ALİDURAN, Ali Ataş

(d. 1965 / ö. -)
âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Ali Ataş olan âşık, 1965'te Sivas’ın Torkus köyünde dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini de baba ocağında tamamlayan Ataş, eğitimini ancak ortaokula kadar sürdürebilir. Daha sonra İsviçre’ye gider ve 1986'da iltica talebinde bulunur. Talebi bir yıl sonra kabul edilen âşık, burada hem dil öğrenimini tamamlar hem de çeşitli mesleklerde çalışarak geçimini devam ettirir. 1989’da ise Nermin Hanım ile evlenen âşığın bu evlilikten iki çocuğu olmuştur (Ünalan 2011: 20).

Âşık Aliduran'ın, âşıklık geleneğinin hâkim olduğu bir çevrede büyümesi ona bu geleneği benimseme imkânı sağlar. Bununla birlikte ozanın öğretmen olan eniştesi âşığın kolundan tutar ve onun şiirle tanışmasına vesile olur. Ayrıca köyünde düzenlenen cem meclislerinde dedesinin de teşvikiyle bağlama çalmaya başlar. Böyle bir ortamda yetişen şair, ilk şiirlerini dokuz on yaşlarında yazma girişiminde bulunur. Âşık Aliduran, badeli âşıklardan değildir. Kendisi bu geleneğe de inanmaz. Âşık, Cirim Emmi (Hüseyin Akyar) ve akrabası da olan Âşık Yıldız başta olmak üzere Dertli, Ruhsatî, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan gibi büyük halk şâirlerini kendisine usta olarak görür. Çağdaşlarından ise Ozan Gezgini ve Âşık Çağlarî’yi beğenir. Ozana ‘Aliduran’ mahlasını annesi, zamanında göbek adı olarak verir ve çevresinde de bu şekilde tanınır. Annesinin bu göbek adını ona vermesinin nedeni ise zamanında köyünde kendisi gibi saz çalıp söyleyen Aliduran adındaki gencin küçük yaşta aralarından ayrılmasıdır (Ünalan 2011:20-25). Âşığın makam bilgisi olmakla birlikte Sümmanî ve Ruhsatî gibi halk ozanlarını kendine örnek alır. Hem didaktik hem de lirik tarzda şiirleri bulunan şair, daha çok 7’li 8’li 11’li hece ölçüsüyle şiirlerini kaleme alır. Âşık şiirlerini irticalen söyleyememektedir. Ayrıca şair, şiirlerini bazen değiştirir ve onlara yeni duyuş ve düşünüş tarzı kazandırır bir nevi sözlerini olgunlaştırır. Buradan da şâirin kendini eleştirdiği ve sanatına büyük bir titizlik gösterdiği anlaşılır. İlk zamanlar yazdığı şiirlerini saklamayan âşık, bu tecrübeyi İsviçre’ye gittikten sonra edinmeye başlar. Âşık Aliduran, fasıl düzenlerini bilmez ve âşık atışmalarında yer almaz. Âşık Türkiye’ye geldiği zaman şiirlerini şenliklerde ve festivallerde icra eder. Âşıklık geleneğinin eski hükmünü sürmediğine inanan şâir, bu geleneğin korunmasında en büyük görevin üniversitelere düştüğünü söyler (Ünalan 2011:20-25).

İsviçre’de yaşayan âşık, buradaki Alevi derneğinin kurucu üyeliğini yapar. Âşık bu dernekteki cem törenlerinde zakirlik düzenler. Aliduran, âşık kollarını ve bu kolların öneminin yadırganmaması ve âşıklar tarafından sahip çıkılması gerektiği inancındadır. Âşık, kitle iletişim araçları sayesinde âşıklık geleneğinin halka yayılma ortamı bulduğunu düşünür. Kahvehanelerin ise âşıkların buluşma ortamı olduğundan geleneğin canlılığını koruduğuna inanır. Âşık Aliduran, günümüzde âşık olmanın getirdiği zorlukları şu sözlerle ifade eder: “Günümüz toplumunda halk şairi olmak, eskiye oranla olanakların genişliğine rağmen daha zor. Her şeyde olduğu gibi tüketime dayalı değer yargılarının, eskiye oranla hayli değiştiği günümüzde halk şairinin kendini gözden geçirerek yenilemesi, dilini çağla örtüştürmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır. 21. yüzyıl bilge ve iletişim çağı âşıkların, ozanların bu anlamda dünya âşığı, dünya ozanı olmak gibi bir sorumluluğu da gelecek kuşaklara aktarılması bakımından bizlerin omuzunda bir veba gibi durmaktadır” (Ünalan 2011: 20-25).

Âşık Aliduran’ın 2007'de Kuşların Kanadı isimli bir albümü çıkar. Cumhuriyet gazetesinde, albümü çıktığı zaman bir tanıtım yazısı yazılır, İsviçre Winterthur’da, Türkler için haftada bir gün yayın yapan bir radyoda Sivas’ta yaşanan olaylara dair Sivas Ağlıyor adlı eseri aracılığıyla 2 Temmuz 2009’da röportajı yayımlanır. Kendisinin şiir kitabı yoktur. Kuşların Kanadında, Gül Gülümsün Gül, Yetiş Çağırdığın Yeri Seversen onun şiirlerinden bazılarıdır (Ünalan 2011:20-25). Şairin şiirlerinde işlediği konulara bakıldığında ise “sevgi” temasının büyük bir yer kapladığı görülür.

Kaynakça

Ünalan, Özlem (2011). Sazın ve Sözün Sultanları Yaşayan Halk Şairleri. C.VIII. Ed. Turan, Fatma Ahsen, Oğuzhan Aydın, Gülşah Gülegül. Ankara: Gazi Kitabevi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: BÜŞRA GÜRBÜZ
Yayın Tarihi: 07.01.2019
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1BEKİR KILIÇd. 1908 - ö. 15.01.1992Doğum YeriGörüntüle
2KUSURÎ, Hasan Fehmid. 1875 - ö. 1951Doğum YeriGörüntüle
3SEFİL ÖKSÜZd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4TEPELİOĞLU, Mihrali Tepelioğlud. 1965 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Filiz Özdemd. 19 Temmuz 1965 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6SELAMİ, Selami Yağard. 04.02.1965 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7NECATİ/NECO, Necati Aksakald. 1963 - ö. ?MeslekGörüntüle
8TÜCCARİ, Mustafa Yılmazd. 1943 - ö. ?MeslekGörüntüle
9YETER ANA, Yeter Yıldırımd. 1922 - ö. ?MeslekGörüntüle
10ADİL, Adil Yamand. 1938 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11SIRRI BABA, Hüseyind. 1865 - ö. 1935Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12GÖNÜLLÜ COŞKUN, Coşkun Gönüllüd. 24.04.1955 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13VALEH, Kerbelayi Safid. 1729 - ö. 1822Madde AdıGörüntüle
14SAFVETÎ, Şeyh Seyyid Ali Safvetî Efendid. ? - ö. 1596Madde AdıGörüntüle
15SEVDAYÎ, Hırtızlıd. ? - ö. 1890Madde AdıGörüntüle