FAZLÎ, Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi

(d. ?/? - ö. 982/1574)
divan şairi, defterdar, kadı
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi; II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanûnî ve II. Selim dönemlerini idrak etmiş, Osmanlı Devleti’nde önemli vazifeler ifa etmiş bir devlet adamıdır. Soyu ünlü mutasavvıf Ebû Bekir el-Mekkî’ye dayanmaktadır (Âşık Çelebi 2010: 3/1187). Dedesi Nurbahşiyye tarikatına mensup mutasavvıf ve müfessir Hüsâmeddin Alî Bitlisî, babası 16. asrın tanınmış âlimlerinden İdrîs el-Bitlisî, annesi ise Zeyneb Hatun’dur (Babinger 1992: 106). Müellif, kendisini “Ebu’l-Fazl Mehmed b. İdrîs” olarak tanıtmaktadır (Süleymaniye Yazma Eser Küt. Fatih 4308/4a). Müellifin en detaylı künyesi “Ebu’l-Fazl Mehmed bin İdrîs bin Hüsâmiddîn ‘Alî bin Hasan en-Nahcüvânî el-Bidlîsî er-Rûmî ed-Defterî el-Hanefî” şeklinde nakledilmiştir (Bağdatlı İsmâil Paşa 1955: 2/253). Şiirlerinde ise Fazlî mahlasını kullanmıştır (Sehî Bey 1325: 32). Bülûğ çağında II. Bayezid’e ithaf ettiği “nergis” redifli bir kasideyi padişahın huzurunda okuyarak hayır dua ve câize almıştır (Âşık Çelebi 2010: 3/1189). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin doğum tarihi ve yeri konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 890-895/1485-1490 yılları arasında doğmuş olabileceği düşünülmektedir (Başaran 2010: 10). İran topraklarında doğmuş olma ihtimali yüksektir, “Nahcüvânî” (Bağdatlı İsmâil Paşa 1955: 2/253) nisbesi bunu işaret etmektedir. İlk eğitimini babasından alıp zamanın tanınmış âlimlerinden ders gören (İdrîs-i Bidlîsî 2016: 50) Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, önemli devlet görevlerinde vazifelendirilmiştir. Bursa’da Sultâniye müderrisi Kâdî-i Bağdâdî’nin mu‘îdi olur (Âşık Çelebi 2010: 3/1188). Kâdî-i Bağdâdî’nin 908/1502 tarihinde Müftî Alî Efendi yerine Sahn müderrisi olması hasebiyle Anadolu Kazaskeri Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi’ye intisap ederek mülâzim olur (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/188). 910/1504 tarihinde Abdurrahman Efendi emekli olunca yerine atanan Molla Halil, İdrîs el-Bitlisî ile geçmişten kalan bir husumet sebebiyle Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’yi kadılığa yönlendirerek intikam almak istemiştir (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/188). 25 akçe ile Pervenik’e tayin edilen Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi takdire rıza gösterip bu görevi kabullenmiştir (Kınalızâde Hasan Çelebi 1981: 751). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, Yavuz Sultan Selim’in Trabzon valiliği sırasında hazine kâtipliği görevini de yerine getirmiştir (İdrîs-i Bidlîsî 2016: 449). Müeyyedzâde’nin 919/1513’te Rumeli Kazaskeri olmasıyla Yavuz Sultan Selim’in ilgisini çekerek memuriyete ilaveten Karaman vilayetinin tahririyle görevlendirilmiş ve bu görevi hakkıyla ifa etmiştir. Daha sonra Tırhala vilayetinin Yenişehir kasabası kadılığına atanmış, bu görevi sırasında 923-924/1517-1518 yıllarında aldığı emir üzerine tımar sahiplerinden topladığı meblağ ile İstanbul’a gelip bu meblağı saraya arz etmiştir (İdrîs-i Bidlîsî 2016: 50). Bu sırada Osmanlılar’ın ilk Mısır beylerbeyi olan Hayır Bey Çerkesî asrında hac farizasını yerine getirmiş ve Ravza-i Mutahhara’yı ziyaret etmiş, dönüşte Trablus’a varmıştır (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/189). Daha sonra ise Trablus kadılığı verilerek Trablus, Hama ve Humus sancaklarının tahrir defterlerinin hazırlanması ile görevlendirilmiştir (Mehmed Zeki 1336-1339: 170). