arasındadır.

Kaynakça

 

Banarlı, Nihad Sami (1974). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. C. 1. Ankara: MEB Yay.

Batur, Atilla (1996). Yazıcı Salih ve Şemsiyye’si. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.

Batur, Atilla (2013). “Yazıcı Salih”. İslâm Ansiklopedisi. C. XXXXIII. İstanbul: TDV Yay. 360-361.

Bursalı Mehmed Tâhir (1975). Osmânlı Müellifleri: 1299-1915. C. III. İstanbul: Meral Yayınevi.

Çelebioğlu, Âmil (1976). “Yazıcı Sâlih ve Şemsiyye’si”. İslâmî İlimler Dergisi (1): 171-218.

Çelebioğlu, Âmil, K. Eraslan (1986). “Yazıcıoğlu”. İslâm Ansiklopedisi. C. XIII. İstanbul: MEB Yay. 363-365.

Evliya Çelebi (1989). Seyahatname. C. 5. İstanbul: Üçdal Neşriyat.

Fleischer, Heinrich Leberecht (1838). Persian And Turkish Manuscripts In The University Library Leipzig. Leipzig.

Flügel, Gustav Leberecht (1870). Die Arabischen, Persischen und Türkischen Handschriften der Kaiserlich und Königlichen Hofbibliothek zu Wien, II. Weimar: George Olms Verlag.

Gelibolulu Âlî Efendi. Künhü’l-Ahbâr. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar. Nr. 1320. vr. 237.

Gibb, Elias John Wilkinson (1958). A History of Ottoman Poetry. Edward Granwille Browne. Volume: I. London: Lowe-Brydone Ltd.

Hâcı Alî Âlî. Tuhfetü’l-Mücâhidîn. Nuruosmaniye Kütüphanesi. Nr. 2293. vr. 497. 

Kocatürk, Vasfi Mahir (1964). Türk Edebiyatı Tarihi: Başlangıcından Bugüne Kadar Türk Edebiyatı Tarihi, Tahlili ve Tenkidi. Ankara: Edebiyat Yayınevi.

Köprülü, Mehmed Fuad (1933). “Anadolu’da Türk Dili ve Edebiyatının Tekâmülü”. Yeni Türk Mecmuası (5): 378.

Köprülü, Mehmed Fuad (1966). Edebiyat Araştırmaları. Ankara: TTK Yay.

Necatigil, Behçet (1968). Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü. İstanbul: Varlık Yayınevi.

Pertsch, Wilhelm (1864). Die Türkischen Handschriften der Herzoglischen Bibliothek zu Gotha. Wien.

Rieu, Charles (1888). Catalogue of the Turkish Manuscripts in the British Museum. London: British Museum.

Sevinç, Sibel (1999). Yazıcı Salih’in Melhamesi (Kitabü’ş-Şemsiyye). Yüksek Lisans Tezi. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi.

Terzi, Mehmet (1994). Yazıcı Salih (Selahaddin): Kitabu’ş-Şemsiyye (Melhame-i Şemsiyye, Dil Özellikleri-Metin-Söz Dizini). Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.

Tolasa, Harun (1982). “15. yy. Türk Edebiyatı Anadolu Sahası Mesnevileri”. Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi (1): 1-13.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1977). Osmanlı Tarihi: Anadolu Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Hakkında Bir Mukaddime ile Osmanlı Devleti’nin Kuruluşundan İstanbul’un Fethine Kadar. C. 1. Ankara: TTK Yay.

