ÂRİF ALÎ

(d. ?/? - ö. ?/?)
nâsir, divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz Ârif Alî, Rum vilayeti kasabalarının birinde doğmuştur. II. Murâd devrinde yaşamıştır. Gelibolulu Âlî; Ârif Alî’nin Tokat kalesi dizdârı olduğunu, marifet ve ilim sahibi olarak şöhret bulduğunu, “Ârif” isminin de ona bu sebeple verildiğini bildirmektedir (İsen 1994: 126). Dânişmend-nâme isimli bir eseri vardır. Bu hikâye Battâl-nâme’nin devamı niteliğindedir. Eserde Battâl soyundan gelen Dânişmend’in kâfirlere karşı kazandığı zaferler destanî bir şekilde anlatılmıştır. İlk kez İbn Âlâ tarafından 643/1245’te yazılan metnin dili oldukça külfetlidir. Ârif Alî, II. Murâd’ın emriyle bu destanı daha sade bir dille tekrar kaleme almıştır. Kitabın başında belirttiğine göre, İbn Âlâ’nın metnini bazı manzum parçalar da ekleyerek vak’a zincirlerine göre 17 meclis üzerine kurmuştur. Bu destanı 16. yüzyıl tarihçilerinden Mustafâ Âlî de Mirkatü’l-Cihâd ismiyle yeniden yazmıştır (Köprülü 1943: 425-430; Akar 1995: 34). Eserden ilk bahseden Köprülü (1943)’dür. Daha sonra Yinanç (1944), Akkaya (1950, 1954), Melikoff (1960) ve Turan (1984) gibi araştırmacılar, Dânişmend-nâme üzerinde farklı incelemeler yapmıştır (Ocak 1993: 478-480). Eserin yazma nüshası “İstanbul Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Bölümü 441”de kayıtlıdır (İz vd. 2004: 289). Ârif Alî, Melik Dânişmend Ahmed Gâzî etrafında oluşan dinî-destanî hikâyeleri yazarak Osmanlı tarihinin ilk dönemlerine ışık tutması bakımından önemli bir müelliftir. 

Kaynakça

Akar, Ali (1995). “Melik Danişmend Ahmed Gazi Cenklerini Anlatan Eserlerden Mirkatü’l-Cihâd”. Melik Ahmed Danişmend Gazi ve Danişmendname Sempozyumu. Niksar Belediyesi. 34-36).

Akkaya, Şükrü (1950). “Kitâb-ı Melik Dânişmend Gazi: Dânişmend-nâme”. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi (VIII): 131-144.

Akkaya, Şükrü (hzl.) (1954). Kitâb-ı Melik Dânişmend Gazi: Eine Türkische Historischer Heldenroman aus der Mitte des. 13. Jahrhunderts. Ankara.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbârın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

İz, Fahir, G. Kut Günay (2004). “Ârif Alî”. Başlangıçtan Günümüze Büyük Türk Klasikleri. C. 2. İstanbul: Ötüken Yay. 289-292.

Köprülü, M. Fuad (1943). “Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları”. Belleten (27): 425-430.

Melikoff, İrene (1960). La Geste de Melik Dânişmend: Etude Critique du Dânişmendnâme I-II. Paris.

Ocak, Ahmet Yaşar (1993). “Danişmendliler”. İslâm Ansiklopedisi. C. 8. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 478-480.

Turan, Osman (1984). Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi. İstanbul.

Yinanç, Mükrimin Halil (1944). Anadolu’nun Fethi. İstanbul.

Yinanç, Mükremin Halil (1945). “Dânişmendliler”. İslâm Ansiklopedisi. C. III. İstanbul: MEB Yay. 468-479.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. HULUSİ EREN
Yayın Tarihi: 31.12.2014
Güncelleme Tarihi: 14.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Dânişmend-nâme’den

Çün Melik Dânişmend bu mektûbı okıdı ve ol kavmi İslâm’a davet itdi. Kimse cevâb virmedi. Bu kez at depdi meydâna girdi, er diledi. Gurcilerden Evkas adlı bir kâfir meydâna girdi. Kılıç ile Melik’e hamle kıldı. Melik anun hamlesin redd eyledi. Nevbet Melik’e değdi. Hemândem bir na’ra urup eyitdi: “Be-nâm-ı Hudâ, be-nûr-ı Muhammed Mustafâ” diyüp Evkas’a bir kılıç ile urdı kim eyer başına değin iki pâre kıldı. Gurcilerden figân kopdı. Anı görüp cümle kâfirler bir kezden hamle kıldılar. Melik Dânişmend bir na’ra eyle urdı kim temâmet kâfir çerisi serâsîme oldılar. Melik ejdehâ gibi bir sâ’atde yidi yüz kâfiri kılıçdan geçürdi. Andan Nastor çerisine hamle kıldı. Bu yana Artuhi ve Efrumiye dahı kâfirleri hazân gibi yire dökerlerdi. Ceng arasında iken Nastor Rûm çerisine işâret kıldı. Medâris-i la’în yüz kişiyle ribâta kasd kıldı. Gelüp gördi ki ribât kapusı berkinmiş. Medâris-i la’în hîle idüp çağırdı kim “Nastor’ı esîr getürdük, kapuyı açun” didi. Ruhbanlar Artuhi sanup geldiler. Kapuyı açdılar. Hemân kâfirler içerü girüp ol on ruhbânı ve Harkil-i zâhidi katl itdiler. Andan Şettât’ı Râmîn’i kuyudan çıkardılar, çeriye gönderdiler. Kendüler on kuyı vardı, her kuyıya on kâfir gizlendiler ki Melik’i katl ideler. Bu yana Şettât ve Râmîn geldügine kâfirler şâd oldılar.

(İz, Fahir, G. Kut (2004). “Ârif Alî”. Başlangıçtan Günümüze Büyük Türk Klâsikleri. C. 2. İstanbul: Ötüken Yay. 289-290.)

 

Ebyât 

Çü subh irdi belürdi gün şafakdan

Bezedi yir yüzin altun varakdan

 

Cihâna rahmet âsârı saçıldı

Güneş toğdı kara akdan seçildi

 

Gicenün zulmetini eyledi dûr

Ser-â-ser dehr içini kıldı ma’mûr

(İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbârın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay. 126-127.)