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi Kanûnî döneminde bir müddet Manisa, Semendire ve Rudnik kadılığı ile görevlendirilmiş, daha sonra Anadolu Defterdarlığına atanmıştır (İdrîs-i Bidlîsî 2016: 50). Bir zaman Anadolu Defterdarlığı vazifesini ifa ettikten sonra azledilmiş, birkaç yıl sonra 949/1542’da Başdefterdarlık ve Maliye Nâzırlığı olarak nitelendirilebilecek Rumeli Defterdarlığına terfi etmiştir. Bir süre görevini ifa ettikten sonra Kanûnî’nin bir isteğini mevzuata aykırı bularak reddetmesi sebebiyle 960/1553 yılında azledilip kendisine emekli maaşı bağlanarak ödüllendirilmiştir (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/189). Kanûnî döneminde Rumeli Defterdarlığından ayrılması üzerine İstanbul tarafında durmayıp 961/1553 senesinde Tophane’deki evinin civarında bir cami ile bir mektep ve kendisi için de bir türbe inşa ettirmiş, evine çekilerek orada sakin bir hayat sürmeyi tercih etmiştir. Zamanını ilme, ibadete; âlimler, şairler, meşâyih ve salihlerle dostane sohbetlere hasretmiştir. (Âşık Çelebi 2010: 3/1191). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, II. Selim döneminde 974/1566-1567 yılında yeniden Başdefterdar olarak atanmış ve yaklaşık olarak üç yıl görevini ifa ettikten sonra 977/1569-1570 yılında azledilme veya istifa yoluyla görevinden ayrılmıştır (Başaran 2010: 18). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin çocukları hakkında bilgi veren kaynaklarda ilim ehli iki oğlunu Akıntıburnu’nda fırtına etkisiyle gerçekleşen bir deniz kazası sebebiyle kaybettiği belirtilmektedir (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/189). Bazı kaynaklarda bu kaybın acısına dayanamayarak (Mehmed Zeki 1336-1339: 170), bazılarında ise ahbaplarından birisinin rüyasında Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin kendisi için yaptırdığı türbenin kubbesinin uçarak Şam’a doğru gittiğini görmesi üzerine dünya işleriyle alakasını tamamen keserek dost ve akraba ile vedalaşıp hac niyetiyle Şam’a doğru yola çıkmış, bu yolculuk esnasında 982/1574’te vefat etmiştir (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/189). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin kendi adına Mimar Sinan’a yaptırmış olduğu camiinin Meşrutiyet döneminde yanması sonucunda makâm kabri Kılıç Ali Paşa Camii hazîresine nakledilmiştir, mezar taşında ise “sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât el-merhûm el-mağfûrun leh Ebu’l-Fazl Mehmed Efendinün rûhiçün el-Fâtiha sene 961” ibaresi yani caminin yapılış tarihi yazmaktadır. Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi ahlâkı, dindarlığı, devlet işlerinde vazifesini ifa ederken göstermiş olduğu dürüstlüğü ve ilkeli tutumu sebebiyle yaşadığı devirde sevilen ve sayılan bir şahsiyettir. Allah vergisi zekâ ve hafıza kuvvetiyle zihninde tuttuğu sayısız Arapça kasideler, şiirler, haberler, eserler konuşmasına ve sohbetine letafet katmaktadır ( Kınalızâde Hasan Çelebi 1981: 752-753). Âşık Çelebi Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin zamanını ibadet ve taatle geçirdiğini, kendisini şereflendirmek için insanların yanına gelip gitmesinden memnuniyet duyduğunu, yorgunluk ve bıkkınlık hissettiğinde ise tefsir ve hadis tetkiki ve tasavvuru, ayrıca Kur’ân tilaveti ile zamanını lezzetlendirdiğini belirterek onun ehl-i muhabbet ve mütedeyyin bir kimse olduğuna işaret etmektedir (Âşık Çelebi 2010: 3/1191). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, zamandan şikâyet eden, toplumsal olaylara duyarlı bir şahsiyettir. Dost meclislerinde dünya ahvalinin değişmesinden yakındığı zamanlarda, bazı dostları bu serzenişlerine itiraz ettiğinde kendilerinden öncekilerin dünyayı muntazam bir şekilde bıraktıklarını belirtip gelecek nesillere bozulmuş bir dünya bırakmanın vicdanî hesabını yapmaktadır (Beyânî 1997:206).