Yazıcı Sâlih. Şemsiyye. Kütahya Vâhid Paşa Kütüphanesi. Nr. 1179.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ HASAN GÖKÇE
Yayın Tarihi: 19.11.2014
Güncelleme Tarihi: 08.11.2020

Eserlerinden Örnekler

 
 
 

Şemsiyye’den 

Der-Alâmât 

Ay dutılsa gün dutılsa iy ulu

Busarık olsa katı yil ya tolu

Zelzele olsa yâhûz seng ü matar

Ay agıllansa ye yılduz düşse ger

Yagsa kurbaga ye sogulcan behem

Gün agıllansa ye gök sürh olsa hem

Gökde görinürse misli cânavâr

Gök güvüldese dahı iy bahtuvâr

Saçlı yılduz hem yeni ayun hali

Yıldırım sinşek enegümsagmalı

Yirden âvâz işidülse âşikâr

Gökde görinse acayib ya gubar

Yagsa toprak ya havâdan düşse od

Ya katı gök gürlese iy ehl-i cûd

Her ay içre bu yigirmi biş nişân

Kankısı peyzâ ola ez-âsumân

Ne sebebdür ilmine talmag-içün

Hükmin anlayup âgâh olmag-içün

Dâniyâl ne dir ne resme kıldı yâd

Hem hakîmler kavlini iy hoş-nihâd

Ben bu te’lîfde yazup derc eyledüm

Çok sanâ’atlar dahı harc eyledüm

Kim niçe şâ’ir tahassür iledür

Kendü sözinden tefahhur iledür

Bu alâyimden görine biri ger

Dünye içinde olacak hayr u şer

Kızlık ucuzluk veya çekürge hem

Sulh u ceng u emn ü fetret şâz u gam

Issı sovuk sag u sayru hâli ne

Ya ekin hayvân yimiş hâli ne

İl ü iklîm ü vilâyet memleket

İftirâ nefret güzend ü menfa’at

Hem nite ola ekâbirler işi

Zulm u adl u hem ra’iyyet teşvişi

Nice-kim bildürdi ol Rabbü’l-enâm

Ol şehinşâh adına kıldum temâm

Çün nazar kıldum geçirdüm rûzigâr

Bir kitâb itdüm mükerrer zer-nigâr

Aça okıya bile kim nedür ol

Bizden ulular nice gösterdi yol

Âdemî oldur ki dâniş yâr ola

Cehl ile gitmek cihândan ar ola

İlm ile irdi irenler menzile

Câhilün kadri vazi’ gelmez dile

Bu kitâb çün ola elinde anun

Bile cümle hayr u şerrin dünyenün

Diye ahkâmın cihânun ser-te-ser

Cümle andan sora ilm elh-i hüner

Zikr ola çün bu kadar ni yanıla

Hayr-ıla adı cihânda anıla

Sâhibu te’lîf Yazıcı Salhadîn

Âsim ü ednâ muhakkardur kemîn

Yazdun-ısa bir kitâb pür-ma’ni sen

Ol ulu adına düzdün ya’ni sen

Çok ekâbir sözini cem’ eylüdün

Pâdişâhlar cem’ine şem’ eylüdün

Adını Şemsiyye vir olsun ayân

Ol erenler şâhına it armagan

Kim anun adı Sikender sânidür

Menba’u’l-hayrât sehâvet kânıdur

Öp elini kıl du’â ol şâzumân

Şek degül makbûl olasın bî-gümân

Kalmaya senden ü andan bir nişân

İlle bu sözler kalısar câvizan

Bâbu Evvel Teşrîn-i Evvel Ahkâmın Bildürür (Yigirmi Altısında Ay Zemter Girür)

