Gökhan Akçiçek

(d. 15 Mart 1961 / ö. -)
Şair, Yazar, Kamu Personeli
(Çocuk Edebiyatı / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Ordu’da doğdu. Aslen Alucra’nın Karaağaç mahallesindendir. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümünü bitirdi. Yazı ve şiirleri Dergâh, Hece, Uzak, Türk Edebiyatı, Şiir Ülkesi, Kırkayak, Ünlem, Mavi Kuş, Kültür Dünyası, Kertenkele, Kum Yazıları, Ada, Kırağı, Yitik Düşler, Yolcu, Mor Taka ve Mühür gibi dergilerde yayımlandı. 1992 Yılı Millî Eğitim Bakanlığı Çocuk Kitapları Şiir Ödülü’nü ve 1995 Yılı Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü’nü aldı. Şiirleri ders kitaplarına seçildi. Millî Eğitim Bakanlığı Kültür Kitapları Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. Ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe yazar ve şair olarak davet edildi. İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünde 1982 yılında başladığı kamu görevini Millî Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatlarında sürdürdü. 2007 yılında emekli oldu.

Eserlerinde çok farklı temalara değinen Akçiçek, şiirlerinde özellikle Türkçe, anne ve doğa sevgisini öne çıkarır. Gökyüzü, kuşlar, çiçekler, renkler, harfler ve kelimeler onun şiirinin değişmez kavramlarıdır. Şiirlerinde kimi değerleri okura sezdirmekle beraber bunu asla doğrudan göndermelerle yapmaz. Daima sanatçı hassasiyetiyle hareket eder. Mesela Zebra’yı çocuklara tanıtmak istediği bir şiirinde “Zebra çizgili bir canlıdır.” demek yerine onu “Pijamayla çıkıyorum diye/ Çayırlara,/ Sakın kızmayın bana./ Giyerdim olsaydı/ Başka elbisem/ Gezmezdim inanın, böyle/ Makas tutmayı bilsem” dizeleriyle tanıtır. Bilinen bir gerçeği hayal dünyasında şekillendirerek farklı bir kurguyla okura sunar. Bu özellik yazarın güçlü edebî kişiliğinin yanı sıra çocukları yakından tanımasıyla da ilgili bir durumdur. Onun kaleme aldığı metinlerdeki karakterlerden bazılarının soğuğa ve fırtınaya daha fazla dayanabilmek için kazağındaki kuş figürlerinden destek alması, açık olan pencereden gökyüzündeki bulutları toplamak istemesi, kurduğu oyunda boş fincanlarla misafirlere kahve ikram etmesi yazarın çocuk dünyasına yabancı olmadığının kanıtı niteliğindedir.

Çocuklar için yazdıklarıyla bu konudaki yetkinliğini kanıtlayan Akçiçek’in, kaleme aldığı metinlerde belirgin ana damarlar vardır ve neredeyse yazdığı bütün şiir ve hikâyeler bu ana damarlar etrafında şekillenir. Bu damarlardan ilki ve en belirgini Türkçe hassasiyetidir. “Şunun şurası bir harf mesafesi”, “sessiz harflerin sesi”, “Türkçenin saçlarını dağıtmak” gibi ifadelerle şiirlerinde Türkçe ile göndermeler yapan şair, birçok şiirinde ise doğrudan Türkçeyi konu edinir. Örneğin “Türkçedir, o/ Titiz bir anne…/ Emzirir/ Sözcüklerini/ Şiir sütüyle.” ya da “Annesi küsüyormuş/ Meğer/ ‘Yumuşak g’ ye bazen./ Şiire gidiyorum/ Dönerim dese de/ Erkenden izin vermiyormuş annesi/ Yanındaki harfleri görmeden” şeklindeki söyleyişler, Akçiçek’in Türkçeyle ilgili bakışını ve hassasiyetini şiirlerine taşıdığını gösterir.

Akçiçek’in şiirlerindeki ikinci damar ise annedir. “İlk dizesi ‘anne’ diye başlayan/ Her şiirin sonu/ Hüzünle bitiyor” şeklinde de belirttiği gibi anne şiirlerinin önemli bir kısmı hüzün ekseninde gelişir. Şiirlerde anne genellikle zorluklar karşısında çocuğu korur, onu sarıp sarmalayarak sevgisiyle evladına güç verir. "Kış Masalı" isimli şiirindeki “Hiç böyle düşmemişti/ Saçlarımıza kar/ Hiç böyle yapmamıştı/ Çocuk yüzlerimize./ Ay ışığı taşımış rüzgâr/ Sabaha kadar penceremize…/ Artık hiç üşümüyoruz/ Anne/ Sıcaklığın var ya içimizi ısıtan/ Sarıldık sımsıkı birbirimize,/ Mor çiçekler gibi/ Şafaktan önce açan” biçiminde yer alan dizelerden de anlaşılacağı gibi anne, varlığıyla çocuğun içini ısıtan bir karakter kimliğinde pek çok şiirde çocuk okurun karşısına çıkar.