Eserleri:

1. Farsça Dîvân: Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi Farsça Dîvân’ını Yavuz Sultan Selim’in Farsça Dîvân’ına nazîre olarak kaleme almıştır. Mukaddime’nin 6. sayfasında Yavuz Sultan Selim’in hatırasını kıyamete değin yaşatmak amacıyla onun şiirlerine nazîre yazdığını (Kayseri Raşid Efendi Küt. Nu. 1289/1), yine Mukaddime’nin 15. ve 16. sayfasında yer alan cümleleriyle de eseri II. Selim’e sunduğunu belirtmiştir. Mukaddime’nin 7. sayfasında Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin eserini telif etmeden önce Yavuz Sultan Selim’in Dîvân’ını derlerken sadece makta‘ beyitlerinde sultanın mahlaslarının bulunduğu şiirleri bir araya topladığı, tertip hususunda da kasidelerden sonra yazılmış tevhid ve na‘t konulu iki gazeli öne alma dışında bir müdahelede bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Farsça Dîvân’ı Mukaddime ve Nazîreler olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Secili bir nesirle yazılmış olan Mukaddime’de mensur metin, mısra‘, müfred, kıta, rubâî ve mesnevî türlerinde çoğu müellife ait otuz beş parça şiir bulunmaktadır. Nazîreler kısmı ise tevhid ile başlayıp dört kaside, bir terkib-i bend ve yüz doksan adet gazelden oluşmaktadır. İlk kaside 21, ikinci 61, üçüncü 49, dördüncü 38 beyitten; beş bendden ibaret olan terkib-i bendin bendlerinin dördü yedi beyitten, biri de altı beyitten oluşmaktadır. Gazelleri beyit sayıları 4 ile 9 arasındadır (Başaran 2010: 45-46). Yavuz Sultan Selim’in Farsça Dîvân’ının çok sayıda yazma nüshası bulunmakla beraber İstanbul ve Berlin baskısı da mevcuttur. İstanbul baskısında 106, Berlin baskısında ise 305 şiir bulunmaktadır. Almanya imparatoru ve Prusya kralı II. Wilhelm’in emriyle Paul Horn tarafından yedi nüshanın karşılaştırılmasıyla hazırlanan Berlin baskısı II. Abdülhamid’e hediye edilmiştir. Bu baskı daha sonra Ali Nihad Tarlan tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir (Başaran 2010: 44). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, Mukaddime’de kaynak ya da şair belirtmeden Senâî-i Gaznevî, Nizâmî-i Gencevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hâfız-ı Şîrâzî, Kemâl-i Hucendî ve Abdurrahmân-ı Câmî gibi şairlere ait otuz beş parça şiire yer verdiğini belirtmektedir (Başaran 2010: 48). Mukaddime’de yer alan değişik nazım şekillerinden oluşan 35 parça şiirde mütekârib, remel, müctes, hezec, seri‘, muzâri‘, recez, hafîf, kâmil bahirlerinin vezinleri kullanılırken; Nazîreler’de ise remel, hezec, muzâri‘, müctes, recez, hafîf bahirlerinin farklı vezinleri kullanılmıştır. Nazîreler tanzir edilen şiirlerle aynı vezinde olup burada kullanılan vezirler Yavuz Sultan Selim’in kullandığı vezinlerdir (Başaran 2010: 53-54). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, Yavuz Sultan Selim’in şiirlerine nazîre yazarken onun kullandığı redifleri ve beyit beyit aynı kafiyeleri kullanmıştır (Başaran 2010: 55). Eser üzerinde Orhan Başaran bir kitap hazırlamıştır (Başaran 2010).

2. Hâfız-ı Şîrâzî’nin Dîvân’ına Nazîre: Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Hâfız-ı Şîrâzî’nin Dîvân’ına nazîre kaleme aldığı nakledilmektedir (Kâtib Çelebi 1941-1943: 1/784). Bu eserin şimdiye kadar bir nüshasına ulaşılamamıştır. Müellif Hâfız’a böyle bir nazîre yazması sebebiyle dönemin padişahı Kanûnî’den lütuf ve ihsan beklerken olumsuz tepki görmüştür (Beyânî 1997:206).

3. Dîvân: Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Türkçe bir Dîvân’ının (Bağdatlı İsmâil Paşa 1955: 2/253) veya Türkçe, Arapça ve Farsça şiirlerinden oluşan bir eserinin varlığından bahsedilmektedir (Nev’îzâde Atâî 1989: 2/188). Âşık Çelebi, tezkiresinde örnek olarak yer vermek için kendisinden bir şiirini istediğinde “Dîvân-ı Kenzü’l-‘irfânlarından tefe’ül” ettiğini ve “tû bes” redifli gazeli verdiğini zikretmiştir (Âşık Çelebi 2010: 3/1192). Bu gazel Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Farsça Dîvân’ında bulunmamaktadır. Hâfız-ı Şîrâzî’nin bu redifte bir gazeli mevcut değildir ve doğal olarak ona nazîre yazılan Dîvân’da da bulunmayacağı için bu gazel farklı bir eserde yer almakta ve üçüncü bir Dîvân’ı işaret etmektedir (Başaran 2010: 29).