Yigirmi tokuzuncı güni iy mu’teber

Hem Zebâne adlu bir yıldız togar

Hem Butîn adlu tolınur bir dahı

Ol Butîn üç yıldız olur iy sahî

Pes otuz bir güni bunun iy verd-i ter

Hep karıncalar yire eyler sefer

Çünki bildi bî-vefâdur bu cihân

Pes yir altında girüp oldı nihân

Gitmege ol gün dutar yüz karlaguç

Devlükec gider ferah bulur bilüc

Kartal u hem karakuş ol gün gider

Kışlaga gitmege bunlar azm ider

Bu durur akvâlu hükkâm muhterem

Sâhil ü yayla tefâvüt ide hem

İşbu sözden ibret al sen iy hocâ

Canun uyar aç gözün irte gice

Kıl teferrüc gör cihânun hâlini

Gözleyü-dur rûzigar ahvâlini

Gör kişi bunda kalur mı pâyidar

Sen dahı eyle yarak iy nâmudar

Ehl-i hikmet bunda çok bahs eylemiş

Her biri akl irdügince söylemiş

Kim ne gündür evveli dir mâh u sâl

Hükmi ne ola nitedür kîl u kâl

Ger ehâd gün sana kış yumşak ola

Bal u yag çok sayrular hem sag ola

Hem behâyim çok ola iy merd-i hoş

İş bu yıl çokdur tuyûr u hem vuhûş

Çok ola koyun sıgır dir işbu yıl

Döl öküş dogura bunlar bellü bil

Pes tavar duta ne çok assı ola

İlle yay günleri sarp ıssı ola

Ger düşenbih gün sanılsa kış yavuz

Yagmur öküş yaga dir iy aklı uz

Issılar sarp ola yayın iy hocâ

Âfet irişe yimişlü agaca

Ekin afetlü ola hem iy imâm

Kovan onmaya göre hep hâs u âm

Bâg-ıla bostân ona dir hem balık

Çok ola lîkin uvacık hastalık

Az ola bu yıl asel kıtdur yimiş

Çok ölet ola Hakîm şöyle dimiş

Ger sişenbih gün sana yıl iy şebâb

Kış katı ola yaga kar bî-hisâb

Öksürük çok ola dir dumagu hem

Hastalık envâ’ öküşdür dem-be-dem

Şöyle kim âciz kala dir her tabîb

Hem vebâ vardur bilesin iy habîb

Çün cehârşenbih gün sanıla ayımuz

Yazumuz hoşdur eyüdür yayımuz

Mu’tedildür kış yarak itmek gerek

Çok olur bu yıl ölüm n’itmek gerek

Çok yagısardur matar hem işbu yıl

Yayın ıssılar az olur bellü bil

Hoş ola yayın hevâ ona yimiş

Mâ-tekaddemden bilen şöyle dimiş

Çün bu ayun sana pençşenbih güne

Kış katı olmayısardur bul yine

İlle iylügün ola dir dem-be-dem

Yimişi çok ola ısıtması hem

Bal öküş ola dimişdür Dâniyâl

Çok ola bu yıl ölüm sa’b ola hâl

Cum’a gün ola sagış ger iy azîz

Cümle ekin ona a’nab u mevîz

Ya’ni üzüm arpa bugdey her hubûb

Çok ola bunlar sevişe her kulûb

İlle bir müşkil getürür bu nişân

Kiçi oglancuklara vardur kıran

Kocalar ölümi çokdur iy paşâ

Devtel-ile dünyede sen çok yaşa

Şenbih sanılsa vü katı ola kış

Kar u buz tolu çok ola vara iş

Dürlü sıtma işbu yıl içinde çok

Hem uşak oglan kırılur haddi yok

Yıl kurak ola vü bâz ide hubûb

Bugdey arpa hem ona dir her hubûb

Bâbu’s-Sânî Teşrinü’l-Âhir (Kuyruklu Yılduz Hükmindedür)

Ger ola bu ayda peyzâ gör zehîr

Şâz u kâm ola bu yıl dir her emîr

Ya’ni beg hem pâdişâh kuvvet duta

Her kimünle oynasa bunlar uta

Her ra’iyyet[ün] za’îf ola varı

Cümle elinden çıka tavarları

Şöyle dermânde kala hor u hakîr

Kayguya gark ola bu yıl her fakîr

Bir aceb nakş oynaya der-sâl u mâh

Beglere bu yıl ferah yohsula âh

Hastalık çok ola kızlık der-cihân

Ilkıya çokdur vebâ hem bî-kerân

Harb u âşûb âşikâr iy merd-i hoş

Hem ola tâcirlere husrân öküş

Karcaşup iller bulana rûzigâr

Yıl eyü gelmez bu yıl sarp ola kâr

İl kıran ola vü eşyâ cümle kem

Hak ba’îd itsün tapundan renc-i gam

Cümle âlimler bu yıl bahs ide dir

Çok cidâl eyleye izzet gide dir

Her taraf kim ol yana ola ziped

Anda çok ola katı dir hem ta’ad

Ratb-ı yâbis her ne söylendi kamu

Kuyrugı etrâfınadur iy amû

Babu Salis Kanun-ı Evvel Ahkamın Bildürür (Yeni Ay Hükmindedür)

