HÜSEYİN, Hüseyin Gürsoy

(d. 1902 / ö. 22.07.1942)
çiftçi, çoban
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Hüseyin Gürsoy, 1902'de İsmail ve Bassey çiftinin oğlu olarak Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Sarıkaya köyünde dünyaya gelmiştir. Henüz küçük yaştayken babasını kaybeder. Gençliği savaş sonrası sıkıntılı dönemlere denk gelen Gürsoy, çalışmak için Çukurova'ya gider ve burada çiftçilik, kuzu çobanlığı gibi işlerde çalışır. Gürsoy, yine çalışmak için Çukurova'ya gittiği bir dönemde Kayseri'de Atatürk'ü görmüş ve ona irticalen bir şiir okumuştur. Atatürk de bunun üzerine onu Ankara'ya getirtmiş ve sular idaresinde bir görev vermiştir. Hüseyin Gürsoy, Ankara'da Ali İzzet, Veysel, Hacı Fedaî gibi isimlerle birlikte konserler verir. Bu konserlerin birinde dinleyiciler arasında bulunan Ayşe adında bir hanım, Gürsoy'a aşık olur ve kendisiyle evlenmesini ister. Ayşe Hanım'ı alıp köyüne dönen Gürsoy'un bu birlikteliği köyünde hoş karşılanmaz. Bir yıl süren baskılar sonucunda Gürsoy, Ayşe Hanım'ı Ankara'ya göndererek ondan ayrılır. Hüseyin Gürsoy bu ayrılığın üzüntüsüyle verem olur ve 22 Temmuz 1942 tarihinde vefat eder (Kaya 2009: 223).

Hüseyin Gürsoy, badeli bir âşıktır. 15-16 yaşlarındayken köylerinin yakınındaki Evlik adında bir mağaraya girer, burada uyuyakalır. Uykusunda yanına bir deve kervanı gelir ve kervancılardan üç delikanlı ellerinde taslarla şarap içmeye başlar. Daha sonra Gürsoy'a da birer tas uzatırlar ve içmesini isterler. Gürsoy içtikten sonra akrabaları onu mağarada bulur. Ne olduğunu, neden burada olduğunu soranlara dolu içtiğini söyler ve onu evine getirirler. Evdeyken yine uykuya dalan Gürsoy, rüyasında yine o üç delikanlıyı görür. Dolu içtiğini söyleyip sırrını açığa çıkardığı için verdikleri doluları geri alıp giderler. Yalnız üçüncü kervancı ona tastaki bulaşığı bırakır. Gürsoy'un âşıklık yeteneği de sadece bu dolunun bulaşığı sayesinde olmuştur (Kaya 2009: 223).

Hüseyin Gürsoy, çalgı aleti olarak keman çalar. İrticali şiirler söylemede başarılıdır. Onlarca şiiri de yazıya geçirilmediği için kaybolur. Dili oldukça sade ve yalındır. Alevî inancını dile getiren şiirlerinden başka, tabiat ve sosyal konularda da eserler verir. Şiirlerinden bazıları TRT'nin repertuarındadır ve türkü olarak söylenmektedir (Kaya 2009: 224).

Kaynakça

Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 3. Sivas: Önder Matbaacılık.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ZİYA DURGUT
Yayın Tarihi: 16.07.2019
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1TEKTAŞ, Aslan Tektaşd. 1979 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2LEYLA, Leyla Şimşekd. 1954 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3ER MUSTAFAd. ? - ö. 1825Doğum YeriGörüntüle
4Orhan Şaik Gökyayd. 16 Temmuz 1902 - ö. 2 Aralık 1994Doğum YılıGörüntüle
5Remziye Hisard. 6 Eylül 1902 - ö. 13 Haziran 1993Doğum YılıGörüntüle
6Kemalettin Tuğcud. 27 Aralık 1902 - ö. 18 Ekim 1996Doğum YılıGörüntüle
7Orhan Şaik Gökyayd. 16 Temmuz 1902 - ö. 2 Aralık 1994Ölüm YılıGörüntüle
8Remziye Hisard. 6 Eylül 1902 - ö. 13 Haziran 1993Ölüm YılıGörüntüle
9Kemalettin Tuğcud. 27 Aralık 1902 - ö. 18 Ekim 1996Ölüm YılıGörüntüle
10Orhan Şaik Gökyayd. 16 Temmuz 1902 - ö. 2 Aralık 1994MeslekGörüntüle
11Remziye Hisard. 6 Eylül 1902 - ö. 13 Haziran 1993MeslekGörüntüle
12Kemalettin Tuğcud. 27 Aralık 1902 - ö. 18 Ekim 1996MeslekGörüntüle
13Orhan Şaik Gökyayd. 16 Temmuz 1902 - ö. 2 Aralık 1994Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Remziye Hisard. 6 Eylül 1902 - ö. 13 Haziran 1993Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Kemalettin Tuğcud. 27 Aralık 1902 - ö. 18 Ekim 1996Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Orhan Şaik Gökyayd. 16 Temmuz 1902 - ö. 2 Aralık 1994Madde AdıGörüntüle
17Remziye Hisard. 6 Eylül 1902 - ö. 13 Haziran 1993Madde AdıGörüntüle
18Kemalettin Tuğcud. 27 Aralık 1902 - ö. 18 Ekim 1996Madde AdıGörüntüle