4. Selîmşâhnâme veya Zeyl-i Heşt Bihişt: Yavuz Sultan Selim’in emriyle İdrîs-i Bitlisî tarafından kaleme alınan eser, hem padişahın hem de İdrîs-i Bitlisî’nin peş peşe vefat etmesi sebebiyle müsvedde halinde kalmıştır. Kanûnî’nin emriyle Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi babasının eserinin yapraklarını derlemiş, toplamış, hem konu başlığı ekleyerek hem de eksik kısımlara müdahale ederek eseri bir mecmua haline getirip 1567’de dönemin padişahı II. Selim’e sunmuştur. Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin yapmış olduğu ufak çaplı müdahaleler bu esere zeyl yazdığı hissini uyandırmış, yapılan çalışmalar sonucunda bu yanlışlık düzeltilmiştir. Eser İdrîs el-Bitlisî’ye ait olmakla birlikte Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin metne eklediği bölümler İdrîs el-Bitlisî’nin vefat tarihinden sonraki dönemleri ve kendi hayatıyla ilgili durumları anlatan konulardır. Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi eklediği yerlerde isim ve mahlasını kullanarak kendinden iz bırakmıştır (Demir 2022: 116). Eser üzerinde bir doktora çalışması yapılmıştır (Kırlangıç 1995).

5. Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr: Eser; yaratılış ve Hz. Âdem’den başlayarak Hz. Peygamber’in hayatını bütün teferruatıyla işleyen, bunun yanı sıra Hz. Peygamber’in nesep silsilesinde bulunan Hz. Nûh, Hz. İdrîs, Hz. İbrâhim ve Hz. İsmâil gibi peygamberlerden bahseden; sahâbe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn tabakatını içeren, Dört Halife dönemi ile on iki imamı ayrı başlık altında işleyen, Emevî, Abbâsî ve Fâtımî halifelerine de kısaca değinen telif bir siyer-i nebîdir. Müellif, Mısır Fâtımîlerinden bahsederken aynı coğrafyada hüküm süren Eyyûbî ve Memlük hükümdarlarını ismen zikretmekle yetinerek konuyu Mercidâbık Savaşı ile Yavuz Sultan Selim’e bağlamıştır. Eser tahta cülûs eden Kanûnî’ye dua ile sona ermektedir. Kaynaklarda Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr dışında Târîh-i Ebü’l-Fazl, Târîh-i Âl-i Osmân, Türkçe Târîh-i Osmânî, Tevârîh-i Âl-i Osmân, Kısas-ı Enbiyâ, Târîh-i Umûmî, Umûmî İslâm Târîhi isimli tarih kitapları da zikredilmektedir. Bu eserlerin aslında Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr olduğu kanısına varılmıştır. (Demir 2023: 99-100). Müellif, Anadolu coğrafyasında bu hususta Türkçe kaleme alınmış bir esere rastlamamasını ve bu duruma üzülmesini de bu eseri kaleme almasındaki asıl sebep olarak ifade etmektedir. Binaenaleyh Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, siyer ve tarih alanında eserleri olan âlimlerin, muhaddislerin ve usul ulemâsının kitaplarını tercüme ederek aralarında insicâm olacak şekilde düzenlediğini ve Türkçe bir metin meydana getirdiğini eklemektedir (Demir 2023: 103). Mukaddimede ağır, konu anlatımında ise sade bir dil kullanılan; âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerifler, darb-ı meseller, vecizeler ve manzumelerle zenginleştirilen eserin yazımında 79 kaynak kitaptan yararlanılmıştır. Eser üzerinde bir doktora çalışması yapılmıştır (Demir 2023).

6. Terceme-i Tefsîr-i Mevâhibü’l-‘aliyye veya Terceme-i Tefsîr-i Hüseyin Vâiz: Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin 897-899/1492-1494 yılları arasında sade bir dille ve muhtasar olarak kaleme aldığı Farsça Mevâhibü’l-‘aliyye isimli tefsirinin Türkçe tercümesidir (Demir 2023: 74). Eserin Amasya Beyazıt İl Halk Küt. Gü Böl. Nu. 157; Çorum Hasan Paşa İl Halk Küt. Nu. 69-70; Mısır Millî Küt. Türkçe Yazmalar Tefsîr-i Türkî. Nu. 1; İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Küt. Türkçe Yazmalar Böl. Nu. 1195, Hidiv Küt. Türkçe Yazmaları Böl. Nu. 8506 kayıtlı nüshaları bulunmaktadır (Demir 2023: 75-76).

