Madde Detay

Asıl adı Halil Karabulut olan âşık, 1 Mayıs 1945 tarihinde Sivas'ın İmranlı ilçesine bağlı Kılıçköy'de doğmuştur. Babasının adı Ali, annesinin adı Sosun'dur. Mensubu olduğu sülale, köylerinde Sadolar olarak bilinir. İlkokulu tamamladıktan sonra ortaokula başlamamış ancak buradaki eğitimini tamamlayamadan ayrılmıştır. Yoksul bir aileden gelen Karabulut, gençken çiftçilik yapmış ve daha sonra gurbete çıkarak inşaatlarda çalışmıştır. Askerliğini Ankara'da yapmıştır. İlerleyen süreçte Almanya'ya gitmiş ve orada da inşaatlarda çalışmayı sürdürmüştür (Kaya 2009: 360). 

Halil Karabulut'un şiire başlamasında köyündeki ayin-i cemlerin oldukça etkili olduğu ifade edilir. İleri derecede olmamakla birlikte saz çalabilir. Viranî, Pir Sultan gibi şairlerin etkisinde kalmış olan Karabulut aynı zamanda Hasret Gültekin'i etkilemiştir. Şiirleri hiçbir yerde yayımlanmamıştır. Fezaî mahlasını kullanan âşığa bu mahlasın rüyasında Pir Sultan Abdal tarafından verildiği bildirilir. Rüyada gördüğü Pir Sultan'ın, kendisine bir kızıl elma vererek bunu dilimleyip halka dağıtmasını istediği ve ardından ona Fezaî adını verdiği ifade edilir. Bu rüyaya kadar Kul Halil mahlasını kullanan âşık bu noktadan sonra şiirlerinde Fezaî olarak tapşırmıştır. Şiirlerinde sosyal ve beşeri konulara ek olarak tasavvufi söyleyiş de önemli ölçüde yer bulur. Karabulut'un iki kaseti ve 45'lik plağının olduğu ifade edilir (Kaya 2009: 360). Doğan Kaya'nın Sivas Halk Şairleri adlı eserinde rastlanan bazı şiirlerinden hareketle, âşığın sade bir dil kullandığı söylenebilir. Ayrıca, nazım birimi olarak dörtlüğü tercih ettiği ve 11'li hece ölçüsünü benimsediği ifade edilebilir.