Çalkayun yatsa bu ayda yini ay

Cümle narh öküş ola dir kış u yay

Hâssa ni’met çok ola evvel-bahâr

Ucuz ola her ne’âyim ne ki var

Bir taraf kaldurırak görine çün

Yaga yagmur çok ola âb der-uyûn

Çeşmehâ âbâr u enhâr tola mâ

Kar öküş yağa bu yıl dir ez-hevâ

Her zürû’ onad ola hem cümle yir

Ot biçin onad bu yıl dir iy emîr

Bâbu Sâdis Âzer Ahkâmın Bildürür (Yıldırım Düşdügindedür)

İşbu ay berk olsa iy âkıl kişi

Fetret öküşdür bu yıl yi teşvişi

Harb öküş ola delîm dökile kan

Nefret ü fetret öküş hem iftinân

Gussa vü kaygu tola dir il ü şâr

Menfa’atsuzdur yılımuz bî-şümâr

Zeyt onat ola dahı hem her hubûb

Tatlular artar sevinür hem kulûb

Almag u satmakda yokdur menfa’at

Tanrı hayr ide mübârek ola vakt

İlle ni’met ucuz ola bî-kerân

Hem tavar miskîn kırılur var kıran

Bâbu Tâsi’ Hızirân Ahkâmın Bildirür (Kurbaga ve Sogulcan Yagdugındadur)

Kurbaga yagsa ya sogulcan bu ay

Kala tarlıkda kamu yohsul u bay

Hem kahatlık ola kızlık bî-kıyâs

Kayguya düşe melûl ola ünâs

Âfet irişür ekine bellü bil

Menfa’atsuzdur kazancsuz ola il

Bâbu Sâni’-aşere Eylûl Ahkâmın Bildirür (Havada Toprak Yagdugındadur)

Ger kızıl toz gelse yâ yagsa türâb

Yıl kurak ola sogula cümle âb

Az ola yagmur sehel bite nebât

Kırıla hayvân özi bula necât

Az ola yâ onmaya hergiz ekin

Kaygulu ola halâyık her zemîn

Pâdişâhlar eryete zulm ide dir

Talgalık ola emînlik gide dir

(Batur, Atilla (1996). Yazıcı Salih ve Şemsiyye’si. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi. 125-127, 131-134, 150, 165, 220, 272, 323.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Buket Uzunerd. 03 Ekim 1955 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Attilâ Şenkond. 21 Ağustos 1962 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Demet Altınyeleklioğlud. 13 Şubat 1955 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Buket Uzunerd. 03 Ekim 1955 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Attilâ Şenkond. 21 Ağustos 1962 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Demet Altınyeleklioğlud. 13 Şubat 1955 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Buket Uzunerd. 03 Ekim 1955 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8Attilâ Şenkond. 21 Ağustos 1962 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9Demet Altınyeleklioğlud. 13 Şubat 1955 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10Buket Uzunerd. 03 Ekim 1955 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Attilâ Şenkond. 21 Ağustos 1962 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Demet Altınyeleklioğlud. 13 Şubat 1955 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Buket Uzunerd. 03 Ekim 1955 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Attilâ Şenkond. 21 Ağustos 1962 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Demet Altınyeleklioğlud. 13 Şubat 1955 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Buket Uzunerd. 03 Ekim 1955 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Attilâ Şenkond. 21 Ağustos 1962 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18Demet Altınyeleklioğlud. 13 Şubat 1955 - ö. ?Madde AdıGörüntüle