7. Terceme-i Ahlâk-ı Muhsinî: Hüseyin Vâiz-i Kâşifî tarafından Sultan Hüseyin Baykara’nın oğlu Ebü’l-Muhsin Mirza adına 900/1495 yılında kaleme alınan, müellifin en beğenilen eseri olarak da nitelenen Farsça Ahlâk-ı Muhsinî’nin Türkçe tercümesidir (Demir 2023: 77). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, eserde padişahlığın nübüvvetin ikinci derecesi olduğu fikrinden hareketle padişahların şeraite uymaları ve kırk vasfa sahip olmaları gerektiğini belirtip eserin bâblarında işlenen kırk özelliği şöyle sıralanmıştır: adâlet, ihlâs, du‘â, şükür, sabır, rızâ, tevekkül, hayâ, ‘iffet, edeb, ‘ulüvv-i himmet, azim, cidd ü cehd, sebât, ‘adâlet, ‘afv, hilm, hulk u rıfk, şefkat ve merhamet, hayrât ve meberrât, sehâ’ ve ihsân, tevâzu‘ ve ihtirâm, emânet ve diyânet, vefâ’-i ‘ahd, sıdk, incâh-ı hâcât, te’ennî ve te’emmül, müşâvere ve tedbîr, hazm, şecâ‘at, gayret, siyâset, teyakkuz-i hayret, ferâset, kitmân-ı sır, igtinâm-ı fursat ve nîk-i nâmî talebi, hukûka ve dîne ri‘âyet, ahbâr sohbeti, eşrâr def‘i, sıyânet-i âdâb ve itâ‘at kavâ‘idine ri‘âyet (Demir 2023: 78-79). Eserin Süleymaniye Yazma Eser Küt. Ayasofya Böl. Nu. 2828; Süleymaniye Yazma Eser Küt. Fatih Böl. Nu. 3468; Topkapı Sarayı Müzesi Küt. Hazine Böl. Nu. 347 ve Mısır Millî Küt. Ahlâk-ı Türkî Nu. 1 nüshaları bulunmaktadır (Demir 2023: 79).

8. Terceme-i Zahîre-i Hvârizmşâhî veya Kânûnü’l-‘ilâc ve şifâ’i’l-emrâz li-külli’l-mizâc: İsmâîl b. Hasan el-Cürcânî’nin Farsça ilk ansiklopedik tıp kitabı olarak kabul edilen Zahîre-i Hvârizmşâhî isimli eserinin Türkçe tercümesidir (Demir 2023: 80). Eserin başında üç sayfalık bir fihrist yer almaktadır. Burada ana konular cüzlere, bâblara ve makalelere ayrıldığı için içerik çok girift ve anlaşılamaz bir hale gelmiştir. Müellif hastalıkların ve ilaç olarak sunduğu bitkilerin ve macunların hem o dönemdeki isimlerini zikrettiği hem de Latince isimlerini Arapça harfleriyle yazdığı için eser bu alanda uzman kişilerin okuyup anlayabileceği derecede zor görünmektedir. Eseri okuyup anlayabilmek için hem Osmanlı Türkçesi’ne hâkim olmak hem de tıp ve fitoloji eğitimi almış olmak gerekmektedir (Demir 2023: 81). Eserin Topkapı Sarayı Müzesi Küt. Emanet Hazinesi Böl. Nu. 1832 (mütercim hattı); Süleymaniye Yazma Eser Küt. Nuruosmaniye Böl. Nu. 3574 ve Süleymaniye Yazma Eser Küt. Hüsrev Paşa Böl. Nu. 463’te kayıtlı nüshaları bulunmaktadır (Demir 2023: 82).