Doğa sevgisi ve çevre duyarlığı da Akçiçek’in kitaplarında belirgin biçimde damar oluşturan konulardan biridir. Şair, biraz da yaşadığı çevrenin doğal güzellikleriyle bağlantılı olarak şiirlerinde çok defa gökyüzünden, çiçeklerden, renklerden, kuşlardan özellikle martılardan bahseder. Doğanın güzelliğini her fırsatta yineleyen şair “Çöpe Dadanan Martı”, “Kırlangıçları Beklemek”, “Gökyüzünü Sevmek” ve “Kumlara Çizilen Resim” gibi şiirlerinde ise doğanın düzeninin bozulduğundan yakınır. Akçiçek şiirlerinde bazen “Eskisi kadar sevindirmiyor/ Beni sonbahar/ Çünkü siz yoksunuz kırlangıcım/ Siz yoksunuz” dizeleriyle hüzünlenir bazen ise “Bir gün dönecek kırlangıçlarım/ Göreceksin anne/ Şarkılarla dolacak Bülbül deresi./ Çiçek açacak erik ağaçları/ Ve bademler…/ Karanfil kokulu/ Sabahlara uyanacağız.” dizelerinde görüldüğü üzere içindeki umudu canlı tutar. Onun doğa ile ilgili şiirleri bir anlamda umut ve hüzün arasındadır. Akçiçek çevre ile ilgili eleştirilerini yaşanılan çağa göndermeler yaparak “modernizm” kavramı üzerinden de dile getirir. Yazdıklarıyla her şeye sahip olduğu hâlde mutlu olamayan çocuğun hikâyesini anlatan Akçiçek’in şiirlerinden birinde, çocuk karakter oyuncaklarını ve şarkılarını geride kalanlara bırakarak kuşların ve çiçeklerin vitrinleri süslemediği başka diyarlara gider. Bir anlamda yaşadığı zamandan kaçar. Bu kaçış bir başka şiirde ise “Biraz gökyüzü verin bize/ Hamburgerleriniz,/ Kolalarınız,/ Çizgi filmleriniz/ Sizin olsun./ Neyiniz varsa/ Gökyüzünü/ Bizden çalan/ Hepsini alın.” dizeleriyle yetişkinlere yönelik bir isyana dönüşür.

Akçiçek yazdıkları açısından bakıldığında daha çok evrensel temalara yönelir. Şiirlerinde ve hikâyelerinde dünya çocuklarının tamamını kucaklamaya çalışır. Çocuk safında olmanın bir gereği olarak da daima barış kavramına vurgu yapar. Ne olursa olsun savaşın ve ölümlerin karşısında durur. "Öyküsüz Kelebek" isimli şiirinde savaşa dair anlatacak bir öyküsü olmadığı için bir kelebek olmak ister. “Madalyalı amcalar gördüm/ Tarih kitaplarında/ Çok savaş kazanmışlar/ Hâllerinden belli/ Ama bilmiyorlar/ O sayfaları çevirirken/ Titriyor bütün çocukların/ Elleri ve kalpleri” dizelerinden oluşan “Madalyasız Olmak” şiirinde ise savaşın yetişkinlerle çocukların nazarında farklı algılandığı, çocukların kalbine savaşın ürperti verdiğini anlatır.

Çevre sorunlarına ve dünyada yaşanılan savaşlara yazdıklarında duyarsız kalmayan yazar, yaşadığı toplumda görülen bir kısım çarpıklıkları, çocuk merkezli problemleri de edebî dilin imkânları dâhilinde yazdıklarına konu eder. Bu anlamda çalışan çocuklar, onun şiirlerinde dikkat çekmek istediği sorunların başında gelir. Eli kalem tutmadan çekiç tutan, ustası kaynak gözlüğünü takması için izin verdiği vakit mutlu olan çocukların hissiyatı şiirlerde derinden hissedilir. Benzer şekilde “Kırmızı ışıkta duran otomobillerin/ Gün boyu/ Camlarını siliyorum./ Kırmızıda seviniyor/ Yeşilde/ Üzülüyorum./ Ve rüyalarımda bile/ Kırmızı balonlar/ Görüyorum.” şeklindeki dizeler gerçek yaşamın çalışan çocukların hayallerini bile etkilediğini gözler önüne serer. Fakir ve yetim çocuklar da Akçiçek’in şiirlerinde unutmadığı karakterler arasındadır. "Sarı Bisiklet" isimli şiirde potinin, sulu boyasının, resim defterinin bir de sarı bisikletinin olmasını isteyen çocuğun “Ne yazık ki olmadı/ Ama engel değildi hiçbiri/ Ellerim ceplerimde/ Yıldızlara bakarak/ Şarkı söylemeye” şeklindeki düşünceleri fakirliğin mutsuz olmak için bir gerekçe olmadığını gösterir. Akçiçek çalışan çocuklar ve fakirlik gibi sorun odaklı konuları işlerken asla bir umutsuzluk duygusu yaratıp çocuk okuru hayattan küstürmez. Tam tersi gerçeği, umut ve mutluluk duygusu ile harmanlayarak verir. Onun şiirinde mutsuz çocuklar, çalışanlar ve fakir olanlar değil, türlü imkânlara sahip oldukları hâlde doyumsuzluk gösteren, doğadan uzaklaşan çocuklardır.