9. Terceme-i Hulâsa-i Târîh-i Vassâf: Vassâf olarak da tanınan Şerefüddîn Abdullâh b. İzziddîn Fazlillâh-ı Şîrâzî’nin Târîh-i Vassâf isimli eserinin özetlenerek ve tarih sırasına konularak yapılan Türkçe tercümesidir (Demir 2023: 82). Besmele ile başlayan, Hz. Peygamber’e övgü ile devam eden eserin başında, Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin eserden bahseden iki sayfalık bir mukaddimesi bulunmaktadır. Bu eseri, Cengiz Han’ın, çocuklarının ve torunlarının İslâm âlemi üzerine hüküm kurup yaptıkları istilaları ve bunlar içerisinde müslüman olan hükümdarların tarihini, Vassâf olarak tanınan Abdullâh bin Fazlullâh’ın Tecziyetü’l-emsâr isimli eserinden bazı bölümleri seçerek yazdığını ifade etmiştir (Demir 2023: 83). Bu eserin Cengiz Han’ın saltanatının özeti olduğunu, eseri oluştururken sanat kaygısı gütmediğini ve kolay yolu seçtiğini, eserin kolay anlaşılması ve daim olması için Vassâf üslubuna aykırı olarak olay sıralamasına riayet ettiğini belirtmiştir (Demir 2023: 84). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, 40a’da konu başlığı yazmadan “temme” diye kayıt koyduktan sonra Vassâf’ın Sultan Ebû Said’in ahbarını zikrolunan yere kadar yazdığını, Ebû Said’in ahbarının yazılmasının gerektiğini belirterek eserin bundan sonraki bölümünü Emîr Mahmud b. Fazlullâh el-Mûsevî’nin Fethu’t-tevârîh isimli eserinde geçtiği şekilde özetlemiştir (Demir 2023: 85). Eserin Millet Küt. Ali Emîrî Böl. Nu. 619’da bir nüshası bulunmaktadır (Demir 2023: 87).

10. Medâricü’l-i ‘tikād fî tercemeti Menâhici’l-‘ibâd: Saîdüddîn el-Fergânî’nin sâlikin amelî işlerini konu edinen; itikad, ilmihal ve müridlik adabını Farsça kaleme alarak işlediği Menâhicü’l-‘ibâd ile’l-me‘âd isimli eserinin Türkçe tercümesidir. Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi eseri Medâricü’l-i‘tikād olarak isimlendirmiştir (Demir 2023: 87). Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi, Allah’a hamd ve Resul’e övgüden sonra Hz. Peygamber’in tebliğ etmiş olduğu dinin itikat, iman ve farz olan emirler ile ilgili hükümlerine uyulması gerektiğini, bu hükümlerin kıyamete değin geçerli olduğunu belirterek eserle ilgili bilgi vermeye başlamıştır. Kaidelerin esas ve sağlamlığını âyet ve hadislerle açıkladıktan sonra bilhassa sâliklere ve Kâbe’ye gitme niyetinde olanlara kolaylık olması için her kaideyi ve her faslı herkesin anlayabileceği şekilde açıkladığını belirtmiştir (Demir 2023: 89). Eserin İstanbul Üniversitesi Küt. Türkçe Yazmalar Böl. Nu. 5892’de bir nüshası bulunmaktadır (Demir 2023: 91).

11. Ta‘rîfü’t-telbîs ve teb‘îdü’l-iblîs: Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin tasavvufla ilgili çeşitli konuları ele aldığı Arapça risalesidir. Eser çeşitli tasavvuf konularını içeren risâlelerin yer aldığı 174 sayfalık bir mecmuanın 97-106. sayfaları arasında bulunmaktadır. Sayfa 97’de eserin ismi “Hâzihi risâletü Ta‘rifi’t-telbîs ve teb‘îdi’l-iblîs” şeklinde geçmektedir (Demir 2023: 91). Eser beş bâbdan oluşmaktadır. Birinci bâbda hakikî tasavvuf ehlinin ahvalinin şerhi, ikinci bâbda tarikat şeyhlerinin halleri ve şeriatın muhafazası, üçüncü bâbda hulûl ve ittihâd inancının batıl oluşu, dördüncü bâbda ehl-i kıble olan müslümanların küfürle itham edilmemesi ve Ehl-i sünnetten uzak gulât fırkaların küfürle itham edilmesi, beşinci bâbda ise “Müteferrikât” başlığıyla muhtelif konular işlenmiştir. Eserin Konya Bölge Yazma Eserler Küt. Burdur İl Halk Küt. Nu. 1040/7’de kayıtlı bir nüshası bulunmaktadır (Demir 2023: 92).

12. Fusûlü ma‘rifeti’t-telbîs ve usûlü’t-temyîz beyne’t-tasavvuf ve’t-tedlîs: Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin tasavvufla ilgili çeşitli hususları ele aldığı Arapça risâlesidir (Demir 2023: 92). Eser çeşitli konuları içeren risâlelerin yer aldığı bir mecmuanın en başında 1b-80a varak aralığında bulunmaktadır (Demir 2023: 93). Eserin mukaddimesinde İslâm dini için en büyük fitne ve sıkıntı avam arasında zühdün ve zühd hayatının yayılması, şeyhliğin imamlar ve fakihlerin yerine cahillere verilmesi olarak belirtilmiştir. Eserin bütününde sahte şeyhlerin yanlış uygulamaları yerilerek hakikî şeyhin nasıl olması gerektiği edebî bir dille anlatılmıştır. Eser, Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin toplumsal konulardaki duyarlılığını göstermektedir. Eserin Kastamonu İl Halk Küt. Nu. 1612/1’de kayıtlı bir nüshası bulunmaktadır (Demir 2023: 95).