Ele aldığı temalar ve konular dışında dil ve anlatım imkânları açısından da Akçiçek güçlü ve özgün bir sanatçıdır. Yazdıkları metinlerarasılık açısından da değerlendirilebilecek olan Akçiçek, şiirlerinin bazısında "Karga ve Tilki" fablına, bazısında "Sindrella" masalına bazısında ise Cemal Süreya’nın “Önce öp, sonra doğur” şeklindeki dizesine göndermeler yapar. Çocuklar için yazmasına rağmen şiirlerinde “mavi” ve “nar” gibi çok güçlü imgeler kullanan Akçiçek, bazen “Haziran’ın Diğer Adı” şiirinde olduğu gibi sözcük oyunlarına başvurur, "haziran" kelimesinin tersten okunuşu ile bolluk ve bereketin simgesi olan "nar" ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden Nazım Hikmet “Ran” arasında bağ kurar. Eserlerinde kültürel dil ögelerinden de faydalanan sanatçı, “at gözlüğü takmak”, “kuyruğunu sallamak”, “ciğerini tanımak”, “her taşın altından çıkmak” gibi deyimlerden ve “Kabarama kabarama/ Kel Fatma/ Annen güzel, sen çirkin” gibi tekerlemelerden de faydalanır. Özellikle şiirlerinde benzetme ilgilerine çokça müracaat eden Akçiçek, söz gelimi harfleri çocuk okura tanıtmaya çalıştığı şiirlerinde B harfini gözlüğe, C harfini yarım simide, V harfini kiraz sapına benzetir. “Bekleme kiraz ağacı/ Bekleme,/ Üç mevsim daha/ Büyüyelim hele” dizelerinde olduğu gibi ses ve hece tekrarlarından da yararlanan Akçiçek, çocuklar için şiir-hikâye tarzında özgün ürünler ortaya koyar.

Kaynakça

Küpçük, Selçuk (2014). "Şiirlerinde Çocukluğunu Gezdiren Şair: Gökhan Akçiçek". Türk Dili Dergisi (756): 837-844.

Şen, Cafer (2008). "Gökhan Akçiçek'in Eserlerinde Bilinçdışının Telafisi Olarak Yakalanan Çocuksu Anlatım". Turkish Studies 4 (3): 717-729.

Tökel, İbrahim (2008). Gökhan Akçiçek'in Çocuk Şiirlerinin Değer Aktarımı Açısından İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Bolu: Abant İzzet Baysal Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ OĞUZHAN YILMAZ
Yayın Tarihi: 06.06.2018
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Bulutlar Örtmese GüneşiMilli Eğitim Bakanlığı Yayınları / Ankara1995Şiir
Bülbül Deresi ŞiirleriMilli Eğitim Bakanlığı Yayınları / Ankara1996Şiir
Çocuklara Ölüm YakışmazKültür Bakanlığı Yayınları / Ankara2001Şiir
Yaban İncirleriSalıncak Yayınları / İstanbul2006Hikâye
Denizlere Söylenen ŞarkıMilli Eğitim Bakanlığı Yayınları / Ankara2007Şiir
Yakamıza İlişen RüzgarMühür Kitaplığı / İstanbul2010Şiir
Her Harfin Bir Şiiri VarKumdan Yazılar / İstanbul2012Şiir
Şiire Benzese SesimBilfen Yayıncılık / İstanbul2015Deneme
Alfabesiz KuşlarKumdan Yazılar / İstanbul2017Şiir
Kuş Resimli KazakUçan At Yayınları / İstanbul2017Şiir

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SALİM, Salim Yurdakuld. 1955 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Hasan Ferda Güleyd. 1916 - ö. 18 Kasım 2008Doğum YeriGörüntüle
3Nurten Çelebioğlud. 1930 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Mehmet Akif Alacaoğullarıd. 1961 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Olgun Şensoyd. 16 Haziran 1961 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Erdal Noyand. 1961 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Ertan Alpd. 24 Ekim 1980 - ö. ?MeslekGörüntüle
8M. Halistin Kukuld. 1 Ocak 1943 - ö. ?MeslekGörüntüle
9Giovanni Scognamillod. 25 Nisan 1929 - ö. 08 Ekim 2016MeslekGörüntüle
10Altan Alkand. 10 Şubat 1970 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11Fatma Günerd. 16 Mart 1926 - ö. 05 Aralık 2004Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Görkem Yeltand. 17 Ocak 1977 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Gökhan Evliyaoğlud. 27 Mayıs 1927 - ö. 21 Ağustos 2011Madde AdıGörüntüle
14Gökhan Taner Günsand. 04 Ağustos 1978 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15Halil Gökhand. 17 Temmuz 1967 - ö. ?Madde AdıGörüntüle