13. Risâle-i Kudûmiyye: Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Yavuz Sultan Selim’in İstanbul’a gelerek tahta geçişini ve bu sırada yapılan şenlikleri anlattığı Farsça risâlesidir. Eser 132 varaklık bir münşeat mecmuasının 68a-72b sayfaları arasında yer almaktadır (Demir 2023: 95). Sayfa kenarlarındaki konu başlıklarından risâlede sultanın adaletinin ve cesaretinin ve diğer sıfatlarının övgüsü; savaşlarının ve savaşta kullandığı silahlarının, bayrak ve sancaklarının özellikleri, padişahın tahta geçmesi sebebiyle yapılan eğlence ile tabiat varlıklarının dahi bu kutlu olaydan etkilenmesi, sultanın gelişiyle ülkenin ve halkın kazanacakları gibi hususların işlendiği görülmektedir (Demir 2023: 97). Aynı münşeat mecmuasında, 54b-55a’da, Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi’nin Hama ve Humus vilayetlerinin tahrir defterlerinin dîbâcesi de yer almaktadır. Bu dîbâcede müellif, Çerkeslerin yönetiminde bulunup Osmanlı topraklarına katılan Trablus memleketindeki Hama ve Humus vilayetlerinin tahrir işiyle görevlendirildiğini ve bu görevi tamamladığını bildirmiştir. Eserin İstanbul Üniversitesi Küt. Farsça Yazmalar Böl. Nu 906’de bir nüshası bulunmaktadır (Demir 2023: 97).

Kaynakça

Âşık Çelebi (2010). Meşâirü’ş-şuarâ. (hzl.) Filiz Kılıç. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları.

Atâî, Nev’îzâde (1989). Hadâikü’l-hakāik fi tekmileti’ş-Şekāik. (hzl.) Abdülkadir Özcan. İstanbul: Çağrı Yayınları.

Babinger, Franz (1992). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. trc. Coşkun Üçok. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Bağdatlı İsmâil Paşa (1951-1955), Hediyyetü’l-‘ârifîn. (hzl.) İbnülemin Mahmud Kemâl İnal – Avni Aktuç. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.

Başaran, Orhan (2010). Defterdar Ebü’l-Fazl Mehmed Efendi ve Farsça Dîvânı. İstanbul: Anka Matbaacılık.

Beyânî  (1997). Tezkiretü’ş-şuarâ. (hzl.) İbrahim Kutluk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Demir, Özlem (2022). “İdrîs-i Bitlisî’nin Selîmşâhnâme Adlı Eseri ve İkinci Müellif Olarak Ebülfazl Mehmed Efendi’nin Metne Katkıları Üzerine Bir Değerlendirme.” Bitlis İslamiyat Dergisi. 4/1: 99-118.

Demir, Özlem (2023). Ebu’l-Fazl Mehmed b. İdrîs el-Bitlisî’nin Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr’ı. Doktor Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr. İstanbul: Süleymaniye Yazma Eser Küt. Fatih Böl. Nu. 4308.

Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Farsça Dîvân. Kayseri: Raşid Efendi Küt. Nu. 1289/1.

İdrîs-i Bidlîsî (2016). Selim Şah-nâme. (hzl.) Hicabi Kırlangıç. Ankara: Hece Yayınları.

Kâtib Çelebi (1941-1943). Keşfü’z-zunûn. (hzl.) Şerefettin Yaltkaya - Rifat Bilge. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.

Kınalızâde Hasan Çelebi (1981). Tezkiretü’ş-şuarâ. (hzl.) İbrahim Kutluk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Mehmed Zeki (1336-1339). “Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi”. Târîh-i Osmânî Encümeni Mecmuası 62-77/11-13: 169-180.

Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul: Matbaa-i Amedî.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖZLEM DEMİR
Yayın Tarihi:
Güncelleme Tarihi: 28.04.2023

Eserlerinden Örnekler

Farsça Dîvân

“în çâker-i kadîm be-hidmet-i tetebbu‘ ve peyrevî-i îşân ‘ubûdiyyet be-takdîm resânîde kasâ‘id ân dîvân-râ be-ism-i sâmî-mekân-ı în pâdişâh-ı ‘âlîşân müveşşeh ve müzeyyel sâzed ve bedîn-i vâsıta-ı vücûd-i güm-nâm-ı hûd-râ be-yâd-ı ân pâdişâh-ı dil âgâh dâde ism-i bî-resm-râ der cerge-i ‘abîd-i mâdihân-ı û endâzed.” 

(Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Farsça Dîvân. Kayseri Raşid Efendi Küt. Nu. 1289/1. Mukaddime. s. 15-16)

Terceme-i Tefsîr-i Mevâhibü’l-‘aliyye veya Terceme-i Tefsîr-i Hüseyin Vâiz

“E‘ûzü bi’llâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm evvelâ bu kitâb-ı ‘azîzi ibtidâ kılduk Allâh isti‘âze kılmağla ki emr-i Hakka imtisâl olınup muhâlefetden ırağ olına zîrâ Hak Te‘âlâ ol iki cihân fahri Muhammed Mustafâya buyurdı ki fe-izâ kara’te’l-Kur’âne fe’ste‘iz billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm”

(Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Terceme-i Tefsîr-i Mevâhibü’l-‘aliyye veya Terceme-i Tefsîr-i Hüseyin Vâiz. Çorum Hasan Paşa İl Halk Küt. Nu. 69. vr. 1b)

Terceme-i Ahlâk-ı Muhsinî

“Pâdişâh-ı ‘ale’l-ıtlâk ‘azzet kelimetühü sultânü’l-mürselîn ve mütemmimü ahlâki’l-muhsinîn Muhammed-i nebiyy-i ümmî-i emînün menşur-i devleti salevâtullâh ve selâmuhu ‘aleyh ve ‘alâ âlihi ecma‘în ve inneke le‘alâ hulukin ‘azîm hitâbınun ‘izzet ve sa‘âdeti meymenetiyle muraffa‘ ve müzeyyen buyurmuşdur”

(Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Terceme-i Ahlâk-ı Muhsinî. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Ayasofya Böl. Nu. 2828. vr. 1b)

Terceme-i Hulâsa-i Târîh-i Vassâf

“ammâ ba‘d tevârîh-i selef müsameresine râgıb olan erbâb-ı devlet ü ma‘rifet ve hikâyât-ı ‘izz ü şeref müzâkeresine tâlib olan ashâb-ı sa‘âdet ü fıtnata ma‘rûz olınur ki hâkân-ı cihân-güşâ-yı Cengîz Hânun ibtidâ’-i hurûcından bi-gâyetin küfr ü dalâlet ile müddet-i ‘ömri muktezâ olınca”

(Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Terceme-i Hulâsa-i Târîh-i Vassâf. Millet Küt. Ali Emîrî Böl. Nu. 619. vr. 1b)

Medâricü’l-i ‘tikād fî tercemeti Menâhici’l-‘ibâd

“Menâhicü’l-‘ibâd nâm te’lîfinde tefhim-i ‘âmme-i nâs kasdına lisân-ı Fârisiyle tertîb ve tasnif kılmışdur lâkin rumuz-i hafiyesine ‘adem-i mümâreset cihetinden ıttılâ‘ derecâtına tamamca tâli‘ olamayan zebân-ı Türkî mustılâhlarınun istînâ’-i hattıçün bu ekall-i enâm ve ezell-i huddâm ve hâdim-i erbâb-ı fazl ber-devâm müterassıd-ı feyz-i ehl-i takdis Ebu’l-Fazl Muhammed b. İdrîs”

(Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Medâricü’l-i ‘tikād fî tercemeti Menâhici’l-‘ibâd. İstanbul Üniversitesi Küt. Türkçe Yazmalar Böl. Nu. 5892. vr. 2a)

Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr

“Ķureyş ķavminde birķaç cüvān Resūl ‘aleyhi’s-selām Mekkede iken İslāma gelmişlerdür Resūl Medįneye hicret eyledükde ol cüvānları Mekkede ābā ve ‘aşā’iri ĥabs idüp azdurmışlardı ve küffārla Bedir ķıtāline ĥāżır olmışlardı cümlesi cengde helāk oldılar anlaruñ ĥaķķında Ķur’ān-ı Kerįm nāzil oldı ki inne’lleźine teveffāhümü’l-melā’iketü žālimį enfüsihim ķālū fįme küntüm ķālū künnā müstaż‘ifįne fi’l-arż ķālū e lem tekün arżu’llāhi vāsi‘aten fe-tehācirū fįhā fe-ülā’ike me’vāhüm cehennem ve sā’et maśįrā ve ol fi’e-i müstaż‘ifįn bunlardur”

(Ebu’l-Fazl Mehmed Efendi. Cerîde-i Âsâr ve Harîde-i Ahbâr. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Fatih Böl. Nu. 4308. vr. 232a-232b)